Hikayeli Psikolojik Test

Arkadaşım şu kitabı okuyor.


Bize de içinden bir test yaptı. Ben de özellikle hayal gücü yüksek, öykü seven bir topluluk olan forumla da paylaşmak istedim. Onedio testine benzetip beğenmeyeni de çıkabilir ama ben üzerine düşünüp insanın kendi kendisini yorumlamasını sağladığı, konuşulacak konu çıkardığı için çok sevdim. Özellikle yakınlarınıza da yapınca ne kadar farklı sonuçlar çıktığını görüyorsunuz, keyifli oluyor.

Aşağıda kendi çevirimle paylaşacağım. Eğer yaparken konunun altına da yazarsanız okuması da zevkli oluyor. Ne kadar çok detay o kadar güzel oluyor. :hugs:

Test hakkında not:

Özet

Testin amacı Thematic Apperception Test (TAT) ile benzermiş ve aslında daha geniş olan John Bunyan’s The Pilgrim’s Progress’ten adapte edilmiş daha basitleştirilmiş haliymiş.

  1. Bir ormana giriş yaptığınızı hayal edin?
  • Aydınlık mı? Karanlık mı?
  • Bir patika görüyor musunuz?
  1. Ormanın içine doğru yürümeye başlayın.
  • Bir fincan gördünüz. Neye benziyor, nasıl bir fincan?
  • Onunla ne yaparsınız?
  1. Yola devam ediyorsunuz ve karşınıza su çıktı. Nasıl görünüyor?
  • Hareket ediyor mu? Durağan mı?
  • Derinliği ne kadar?
  • Suyun karşısına geçmelisiniz. Nasıl geçeceksiniz?
  1. Yola devam ediyorsunuz. Karşınıza bir ayı çıktı.
  • Hangi tür bir ayı?
  • Ne yapıyor?
  • Yola devam etmelisiniz. Ayıyı nasıl atlatırsınız?
  1. Ayıyı geçtiniz, yolun devamında bir açıklığa ulaştınız. Önünüzde bir kumsal görüyorsunuz.
  • Kumsalda insanlar var mı?
  • Varsa sizden ne kadar uzaktalar.

Yorumlaması: (lütfen yaptıktan sonra okuyunuz)

Özet

Orman
Eğer ormanı karanlık ve korkutucu olarak hayal ettiyseniz, bu hayatınızın şu anki serüvenine karşı olan tutumunuza işaret ediyor. Alternatif olarak ormanı aydınlık hayal etmek, kalbinizde iyimser olduğunuzu hatta biraz da naif olduğunuzu düşündürebilir.
Eğer patika hayal ettiyseniz, bu hayatınızda hala yolunuzu bulmaya çalıştığınızı, bir şeylerin hala daha oturmamış olduğunu düşündürür. Kendini daha güvende hisseden ve kişisel gelişimlerinden daha emin olan insanlar patika hayal etmemeye eğilimli olmuşlar.

Fincan
Fincan bu hikayede zenginliği/bolluğu ve ona karşı tutumunuzu sembolize ediyor. Bir ganimet/hatırat olarak mı düşündünüz, normal bir kahve fincanı mı? Size kendinizi ödüllendirme ve değerli bir şey görme fırsatı verildi, bunu yaptınız mı?
Eğer fincanı arkanızda bıraktıysanız, bu bir ödülü umursamadığınızı gösteriyor. Ya materyal bir zenginliğin gözünüzde pek bir değeri yok ya da onu elde etmek için yeterince çalışmadığınızı düşünüyorsunuz.
Fincanı alıp içinden bir şey içtiniz mi? Bu pratik bir kullanma yolu bulduğunuzu ve ödüle karşı “tam burada ve şimdi” anlayışında olduğunuzu gösteriyor.
Eğer fincanı yanınıza aldıysanız, bu onu değerli gördüğünüzü ve hemen kendinizi ödüllendirmek istediğinizi, genellikle yeni fırsatlar peşinde olduğunuzu gösteriyor.

Su

Burdaki su, cinsellik ve arzulara karşı olan tutumunuzu temsil ediyor.
Suyun hareket hızı seksüel iştahınızı temsil ediyor (tam anlamıyla ihtiyaçlarınızı değil) Su ne kadar hızlıysa, o kadar iştahlı/arzulu olduğunuzu gösteriyor.
Suyun derinliği seksüel olarak tamamen tatmin olmak için ne beklediğiniz hakkında fikir veriyor. Sığ sular daha derin ve yoğun bir seks hayatı; hızlı akan sularsa daha “küçük ve sık” olmasının sizin için yeterli olduğunu gösteriyor.
Suyu ne kadar kolay geçtiyseniz, bu sizin cinselliğe yaklaşımınızda daha rahat ve özgür olduğunuzu gösteriyor. Karşıya zor geçmekse cinsellik konusunda daha huzursuz ve nevrotik olduğunuzu gösterebilir.

