Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Tum Sistemler Coktu’yu okudum. Bir suredir bilimkurgu okumadigimdan dili baslangicta biraz yadirgamis olsam da sonrasinda kendimi hikayeye kaptirmamla birlikte kitap akip gitti. Bilimkurgu bana hep paslanmaz celik soguklugunda gelmistir; buna ragmen Katilbot’a bayildim. Pek cok yeri gulumseyerek okudum. Aldigi odullerin nedeninin de bu oldugunu saniyorum; paslanmaz celik sogugunun insanin icini isitabilecegini gosterdigini dusunuyorum. Devam kitaplari ciktikca hic bekletmeden alip alip okurum.

14 Beğeni

Allah Mecbur Değil Ki - Ahmadu Kuruma

Kitap, doksanlı yıllarda Fildişi Sahilinde doğup, teyzesini aramak için kocaman bir savaşın ortasında Liberya ve Sierra Leoneye giden bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Anlatıcımız, yolculuğu sırasında iki ülkede de çocuk savaşçı olarak savaşa katılmış olan Birahima. Hikaye iç parçalayıcı olsa da çok rahat okunabilecek bir şekilde yazılmış. Yer yer okuyucu ile (Fransızca konuşan beyazlar ve siyahlar asıl hedef) dalga geçiyor. Pek çok yer insana okurken komik gelebiliyor. Yine de, çok feci bir trajediyi anlatıyor. Batı Afrika’nın bitmek bilmeyen savaş ve kaos ortamını.

Afrika hakkında çok şey bilmiyoruz. Ama ülke olarak doksanlardan beri giderek daha fazla dahil oluyoruz. Bunun üstüne Batı Afrika’daki değerli madenlerin ekonomik sistemimizin temellerinden olduğunu eklemek gerek. Batı Afrika trajedisine bir giriş olarak, edebi başarısını da göz ardı etmeden, Birahima’nın sözlerine kulak vermek gerek.

6 Beğeni

Uzun zamandır çizgi romandan normal kitap okumaya fırsat bulamamıştım. Başlangıcı reisle yapayım dedim, iyikine de öyle yapmışım. Asimov’un her kitabı ve serisi güzel olduğu için Galaktik İmparatorluk Serisi’nin ikinci kitabı da çok güzeldi. Macara tam gaz devam ediyor. :slight_smile:

19 Beğeni

@Ufuk kardeşimin hediyesi olan kitabı okuyorum şu sıralar. Daha önce Vakıf Serisi’ne başlamayı düşünüyordum fakat Yol’un tasarımı ve şıklığı çok hoşuma gitti ve böylelikle de araya sıkıştırmışmış oldum. :slight_smile:

Pek çok BK kitabından sonra farklı tarzda bir kitap okumak gerçekten de -hangi kitap olursa olsun- başlangıçta zorluyor. Cormac McCarthy’nin dili ve betimlemeleri, tasvir etmeye çalıştığı korkutucu gelecek okuyucuyu bile sıkıntıya sokuyor.

Kitabın ayrıca filmi olduğunu ilk sayfalarında okurken farkettim. Çünkü filmini daha önce izlemişim. :smiley: Kitabı okurken baş kahramanı Aragorn(Viggo Mortensen) olarak hayal ediyorum hep. Daha da güzel oluyor açıkçası.

Kitapta dikkat çeken iki nokta var. Biri sürekli tekrarlanan ve betimlemede kullanılan ‘kurşuni’ rengi. Diğeri de konuşmaların düz yazı olarak metinde yer alması. Bu konuşmalar bazen de dize olarak karşımıza çıkıyor. Farklı tarz kitap okuyacak olan arkadaşlar eminim ki alışmakta zorlanacaklardır. Tıpkı benim gibi. :smiley:

