Hasan Ali Yücel Klasikleri Dizisi

Öncelikle hocam yazdıklarınızın biçim ile ilgili olan kısımlarına katılıyorum güzel bir tespit yapmışsınız . Çok eski metinlerde daha doğrusu matbaa öncesi döneme ait edebi eserlerde sık sık yinelemelere rastlanabiliyor. Bunun nedeni daha çok çoğu eserin ilk başta sözlü olmasından kaynaklı olarak insanların aklında daha kalıcı olmasını ve daha kolay ezberlenmesi ve yayılmasını sağlamaktır. Örneğin HAY klasiklerinden çıkan Babil kaynaklı kitapların çoğunda farklı yerlerde bulunan tablet tercüme ve çözümlemelerinde de aynı tekrarlar bulunmaktadır. Doğu medeniyetine olduğu için eleştirebilirsiniz ama batının ilk yazılı kaynaklarından Homeros’un İlyada ve Odysseia adlı eserlerin içinde de benzer sürekli tekrarlama ve yinelemeler mevcut. Şu an da tesadüfen okuduğum Hintlilerin en eski olarak addedebileceğimiz Rigveda adlı kutsal metinlerin olduğu kitapta da çok daha fazla yinelemeler var. Ve okurken acayip sıkılıyorum. Benzer tekrarlar tek tanrılı dinlerin kutsal sayılan metinlerinde de mevcut.

Ama yinelemeler ve bu türden hisseden kıssaları ben oldukça doğal buluyorum. Bu metinlerin ayakta ve günümüze kadar ulaşmasını sağlayan şey bu tekrarlar ve yinelemeler (mi?). Bu metinlerin bir çok yerde karşılaşabileceğimiz varyasyonlarını gördükçe bu sefer şunu düşünmeden edemiyorum. Bu metinler sadece farklı varyasyonlar mı yoksa bir kaç ana metnin çeşitlendirilmiş sulandırılmış öyküler ya da kıssalar mı? Bu türden okumalar yapıldığı zaman metnin kendisinden çok insanın kurulmuş olan bu yapıları çözümlemeye girişmesi hangi özelliklerinin hangi toplumları nasıl ne biçimde etkilediğine ve günümüzde halen neden etkili olduklarını araştırmaya yöneltiyor.

Bu açıdan Papağanın Yetmiş Masalı ya da başka bir metinde kadın-erkek masalı olması, sürekli tekrar ve yinelemelerin olması, başka bir ırk, halk ya da cinsiyeti hor görmesi ve ötekileştimesi ilk başta önemsiz kalıyor. Demek istediğim bu metinler bize bir ipucu veriyor ve bu ipuçları zihnimizi açmamızı ve yeni bağlantılar keşfetmemizi sağlıyor.

Bu tür metinleri okumak beni Propp’un Masalın Biçimbilimi adlı eserine, Claude Levi Strauss’un antropolojik eserlerine ve yahut Freud’un psikanalitik makalelerine yönlendirdi. Ve bir şekilde dışarıdan basit ve temelsiz görünseler de , her okuyuşumuzda sıkılsak da bu metinlerin bir şekilde herkesi olmasa bile bazı insanları farklı mecraları keşfetmesine yardımcı olmaları açısından değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

3 Beğeni

Bu salgın döneminde okuma serüvenime yazının bulunuşuyla ortaya konmuş ilk metinleri okuyarak yola çıkmak istedim. Tekrarlara gelince, Sümer ve Babil metinlerinde kendi içinde tekrarlara rastlamadim sadece Enuma Eliş gibi başka tabletlerde de geçen aynı konunun farklı versiyonları olarak benzer metinler olduğunu fark ettim. Aynı şekilde yakın zamanda okuduğum Yunan mitolojisinin kutsal kitapları olan Tanrıların Doğuşu/İşler ve Günler, İlyada ve Odessia kitaplarında da hiç tekrarlara rastlamadım. Tek tanrılı kutsal kitaplardan Tevrat’ta da tekrarlar kitap içinde değil, aynı konuların farklı versiyonları ( Yasanın tekrarı, 2.krallar … gibi) olduğunu gördüm, hakeza İncil de öyle, tekrarlar aynı kitap içinde değil, farklı versiyon olarak farklı kitaplarda işlenmiş (Markos, Matta, Luka, Yuhanna, Elçilerin İşleri gibi) Kur’an’ın ise, kendi içinde tekrarlara yer veren, sürekli tekrarlar içeren tek kitap olduğunu söyleyebilirim.