Ayı
Ayı hayatınızdaki problemleri ve onlarla nasıl baş ettiğinizi sembolize ediyor. Direkt olarak bir problem mi düşündünüz? Eğer oyuncak ayı gördüyseniz, bu görece daha stressiz bir yaşamınız olduğuna işaret edebilir. Hayatınız daha kolaylıkla ilerliyor gibi.
Ama çoğunlukla insanlar gerçek bir ayı görürler.
Eğer ayı sizi fark etmediyse, kendi işiyle uğraşıyorsa bu hayatınızdaki problemlerin daha başedilebilir olduğunu düşündürüyor. Stresiniz altından kalkamayacağınız kadar büyük değil. Size büyük bir problem görme ihtimali sunulduğunda onu o kadar büyük görmüyorsunuz.
Aksine eğer tehlikeli bir hayvan, güvenliğiniz için bir şekilde tehdit oluşturabilecek şeyler yapıyor olarak gördüyseniz hayatınızda yüksek seviyede stresler olduğunu gösterebilir. Belki bir tatile falan çıkmalısınız.
Ayının etrafından nasıl geçtiğiniz de problemleri çözme şeklinizle ilişkili. Çoğu insan ayının dikkatini dağıtıp bir şekilde karşıya geçecek cesareti buluyor. Sizde nasıldı?

Kumsal
Kumsal, insanlarla olan ilişkinizle bağlantılı. Kumsalda gördüğünüz insan sayısı direkt olarak hayatınızda iletişim halinde olmak istediğiniz insan sayısıyla ilişkili. Issız bir kumsal görenler daha çoğunlukla kendi kendilerine olmaktan hoşnut olan kişiler olmuştur.
İnsanları gördüğünüz mesafe de oldukça önemli. Eğer size çok yakın mesafedelerse bu insanlarla iletişim kurmaya can attığınızı, bunun açlığını çektiğinizi gösterebilir. Eğer daha uzaktalarsa, birilerinin sizin için orada olduğunu bilmek sizi mutlu etse de kendinizle olmayı daha çok sevdiğinizi anlayabiliriz.

7 Beğeni

Bunun nerdeyse aynısını (belki de tamamen aynısıymıştır tam hatırlamıyorum her şeyi) bana eşim eğlencesine yapmıştı bir kaç yıl önce. Ciddiye alsa boşamıştı beni çoktan hahahah.

Ana fikir: eğlenceli olabilir ama ciddiye almayın :roll_eyes::roll_eyes::roll_eyes::roll_eyes:

Ek: gerçi hatırladım şimdi tam aynısı değildi farklıydı biraz daha :thinking: Belki aynı kitaptan farklı bir testtir? :thinking:

1 Beğeni

Çok ilgimi çekti, elinize sağlık. Hemen uyguladım.

Ormanı karanlık ve patikasız hayal ettim. Fincanı belki lazım olur diye yanıma aldım. Karşıma çıkan suyu yavaş yavaş akan sığ bir dere gibi düşündüm ve üstündeki taşlara basa basa karşıya geçtim. Ayağa kalkmış kükreyen bir boz ayıyla karşılaştım ve panikle yanlış bir karar verip koşarak kurtulmaya çalıştım. Ama neyse ki geçmişim. :slight_smile: Kumsal bomboş, hiç insan yok.

Şimdiye kadar yorumları da pek uyduramadım açıkçası. :slight_smile:

Edit: Ayı ve kumsal kısmı uyuyor. :slight_smile:

1 Beğeni

Orman karanlık patika falan yok. Kahve fincanı ne rıyor ormanda. Bıraktım tabi. Sığ ufak bir dere. Atladım üstünden gitti. Boz ayı bana bakıyor ben ona. Yaklaşmadan geçtim gittim. Kumsalda kimse yok.
Bakalım ne çıkacak :slight_smile:

1 Beğeni

Orman gözün göreceği kadar aydınlık, patika yok.

Kahve fincanı kampçıların kullandığı mug termos gibi bir şey, belli ki kaybettiler; yanıma alıyorum, ormanda işime yarayabilir.

Sığ normal bir dere, birkaç adımda geçiyorum. Elimdeki fincanı da temizleyip suyla dolduruyorum.

