Bende belirtmek isterimki forumda sol kesim yanlılarıda var (%99’u) ve istediklerini söylüyorlar. Tarflılarda. Ama ben bişey dediğimde niyeyse bir ben batıyorum sizin gözünüzde forumda. Şu an sizin yaptığınızda taraflı. Ve bende zaten tarafsızım demiyorum. Tarafım var ama yanlışa da yanlış diyecek biriyim. Siz diyebiliyor musunuz?
Bu kişi tanımıyorum. Yazdığı yazıyı esas alarak cevap verdim. Ben İmam ya da bir hoca değilim. İnternetten araştırdıklarımla öğrenmeye çalışıyorum.
Çünkü İslam birçok kişi tarafından yanlış anlanan bir konu ve çok kez saldırıya uğranan bir din. Çok fazla çarpıtılıp çok fazla hedef alınan bir din. Bana gelecek olursak benim manevi derim. Bir Hristiyanında manevi değeri kendi dinidir. Özellikler bu 21. yüzyılda İslam çok fazla hedef alındı ve yanlış anlaşıldı. Yakın tarihimizde bile İslam’a çok fazla saldıran oldu. (Konuyu açmak istemiyorum. Anlamışsınızdır.)
Son olarak:
Konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Lütfen. Bir İmam ya da bir hoca olsaydım daha iyi bir cevap verebilirdim ama benimde bir sınırım var. Bu konu çok ileri seviye bir konu. Bir İmam ya da bir hoca değilsek hiçbirimizin çok fazla açıklayacak ya da kesinlik ortaya koyacak yorumları yoktur.
Ek olarak: Burada LGBT’yi savunanları da gördüm ve tartıştım. Kuranda da açıkça belirtilmiş bir konuyu (yasağı) esas alarak açıklamalar yaptım. Görüyorumki o konuyu Kurana bakmadan yorumlayanlar. Şimdi de erken evlilikte İslam’a, Kurana bakarak yorumluyorlar. Çelişki işte tam burada.
“Ey yetimlerin velileri! Yetimleri, nikâh çağına ermelerine kadar deneyin. Eğer bulüğa vardıktan sonra kendilerinde bir akıl ve rüşd görür ve anlarsanız, hemen mallarını onlara teslim edin. Büyüyecekler de ellerine alacaklar diye, o malları, israfla yemeğe kalkmayın.”
Nikâh çağı, çok açık bir şekilde büluğa erme ve mal yönetecek rüşte ulaşma olarak gösterilmiş burada.
Ayrıca ergenliğe girdiği halde belli bir rahatsızlıktan dolayı adet görmeyenler olabilir. Dolayısıyla Talak Suresi 4. ayetin kesin olarak ergenliğe girmeyen çocuklarla ilgili olduğunu söyleyemeyiz.
İzin verirseniz bu kouya ben cevap vereyim. Günümüz arapçasında faiz elimesinin karşılığı olarak birden fazla kelime bulunmaktadır. فائدة (faize) ربا (riba) tartırşamnın sebebidir. İkii kelime de günümüzde faiz manasına gelir. ancak bu durum 1500 yıl önce bu şekilde değildi. فائدة kelimesi sözlük anlamı olarak 1- fayda 2- yarar- 3 kar 4- faiz manasına gelir. Bu kelime daha önceleri sözlük anlamındaki durumdan da farkedileceği üzere fayda anlamında kullanılığ daha sonraları faiz manası kazanan bir kelimedir. Ancak dilin değişen yapısı itibariyle kullanımı sıklaşmış ve faiz kelimesinin doğrudan karşılığı olmuştur. ربا kelimesi ise sözlük anlamı olarak sadece faiz manasına gelir . Ancak zamanla kullanımı azalarak günümüzde kendine sadece dini literatürde yer bulmuştur. Günlük kullanımı baya azalmıştır.( Ufak bir ekleme bu şekilde eskiden kullanılıp Kuranda geçen kelimelerin günümüz Arapçasında kullanılmaması ama Kuran da geçmesinden dolayı da unutulmaması durumu sık görülen bir durumdur.) Özetle bu iki kelimenin anlam açısından dini konularda birbirine karıştırılmasının ana sebebi Arap dilinin اللغة العربية gelişimi gözardı edilerek ilgili kelimelerin zamanı içerisinde anlam değişine bakılmadan yapılan yorumladdan ibarettir. ربا kelimesi eskiden olduğu gibi günümüzde de anlamı faiz olup Kuranda kullanılması doğru olandır. Aksi halde فائدة kelimesi kulllanılmış olsaydı günümüzde bu ifadenin anlamını her türlü fayda ve kar gibi olmadık bir anlam içerecekti.
Son olarak ربا kelimesinin ingilizce deki gibi tefecilik faizi normal faiz ayrımı söz konusu değildir. günümüzde dahi bu kelime ve türevleri bu manalar için ortak kullanım alanı bulmaktadır.