3 Beğeni

Hocam burada tekrarlardan ve yinelemelerden kastım sürekli okuyunca insanın kafasına kazınan cümle, olay veya sıfatlardır. Bu türden tekrarların amacı akılda daha kalıcı olmasını sağlamaktır bana göre. Tabi bir de işin kafiye kısmı vardır ki sürekli tekrar eden cümle öbekleri metnin seslendirilirken ya da okurken kulağa daha hoş gelmesini sağlıyor. Örneğin aklıma hemen gelen bir kaç örneği vereyim. (pdf dosyasını indirip, bu aklımda kalan ve hiç gitmeyen cümlelerin kaç defa geçtiğini sayısal olarak sunuyorum.)

Örnek 1: ‘erken doğan gül parmaklı Şafak’ yanlış saymadıysam bu cümle eserde 24 defa geçiyor. ‘altın tahtlı şafak’ öbeği de gördüğüm kadarıyla sürekli tekrarlanan bir tamlama.

Örnek 2: ‘Çok çekmiş tanrısal Odysseus’ metinde 29 defa geçmektedir. (Gerçekten çok çekmiş)

Örnek 3: ‘Argos’u öldüren kılavuz tanrı’ 15 defa geçiyor. (Bildiğimiz Hermes aslında)

Örnek 4: Aklımda kalan diğer hususta tanrıların iyi bir haber vermek istedikleri zaman sürekli bir yerlerden kuş uçurmalarıdır.

*Telemakhos’un ölümünü kuruyordu talipler öte yanda.
Tam o ara bir kuş göründü soldan doğru

*Beş yılı geçti bizim yurda geldiği Odysseus’un,
sonra da hemen gittiydi o mutsuz adam,
ama giderken kuşlar iyi yönden, sağdan uçmuştu,

*Akıllı Telemakhos böyle konuştu.
Gür sesli Zeus saldı iki kartal,
ta yukariardan uçageldiler, bir dağın doruğundan,
yelin yoluna uyup süzülüverdiler önce,
gergin kanatlarıyla uçuyorlardı yan yana,

*O böyle konuşurken bir kuş havalandı sağ yanından,
bir kartaldı bu, ak kanatlı bir kartal,
avludan kaptığı bir evcil kaz vardı pençesinde, kocaman,

Böyle dedi, ne o yana verdi zaferi, ne o yana,
daha sınamak istedi Odysseus’la şanlı oğlunun gücünü.
Ama kendisi giriverdi bir kırlangıç kılığına ve uçtu gitti

Bu kuşların bir anlamı olmalı :slight_smile: Şaka bir tarafa hocam bu metinlerde daha nice olay var ki tekrar eden onlarca defa okumama rağmen bu metinleri şıppıdanak aklıma gelen bunlar oldu. İlyada’da hakeza yine bu türden tekrar eden olaylar bulunuyor, Heseidos’un eserini okuyalı çok uzun zaman oldu ama o kadar da önemli değil el aldığımız konu açısından.

O değil de konu nereden nereye nasıl geldi anlamadım. Ama çok güzel olduğu kesin.

5 Beğeni

Geçen gün -eski adı itüsözlük şimdi ise instela- platformunda 8 yıl önce şunu yazmıştım;

odysseia

kusagami san kusagami san

#10177893 · 11.02.2013 17:51 · 77

homeros’un odysseia destanına bir bakalım. sevgili odysseus yurduna dönemez. neden? elbette gözü dışarıda olduğu için karısını yalnız bıraktığı için. penelope görünürde sadık bir eş gibi görünür. bir tül dokur. talipler için onların isteklerini geciktirmek için. ama tül bir dokunur bir sökülür. ne güzel değil mi? odysseus i̇thaka’ya tam varacakken gerisin geriye gider, bütün rüzgarlar uçar. penelope’nin bir dokuyup bir söktüğü tül gibi. penelepe bir moiradır bu yüzden. sevgililerini bekleyen bütün kadınlar böyle intikam alırlar kocalarından. bir söküp bir diktikleri tüllerle. gözü dışarıda olan bütün erkekleri bekleyen bir serüvendir aslında penelope’nin dokuması.

