Küçük Şeylerin Tanrısı / Arundhati Roy
Man Booker ödüllü Küçük Şeylerin Tanrısı çok geniş bir kurgu aslen. Kast sistemi, ayrımcılık, kadın-erkek eşitliği, eril düzen gibi birçok üzücü fakat artık alışageldiğimiz- ki keşke olmasa-birçok konuya değiniyor, eleştiriyor.
“Öteki dokunulmazlar gibi Paravanların da halka açık yollarda yürümelerine, belden yukarısını örtmelerine, şemsiye taşımalarına izin verilmezdi. Konuştukları kişiyi pis soluklarıyla kirletmemeleri için konuşurken elleriyle ağızlarını örtmeleri gerekirdi.”
Bir örnekle de yazarın güçlü bir ayrımcılıktan bahsettiğini, onun hakkında yazdığından söz etmek isterim.
Hindistan’ın küçük bir şehirine konuk oluyoruz. Kurgu genelde ikiz kız- erkek kardeşler ile devam ediyor. Genel anlamda ana karakterlerimiz denebilir. İkisi de çok sessiz, sakin; bir tanesi adeta hiç konuşmuyor. Net olmasa da bunun bariz nedeni babalarının yoğun şiddeti ve aile kavgaları sebebi ile dağılan bir aile.
Yazar o kadar güzel bir şekilde eleştiriyor ki, bazen kanınız donuyor bazen ufak bir gülümse yüzünüzde. Yazarın kalemi çok güçlü ve şiirsel. Benzetmeler, vurgular çok farklı.
Bu anlatıma bayılıyorum ben; ufacık bir sözden, söz öbeğinden çıkan dağlar kadar anlamlar.
Yazarın bilinç-akış tekniğini kullanımı da çok etkili, kurgunun sağlamlığını da destekler niteliğinde. Bazen ikiz çocukların gözünden bakıp küçülürken, bazen de yetişkin hallerinde soluk buluyoruz. Anlatılanların gücü, yazarın sert ve alaycı üslubu ile daha da artıyor. Ne kadar bahsetsem de sanırım kitabın güzelliğini tam olarak yansıtamam.
Çevirmen İlknur Hanım’a da büyük bir iş düşüyor. Çok güzeldi, emeğine sağlık.
Okunması gereken 1001 kitap arasında diye hatırlıyorum. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Çok, çok güzeldi. Hâlâ tadı damağımda.
10/10 gibi bir puan verdim. Kendi içimde daha daha fazlasını hak ediyor diye düşünüyorum.
Teşekkürler