Biyolojiye göre ergenlik öncesi çocuk, ergenlik sonrası yetişkinliktir. Bu da 9-15 yaş arasında geçilen bir eşiktir. Biz genç yetişkinliğe “ergenlik” adını vererek onu çocukluğa dahil ettik, çünkü 18 yaş modern çağın gerektirdiği bir rüşt yaşıdır. Zorunlu eğitimlerini tamamlayabilmeleri, karar almaya uygun hale gelebilmeleri için. Kimi ülkelerde bu 16’dır.
Ancak geçmiş çağlarda toplumların yapısı gereği 18’i beklemeye gerek yoktu. Hz. Ayşe’nin 9 yaşında evlenmesi o dönemin normaliydi. Bunun, bugün bir tarikatçının 6 yaşındaki çocuğa yıllardır tecavüz etmesiyle ilgisi de benzerliği de yok.
Çünkü dinle alakasız şeyler söyleyip “bu dindir” demek dezenformasyondur. “Namaza yaklaşmayın” fıkrası gibi oluyor. Diğer konularda o kişinin fikri olduğunu biliyorsunuz ama dinde mutlakçı bir üslupla yazılıyor.
“Bektaşi’ye ‘Neden namaz kılmıyorsun?’ diye sormuşlar, ‘Cenab-ı Allah Kur’an’da namaza yaklaşmayın buyuruyor’ cevabını vermiş. ‘Ama o âyetin başında ‘İçkili iken…’ deniyor’ diye hatırlattıkları zaman da, Bektaşi ‘Ben hafız değilim, o kadarını bilemem’ demiş.”
Bire bir aynısını düşünüyorum. ama benim düşüncem yetmez. Burada kültürü artı kelime anlamını bilmek gerekiyor. Ve sanıyorum o arapça günümüz arapçasından da farklı…
İlginç bir örnek veriyim. Kuran’da çok sık sen onlardan para almadın cümlesi geçer peygamber için. Şimdi bunu biz okurken arap toplumunun rüşvetciliği her işin parayla çözüldüğü düşünceleri otomatik olarak zihnimizde beliriyor. Bir negatif durum seziyoruz… Ama esasen o toplumun yapısında her işin parayla yapılması var. Birine yol adres dahi sorsan senden para istiyor. Dahası bu yerleşmiş. Bizdeki gibi bir işini yaptırma ,rüşvet, onlarda aynı negatif etkiyi yapmıyor doğal görüyorlar.
Birini uyarmak ve bunun için para almamak ise daha üst düzey bir erdem. Adam yaptı ve para bile almadı diye yorumlanyor. Burada metinde sen onlardan bir para almadın sözü , anlam olarak sana inanmaları için sen yapılcak herşeyi yaptın manasında. Tek başına bakıldığında ise bizdeki negatif çağrışım, onlarda gayet normal bir anlam.
Bu konu bitmez… Kimseye bir fikir de enjekte edemeyiz…Ben yıllarca çok rahatsızlık duydum, açtım okudum ne anladıysamda ona göre gidiyorum.
Bu
İLAVE OLARAK UYARI:
Şu ana kadarki yorumları okumak ve tartışma kültüründen keyif alsamda, durmaksızın şikayet ederek yazdıklarınızı sildirecek beyin zerrecikleri olacaktır. Ona göre tartışın arkdaşlar
Teşekkür ederim hocam. Şu anda uygulanan faizi kar, kira, ücret gibi değerlendirmek gerektiğini düşünüyordum, sizin yazdıklarınız da bunu kanıtlar nitelikte. Burada sorumluluk bu kelimelerin kullanım ve zamanla aşınımını- değişimini göz ardı edenlerde o zaman. Zaten katılım bankası olunca da faizin ismi katkı payı oluyordu. Burada da söz oyunu yapıyorlardı.
Ama faize karşı olanlar şöyle 100 bin lira krediyi 1 yıl vadeli faizsiz verseler hayır demem. Enflasyon da bu kadar yüksekken çerez gibi gider o para.
Buna maalesef katılmıyorum ben şahsen. Tabi duruma göre değişir; gerçekten bilmeden konuşan bir grup insan da var tabi ama bu konuda fikir belirtmek için konunun şu anki yorumunun sürmesinden faydalanıyor olmanın gerekmesi bana biraz saçma geliyor.
Yani bu konuda fikir beyan etmesini onayladığınız tek grup aslında farklı fikir beyan edilmemesinden en çok nemalanacak grup. Bu sağlıklı bir durum değil sanki.
Tartışma genişliyor ama faiz konusunda da fiat para, fractional reserve, exponansiyel ekonomik büyüme gibi kavramların en fazla son bir kaç yüzyıla (saf fiat para 50 yıllık hatta) has bir gelişme olduğunu hatırlatmak isterim hocalarım. Şu an içinde bulunduğumuz ekonomik düzenin büyük oranda deneysel bir durum olduğunu akılda tutmakta fayda var bence.