Aslında yukarıdaki tekrar ve yineleme olayını sadece cümle ve olay bağlamında değil, ana-temanın kendisinde de bulabiliriz. Penalope’nin talipleri oyalamak için Odysseus’un babası için bir kefen diktiğini ve kefenin bittiği zaman taliplerden birini seçeceğini söylemesi çok ilginç bir ayrıntıdır bana göre. Bu kurmaca olay destanın aslında daha da uzamasını sağlar, Penelope gündüz diktiği kefeni akşam tekrar söker ve taliplerini bu şekilde oyalar. Odysseus ise bu esnada paralel anlatıda bir çok olayla karşılaşır. Bu olayların bir çoğu da kendi içinde tekrardan oluşur. Örneğin adını hatırlayamadığım bir kralın ülkesine düştüğünde, kral Odysseus’un hikayesini dinler ve bundan çok etkilenir. Odysseus’a keçi derisinden yapılmış bir tulum ve içine kutsal olan bir rüzgar hediye eder. Böylece bu rüzgar sayesinde ülkesine dönebilecektir. Ancak gemideki tayfalar verilen bu hediyenin değerli mücevharat -yanılıyor da olabilirim-olduğunu düşünür ve tulum açılır açılmaz içindeki rüzgar öyle bir dışarı çıkar ki geminin az kalsın batmasına neden olur. Ne var ki gemi tekrar o kralın adasına geri gelir. Kral bu sefer Odysseus’u hoş karşılamaz tanrılar tarafından lanetlendiğini ve ülkesi İthaka’ya şu an için varamayacağını bildirir ve onu kovar.

Diğer olay ise Scylla ve Kharybdis macerasındadır. Burada Scylla’dan kurtulmuşken (bizim bu dişi kuş canavar 6 adamını öldürmüştür) daha önce yanından geçtikleri Kharybdis’e (denizdeki büyük anafor) bir daha geri gelmek zorunda kalırlar.

En nihayetinde bu olaylar kendi içlerinde tekrar eden leitmotiflerdir. Penelope olayına geri dönersek zaten sembolik olarak ördüğü kefeni çözdüğünü talipler bir hizmetçinin ispiyonlamasıyla fark ederler. Böylece Penelope istemese de ördüğü kefeni bitirmek zorunda kalır ki- o da nesi Odysseus tam da bu esnada ithaka’ya varmıştır artık.

Eğer Odysseus’un maceraları hoşunuza gittiyse arkadaşlar. Ve Yunan Mitolojisi’ni seviyor iseniz kesinlikle Robert Graves’in Homeros’un Kızı’nı okumanızı tavsiye ederim. Gerçekten çok farklı bir bakış açısı ile yeniden bir yorum olarak okuyabilirsiniz. Söz konusu eser Modern Klasikler’de de çıkmıştı.

3 Beğeni

Merhaba kusagami_yagami,
İtü Sözlükte daha önce yazmış olduğun güzel yazını ve sonundaki kitap tavsiyeni ilgiyle okudum. Odessia Destanı’nı yakın zamanda ben de okudum, gerçekten etkisinde kaldığım ve hâlâ çoğu sahneleri unutamadığım eşsiz bir kitap oldu. Benim de sana bir tavsiyem olacak.

Salgın döneminde okuduğum ve beni hayretlerden hayretlere düşürüp her sayfasında ağzımı bir karış açık bırakan ender kitaplardan birisi de İthaki yayınevinden çıkan Denis R. MacDonald’ın ‘Homeros Destanları ve Markos İncili’ adlı tenkitli araştırma eseriydi.

