Günümüzün çapsızlarını görünce 100 yıl önce bugün dahi toplumun yanına bile yaklaşamadığı bir vizyon koyan kurucu lidere sahip olduğumuz için gurur duyuyorum.
Çapsızlık, popülizm, oy kaygısı ne denilirse denilsin günümüz siyasilerinin 84 yıl önce vefat eden bir insanın koyduğu vizyonun gölgesine bile yaklaşamadıkları bariz bir gerçek.
Demokrasi kimilerine göre elimizdekilerinin en iyisi olabilir ancak zaafları da ortada bariz bir şekilde. Unutmamak lazım ki Hitler dahil bir çok diktatör demokrasi sayesinde iktidara geldiler ve hayatları boyunca hükmedebilecekleri toplumları oluşturdular.
Medya, Milli Eğitim, Üniversiteler, sermaye gibi temel noktaları ele geçirdikten sonra kendi gerçeklik algınızı dayatarak ister ırkçı, ister inanç temelli bir rejim kurmak çok da zor değil.
Peki bununla mücadele etmenin yolu %3-5 oy içim topluma şirin görünmeye çalışmak mıdır yoksa toplumun hoşuna gitmese bile bu dini görünümlü yapıların aslında sömürü düzeninin çalışmasını sağlayan araçlar olduğunu yüksek sesle söylemek midir?
İşte burada vizyon devreye giriyor sanırım.
Gerçekten acınacak haldeyiz, toplumun medet beklediği 6’lı yapının birisi bunu söylüyor, eski başbakan olan şahsın tarikat liderleriyle fotoğrafları var, bir diğeri zaten kökten dinci bir yapı vs.
Bunları gördükçe Atatürk’ün büyüklüğü karşısında donup kalıyorum.
Bir yanda çocuğu istememesine, karşı çıkmasına rağmen onun iyiliği ve geleceği için doğru yolu göstermeye ve o yola zorlayarak sokmaya çalışan bir baba figürü, bir yanda 10-12 yaşındaki çocuklarına “bakın ben de sizin gibiyim, beni de sevin” diyerek çocuk gibi davranan çapsızlar.
Lider ve siyasetçi arasındaki fark bu sanırım. Siyasetçiler toplumların yanlışlarını düzeltmeye çalışmak yerine var olan davranışları kullanarak toplumundan ülkeyi yönetme izni almaya çalışıyorlar.