Gelenekselcilik vs E-Kitap

Belki de zamanında en gelenekselci kişi olarak bakış açım son yıllarda oldukça değişti. Özellikle gözlük kullanıcısı olarak akşamları yattığım yerde kitap okumak büyük eziyetti. Kindle geçiş yaptığımdan beri ışık sorunu da kalmadı. Yattığım yerden tek parmakla sayfa çevirmek ve uykum geldiği anda çaba sarf etmeden gözlerimi yummak harika.

Diğer bir seçenek de kitap dinleme. Bir ton iş varken zihnimi başka bir şeye odaklamak da ayrıca harika oluyor. Hem asla almayı düşünmeyeceğim kitaplara fırsat tanıyorum hem de kitaplardan uzaklaşmıyorum.

Fiziksel kitapların ağır yükü de bir başka problem. Bu ilerleyen zamanda ortaya çıkan bir sorun. 2000+ kitap olduğu zaman yer büyük engel teşkil etmeye başlıyor ve zamanında alım gücü yüksekken şans tanıdığımız kitaplardan zamanla kurtulmaya başlıyorsunuz.

Ekonomi bir diğer etken. Yılda 300-500 arası kitap alan birisiyken şu an belki de 70 kitap alıyorumdur. Kitaplar pahalı birer tüketim ürünü haline geldi. Alım gücü çok düştü. Yaşamak şu devirde herkesin odak noktası oldu. Psikolojik sınırın üstündeki fiyatlar mental olarak en azından beni çöküntüye uğratıyor. Bu psikolojik sınır sadece kitaplar değil, diğer bütün tüketim ürünleri için aynı.

Her yıl ortalama 200 kitap okuyan birisi olarak bir kitabın ortalama fiyatı 150 olsa aylık 2500 lira kitaplara ayırmam gerekiyor. Bu artık benim için mümkün değil. Bu durumda ya e-book ya da sesli kitap değerlendirmem lazımdı ki ben de öyle yaptım. Bir diğer seçenek ise kitap okumayı bırakmak.

Durum böyleyken bence yayınevleri de süreklilik sağlamak için diğer alternatiflere yönelmek zorunda. Okuyucu artık alacağı kitabı didik didik ediyor. Yorumlara daha ciddi yaklaşıyor. Kitaplar deneyip de üstünüze olmadı diye iade edilebilen ürünler değil pek. Daha çok paraya daha düşük kalite kitap alır olduk. Kültürlenelim, okuyalım, okutalım önemli ama hayatta kalmak daha önemli. İnsan beyni bu şekilde programlanmış. Ay sonunu zor getiren, getiremeyen, 11 milyon insanın depremden etkilendiği ve evsiz kaldığı, işsizliğin arttığı, birey olarak tekil bir hayatın ekonomi ve fırsatçılar sebebiyle imkansız olduğu, gençlerin gelecek kaygısı içinde ne yapacağını bilmez bir halde günlerini erittiği şu dönemde maalesef kültürü devam ettirebilmek için başka alternatifler de değerlendirilmeli. Bu bir zorunluluk aslında. Bazı karteller ortalığı ayağa kaldıracak diye, sen bana güzellik yap ben de seni satmayayım bakış açısıyla ne ticaret olur ne de bir yere varabiliriz.

Orta ve alt sınıf kültürlenebilmek için suç işlemeye zorlanıyor. Diğer bir bakış açısı ise orta ve alt sınıfın cahil kalması planlanıyor. Düşünebilen ve sorgulayabilen bir alt kesim siyasi olarak büyük sorun demek. Kitaplar ve diğer kültürel faaliyetlerin hepsi üst sınıf için yapılabilir artık.

3 Beğeni

Gelenekselciyim ben. E-kitaplardan okurken zerre keyif almıyorum, zaten ekonomik olarak bir ucuzluğu da yok. Ekonomik olarak da bir ucuzluğu yokken neden kendime eziyet edeyim. Kısacası geleneksel mis gibi fiziki kitap diyorum. Sesli kitaplar ise bence e-kitaplardan daha kullanışlı ama yine de bir fiziksel kitap değil. Elin okumasıyla kendi okuman bir değil, zevkli değil. Yine de keyif alan için olumlu bir alternatif.

Açıkçası Türkiye’deyken kitaplar hakkında en büyük hayalim, Amazon’un Türkiye’ye geldiğinde Kindle’ı da peşinde getirmesi. Aylık abonelik sistemini (Sanırım adı Kindle Unlimited’dı) birkaç yayınevi ile anlaşıp, bu topraklara getirmesiydi. En azından diyelim ki Metis’in bir kitabı çıkacak. O kitabı kargo beklemeden (Ki kendi durumumu saymıyorum bile), yeni baskı beklemeden, istediğiniz bir fontla ve istediğiniz puntoda okumak çok iyi olurdu. Ama maalesef böyle bir Edebiyat Ütopyasına ne yayınevleri yanaştı, ne herhangi bir aracı firma yanaştı, ne de okur yanaştı. Şimdi bana Storytel var ya diyebilirsiniz, evet Storytel de kendince deniyor bunu ama gerek E-Kitap okuma arayüzleri, gerek telefon uygulamasında kısıtlı kalması gerek de büyük yoğunluğun E-Kitap yerine sesli kitaba verilmesi onu benim hayalimden uzaklaştırıyor…

Belki bir gün, daha güzel bir Türkiye’de.

3 Beğeni

Şunu da şuraya koyayım. Cuk diye oturuyor :joy:

Buket Uzuner’e ait öyküyü okurken buna rastladım :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Kesinlikle priskolojiyle alakalı. Bence de basılı kitap okumanın duygusu çok yoğun. Diğer türlü pdf de okuyabiliyorum kitap da. İkisi de sanki aynıymış gibi. Basılı kitap candır.

1 Beğeni