Kitap okurken hep aklıma takılır: Neden yazarlarımız ile çevirmenlerimiz bire bir Türkçe’si varken yabancı sözcükleri kullanmayı yeğlerler? Bu uygulama belli bir süreden beri baş tacı oldu sanki. Hemen belirteyim, söylemek istediğim, bire bir Türkçe karşılığı varken yabancı kökenli sözcüklerin kullanılmasıdır. Oysa bu Türkçe sözcükleri kullanmak hiç de güç değil. Birkaç örnek vereyim (soldakiler yabancı sözcükler, sağdakiler ise cümlenin anlamını bozmadan rahatça kullanılabilecek Türkçe karşılıkları):
- âlim - bilgin
- cevap - yanıt
- defa, kere, sefer - kez
- detay - ayrıntı
- diğer - öbür, öteki, başka, özge
- etraf - çevre
- hakikat - gerçek
- hâkim - yargıç
- halbuki - oysa
- helezon - sarmal, kıvrımlı, yılansı biçimli
- hikaye - öykü
- his - duygu
- ihtimal - olasılık
- ihtiyar - yaşlı, kocamış
- imkan - olanak
- leopar - pars
- misafir - konuk
- modern - çağdaş, çağcıl
- müddet - süre
- nefes - soluk
- panter- pars
- rüya - düş
- sebep - neden
- sempatik - sevimli
- sene - yıl
- seyahat - yolculuk
- spiral - sarmal
- şahit - tanık
- şüphe - kuşku
- zannetmek - sanmak
Örnekleri burada kesiyorum (daha pek çok örnek verilebilir). Şimdi, yukarıdaki Türkçe sözcükleri kullanmak çok mu güç, neden illa yabancı kökenlisini kullanmak zorundayız; bir okur olarak düşünürsek, neden illa yabancı kökenlisini okumak zorundayız?
Umarım yazarlarımız, çevirmenlerimiz bu konuya önem verirler artık. Kişinin kendinden olduğunu bildiği, sezdiği şeye daha çok sevgi duyması gerekmez mi? Ancak onları beklemeden biz de uygulamaya geçebiliriz…
Bunun yanında;
Türk Dil Kurumu’nun sözcüklerimizin kökeni üzerine verdiği her bilgi de doğru değil, bunu unutmamak gerek. Nedendir bilinmez, TDK kimi Türkçe sözcükleri inatla Arapça ve Farsça’ya yamamak eğilimindedir. İki örnek verelim:
-
TDK’ya göre “pazar” sözcüğü Farsça’dır. Ancak bu sözcük Orkun Yazıtlarında da geçen “baz” sözcüğünden gelmektedir. “Baz” sözcüğünün o zamanki anlamı "bağlı, itaat etmiş"tir. Devlete bağlı kişilerin kurdukları alış veriş yerlerine “bazar” adı verilmiş, sözcük daha sonra “pazar” durumunu almıştır.
-
TDK’na göre “tas” sözcüğü Arapça’dır. Ancak Eski Türkçe’de “taz” olarak geçen bu sözcük Arapça’ya Türkçe’den geçmiştir. Eski Oğuzca, Uygurca ve Kıpçakça’daki anlamı "çıplak, boş, tas, kap, içi boş nesne"dir.