Markos İncili -ki yazılan incillerin ilkidir(MS.60 senesi) ve İsa’nın hayat hikayesini pagan Romalılara yönelik, masalsı bir üslupla, oldukça canlı ve akıcı bir şekilde yazıya dökmüştür. Bahsettiğim yazar da, incillerin otantik olanı yani ilk yazılan Markos incilini ele alarak İlyada ve Odessia destanından(MÖ.8.yy) özellikle de Odessia’nın İsa’ ya nasıl dönüştürüldüğünü metinleri satır satır karşılaştırarak, Markos’un sözcük seçiminde bile(özellikle Odessia’dan),mimesis yani taklit
ettiğini gözler önüne seriyordu.

İsa’nın aslında Odessia’nın ta kendisi olduğunu yani Markos’un Odessia’yı, İsa’ya nasıl dönüştürdüğünü hayretler içinde sen de göreceksin ve o bahsettiğin Aiolos’un rüzgar tulumu öyküsünü ve ketenden kefen bezinin Markos İncil’inde nasıl yer aldığını ve işlendiğini görünce hayretler içerisinde kalacağından eminim. Bu kitabı okumanı tavsiye ediyorum.

1 Beğeni

Hocam öncelikle önerin ve verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederim. Bu kitaptan haberim yoktu hemen sepete ekliyorum. İlk fırsatta okuyacağımdan şüphen olmasın. Az çok sende bilirsin İsa’nın öyküsünü. Başka din ve mitolojilerden etkilenimler ve hatta birebir olayların kopyalarını İsa üzerinden yeniden nasıl uyarlandığını. Yunan Mitolojisinde ise iki karşılığı vardır İsa’nın. Bunlardan ilki İraklis -Roma’da ki adı Hercules- ikincisi ve daha değerli bulduğum Dionysos kültü.

Hasan Ali Yücel klasiklerinden çıkan hangi Hint eseri hatırlamıyorum ama orada bir dipnotta ‘Vişnu’ dediğimiz hint tanrısının iki kere dirilen anlamı şekilde bir anlama geldiğini okumuştum lakin bu yeniden dirilme kültünün aslında üzümün iki kere ölmesinden kaynaklı olduğunu, diğer bir anlamıyla üzümün bir defa ezilip öldürülmesi ve dünyaya yeniden şarap olarak geldiği analojisiyle açıklandığı bir dipnot. Lakin Dionysos kültü de Yunan Mitolojisi’ne dışarıdan yani sonradan eklemlenmiş bir tanrıdır ve Dionysos’un Trakya doğumlu olduğu yazar. İsa-Dionysos-Vişnu ilişkisi o dipnot sayesinde güzel ağların örülmesine vesile oldu diyebilirim. Hatta Hint Klasiklerini sıkıcı olmalarına rağmen bu yüzden okuyorum.

Odysseia bağlantısını ise ilk kez senden duyuyorum hocam ve gerçekten heyecanlanmadım desem yalan olur. İsa’dan çok Matta’nın bölümleriyle ilişkisi ve sembollerin nasıl açıklandığını merak ettim açıkçası. Yeniden teşekkür ederim. :innocent: :innocent:

Tartışmaya katılacağım ama paragraflar o kadar korkuttu ki vazgeçtim :smiley: Entelektüel seviyem yetmeyecek gibi bir his, bir anksiyete peyda oldu :smiley:

5 Beğeni

Hayır Odesseus-Matta bağlantısı değil, Odesseus-Markos bağlantısı demiştim. Markos, yazılan incillerin ilkidir ve bu incilin alt metni Odesseus destanıdır ve organik bir bağı vardır, kitabı okuduğunda hayretini gizleyemeyeceksin. Odesseus’un başına her gelen olayın Markos tarafından İsa’ya nasıl uyarlandığını görmek hayret vericiydi. Markos incil’inde bugün hıristiyanları bile rahatsız eden açıklaması yorumlaması zor bölümler var (İsan’nın mantıksız bir şekilde masum bir incir ağacını lanetleyip kurutması, havarilerin sürekli aptalca davranışları, Romalı askerin çarmıhtaki İsa’ya anlam verilemeyen sözleri, İncil’in tuhaf kapanışı vs…gibi) Bunların Odessia destanı’nındaki karşılıklarını görerek anlam kazanması gerçekten heyecan vericiydi, ‘vay be’ dedirtti. Sadece bu değil, Odessia- İsa bağlantısını satır satır/bölüm bölüm görmek gerçekten beni her sayfada şaşırtıyordu… bu kitabı lütfen oku, yorumlarını merak ediyorum.

