Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Askerdeyken okumuştum Yenilmez’i. Gerçekten de gerilim dozu yüksek bir konusu var. Sonu da tatmin ediciydi benim için. Bittiğinde iyiki okumuşum dedim. :slight_smile:

Bir ara yazıhanede okurken kitabı yüzbaşı görmüştü masanın üstünde. Merak edip bakıyordu. Ben yanına gidince bu ne lan demesini unutamıyorum. :slight_smile:

3 Beğeni

Son zamanlarda okuduğum kitaplar hakkında birşeyler yazmayı düşünüyor fakat yazamıyordum. Sanırım zamanı geldi…

İsveç Çetesi-Stefan Thunberg,Anders Roslund

Gerçek olaylara dayanan bir suç romanı. Romanın ilk yüz sayfasında diline alışmakta epey zorlandım. Oldukça mesafeli ve soğuk bir dili var kitabın. Fakat okudukça olayların baş döndürücülüğü ve anlatılanların gerçek olması beni romana iyice bağladı. 700 küsur sayfa kitabı iki üç günde rahatça bitirdim. Ancak, kitabı okuyacaklar kitabın arka kapağını veya tanıtım yazısını okumasın. Çünkü romanın özetini yazmış kuş beyinliler.

Rithmatist-Brandon Sanderson

İlk okuduğum Brandon Sanderson kitabı. Ayrıca hayatımda okuduğum belki beş genç-yetişkin türü kitaptan biri. Tabiri caizse genç-yetişkin türünden ve hatta genç-yetişkin tabirinden tiksiniyorum. Söz konusu Brandon olunca ve bu kitabı da 3 TL’ye bulunca alıp hemen okudum. Oldukça beğendim de. Brandon Sanderson farkı sanırım. Yine de keşke bu gibi yazarlar genç-yetiskin türünde yazmasa. Kendilerini kısıtlamasalar. Evet bana göre genç yetişkin türü demek kısıtlanma demek. Kalıplara saplanıp kalmak demek. Çünkü şiddeti tam anlamıyla gosteremiyorlar. Yumuşatmaları lazım. Ben ise bir yapıtta ister film dizi ister kitap olsun, ne gerekiyorsa onun gösterilmesi taraftarıyım. O sebepledir ki George R.R. Martin’in büyük bir hayranıyım. Kitap yorumu diye başladım yazıya, genç yetişkin türüne saydırmamla devam ediyorum. :sweat_smile: Daha fazla uzatmayayım. Özetle genç yetişkin de olsa Brandon Sanderson okumak zevkliydi. Yazarın ustalığını bu kitapta dahi olsa sezdim. Diğer kitaplarını da zaman içinde Elantris’ten başlamak üzere okumayı düşünüyorum.

Kutup Soğuğu-Arnaldur İnridason

Kuzey ülkelerinin polisiyeleri yıllardır ilgimi çekiyor. Buna rağmen yıllardır bir türlü alıp da okuyamadım. Çünkü polisiye öncelikli okuma listelerimde olmadı hiç. Velhasıl kelam idefixin Doğan Kitap’tan seçili kitaplar 3 TL kampanyası vesilesiyle aldığım bu kitabı okudum. İzlanda’da geçen polisiyeyi daha çok sevecegimi düşünüyordum. İzlanda yeryüzünde doğasıyla olsun, yalıtılmışlığıyla olsun soğuğuyla olsun en sevdiğim ve gidip görmek istediğim ülkelerden birisidir. Kitap buzun üzerinde yatan bir çocuk cesedinin bulunmasıyla başlıyor ve katilinin kim olduğunu bulmak için yürütülen soruşturmayla devam edip en sonunda katil bulunduğunda sonlaniyor. Kitapta hareket neredeyse hiç yok. Güzel köşe kapmacalar, akıl oyunları da yok. Durgun bir kitap. Yine de okuduğuma pişman olmadım. Değişik ve durgun bir polisiye okumak isteyenler için iyi olabilir.

Knulp-Hermann Hesse
Hermann Hesse’den okuduğum ilk kitap. Umuyorum ki son olmayacak. Yazarın muhteşem bir dili var. Sıcak bir dili var. Kitapta gezgin bir adam olan Knulp’la ilgili üç öykü var.

9 Beğeni

Zaman Çarkı 2- Büyük Av / Robert Jordan

Nedendir bilmem Zaman Çarkı okurken iki kitapta da ilk otuz sayfa zor gidiyor. Adapte olma süreci mi dersiniz yoksa başka bir şey mi, bilemem.