16 Beğeni

Çok fazla Türk yazar okumuyorum diye elime aldığımda Fi’yi, çok şaşırmıştım nasıl akıcı diye. Ben son kitabı Gör Beni dışında bütün kitaplarını okumuş biri olarak söylüyorum kitapları çok dolu ve güzel. Aeden’de yarattığı dünyayı okumak çok ayrıydı. Altlarını hep çize çize okudum. Dili çok sade ve anlaşılabilir. Dizi yüzünden aşırı ön yargı oluştu kitaplara karşı, halbuki kitaplar çok daha kabarık içeriğe sahip. Özellikle Pi çok ütopik bir şekilde güzel bitti. Kendisi senaryoya bağlı kalınmadığı ve çok saptırıldığı için diziyi iptal ettiğini söylemişti. Pi çekilme şansı olmadı bile.
İzmir’de bir söyleşisine katılmıştım, kendisi çok sıcakkanlı bir insan. Ancak dediğin gibi biraz narsist davranıp tribünlere oynuyor. Bilgisi olduğu anlaşılıyor ancak o konudan bu konuya atlayayım diye bazen karman çorman konuşuyor. Bir de ben kendine psikolog demesine takılmıştım bildiğim kadarıyla psikoloji mezunu değil.
Söylediği birtakım şeylere katılmasam da boş bir insan olduğunu düşünmüyorum. Kitapları İtalya’da basılacak kadar ün saldı ayrıca Aeden yurtdışında dizi olacakmış diye duydum. Okumaya değer.

5 Beğeni

Psikolog sadece psikoloji mezunlarına denmiyor. Nietzsche “Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski” diyor mesela :smiley: Ama bir insanın kendini psikolog olarak nitelendirmesi kendini beğenmişlik gibi duruyor.

Bu arada bir yazara olan ön yargılarımı yıktınız. Belki yüzüne bile bakmayacağım kitapları merak etmeye başladım. Teşekkür ederim :slight_smile:

Azra Kohen’in soyadı tam komplo teorisi kurulacak bir soyad.

3 Beğeni

Dediklerinize katılıyorum, büyük ihtimal kışa doğru okurum.

Ayrıca kendisi Liverpool’da Davranış Bilimleri uzmanlık eğitimi almış. Bu klinik psikolog olmak için yeterli mi bilmiyorum. Klinik psikolog olamasa bile normal insanların “psikolog kliniği” açabilme yetkisi var mı onu da bilmiyorum. Belki vardır. Öyleyse bile yapsın, sevinirim. Dışarda “üniversiteden mezun oldum o zaman ben psikoloğum” diyenlerden iyidir. Psikologların bilge kişiler olması gerekiyor. O yüzden sevdiğim yazarların hepsi benim psikologlarımdır.

2 Beğeni

" Herkesin kaderi bir kişinin ölümüne bağlıydı."

Yazar : Melike Melis & Tolga Çağlayan
Kitap : Uçurum

Kitabı bitirdim - Kitaba Başladığımda İlgi çekici güzel bir kitap olduğunu düşündüm. Sürükleyiciydi ama sonra birden kitap durdu, kendi çapında masal ve hikaye türü şeyler anlatmaya başladı. Bu anlatılan şeyler romanı ilerletmek yerine yavaşlatıyordu. Sonunda kitabı bitirdiğim zaman güzel bir son değil ama mutlu bir sonla karşılaştım en azından kendi açımdan tabi , evet sonuç şu ki okuyacaksanız sabırlı olmalısınız.

Uyarı Alınmıştır.

1 Beğeni

Marco Polo - Dünyanın Hikaye Edilişi’ne başladım. Henüz ilk bölümdeyim. Türkleri Orc’lar ile bir tutmayaymış iyiymiş :face_with_hand_over_mouth:

7 Beğeni

KUMSALDA - NEVIL SHUTE

Kitaba birazcık da olsa aksiyon beklentisiyle başladığım için, son kısımlara ve anlatmak istediğini tam anlayasıya kadar çok sevemedim. Eğer böyle bir beklentiniz varsa Fallout evreni tarzı bir post apokaliptik evren bekliyorsanız siz de aynı hayal kırıklığını yaşayabilirsiniz.

Beklentilerimi geçersek, kitap özellikle yazarın derdini anladığınız ve o gözle okuduğunuz zaman çok değerli sorulara cevap oluyor aslında.

