Kitap sonunda bitti. Önceki iki parçada yazdığım gibi, anlatım iki bin yılı geçkin İskender dönemini de kapsayacak şekilde, ayrıntılara iyi çalışılmış derecede güçlü ve akıcı. Bir belgeseli izler, anlatılanları seyreder gibi okuyorsunuz. Akademikse de, kuru değil. Bu yönden çok beğendim. Başkaca belgesellerden öğrendiğim kimi detayları göremedim ancak bunlar muhtemel bir “kırpma” sonucu bütünden ayrılmışlardı. Yazarın Sezar’a ayrı bir hayranlığı olduğu da son cümlesiyle perçinlenmekle kalmıyor, suikasti üzerine ayrıca bir kitap daha yazmasıyla kendini gösteriyor.
Hannibal’e de bir ayrıcalık tanıyor: 15 yıl boyunca ordusuna hiç ayaklanma yaşatmamış olması onu diğerlerinin önünde en başarılı kumandan yapıyor.
Daha ne istenebilirdi? Belki Cengiz Han, Attila, Napolyon ve Timur eklenebilir, yahut İskender’in dahi kendisine model aldığı Pers komutanları gruba dahil edilebilirdi, ama o halde hem kütle inanılmaz ölçüde artacak hem okuma ve dahi birkaç kitaba yayılacak araştırma süresi yorucu hale gelecekti.
Kitap, okuma yönünden 4 yıldızlık olabilir ancak ön hazırlık safhasını da katar iseniz, ortaya 5 yıldızlık bir çaba çıkıyor ve ikisinin ortası da buna tekabül ettiğinden, tam puan vererek yazımı sonlandırıyorum.