Hikâye kaldığı yerden devam ediyor. Ben ikinci kitabı çok fazla beğenemedim. İlk kitaba göre biraz daha geride kaldı benim için. Bunun kendimce bazı sebepleri var tabi. Öncelikle Desen ne derse o olur, demek ki Desen böyle diyor, Desen böyle diyor ise bize ne demek düşer mevzusu beni bunalttı. Bunu kadınların çok sık kullanmasından ve her şeyi koyun gibi buna bağlayarak yapmaları beni daralttı. (Bu noktada Rand’ı takdir ediyorum.) Kaldı ki bana göre en gereksiz bölümler de buradaydı. Bana kalırsa en az üç bölüm birleştirilip bu sıkıcılık giderilebilirmiş. Nynaeve karakteri ise dengesiz. Zeki bir plan yapacak kapasiteye sahip karakterin zaman zaman kuzu gibi olması beni çileden çıkarttı diyebilirim.

Yine de o yollar mevzusu var ki beni büyülüyor. Ogier yurtları ve yollarda geçen kısımlar, gelenekler en keyif aldığım yerlerdi. Yine bu kitapta çok fazla konu hakkında tahminlerde bulundum. Birçok konuya bu kitapta alttan alta gönderme olduğunu düşünüyorum. Bu tahminlerimin çoğunda doğru olduğumu düşünmekle beraber olası bir spoiler vermemek adına kendime saklayacağım. Doğru olup olmadıklarını ise zaman gösterecek.

Aşağı yukarı 700. sayfaya kadar durağan bir anlatım vardı. Son 45 sayfa ise soluk soluğa okudum.

İlk kitap kaçmak üzerine olduğunu için sanırım bana daha uygunmuş. Kovalama kısmı benim tez canlı karakterime uymadığı için de bunalmış olabilirim. Umarım uzun süre kimse kimseyi kovalamaz. :smiley:

6 Beğeni

Vakıf ve İmparatorluk’u okumaya başladım. Bunun öncesinde Vakıf’ı bitirdim doğal olarak.

İnsanların nasıl manipüle edileceğini, etki altına alınacağını işliyor. Din, ticaret, siyaset ve şimdi de savaş. Başlarda sıkıldığım seriyi şimdi bitmesin, her yerinden detay koparayım diye yavaş yavaş, sindirerek okuyorum.

Edit: Ben bunu neden kişiye cevap olarak yazmışım? :joy::joy: Kusura bakmayın :relieved:

2 Beğeni

Truman Capote - Çimen Türküsü

Okuduğum ilk Capote ama o kadar o kadar çok sevdim ki. Sade bir dille çok fazla şey anlatan yazarlardan biriymiş. Kesinlikle diğer kitaplarını da listeme aldım, okumak istiyorum. Daha bitmedi ama eş zamanlı ara ara açıp bir 10 sayfa okuduğum Sinek Azabı - Elias Canetti var ve bu kitap hakkında da ne söylesem az kalır. Alıntılardan ve küçük sözlerden oluşuyor zaten ama her yeri çizmemek için kendimi zor tutuyorum o yüzden özümseyerek okumak istiyorum her bir cümlesini.

2 Beğeni

Çaktırmamıştım oysa… :wink:

Isaac Asimov’un Jüpiteri satıyorum adlı 10 öykülük derlemesini bugün bitirdim. Birbirinden güzel öykülerin olduğu bu derlemede, öykülerin bazıları ilk başlarda sıksa da finalleriyle sizi mest ediyor. Özellikle Yazar! Yazar! öyküsünü çok sevdim. Polisiye tarzı romanlarıyla ünlü bir yazar ve yazarın romanlarında merkezi edindiği baş kahramanın gerçek hayatta karşısına çıkmasını anlatır.

Sırada o çokça sevilen, methedilen H.G. Wells’in Zaman Makinesi var. Evet haklısınız çok geç oldu okumak için ama yapacak bir şey yok. Kitabın inceliğini göz önüne alınca yarın biter diye düşünüyorum.

2 Beğeni

Kudüs Günlükleri - Guy Delisle

Bu aralar çizgi roman okumaya epey sardım. Kitap, bir çizgi romancının gözünden İsrail ve Filistin topraklarını anlatıyor. Eşinin Birleşmiş Milletler’de ki görevi sebebiyle yazar ailesiyle birlikte 1 sene civarı bu bölgede yaşamış ve bu süre zarfını resimlemesiyle de bu grafik roman doğmuş.

O enteresan ve sorunlu topraklardan böylesine monoton bir kitap yazmak başarı olsa gerek diye düşünüyorum. Yazarın pek de ilgi çekmeyen sıkıcı yaşamı eşliğinde Kudüs’e bakışta bulunuyoruz. Netice de ‘öff’ diyerek kitabın son sayfasını kapatıyoruz.

Yazarın Burma - pyongyang - Shenzen’de geçen 3 kitabı daha var ama bu macera şimdilik bana yetti. 4/10 diyorum.