  • Savaşın kazanan tarafı var mı?
  • Günümüzde, özellikle gelişen teknolojiyle savaşların boyutu ve sonucu ne olabilir?
  • Sonuçlarına baktığımızda savaşın nedenleri ne kadar geçerli olabilir?

Ve bunun gibi okuduğunuz zaman kendinize sormaya başlayacağınız pek çok soruya cevap oluyor. Ben kitabın çocuk klasiği haline de dönüştürülüp okullarda okutulması gerektiğini düşündüm. Geleceğimizi emanet edeceğimiz insanların bu kitabı okuyunca, yapacakları hamlelerin sonuçlarını çok iyi bir şekilde anlayacaklarını düşünüyorum. Özellikle son sayfalar oldukça dokunaklıydı.

Sonuç olarak en başta farklı beklentiyle başlayıp üzülsem de, kitabı oldukça beğendim ve neden bir klasik olduğunu anladım. Tavsiye ederim. Özellikle çocuklarımıza anlayabilecek yaşa geldikleri zaman okutulmalı diye düşünüyorum.

22 Beğeni

Emily St. John Mandel - İstasyon Onbir

Gerçi kitabı okuyalı bir kaç gün oluyor ama yine de buraya not düşeyim istiyorum.
Tüm dünyaya yayılan ve kuluçka süresi, bulaşma hızı çok yüksek olan bir tür grip tüm dünyaya yayılır. İnsan nüfusunun %99’u çok kısa bir süre içinde ölür. Daha sonra internet, elektrik, ulaşım derken neredeyse tüm medeniyet çöker.
Arthur adlı bir Hollywood aktörünün ve bir şekilde onunla bağlantılı olan bir grup insanın etrafında dönüyor hikaye. Hem çöküş öncesi hem de çöküş sonrasının anlatıldığı bir kitap. Hatta çöküş öncesi daha çok anlatılıyor. Senfoni, medeniyet müzesi ve Shakespeare sık sık konuğumuz oluyor.
Olaylardan çok insan psikolojisi daha ön planda diyebiliriz. Zira öyle çok fazla aksiyon-macera yaşamıyoruz.
Son olarak kitabın GRRM’nin de dediği gibi çok melankolik bir havası var.
Kapak tasarımı kötü değil ve konu ile alakalı diyebiliriz, çeviri ise bir kaç yerdeki ufak sorunları saymazsak iyiydi.

7 Beğeni


Gulyabani bitti. Efsuncu Baba’dan sonra okuduğum ikinci Hüseyin Rahmi Gürpınar kitabı oldu. Gulyabani, Efsuncu Baba kadar komik olmasa da yine de komik kısımları var.

Kitabı genel olarak sevdim. Kemal Sunal’ın Süt Kardeşler filmini izlediğim için, kitaptaki olayların gelişimi ve sonuçlanması beni şaşırtmadı ama yine de bir sonraki sayfada ne olacak diye merak ettirdi.

Gulyabani bence sadece Türk Klasiği olarak adlandırılmamalı Dünya Klasiği olarak da adlandırılmayı hakediyor. Goodread’te gördüğüm kadarıyla başka dile çevrilmemiş ama çevrildiğinde yabancılar tarafından da sevileceği kanaatindeyim.

Sıradaki okuyacağım kitap ya Mai ve Siyah olacak ya da yine Gürpınar’dan Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç olacak. Henüz karar vermedim.

15 Beğeni

İkisini peş peşe okumayı planlıyorum zaten. Yeni kitaba başlayınca ilk hangisine elim giderse artık.

Büyünün Rengi

İlk başlarda diski, diskin kurallarını, terimlerini anlamakta güçlük çeksem de okudukça yabancı gelen ama bir o kadar da güzel işlenmiş evren keyif vermeye başladı. Rincewind ve İkiçiçek karakterleri birbirine bağlanmış ve olay örgüsüne çok iyi yedirilmiş. Özellikle dikkatimi çeken şey "büyü"yü kurguya aktarılış tarzının çok özgün olmasıydı. Ne çok abartılmış ne de önemsizleştirilmiş üstüne göndermelerde ve mizah unsurlarında kullanılmış. Yazarın mizahi ve hicvi tarzı çok hoşuma gitti.