2 Beğeni

Hocam kendine haksızlık etme. Senin yazaxağın bir cümle bile kim bilir bizleri nereye götürecek. Zaten bu kitapları okuyup paylaşmazssak fikirlerimizi -ki bu kitapları okuyup söyleyecek bir şeyi olan herkesin fikirleri ciddiye alınması gerektiğine inanıyorum- pek keyifli olmaz. Sadece tartıştığımız ve üzerine koymaya çalıştığımız bu fikirler sayesinde buralar bence daha da keyifle okunacaktır.

@Ezheret hocam kusura bakma yanlış yazmışım. Bahsettiğin konu bağlantıları bile ufuk açıcı ki kitabı okusakm kim bilir neler öğreneceğim. :blush:

3 Beğeni

Bu hissi bende yaşıyorum sık sık

4 Beğeni
6 Beğeni

Tolstoy’a dair gözler her zaman Ayşe Hacıhasanoğlu, Mazlum Beyhan, Ergin Altay, Koray Karasulu, Günay Çetao ve benzeri çevirmenleri ararken beklenmeyen bir isim

1 Beğeni

6 Beğeni

Arkadaşlar, bilginiz ya da tahmininiz var mı diye size sorum olacak, Aiskhylos’un Zincire Vurulmuş Prometheus, Hesiodos’un Theogonia/İşler ve Günler, Sophokles’in Antigone, Ksenophon’un Anabasis/On binlerin Dönüşü ve Euripides’in Medea adlı kitapların ‘ciltli’ yeniden baskısı gelir mi? Sahaflarda bu kitaplar 180 tl’nin altında satılmıyor, bazen sahaf aklıma gelmiyor değil ama bu konuda bilginiz ya da tahmininiz nedir? ‘Ciltli’ yeniden baskı gelir mi bu kitaplara? Beklenilmeli mi ? Teşekkürler…

2 Beğeni

Çok teşekkürler bazarov, aynı fikirdeyim, umarım umudum tükenmeden bu kitapların baskısı yapılır…

Sahaflara hiç bulaşma. Verdiğin paraya yazık. Sabırlı ol. Hemen okumak istiyorum diyorsan ciltsiz alıp oku. Ciltlisi basılırsa ciltsizi satar alırsın. Geçen sene bende aynı arayıştaydım. Yayınevine sordum, şubelere sordum. Herkes hepsi tek tek basılır dediler.(divanı kebir hariç). Yaklaşık bir sene içerisinde 300 adet ciltli topladım. Diğerlerini de basacaklarına inanıyorum. Bu koleksiyonu edinmeyi keyif haline getir, boş yere kendine işkence çektirme. Tavsiyemdir.

5 Beğeni

Haklısın jan_k, Hesiodos Tanrıların Doğuşu kitabını dediğin gibi yapıp karton kapaklı baskısını alıp okumuştum, ciltli baskıları çıkana kadar diğerlerini de sırayla böyle yapacağim artık… bu mesajlarınız iyi oldu, sahaftan elimi çektim.

1 Beğeni

1 Beğeni

Hocam öncelikle sahaflardan elini çekme. 16 yıldan beri bu seriyi tamamlamaya çalışan biri olarak karşılaştığım sahafların çoğunluğu kadar bireysel satıcıların da maalesef fahiş fiyattan kitap sattıklarını gördüm görüyorum. Hatta bazı sahafların burayı da takip ettiklerini ya da bandrol sitesinen bandrol alan kitapları görüp, çok fahiş fiyattan fahiş fiyata indiklerini de gördüm, görüyorum. Örneğin Heseidos’un eseri 300 tl ise bandrol alındığını gördükten sonra 200 tl ye veya 150 tl ye inip satış yapmsları gibi. Serbest pazar diye bir şey var amenna isteyen alır isteyen almaz. Ama ticari ahlak bambaşka bir şey.

Sahaflardan elini çekme dedim çünkü bir o kadar iyi niyetli satıcı arkadaş ve sahaflar da var. İş nasıl ve nerede aradığını çok iyi bilmekte yatıyor.

