Bein Connect The Outsider mı geliyormuş, güzel haber.
Şu sıralar
Mandolarian
Wıtcher
Fringe
Üçgeninde takılıyorum.
Bir saat verebileceğime inandığım zamanlarda Witcher, inanmıyorsam Castlevania; aralarda da Parks and Recreation veya Brooklyn 99 arasında gidip geldiğim bir ay oluyor.
True Detective - 3.sezon
Konu , oyuncular herşey iyiydi lakin dedektifimizin eşiyle ilgili çok diyaloglarına maruz kaldık. Bu anların hikayeye pek katkı sunmaması izlerken biraz sıkıcı anlar yaşattı. Zaman zaman konu çok ağır gitsede polisiye diziler arasında sağlam yerini bırakmadı True Detective.
Stranger Things - 3.sezon
Sezon ne güzel başladı, 2.sezondan sanki daha iyi olacak diye düşünürken o kadar mantık hatası çıkarmışlar ki son bölümlerde, artık bitsede kurtulsak modunda izledim.
%3 - 2. ve 3. sezon
Netflix’in Brezilya yapımı dizisi. Açıklar denilen yerde insanlar refah içinde yaşarken, toplumun geri kalanı yokluk içinde yaşamın sürdürmekte ve her sene sadece genç kesimin sadece %3’lük kısmı sınavı geçtiği vakit açıklarda yaşamını sürdürmeye hak kazanmaktadır. Kurgu ve prodüksiyon biraz zayıf, zaman zaman sıkıyor ancak gene de bir şekilde izletiyor. Dizide en çok rahatsız eden bir sezon iyilik abidesi olan bir karakter, diğer sezonun en gaddar olabiliyor veya bir sezon kötü olan biri diğer sezon bir bakıyorsunuz iyi bir role bürünüyor ve neden böyle oldu sorusu açıkta kalıyor. 4.sezonu final sezonu olacakmış. Çok çok boşluktaysanız izleyin ancak özel olarak mutlaka izleyin diye öneremem.
Dr Who yeni sezon başlamış, ilk bölümü izleyim belki bir şeyler düzelmiştir dedim ama berbat senaryoya ve berbat edilmiş Doktor karakterine kaldığı yerden devam edilmiş.
En son How I Met Your Mother’ı bitirdim. Friends alıntısı gördüm gerek karakterler gerek senaryo olsun. Ancak bu eğlenmeme engel olmadı. 9 sezon boyunca bir anneleriyle tanışamadık en sonda üç beş bölümde çıktı. Meğer dizinin adı How I Met Your Mother değil de How I Pleased Your Aunt Robin olacakmış da bizi yemişler Marshall ve Lily size ne diyebilirim ki harika karakterler.
Koca yürekli Ted, en yakın arkadaşının sevdiğin kadınla evlenmesini destekledin için gitse de yardım bile ettin.
Robin ve Rachel, sonunda istediğini hep alan kadınlar…
Lucifer
Üf buna nereden başladım final haftamda biri beni kurtarsın Göndermeleri, Tom Ellis ve İngiliz aksanı well, hello detective. hepsi müthiş. İkinci sezondayım daha izlemeye devam.
Atiye dizisini bitirdim, beklentilerimin çok üstünde olduğu için ufak tefek şeylere takılmadım. Bence bu kez oldu.
Dün See’nin ilk bölümünü izledim değişik bir şey olmuş ama olmuş, yorum yapmak için çok erken. Bu akşam Messiah’ a başlayacağım (bi terslik olmazsa) fragmanı çok vurucuydu.
Ne ara başladı hiç haberim yok. 11. Sezon yeterince kötüydü zaten. Onun etkisiyle yeni sezon ne zaman diyememiştim yani.
Ben de geçen sezondan sonra takip etmiyordum dün denk geldi. Geçen sezona kıyasla biraz daha iyi ama hala kötü.
Messiah’ı izledim. Şimdilik 1 sezon ve toplam 10 bölümden oluşan diziye şöyle bir göz atayım derken bir de baktım ki diziyi bitirmişim. Dizinin çok iyi bir konusu var; Mesih-Mehdi tarzı bir karakter var, bu karakterin etrafında birtakım mucizeler gerçekleşiyor ve haliyle kendine müritler ediniyor, bizde bir CIA ajanının gözünden sezon boyunca bu kişinin gerçek Mesih mi yoksa bir şarlatan mı olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz.
Diziyi izlerken kendimi İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası kitabının bir uyarlamasını izliyormuşum gibi bir hisse kapıldım zaman zaman; kitapta Avusturya Krallığı(Osmanlıların deyimiyle Nemçe) Osmanlı’yı çökertmek için sahte bir Mehdi’yi Osmanlı topraklarına yolluyordu. Diziyle kitap arasında bu yönden bir benzerlik olsada bu olay Puslu Kıtalar Atlası’ndan bir aşırma yapılmış diyebileceğimiz seviyede değil ayrıca kitap İngilizce’ye çevrilmemiş.
Her neyse sonuç olarak güzel bir diziydi. Yeni sezonunu merakla bekliyorum.
Parks and Recreation, The Good Place, Brooklyn Nine Nine ve The Tudors izliyorum. Criminal Minds’in son sezonun gelmesini bekliyorum.
Edho ve çukur izliyorum
Aşkın Güngör’ün Mesih’in Klonu adlı romanı geldi aklıma Okurken çok keyif almıştım, sanki bir yabancı yazmış ama İstanbul’da geçiyormuş gibiydi
Çizgi romanını okumadım ama dizisi güzel gibi.
Yeni bitirdim. Gerçek hayat uyarlaması olduğuna inanamıyor insan. Bitirdikten sonra kızın hayatı ile ilgili biraz araştırma yaptım ve bence dizi gerçeğinin yanında çok masum kalmış. Yani anne, olduğundan çok daha masum; kızın hayatı olduğundan çok daha kolay gibi gösterilmiş. Yine de harika diziydi. Her sezon gerçek suç hikayelerini anlatacakmış, bir sonraki sezonu heyecanla bekliyorum
Ben öyle bunalmıştım ki 2. bölümden sonra izleyememiştim. Gerçek bir olayı anlattığı için dayanamamıştım izlemeye. Çünkü gerilimden keyif alamıyordum. Gerçekten çok üzücü bir olay.
Ben de tam bir gerilim bağımlısıyım diyebilirim, izlemediğim gerilim filmi kalmadı Ciddi anlamda gerilimi doruğa çıkaran filmleri karanlıkta tek başıma izlemişimdir defalarca ama ona rağmen dediğiniz gibi ilk iki bölümde aralıklarla diziyi durdurup derin nefes aldığımı hatırlıyorum. Çok etkileyici bir havası var gerçek olduğu için mi bilmem insan farkında olmadan empati yaparken buluyor kendini. Bir canavar ile kapana kısılmış olmak ve o canavar ile ruhsal bağının olması tam bir psikolojik yıkım. İnsanın öz annesi tarafından boşa harcanan bir ömür öyle kırıcı ve etkileyici ki…