Ayı bir boz ayı, ormanın ortasında yürüyor. Yönümü değiştirip ayının çevrsinden dolaştım.

İçinde ayı olan ormanın yanındaki kumsal muhtemelen insan yerleşimine uzaktır, bu yüzden insan görmüyorum. Belki uzakta bir iki tane piknikçi olabilir, emin değilim.

1 Beğeni

Orman karanlık. Ayriyeten kar yağıyor ve kuru bir soğuğu var. Patika yok, dümdüz gidiyorum.

Bir fincan gördüm ama muhtemelen aylar önce bir piknikçinin bırakıp gittiği çöplerden biri. Neye benziyor dikkat etmiyorum çünkü eğilip bakmıyorum bile. Geçip gidiyorum haliyle.

Su durağan ve buz tutmuş. Buzun altında bir takım balıkların yüzdüğünü görebiliyorum. Haliyle en sığ yerinde 2-3 metrelik derinlik olduğunu tahmin ediyorum. Küçükken okulun zorbaları ansiklopediler koyduğum çantamı savurup yüzüme vurmuşlardı ve burnum 3 yerinden kırılmıştı, haliyle çok yaklaşıp da kayıp düşersem ve buzlar da kırılırsa yüzsem bile genzime dolan sudan bağıra bağıra öleceğim için yaklaşmamayı tercih ediyorum. Çevresinden dolaşıp yoluma öyle devam edeceğim.

Karşıma bir ayı çıktı. Ama bu bir albino ayı. Albino ayımız uyumakla meşgul. Yine de uyandırma riskini almayacağım. Geldiğim yolu takip ederek gölün diğer tarafına geçiyorum (ilkinde sola ise şimdi sağa doğru giderek)

Kumsalda insanlar yok. Sadece ben varım.

1 Beğeni

Orman aydınlık ve patika yok.

Sıradan mavi çiçekli bir fincan gördüm. Fincanı belki işime yarar diye yanıma aldım.

Dizlerimin biraz altına kadar derinlikte durağan bir dere gördüm. Etrafta herhangi bir taş vs. olmadığı için dereyi yürüyerek geçtim.

Boz ayı gördüm. Avını yemekle meşguldü ve bana arkası dönüktü. Rahatsız etmeden ve sessizce geçtim.

Kumsalda insan yok. Kumsal sessiz ve sadece deniz sesi var.

1 Beğeni

Orman karanlıktı ama ay ışığı sayesinde etrafımı secebiliyordum, kısaca tam anlamıyla zifir değildi. Zaten olsa da benim için fark etmezdi, ben Fatal’dım ve karanlık uğraştığım sorunlar arasında en çekilebilir olandı.

Patika tam anlamiyla Grim’in asası ile Kizildenizi yarması gibiydi, ağaçlar yanlardaydı, yolumun uzerinde çakıl taşları hariç hiçbir şey yoktu. (Grim’e pek inandığım da soylenemezdi, sonuçta beni hapise atacaklar değildi ya)

Yolumun üzerinde normal bir fincan gördüm, içinde kahve vardı (ya da ben öyle sanıyordum). Saf gibi direkt dikledim. Wex’in dediği gibi “düşünce dehlizlerinde yok olmaktansa direkt olmayı yeğlerim”… Şimdi düşününce Wex tam bir aptaldı, iyi ki Huntula muharebesinde öldü…
Eh yalan söylemeye de gerek yoktu, tadının kötü olmadığını kabul etmek isterim. Galiba bu yüzden içtiğim şeyin kahve olmadığını anladım, çünkü ben Te’elamea lı Fatal olarak kahveyi hiç sevmezdim.

Yoluma devam ederken yaklaşık 3-4 ft derinliğinde bir göl ile karşılaştım. Gölü görmemle kusmam bir oldu. Herkes bilir ki bi Te’elamea ı asla suyu sevmezdi. Üzerindeki hareketlilik de cabası. Etrafından dönmek dışında başka seçeneğim olmadığı için yürümeye devam ettim.