Diskteki yerler konusunda yazarımız aslında çok ayrıntı vermiyor ama isimler biraz garip olduğundan ayrıntılar çok gibi hissettim. Aksine sıkmayacak şekilde mekan isimlerine, ayrıntısına girilmiş. Hafif gizemli hafif okuyucuyu tatmin edici bir sona yer verilmiş, devamını çok merak ediyorum. Serinin diğer iki kitabı da elimde mevcut (Fantastik Işık ve Eşit Haklar). Onları da en kısa sürede okumayı düşünüyorum. Modern fantastik başyapıtlarından Diskdünya Serisi okunmalı diyorum.

Ha bir de çevirinin harika olduğunu söylemeliyim, ne anlam bozukluğuna ne de yazım yanlışına vs. rastladım. Niran Elçi’ye böyle bir çeviri sunduğu için teşekkür ediyorum.

12 Beğeni

image
Trampetçi İskoç Osman’ın 1001 Gecesi

Bazı kitaplar vardır, o kitap sadece sizin tarafınızdan bilinir, kendi kendinize “abi bu nasıl gizli kalmış” dersiniz… İşte o kitaplardan biri benim için. Nasıl olur da raflarda yer almaz, nasıl olur da inkılap kitap evi bu kitabı bir daha basmaz anlamış değilim. Kitabı açıklamadan önce sanırım ilk olarak 1 ay gibi bir süre zarfında okuduğumu söylemeliyim. Aslında bir gecede okuyabilirdim ama beni öylesine sarmaladı ki bitmesini hiç istemedim ve işleri, yoğunlu bahane ederek kitabı elimden geldiğince hamam sefaları, kahve-lokum saatleri ve benzeri otantik saatlerde okudum.
image
Kitabı kısaca özetlemek gerekirse, özeti başlığının aynısı demek olurdu. İskoçyalı çoban Donald McLeod, sevdiği kadının Amerika’göçmesi üzerine durumu hazmedemez ve Amerika’ya gidebilmek adına Kraliyet Ordusu’na trampetçi olarak yazılır. Napolyon Mısır’ı işgal etmektedir ve ona karşı savaşacak birlikle derhal Mısır’a gönderilir. Burada kendisi ve bazı arkadaşları bir Memlük beyine esir düşerler. İşte ne olursa bundan sonra olur. Müslüman olan, kendisine doğulu tarzda bir harem kuran, kendi kendini sünnet edip, Kabeyi dönme arkadaşıyla ziyaret eden Osman olmuştur artık o! Sadece bu kadar da değil… İngiliz casuslardan, posta teşkilatına, piramit rehberliğinden, Kavalalı Mehmet Ali (Muhammedali) Paşa’nın emrinde çalışmaya ve hatta Süveyş Kanalı’nın açılmasına kadar birçok işe ve maceraya atılmıştır.

Tarih ve tarihi kurgu severler için (özellikle 1830’lar) bir başucu kitabı niteliğinde. Tek bir kitap içerisinde İskoçya’dan Mısıra, Osmanlı Sultanalarından, paşalara, hidivlere kadar bilgi barındıran muhteşem bir eser.
image
Kitabın gerçeklik ve kurgu kısmına gelince. Osman karakteri yani Donald McLeod, o dönemin pek çok diplomatı, tarih yazarı ve bölgeyi ziyarete gelmiş kişilerce tasvir edilmiş biri. Yazar tarafından Osman’ın tüm ailesinin ve harem karakterlerinin kurgu olduğu belirtilmiş. Ancak Osman’ın maceraya atıldığı arkadaşları, iş yaptığı ve gezdirdiği isimlerin hepsi gerçek. Kitabı okurken neyin gerçek neyin kurgu olduğunu saatlerce araştırmak zorunda kaldım. Yazarın ve hatta Osman’ın gerçek kızının belirttiği Osman’ın portresine ulaşamadım. Ancak referans tutulan mektuplar ve bahsinin geçtiği kitaplar internette mevcut.

