Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Açıkçası Bizimkinin ön planda olmadığı ciltleri sevemedim. Yok oradan bağlanmış, yok buradan şu çıkmış, beni bir türlü yakalayamadı bu ciltler. Tamam, bunlar tabii ki güçlü bir yazar yetenekleri. Fakat Sandman’i daha çok tanımak, daha çok görmek istiyorum. Bu durum serinin akışını ciddi biçimde zedeliyor.

Rüya Kral’ına Rockstar derken bu kadar ciddiydim işte. Olmuyor onsuz. Sevmek tek kişiyle olacak iş değil. Sevilmemek de öyle. İstiyorum, Düş’ü, görmek istiyorum.

Kvothe olsa görmesem de olur. Auri’nin tekil hikayesini bile neredeyse Kvothe’un hikayesinden daha çok seveceğim. Elodin için de aynısını derim. Yahut Fitz yerine Soytarı’yı, Dokuzparmak yerine Jezal’ı, Arthur Dent yerine Ford Prefect’i okurum. Yadırgamam.

Sandman’de bu durum olmadı. Bu iyi mi kötü mü bilemedim. Karakteri sevdik sevmesine, e kardeşim aşk duyulan bir kadını özler gibi özlüyorum seni. Bak adam yazmış, uğraşmış, özlemeyeyim seni.

Eh, tabii ki bu kadar yazıdan sonra olumsuz görünecek değerlendirmem, ama öyle değil.

Kadın karakterlerimizi sevdim. Hepsini de beğendim. Ancak özellikle Wilkinson’a ayrı bir sempati duydum. Gaiman iyi iş çıkarmış. Hikaye iyiydi, Barbie’yi daha önceki 1. veya 2. ciltte görmüştük, tam hatırlayamadım şimdi.

Şimdi sorun dediğim kısım; yani Morpheus’un az yer alması ve bunun okuyucu üzerinde kötü bir etki bırakmasına geliyor. Ana tema Bizimkinin hikayesi olmadığında, okuyucu negatif etkileşim alabiliyor.

Gerçekten ilginç bir ilerleyiş var. Önceki cilt tavanı delip geçerken bir sonraki cilt sönük kalabiliyor.

Önceki cildin ardından Zincire Vurulmuş Prometheus’u okumuştum. Değerlendirme yapacaktım lakin eski serilerdeki ve tiyatrolardaki göze batan purple prose olayı yüzünden bu tiyatro oyununa pek odaklanamadım. Artık günümüzde de şiirsel bir üslup üzerine zorlama uğraşı verildiği için bu tarz stiller midemi bulandırmaya başladı. Kafamı nereye çevirsem şiirsel üslup yaratmaya çalışan yazar var. Özgünlük biraz kayboldu. Survivor izlemedim ama kesitlerinden tanıdığım Bozok var. Onun gibi sövmeye başlayacağım en sonunda. Esasında pek de özetlenecek bir şey yok, Prometheus oyunuyla ilgili: Adalet ve sistem eleştirisi. Tabii mitoloji üzerinden gerçekleşiyor. Kısa olduğu için de pek etkilemedi zaten beni. Üzerinden de geçtiği için söylenecek bir şey bulamadım. Keşke zamanında görüşlerimi belirtseydim.

Fazlaca tiyatro okuyan biriyseniz, mitoloji temalı bu tiyatro oyununu okumanızı tavsiye eder miyim bilmem. Pek tiyatro oyunu okuyan birisi değilim. Ama ben beğendim. Kendimce tavsiye etmiş olayım.

Sandman’i tavsiye etmeme gerek yok. Var mı? Her cilt tavsiye etmek yorucu olmaya başladı. Okuyun, sonra teşekkür edersiniz. Söverseniz beni bulmayın, ben önermedim.

13 Beğeni