Devler
Köy muhtarının oğlu Torquell’in, köyüne vergilerini toplamaya gelen toprak ağası Dev Sör Peter ve oğlu ile yaşadıkları ile başlayan Devler ilk başta basit bir ezilenin kahramanlığı hikayesi sunacak gibi geldi bana. Novella olması ve sayfa sayısı ile de ilk başlarda fazla beklentiye girmedim. İlerledikçe katmanlaşan, derinleşen, günümüz sosyolojik durumlarına dokundurup düşündürecek yerlere varan hızlıca okunabilecek bir distopya sunmuş Tchaikovsky. Kendisiyle ilk tanışmayı güzel yaptık diyebilirim.
Kitap Torquell’in köyündeki ilk maceraları ile bir giriş sunuyor. Bilimsel araştırmalar yapan Dev Isadora’nın yanına geldiğimizde hikaye Torquell’in öğrenme ve dünyayı tanıma evresi ile beraber gelişiyor ve sonrasında koşarak sonuçlanıyor. Bu yorumun spoilersız olması için burada bırakmak lazım, zira konuda hangi ufak yere temas etmek istesem okurun kendi keşiflerinin tadını kaçırabilir.
Ancak anlatım yapısına değinmesem olmaz, çünkü 2. tekil şahıs ile anlatımdan hiçbir zaman hoşlaşmam . Tchaikovsky’nin bu kitaptaki tercihi de maalesef bu olmuş, okuyup bitirdiğimizde bu tercihin nedenini anlayabiliyor ve biçim ile anlatımı birbirine oturtabiliyoruz aslında. Novella kısalığı da 2. tekil şahıs anlatımı zulme çevirmeden kitabı tadında noktalatıyor bize.
Puanım 4.5’tan 4 . 5’e değil de 4’e yuvarlanmasının 2. tekil şahıs anlatım haricinde bir nedeni daha var, o da kitabın ikinci yarısı ile beraber derinlik artarken benim istediğim detayları alamamam. Bazı noktalar çok yüzeysel kalıyor, çok hızlı geçiliyor ve belli kabul şartlarında olup bitiveriyor. Gerçi bu durum çoğu novellada olabiliyor ki benim de bu tarz kısa kitapları pek sevmememin ortak nedeni oluyorlar.
Yine de bu demek değil ki Tchaikovsky üstün kötü bir iş ortaya çıkarmış, tam tersine bu kısa metin ile verilebileceğini düşündüğümden çook çok fazlasını vermiş. Beğenimin nedeni de bu başarısı diyebiliriz. Ben aynı hikayeyi 300-400 sayfalık sindirilmiş bir okuma ile alsam daha memnun olurdum sadece .
Dilimize kazandırılmasına sevindiğim bir eser oldu Devler, okuma etkinliği ile beraber okumak da zevkimi arttırdı. Ancak çeviri ve editörlük kısmından da hiç memnun kalmadım. Bazı ölçüler, birimler ve terimlerdeki yanlışlıklar zaten 2. şahıs anlatımı ile kolay anlaşılamayan bir yapıda inanılmaz kafa karışıklığı yaratmış. Başında da sonunda da bu hatalar kaynaklı takıldığım yerler oldu. Eksikparça yayınevi yazarın külliyatına da girişiyor gibi duruyor, umuyorum diğer eserlerinde çok daha özenli ve kaliteli bir iş ortaya koyarlar.