Kitap dil açısından okuyucuyu zorlamıyor. Sadece konuşma metinlerinde fransızca kullanılan bazı cümlelerin çevirisinin yapılmamış olması biraz can sıkıcı. Bir yandan olayların araştırmasını yaparken diğer yandan da ne demiş olabilir diye merak ettim. Ancak bu cümleler metnin genelinden de anlamını çıkarabildiğiniz cümleler olduğu için okumaya bir engel teşkil etmiyor.

436 sayfa içerisinde bu kadar çok farklı şeyi barındıran harika bir yolculuk oldu benim için. Hikaye o kadar zengin ve o kadar farklı alanlara hitap ediyor ki herhangi bir okuyucuyu bir noktadan yakalayıp içine çekebileceğini düşünüyorum. Sahaflarda bulabilirseniz düşünmeden alın…

17 Beğeni

Hayaletin Çırağı - Joseph Delaney
Wardstone Günlükleri Serisi 1.Kitap

Serinin uzun olmasından ve okuduğum yorumlardan çocuksu olduğunu düşündüğüm için, ilk kitabını okuyayım sevmezsem devam kitaplarını almam seri aklımdan çıkmış olur en azından diye okumaya başladım. Fakat sevdim :slight_smile:

Kitap bence çocuk yada gençler için belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra okunmalı, en azından okuyacak olan soyut-somut, hayal-gerçek ayrımını yapabilecek seviyede olmalı diye düşünüyorum.

Okunması çok kolay akıcı bir okumaydı benim için. Sürekli yeni olaylar oluyor kitap sizi nerdeyse hiç aksiyonsuz bırakmıyor diyebilirim. Bazı kısımlarda yer yer gerildim. Ama korkup olayların gerilimini tam yaşayacak yaşı kaçırmışım sanırım. Serinin geri kalanınıda temin edeceğim. Vakit geçirmelik hızlı okunabilecek ve yaş psikoloji durumuna göre gerilim ve korku yaşamak isteyenler bakabilirler.

Yaptığım yorumlarda spoiler olur diye konulardan fazla bahsetmek istemiyorum. İlk kitapta cadı, öcü avcısı ustanın yanına çırak olarak verilen, yedinci oğlun yedinci oğlu Tom’un ilk maceralarını ve gelişimini okuyoruz. İlk kitap olmasına rağmen oldukça hareketli başladı tavsiye ederim.

16 Beğeni

Bu seriye bayilirim :black_heart: Kaldi ki sahsen cocuk kitabi oldugunu da dusunmuyorum:)

6 Beğeni

Belli bir yaşta okusaydım kitaptan daha çok etkileneceğimi düşünmekle birlikte bende çocuk kitabı yada çocuklara uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum, haklısınız :slight_smile:

3 Beğeni

Bu kitabın kiler sahnesini hiç unutamıyorum. Çocukluk travması gibi kazınmış. :joy: Üstelik 8 seneyi geçti okuyalı.

2 Beğeni

Karanlık Kitaplık’tan Vampir kitabını okudum.

Kitap kısa olduğu için o kadar detaylı bir inceleme yapmayacağım. Kitap, Yankı Enki’nin bilgilendirici bir girişi ile başlıyor. Daha sonra bir mektuptan yazarın arkadaş çevresini, kitabın ortaya çıkış öyküsünü okuyoruz. Vampir teması ile ilgili dünyadan örneklerin verildiği kısa bir giriş daha var. Bu 25 sayfadan sonra kitabın içeriğine giriş yapıyoruz.

Vampir temasının işlendiği ilk örnek olması nedeniyle fazla detaylı bir olay örgüsü yok ama ben beğendim. Sade, güzel anlatımlı 30 sayfalık bir hikaye olmuş resmen. En sonda ise yazarın doktorluğunu yaptığı Lord Byron’un kısa bir mektup daha bulunuyor.

Bu tür okuyan arkadaşların 1-2 saat gibi bir sürede okuyabileceği güzel bir kitap. Puanım 9.5/10.

6 Beğeni