Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Ben Gordon Finch’i de çok sevdim. Adam gibi adam, dost gibi dost. :slight_smile:

Hayat Hanım - Ahmet Altan

En son bir Ahmet Altan kitabı okuyalı muhtemelen 16-17 sene olmuştur. Ahmet Altan’ın ödüllü yeni kitabı “Hayat Hanım” kitabının öncelikle yurtdışında yayınlanması,aldığı ödüller ve gördüğü ilgi kitaba olan merakımı artırdığı için Türkçe baskısının Everest yayınlarından çıkacağını öğrenince okumaya karar vermiştim. İyiki de öyle yapmışım. :slight_smile:

Belki ben 15-20 yıl önceki ben olmadığım için belki de gerçekten kitap çok iyi olduğu için bugüne değin okuduğum en iyi Ahmet Altan romanıydı. “Hayat Hanım” bir cezaevi üretimi. Ahmet Altan’ın hapsedildiği yıllar içerisinde cezaevinde yazdığı roman bir yazarın bir kurgu içerisinde Türkiye’nin son 6-7 yılına tuttuğu bir fener gibi.

Kitabın güzelliği kadar şöyle de can sıkıcı bir durum da var. Dolaylı ya da doğrudan özellikle “Taraf” gazetesi ile Ahmet Altan’da özellikle 2005 yılında başlayan bir takım olaylar silsilesine taraf olmuştu, bu sürecin koşucularından birisiydi. F tipi terör örgütünün gazetesinden liberal “yoldaşları” ile birlikte “ateş ediyordu.” Bu konuya çok değinmeyeceğim ama böyle bir gerçeği de görmezden gelemem.

Kitabın giriş cümleleri olan şu paragraf güzel bir kitap okuyacağımın göstergesiydi.

“İnsanların hayatları bir gecede değişiyordu. Her şey öylesine çürümüştü ki hiç kimsenin hayatı kendi geçmişinin köklerine tutunamıyordu. Herkes lunaparklardaki kukla hedefler gibi bir vuruşla devrilip kaybolma ihtimaliyle yaşıyordu.”

Kitabın yan karakterlerinden akademisyen Kaan bey ve Nermin hanım’ın derslerinde edebiyat üzerine söyledikleri Edebiyat kuramlarına ilgi duyan bir okur olarak en çok ilgimi çeken anlatılar oldu.

Sonsöz olarak kitabı çok beğendim ve bugüne değin okuduğum en iyi Ahmet Altan romanıydı.

12 Beğeni

Normalde inceleme yazmıyordun. Kitabı çok sevmişsin, belli. :slight_smile:

1 Beğeni

Genelde kitapları okuyunca One Note veya Notion’a yazıyorum. Bazen kısaltarak kamuya açık paylaşıyorum. :slight_smile:

Evet kitabı çok beğendim, çok işaretleme yaptım ve not aldım.

8 Beğeni

image
Ferhan Şensoy - Falınızda Rönesans Var

Falınızda Rönesans Var’ı okudum. Üstattan okuduğum ikinci kitap oldu. Daha önce okuduğum Denememeler adlı kitabından daha başarılı buldum. Kitapta, yazarın başından geçen olaylar, eleştiri yazıları, sitemleri, gazete yazıları vb. çeşitli türlerde yazılar yer almaktadır. Bazı yazılar güldürürken bazıları da düşündürücüydü. Yazıların neredeyse hepsini beğendim.

Kitap üstadın kitaplarına başlamak için doğru bir tercih olabilir, ama kitaplarını okumadan önce birkaç oyununu izlemenizi tavsiye ederim. Kitaplarını kendi konuştuğu gibi yazdığı için kendisini izlemeyenler kitaplarını okuyunca, yazarın dil ve üslubunu beğenmeyebilir. Bu yüzden önce izlemeli sonra da okumalısınız.

8 Beğeni

Herifte utanma sıfır. Kendi görüşünün hükûmette yer bulduğu zamanlardaki yapılan haksızlıklar çok iyiydi ona göre. Şimdi ülke çok kötü olmuş. Hiç üzülmüyorum böylelerine. Ayarını bozduğu kantar gün gelmiş onu da tartmış. Çok da iyi olmuş.

6 Beğeni

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç ile eski İstanbul’un içindeyim bugün. İlkokulda okuduğum zaman daha sadeydi ve bir kez daha okumanın tadını da tam metin farkıyla alıyor olduğum için keyif verici bir yolculuğa çıktım haliyle.

İthaki Yayınları “günümüz türkçesi” ile ve harika kapak tasarımıyla basmış bu klasiği. 1910’larda dünyaya yaklaşan Halley nedeniyle ortaya saçılan dedikodular ve korkuya kapılan insanlar üzerinden bize sunulan muzip bir klasik…

14 Beğeni

Yaşamaklar - Caner Almaz

Kenan’ın körlüğü ve bencilliği kadar Füsun’un gidişine de kızdım ama en çok da Halil’in Kenan ve Birgül’ü terk edişine kızdım.