Zaten katılım bankası olunca da faizin ismi katkı payı oluyordu. Burada da söz oyunu yapıyorlardı.
Bak buna daha net yanıt veririm işte. Bankacıyım + İleri Düzey Sermaye piyasası belgesi sahibi olarak…
Bu kelime oyunu değil, dini healali kullanarak yapılan sahtekarlıktır. Katılım payı dersen zarara da kara da katılırsın. Ben daha hiç parasını katılım bankasına koyupta , piyasa faizinin üzerinde bir katılım payı alanı görmedim. Ne yani hiç bir kurum mu faizlerin üstünde kar edememiş. Daha da komiği, hiç bir katılım bankası sze zarar ettiniz demez. Sonuçta bu bir iş meselesi kar kadar zarar da makul. Ne hikmetse faizler yüzde 20 ise misal siz 10- 20 bandında bir ödeme alımıyla iş yaparsınız.
Apateist olduğun için biraz tutucu bir tavır sergilediğini, “kesinlikle yok” demek için bir kanıta ihtiyaç olduğunu elbette bir şeyin yokluğunun kanıt gerektirmeyeceğini ancak bir ateist ile tartışmanın önünde sonunda “tanrı var mı yok mu elbette bilinemez” ile sonuçlanacağını iddia edip, seni zayıf agnostik olmakla ve ne olduğunu bilmemekle suçlayabilirler. Dikkat et
Aslında burada Kuranda geçen ربا kelimesinin yani haram olanın tanımını yapmak önemli. genel olarak tanımı kanımca " Başka bir kişiye verilen para veya malın herhangi bir iş ya da emeğe uğramaksızın vadeye bağlı olarak ve zarara uğrama ihtimali olmaksızın değerinin artması" olarak tanımlanabilir. Buna göre haram olan şey abnka kredileri, devlet borçlanmaları gibi borçlanma faizlerini içermektedir. Ancak bunun yanında faizin birde alışveriş yönü vardır. Mesela ödünç olarak verilen 1 ton elma olsun. Elmayı alan kişi aldığı elmayı 1 ton olarak ve aldığı kalitedeki şekliyle vermek durmumundadır. Yani amasya elması alıp yeşil elma veremez.
Tabi faiz tanımını ödünç borç ticaret gibi bazı tanımlarla karıştırmamakta fayda var. Katıım bankacılığı konusunda @erce tamamen doğruyu söylemiş.
Son bir ekleme faizin azı çoğu diye bir ayrım yoktur.
Ek: bu yazdıklarım kendi düşüncemdir.
Ben bir ateist veya teistlerle herhangi bir tartışma polemiğine girmiyorum çünkü konuşulan konular bana boş geliyor. Yani Tanrı var mı yok mu sorusunun cevabını umursamadığımdan dolayı öyle bir tartışmaya girmek zor. Yine de cevabınız için teşekkür ederim.
Haritada çok fazla tutarsızlık var, zaten adamlar özenmemiş. Bilinçli yapıldığını sanmıyorum. Aynı bölümde 10 saniye kadar geri gitseniz göreceksiniz; önceki haritalarda Amerika’nın batısı Meksika’ya ait görünüyor, Balkanların önemli bir kısmı Türk toprağı görünüyor vb. Adamlar ya hem Türkiye’ye hem Yunanistan’a hem de Amerika’ya düşman ya da hiçbiri umurlarında değil ve hepsinde hata yapmışlar.
Bağımsızlığımız ve ulusal egemenliğimize açıkça tehdit içeren bu hakarete Dışişleri Bakanlığı’ndan henüz bir tepki gelmedi
Allah affetsin bu ifadeye sesli güldüm sabah sabah . Amerikan başkanı dahil herkesi devreye sokalım evet. Muhtemelen sabahlara kadar çalıştırılan rastgele grafikerin umursamazlığı hayatta olamaz, bağımsızlığımıza açıkça bir tehdit olmalı bu. Hahahaha.
Bünyamin Beker, İnönü Üniversitesi son sınıf öğrencisiydi ve üniversitedeki bir pizzacıda kurye olarak çalışıyordu.
2 hafta önce bugün üniversitenin kampüsünde hiçbir önlem alınmadan açık bırakılan çukura düşerek öldü. Üniversite, öğrencinin ölümü hakkında hiçbir açıklama yapmadı.
Partinin kapısına dayanma muhabbetini asıl seçmen olarak bizim yapmamız gerekiyor gibi. Daha adayı bile açıklamadıkları, resmen kaybetmeye oynadıkları için ama politikayı sanki muhalefet belirliyor gibi insanların Chp önünde toplanmaları ayrı bir komik geliyor artık. Kimse iyi değil. Emin oldum.
. Amerikan başkanı dahil herkesi devreye sokalım evet. Muhtemelen sabahlara kadar çalıştırılan rastgele grafikerin umursamazlığı hayatta olamaz, bağımsızlığımıza açıkça bir tehdit olmalı bu. Hahahaha.