Halka Dünya - Larry Niven

Kitabı henüz yarıladım. Okuduğum yere kadar oldukça eğlenceli ve sürükleyici olduğunu söyleyebilirim. Niven’ın bir yıldızın etrafında iki yapay halka olarak tasarladığı dünya zaman zaman hayal gücümün sınırlarını aşıyor. Aslında böyle düşünce deneyi tarzında kurguları okumayı seviyorum, Niven da bu halka dünyanın iklimini, gecesini, gündüzünü, yerlilerini, kültürünü vs. çok güzel kurgulamış fakat halka dünyanın büyüklüğü ve yapısı gerçekten algı sınırlarını zorluyor. Kafamda canlandırmak için internetten görsellere bakmak durumunda kaldım :slight_smile:
Kitapla ilgili bir diğer artı da Niven’ın kurgu altında yaptığı eleştiriler. Ticaret ve savaş ilişkisi, nüfus artışı ve doğanın insanlarca yerle bir edilişi çok güzel yedirilmiş kurguya.

Şuana kadar kitabı çok beğendiğimi söyleyebilirim, devam kitaplarını okur muyum henüz karar vermedim.

2 Beğeni

Umberto Eco - Gülün Adı’nı bitirdim. Umberto Eco’nun okuduğum ilk romanıydı (Umberto Eco’nun da yazdığı ilk romanıymış) ve tarzına hayran kaldım. İnsanı ortaçağdaki manastır atmosferine bu kadar bağlayan bir roman daha var mıdır bilemiyorum.

Kütüphanesi ve içindeki kitapların enderliği ile ünlü bir kuzey italya manastırda işlenen gizemli cinayetlerin soruşturulması ve adım adım çözüme ulaşmasına parelel olarak, ortaçağdaki inançların, mezheplerin, tarikatların, din adamları arasındaki hiyerarşinin, yozlaşmışlığın, çekişmelerin kısaca 1327 yılındaki hristiyanlığın durumunun gözler önüne serildiği bir roman. Cinayet romanı diye, bir Agatha Christie veya bir Sherlock Holmes romanı olarak düşünüp okumaya başlarsanız kitaptan sıkılıp yarım bırakabilirsiniz.

Çeviride şöyle komik bir durum var :slightly_smiling_face: En tutucu ve en radikal hristiyan ortaçağ rahiplerinin, “Hay Allah, aslında böyle olmaması lazımdı.” "Allahtan kimse görmeden ordan çıkabildik " “Allah kahretsin, sana gitme dedim” demesi hayli komik olmuş :face_with_hand_over_mouth: Bu durum başka kitap karekterlerinde de gözüme batıyordu ama bu kitabın durumu itibarı ile çok daha abes olmuş.

Hemen Umberto Eco’nun yazdığı 2. kitabı olan Foucault Sarkacına geçmek için sipariş vericektim ama tükenmiş. 21 Ocak için önsipariş alıyorlar. Şubatta okumak niyetindeyim.

6 Beğeni

Bir kitap daha bitti. Keyifle okudum. Çok fazla dallanıp budaklanmadan yazılmış güzel bir kitaptı. Hikâyenin kahramanının bir anlatıcı olması büyük bir artı okur için. Sanki karşınızda zaman makinesini kullanan bir arkadaşınız var gibiydi. Öte yandan finali ise ayrı bir güzeldi.

Spoiler kısmına girmeden her bilimkurgu severin okuması gereken bir eser diyerek, diğer kurgu eserlere ilgisi olanlara da tavsiye ediyorum.

Sıradaki kitap; Ray Bradbury-Resimli Adam

3 Beğeni

Daha önce bu kitap için o dönemi araştıracağım falan diyordunuz. Bu araştırmanın ciddi bir faydasını gördünüz mü okurken? Bir de yaptığınız yüzeysel bir araştırma mıydı?
Ben de kitabı rafta bekletiyorum. Okumadan önce dönemi yüzeysel olarak bir incelesem mi diye düşünüyordum.

Ben yüzeysel bir araştrma yaptım. Baş Psikopos kimdir? Kardinal ne iş yapar? Kilise meclisi nedir? gibi temel şeylerle başlayıp Fransisken tarikatı, Benedictus rahipleri, Fraticelli tarikatı, 14.yy başında görev yapan imparator ve papa gibi konularda biraz bilgi edindim.

Bir ara Umberto Eco’nun Ortaçağ kitabını okuyup sonra mı buna geçsem diye düşündüm ama zaten kitapta bu kişi ve tarikatların durumundan ve birbirleri ile olan ilişkilerinden çokça ve detaylı şekilde bahsediyor. Bu yüzden daha detaylı bir araştırma yapmaya gerek görmedim.

3 Beğeni

Teşekkürler, ben de küçük bir araştırma yaparım o zaman.

