Dünyalar Savaşı
Görünmez adamın hemen arkasına okumak istedim ve sanırım bu iki kitaptan yazarın dilini o kadar da sevmediğim sonucuna vardım. Dönemine göre ele aldığı konular ve hayal gücü çok güzel ama iki kitap içinde olay tamamen; başları biraz güzel, ortaları aşırı sıkıcı, sonları çok güzel şeklinde ilerledi. Zaten yazım tarzı olarak iki kitabı da okurken bi’ makale, araştırma veya biyografi okuyor gibi hissettirdi yani. İnsanların düştüğü sefillik, korku, açlık-susuzluk gibi şeyleri mükemmel hissettirdi ama. Kömürlüğün içinde oturduğu 10 gün boyunca ben isten boğazımın kuruduğunu hissettim yani. O açıdan çok takdir ediyorum kendisini ve dengeliyor durumu ama yine de o sıkıcı kısımlar kitabı birakma isteği de oluşturdu bende.
Karakterin ise aşırı şanslı olduğunu düşünüyorum. Ve Marslıların ölme biçimi aklıma sürgün gezegenini getirdi. Orada insanlar farklı gezegenden oldukları için mikroplardan ve bakterilerden etkilemiyorlardı. Burada ise farklı gezegenden oldukları için mikrop ve bakteriler ölmelerine sebep oluyor.
Sonuç olarak beğenme durumum yüzde elli elli oldu. Güzel yerleri çok güzel sıkıcı yerleri çok sıkıcıydı. Bkk içinden sanırım sadece zaman makinası kaldı okumadığım. Onda neler olacak bakalım.