Halil, “İnsan dediğin birbirini yer, yer de doymaz. Duygularını yer, zamanını, yaşamını, heyecanını. Aşkını, inancını. Etini yer, kalbini söker. İnsan dünyanın vebası.”diyor.

Sen de öylesin Halil.

Bir kalbi öldüren, bir çocuğu kırık kanatlı bırakan Halil belki de bu hikayenin tek “kötü” karakteri ama ben neden en çok onunla duygudaşlık kurdum neden hikayedeki en sevdiğim karakter o oldu bilmiyorum. Belki de ömrü baştan sona “Güz” olduğu içindir.

Ne zaman okurum bilmiyorum ama ben Yaşamaklar kitabını bir kez daha okurum.

15 Beğeni

David Lindsay - Arcturus’ a Yolculuk bitti.

Masalsı bir anlatıma ve içeriğe sahip bir bilim kurgu klasiği. Bir anlam arayışı ve yolculuğu.

Hikaye bir seansla açılıyor. Bu seanstan sonra kahramanımız olan Maskull abimiz Krag abimizin ittirmeleriyle bir gözlem evinden üç kişi olarak bir uzay mekiğine biniyorlar. Maskull abimiz Arcturus yıldızının Tormance adlı gezegeninde tek başına gözlerini açıyor ve bu andan itibaren Maskull abimizin adeta masalsı yolculuğu ve arayışı başlıyor. Sulamayla büyüyen insanlar, değişen cinsiyetler, kısa süreler içinde yok olan ve yenileri gelişen organlar, parlayan bitkiler vb. Güzel bir kitaptı. Ayrıca bir uyarı: Sunuşu, önsözü ve sonsözü hikayeyi okuduktan sonra okuyun. Sürprizbozan olmasın. :smiley:

21 Beğeni

Olmayan Ülke - Ahmet Ümit

Biraz basit bir şeyler dinleyeyim niyetiyle başladım ama fark ettim ki fazla basit. Sıkıcı değil ama faydalı da değil. Sonuçta 20 yaşından sonra bu kitabı okuyup da kim karakterini değiştirir ki? Bu saate kadar fark edememiş, bu kitabı okuyunca mı “yaa evet, iyilik önemliymiş, bundan sonra iyi birisi olacağım” diyecek?

Yine de çocuklarıma ileride okurum diye not aldım. Ağaç yaşken eğilir ne de olsa. O yüzden dinlediğim vakti kayıp olarak görmüyorum ancak tavsiye de etmiyorum.

14 Beğeni


Kemal Varol - Sahiden Hikâye

Sahiden Hikâye, Kemal Varol’dan okuduğum ilk kitap oldu. Yazar bir süredir okuma listemdeydi, ama @alper abinin katkılarıyla yazara başlamayı öne aldım. Bu kitabı ise diğer kitaplarına göre kısa olması ve hikâye kitabı olması nedeniyle seçtim.

Yazarın üslubu fazla süslü ve sanatlı değildi, ama okuru kendisine çekmeyi başarıyor. Yazarın bence ayırt edici yönü hikâyelerinin sonunda ortaya çıkıyor. Sıradan başlayan ve devam eden hikâyeler hep vurucu sonlarla noktalanıyordu. Bunda sanırım yazarın sözlü edebiyat geleneğinin hâlâ güçlü olduğu bir coğrafyadan gelmesi etkili olmuş.

Kitaptaki tüm hikâyeler ülkemizin doğusunda yer alan hayali kasaba Arkanya’da geçiyor. Olaylar da ya Lamek adlı karakterimizin başından geçiyor ya da onun da başkasından duyup bize anlattığı olaylardan oluşuyor. Hikâye kitabı olduğu için rastgele sırayla okunmaması gerekiyor, hikâyeler birbirinden bağımsız değil. Bir hikâyedeki bir olay veya karaktere az veya çok başka bir hikâyede de rastlıyoruz. Bu yönü okurken çok hoşuma gitti.

Yazarı çok beğendim, diğer kitaplarını da peyderpey okuyacağım.

9 Beğeni

Karmazov Kardeşler gibi top seviye ve kallavi romanların(ki romandan çok din, ahlak kitabı karamazov kardeşler) arasına daha hafif, farklı türden romanlar sıkıştırmak hakkında ne düşünürsünüz?
Şu an onu okuduğum için ordan örnek verdim

Arkanya aslında Kemal Varol’un doğduğu Diyarbakır’ın Ergani ilçesi. 1-2 kitabında daha geçiyor.

Okumaya devam edecek olursan “Ucunda Ölüm Var” kitabı ile “Âşıklar Bayramı” kitabı arasında küçük - belirsiz göndermeler var. “Ucunda Ölüm Var” kitabında “Ağıtçı Kadın” bir Âşık’ı bekliyor / arıyor. O Âşık “Âşıklar Bayramı” kitabının ana karakterlerinden birisi. Çok önemli değil, ben bilmediğim için tam tersini yapmıştım ama “Ucunda Ölüm Var” kitabını önce okumak daha iyi olur.