İllumunations eserini geçen sene 20 tl ye buldum. Bulması imkansıza yakın bir eserdi. Belki sahafında haberi yoktu nadir bulunduğundan. Ben yine de kendisine daha fazla para ödemek istediğimi ve durumu anlattım. Kendisi kabul etmedi. Divan-ı Kebiri 450 tl ye buldum geçen kış. Sağolsun sahaf arkadaş indirim de yaptı ki nadir olduğunu biliyordu.

https://www.instagram.com/p/CJN3oQKJXBw/?utm_medium=copy_link

Bende hikaye çok. Kısa kesmek adına, başka bir nedenle gittiğim her büyük şehirde sahafları tek tek gezdim dolaştım ve bundan çok keyif aldım. Zaman ayırıp kütüphanede gezdim. Ve bazen bu yolculuğun amaçtan daha iyi bir şey olduğu kanısına vardım. Yolculuk yoldan çok daha tatlı geliyor. Belki bizim bahanemiz ya da oyunumuz. Lacan buna object petit a diyor. Belki de haklıdır.

Şu anda eksik olan Atinalı Timon kitabı kaldı. Ve benim kadar bu seriyi seven ve biriktiren bir arkadaşım bana bu kitabı vermeyi seriyi de böylece bitirmiş olacağımı söyledi. Kendisi de buraya üye buradan selam olsun. Kabul etmedim. Hem kendisinin de bitirmek için az kitabı kalmıştı hem benim. Yolculuğun tadını alınca bırakamıyor insan ayrıca bir başka arkadaşının da bitirmesini de istiyor içten içe. Bitirelim başka serilere geçelim.

Bu yüzden hocam canını sıkma illa ki baskısı olmayanlar basılıyor ya da uygun ve elini vicdanına koyan bir sahaf ya da arkadaşa denk geliyorsun.

Belki sen de aynısını yapıyorsun ya da yapan arkadaşlar vardır. Ben kendim uyguladığım bir kaç tekniği yazayım.

1- Sabah kahve sigaramı tüketirken;

nadirkitap, dolap, zebramo uygulamalarından önce ‘ciltli’ olarak sonra ‘iş bankası’ yazıp iki farklı arama yapıyorum.

2- İnstagrama girip takip ettiğim sahafların hepsine olmasa bile 5 dakika boyınca paylaşımlarına göz gezdiriyorum. Evet takip ettiklerimin yüzde 98’i sadece sahaf ve kitabevleri. Gözümden kaçmaması için aradığım kitapları özellikle anahtar kelimeleri yazıp hashtag ile aratıyorum daha sonra.

3- Sahibinden.com’ a girip aynı şekilde ikinci el alış veriş, kitap dvd film kategorisini seçip en yeni gelenleri sıralıyorum. Bazen gözden kaçabilir diye hasan ali yücel iş bankası veya ciltli kelimelerini kullanarak aratıyorum.

Bunların hepsini hergün sabah yapınca bir süre sonra zaten ezberlemiş oluyorsun listedekileri ve sahafların neler sattığını. Gün geçtikçe daha kolaylaşıyor.

4- Yukarıda yazdıklarımı gün içinde arada bir yapıyorum.

5- Bazen nadirde olsa sahaflara toplu messj yolluyorum aradığım kitapları. Bazen sitelere koymamış olabilirler diye.

6- Gece uyku tutmadığı zaman ya da sıkıldığım zaman son olarak letgo’ da arama yapıyorum. 500 km sınırlama olduğu için ülkeyi komple iki defa taratmak zorunda kalıyorum. Eskiden çok kullanıyordum ama dolap ve zebramo’dan sonra daha az kullanır oldum. Diğerlerine göre daha fazla zaman alıyor ve arama zekası çok düşük.

6 Beğeni

İyi geceler, İş Bankası Yayınları’nın internet sitesinde normalde yüzde 30, kitabevlerinde yüzde 25 olurdu. Yüzde 40’lık HAY klasikleri indiriminden sonra internet sitesinde fiyatları yüzde 25’e çekmişler.

  1. Kitabevlerinde de benzer bir durum var mı?
  2. Birde bu indirim düşürme kalıcı mı?
1 Beğeni