Gölü arkamda bıraklı daha birkaç saat olmamışken kar… karsima kahverengi bir sey cikti. Bu neydi lan şimdi! Anladığım kadarıyla oturuyor gibi, uyuyor da olabilir. Lanet olsun! Keşke Sonward’ın derslerini daha cok dinleseydim, bu şekil aciz kalmazdim. Kahverengi seye biraz yaklasma kararı aldım ve yaninda, elinde ve agzinda sarı bir sıvı vardı. Yanındaki galiba o sıvın kaynağı idi. İçinden birkaç küçük uçan canlı cikiyordu. Hmmm galiba kahverengi şey o seyden fazlaca yiyip zehirlendi veya komaya girdi. Uzaklaşmaktan başka şansım yok gibiydi, onu uyandırıp onla dövüşmek istemezdim. Savaslarda da bu iş böyledir, gerçekliğini bilmediğin her şeyden uzak durursun. Ben de aynı sekil ilerlemeye koyulmam gerekti, sonuçta mektubu yollamak için ben gönderildim ve o mektup geç ulaşırsa tahminen Ric’sa onu asacaktı ve Fatal asilmaktan hiç hoşlanmazdı.

Yol ilerledikçe ormandan çıktığımı hissediyordum, oysaki benim ormandan dağa geçmem gerekli idi.

Birkaç saat sonra Fatal acikliga doğru gitti ve… ve burasi bomboşdu. Sadece kum ve deniz vardi. Bu… BUUU OLAMAZDI! Fatal tum haritayi ezberlemişti oysa. Cebinden kağıdı çıkardı ve inceledi… ben… ben öldüm…

1 Beğeni

Orman aydınlık ve patika da var.
İngiliz çay fincanlarına benzer retro bi fincan. Hoşuma gittiğimden yanıma alırım.
Hafif bir hızda akan bileklerime kadar gelen dere gibi bir şey. Direkt ıslanmaya aldırmadan içinden geçerim.
Yemeğini yiyen bir boz ayı. Beni görmedi ama yanından geçemeyeceğim için kendimi farkettirmeden biraz geri gider aramı açarak etrafından dolaşırım.
Kumsalda insanlar var ama çok kalabalık değil ve benden uzaktalar.

1 Beğeni

Uzun ağaçlı aydınlık bir orman. Yaz sıcağında gördüklerim neredeyse dalgalanıyor. Ormanın girişindeki patikanın aşağıya uzanan merdivenleri, her köşesinde benden önceki insanların izi var.

Ormanın derinlerine indikçe ağaçlar sıklaşıyor ve ışığım azalıyor, patika silikleşiyor ve zamanla kaybediyorum. İlerlerken gözüme bir taşın üzerindeki fincan çarpıyor. Kirli ve eski, kenarında küçük bir kırık var. Bir süre elimde inceleyip yerine geri koyuyorum. Arkamda bırakıp gidiyorum onu, o kadar da ilgimi çekmiyor.

Karşıma çıkan göletin üstüne yaprakların arasından sızan güneş ışığı düşüyor. Durgun sular pek de derin görünmüyor. İçinden yürüyüp geçebilecek olsam da büyük bir gölet değil. Etrafından dolaşmayı tercih ediyorum.

Sessizce yoluma devam ederken siyah bir ayı görüyorum. Dişlerini gösteriyor ve oldukça tehlikeli görünüyor. Beni henüz fark etmemesinden faydalanarak saklanıyorum. Doğru anı bulduğumda çıt çıkarmadan kaçıyorum.

Sık ağaçlar seyreliyor ve bunaltıcı yaz sıcağı yeniden beni buluyor. Ormandan çıktığımda bembeyaz bir kumsalda adımlamaya başlıyorum. Görünürde tek bir insan bile yok. Burada daha önce hiçbir insanın bulunmadığını düşünüyorum. Dalgaların kumsalda bıraktığı çizgilere kadar geliyorum ve oturuyorum. Denizi izliyorum.

1 Beğeni

Orman aydınlık fakat ağaçlar güneş ışığını fazlasıyla gölgeliyor. Patika yok, ağaçların arasından yürüyorum. Fincan Türk kahvesi fincanının iki katı büyüklüğünde, beyaz, fakat ağız kısmında altın yaldızı ve tabağında çiçek desenleri olan bir fincan. (Tabağı da var evet :smiley:) Fincanı yanıma alıp yürümeye devam ediyorum.

Su akıyor, yaklaşık olarak bir metre genişliğinde, akıntıya kapılacak gibi oluyorum ama karşıya suyun içinden yürüyerek geçebiliyorum. Bozayı, ağacın birinde bal ya da meyve yiyor ve beni hiç görmüyor bile. Sessizce, sinerek geçiyorum ve uzun süre peşimden geleceği korkusunu atlatamadan arkama bakıyorum.

Kumsala vardım. Kumsaldan çok çakıl taşlarıyla dolu bir yer. Ne insan var ne bina.

Bakalım anlamları neymiş.