Bu metaforlar olayını ben de çok sevmiyorum. Örneğin Emrah Serbes bunu çok yapıyor ve dili o nedenle çok yapay geliyor bana.

3 Beğeni

Bu kitapta âşık kocasını bekleyen benzer bir karakter vardı, aynı karakter bile olabilir, ilgimi çekti. Bu ay Sefiller’i okuyacağım için fazla kitap okuyamam ama araya "Ucunda Ölüm Var"ı sıkıştırmaya çalışacağım. Tavsiye için teşekkürler.

Bazı yazarlar metafor olayını iyi kotarıyor, onları okumak güzel oluyor ama hikâyede fazla metafor ben de sevmem. Romanda ise yazarına göre değişiyor sevip sevmemem. Emrah Serbes’i dilinin yapaylığından dolayı, Behzat Ç kitaplarını okuduktan sonra ben de okumayı bırakmıştım.

1 Beğeni

Bence yapılabilir. Ben de okurken yapmıştım. Ama şu var ki ben İvan’ın bölümlerini laylaylom okudum diyebilirim. İyi bir Hristiyan felsefesi bilgisi gerekiyor o bölümleri anlayabilmek için. Bunun dışında kitap belli bir yerden sonra su gibi akıyor. Henüz geldiniz mi bilmiyorum o kısma. Spoiler olmasın diye söylemeyeyim.

  1. sayfalardayım.
    Özellikle engizisyon bölümüne bayıldım ama her an, her gün düzenli okuyabileceğim bir kitap değil, o moda girmem gerekiyor :smiley:
    Akıp gittiği yerleri merak ettim şimdi …
1 Beğeni

Simon Beckett - Mezarın Çağrısı - David Hunter 4

Simon Beckett’in yarattığı Adli Antropolog olan David Hunter hikayesi, ilk kitaptan beri saran, adlı tıbba, kanıta ve araştırmaya dayalı kitaplar olarak çok hoşuma gitmişti. Hatta serinin 3. Kitabında yazarın dilinin iyice oturduğunu, kaliteli bir yazar haline geldiğini belirtmiştim.
Ancak seride okuduğum en zayıf kitap 4. kitap oldu.
Yazar bu kitapta ilk başlarda adli antropolojiden giriş yapsa da sonrasında kitabın türünü polisiye - gizem kısmına çevirmişti, bu aslında kitabın ilk yarısında oldukça hoşuma gitti. Yazarın kendine yeni bir sayfa açabilmesini hem cesurca bulmuş hem de farklı bir tür denemesi damakta farklı bir tat bırakır diye heveslenmiştim. Bu arada yazar karakterin geçmişi hakkında bilgiler vermiş, önceki kitaplarda muğlak olan konuları açıklamıştı. Yine bu kısımda da yazarın kurgu tarafına ağırlık verdiğini ortaya sadece adlı bilimler ile alakalı değil işin kurgu tarafında da güzel bir eser çıkaracağını düşünmüştüm.
Ancak ne yazık ki kitabı bitirince kitapta ne adli antropoloji ne de usta işi bir polisiye tadı damakta kaldı.
Tabii ki serinin önceki kitaplarını okuyanlar bu kitabı sevecektir, ben de okuduğuma pişman değilim ama 3. Kitapta zirve yapan ivmelenmeyi bu kitapta bulamadım.
Serinin 5. Ve 6. kitapları bulunuyor ancak dilimize tercüme edilmediler.
Yazarın telifi İthaki - Yabancı Yayınlarında. Kendilerine sorduğumda 5. ve 6. kitapların çevrilmeyeceğini anladım.
Seriye başlarken en kötü 5. ve 6. kitabı İngilizce edinir, öyle okumaya çalışırım diye düşünüyordum. Ancak kurların bu seviyesiyle buna hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Bu ekonomik durumlardan sonra elimizdeki kitapları okusak yeterli.

Puan 6,9

16 Beğeni

Rüyamda dahi görecek kıvama geldiğim “Dune” filminden ve reklamlarından ötürü Dune’a başlayayım dedim. İlk kitabı bitirdim. İkincisini sipariş ettim fakat beklediğimden fazla diplomasi ile karşılaştım desem kitabı yanlış anlamış mı olurum bilmiyorum. En azından ikinci kitap daha kısa. Eğer ikinci kitap gitmez ise sanırım merakımı devam ettirememiş olacağım. İttir diyen olur mu devamı için? Yoksa devamında da sürekli diplomasi mi var?

1 Beğeni

Ben devam etmenizi isterim. Üçüncü ve dördüncü kitapta olaylar daha da derinleşip diplomasiden uzaklaşıyor.

Ne yalan söyleyeyim, içime biraz su serpildi. Dune Mesihi’ni haftaya bitirmiş olurum muhtemelen. O halde diğerlerine de şans vermekte fayda var. Bilim-kurgu damarlarımızda geziyor fakat çok fazla diplomasi olunca insan ister istemez kaçmak istediği günlük olayların içinde buluyor kendini. İçimiz dışımız diplomasi zaten :slight_smile:

1 Beğeni