Isaac Asimov-Sonsuzluğun Sonu okuyorum. Başlarda dili Ben,Robot’a göre ağır gelmişti ama okudukça alıştım diyebilirim. Asimov gerçekten çok ilginç bir yazar. İyi ki okumaya başlamışım diyorum. Şimdilik çok güzel gidiyor kitap, meraklandırdı beni. Bu arada, çevirisi de çok özenli geldi bana. MonoKL Yayınları’na teşekkürler :grin:

4 Beğeni

Şu an Murakami’nin Kumandanı Öldürmek adlı kitabını okuyorum. Daha önce de birkaç kitabını okumuş kimini çok sevmiş kiminden de nefret etmiştim. Bu kitabı sevdim sürükleyici merak uyandırıcı. Çok şükür bu kitabinda araya ürün reklamı aliyormus gibi hissettirmedi. Sadece birkaç yerde cümle yarım kalmış basmayı unutmuşlar. Bir de kitaptaki bir karaktere bazen hala diye bazen de teyze diye hitabedilmis bunu anlayamadım ve nedense rahatsız edici buldum. Bakalım nasıl bitecek.

3 Beğeni

Clive Barker - Dokudünya’yı okuyorum. Yarısını geçtim kitabın ve beklemediğim kadar hoşuma gitti. Yazarın daha önce Kan Kitapları’nı ve Galilee kitaplarını okumuştum. Galilee’yi beğenmemiş sonunu zor getirmiştim. Bunda da böyle olur korkusuyla başladım sayfalar su gibi aktı. Konu sürükleyici, merak uyandırıcı. Karakterler ilginç: Gelip geçici diye düşündüğüm karakterler hikayeye güzel yediriliyor.
Çevirmen güzel iş çıkartmış. Cümleler aksamadan okunabiliyor.
Karanlık Kitaplık serisinden çıkmasından dolayı biraz daha korku öğesi bekliyordum ama fantastik kurgu olarak başarılı zaten.

5 Beğeni

HABİBİ(Çizgi roman)

En son bunu okudum 650 sayfalık kitap olmasına rağmen 3,5 saate bitti,kitabın dili çok hafif çizimleri çok muhteşem bu yönleri ile iyi bir bagımsız çizği roman. Konusuna gelirsek çok küçük yaşlarda bir adama satılan küçük bir kızın ve o kızında bir bebeği kendi evladı gibi büyütüp ardından ikisininde ayrı ayrı başlarına gelen tahlihsizlikleri anlatıyor. Kitap başlarda bilginiz eski Arabistan döneminde geçiyor lakin sonlara doğru başlarından olaylar geçen şehrin ve oranın insanlarının metropol havasına bürünmesi benim kafamı allak bullak etti:-). Kitapta köle ticareti çok iyi işlenmiş, heleki bir padişah var sanırsınız bizimkini andırıyor :wink: . Kitabın cinsenlik yönü biraz agır o konuda biraz yaşı büyük olanlar okumalı diye düşünüyorum. Kısaca kitap çok iyi herkese tavsiye ederim.

Oğuz Atay’dan sonra Türk edebiyatı oldukça ilgimi çekti ve iştahla okuyorum. Büyük toplara geçtik sanırım, daha başındayım. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Sahnenin Dışındakiler’ini okuyorum. Edgar Allan Poe adını görmek bile şimdiden beni heyecanlandırdı.

5 Beğeni

Carmilla

Dracula’nın atası (anası?) Carmilla, eskinin o koştur koştur anlatısına sahip. Bu beklediğim bir şeydi. Hikaye fazla hızlı ilerliyor olsa da bir şekilde kendine bağlıyor.

Cevapların ayan beyan açık olduğu kitapta, birkaç nokta hariç, meraka pek yer bırakılmıyor. O birkaç nokta da aslında Carmilla’nın bir vampir olarak kökenlerine işaret eden sorular. Ve bunlar dehşete düşürücü değil, hüzünlü sorunlar.

Kitabın yarısındayım. O dönem için büyük bir tabu olan hemcinse duyulan aşk nasıl bir cevap bulacak, merak içindeyim. Günün sonunda platonik bir aşk bu, fakat yazarın bu platonik hemcins aşkını bağlayacağı şekil önemli. Lanetleyecek mi, işin duygusal boyutunu mu ele alacak?

Gerildiğim değil, ama bir bakıma üzüldüğüm bir gotik kurgu oldu; çünkü bu özünde hüzünlü bir hikaye. Okuduğum ve okumakta olduğum için mutluyum. Son aldığım 15 kitapta 7. adım. Bu 15 kitapta hayal kırıklığına uğramamayı bu kitapla sürdürüyorum. İşte beni asıl korkutan bu :sweat_smile:

9 Beğeni