Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

MAKE ROOM! MAKE ROOM!

KONUSU

Yıl 1999. Dünyanın nüfusu yedi milyarı aşkın. Yalnızca New York’ta otuz beş milyon insan yaşıyor. Yaz ayları aşırı sıcakken kış ayları her sene daha sert. Su ve yiyecek kıtlığı hiç olmadığı kadar fazla. Yağmacılık, hırsızlık, cinayet gündelik hayatın bir parçası.

Polis zoru ve hükümet baskısıyla ayakta kalan New York’ta, yeraltı dünyasının önemli bir figürü ve üst tabakanın bir üyesi olan Mike O’Brien, evine giren bir hırsız tarafından öldürülünce dedektif Andy Rusch bu davaya atanır.

Andy bir yandan kalabalığın yuttuğu katilin peşinden nafile koşarken bir yandan da şehirde başlayan kıtlık isyanlarıyla ve her geçen gün zıvanadan çıkan şiddet eylemleriyle mücadele etmeye çalışacaktır.

Yer Açın! Yer Açın!, yakın geleceğin boğucu bir tablosu.

DÜŞÜNCELERİM

Kitabı ana hikaye ve karakterler açısından oldukça sıradan buldum. Kesinlikle suçlu yakalanacak mı ya da ana karakterin ilişkisi ayakta duracak mı diye merak etmedim. Bu ögeleri sadece dünyasını tanıtmak ve bu dünyanın sorunlarını bize hissettirmek için kullanmış. Bunu da yapabilmiş, çünkü dünyasına ve atmosferine bayıldım. Sahne tasvirleri capcanlı; teri, gürültüyü ve kirliliği hissediyorsunuz. Bu yüzden karakterlere değil de çevrelerine dikkat ederek okunması gerektiğini düşünüyorum.

Kitabın teması olan iklim değişikliği, doğum kontrolü ve çevre sorunları ise bugün hala tartışılıyor. 1999 geçti, tahmini tutmadı, demek ki korkacak bir şey yok diye düşünmeyin. Bugün belki New York 35 milyon değil ama Tokyo 37, Delhi 30 ve Şanghay 36 milyon.

Hollywood’un böyle bir kitabı alıp basit bir yamyam hikayesine dönüştürmesi ise hiç şaşırtmadı. Amerikalı insan, karneyle yiyecek almak, kirli suya muhtaç olmak, ufacık odada 6 kişi yaşamak gibi sıkıcı sorunları kafasında canlandırıp korkamaz.

20 Beğeni