Sonuç

Ayı ve kumsal cuk :slight_smile: Su da doğru sanırım. Orman ve fincan, bana sandığımdan daha iyimser olduğumu gösterdi. “Hayat hâlâ aydınlık ama gölgeleyen bazı durumlar var” demek istemişim. Demek ki hâlâ umudum var. Yeni fırsatlar kısmı da doğru.

Mazhar Alanson - Benim Hala Umudum Var (Official Audio) #mazharalanson - YouTube

2 Beğeni

Acaba bunun devamı gelir mi? (つ﹏⊂)

1 Beğeni

Karanlıktı, fincanı çini güzel bir şey hayal ettim ama pistir diye geride bıraktım, su bizim köydeki dereydi normal akıyordu, paçalarımı sıvadım hemen geçtim karşıya, ayı boz ayıydı ve uyuyordu ben de sessizce yanından geçtim, kumsal ıssızdı.

1 Beğeni

Karanlık orman, çift şeritlik patika, boyum kadar porselen mavi desenli fincan (bıraktım tabii nasıl taşıyacağım, ayrıca aklıma gelen şey Alice Harikalar Diyarında çay partisi oldu). Su kısmında herkes küçük dereler düşünüp üstünden atlıyor ben şimdi okyanus gördüm diyeceğim de nasıl bir imaj bırakırım diye endişeleniyorum. Neyse dürüst olacağım😶. Okyanus dalgasızdı geçmek imkansız diye sağdan devam ettim. Kahverengi boz ayı, boyu iki metre kadar kollarını kaldırmıştı ama yanından geçip gittim. Umursamadığım için şok oldu tabii saldıramadı. Okyanus kenarından devam ettiğim için kumsal düşünmek zor olmadı hiç kimse de yoktu.

1 Beğeni

Kasvetli loş yağmur sonrası nemli karanlık bir orman. Yaya adımlarla oluşmuş doğal bir yol . Karşıma bir kenarı kırık üzerinde gotik resimler ve semboller bulunan eski bir çay fincan i çıkıyor onu yanıma alıyorum . Biraz ilerledikten sonra karşıma kocaman bir ayı çıkıyor ona yaklaşıyor ve dokunuyorum ikimizin de korkuları kayboluyor. Sonra karşıma çok derin olmayan kocaman bir alanı kaplayan suyu temiz ve içilebilir olsada kimi yerinde çamurlu kimi yerinde berrak sular olan durağan bir bataklık çıkıyor eteklerimi toplayıp bu bataklıktan geçiyorum. Karşımdaki kumsalda tahtadan eski ve içi sıcacık şominesi rahat kırlentleri okunacak bir sürü kitaplarla dolu olduğunu bildiğim gosterişsiz gotik tahtadan bir kulübe çıkıyor deniz durgun kumsal çakıl taşları ile dolu kumsal bana çok yakın sanki benim evim ve benim dünyam

Ormanın sınırından gerisi aydınlık, ormanın sınırından sonrası karanlık burası ungoliantın çocuklarının yuva bellediği bir orman. Bir patika görüyorum, bir patika olmasa ormana nasıl giricez anlamadım zaten.

Beyaz ingiliz çay fincanı düşündüm ama ilk önce lanet bir ormanda karşıma çıkan ilk şeyin neden bir fincan olduğunu düşündüm. Ormanda bulduğum fincanla ne yapabilirim ki? Bakarım hâlâ sıcaksa ileride birileri olmalı, çok uzaklaşmış olamazlar diye düşünürüm. Bari balta falan çıksaydı ormanda yolumuzu açardık.

Karşıma su çıktı deyince otomatik olarak bizim köyün çayını hayal ettim. Akar su, en fazla diz altına gelecek kadar derin, şıp şıp yürüyerek geçilir. Başka bir köyün çocuğu olsam başka bir nehir hayal edecektim pskolojimin ninemin doğduğu köye bağlanmasını kabul etmiyorum.

Boz ayı. Hâlâ bizim köyün içindeyim çünkü. Karşıma kutup ayısı çıkacak bir bedevi olmadığıma inanıyorum. Ne yapıyor? Beni fark etmedi ilk ben onu gördüm tüm devrelerim biz iptal deyip sistemi kapatmadan önce sağdan sağdan tüymeye çalışırım. İlk önce ayı beni fark etseydi ya kavganın sonunda oscar alır ödül töreninde küresel ısınmaya dikkat çekerdim ya da beşinci soruya geçemezdim.

Örümcekli ormanlardan bizim köye şimdi de 17 yıl yaşadığım alanya sahillerine uzandım. Çocukken hep yazım giderdim ama sonrasında tamamen kışları kafa dinlemekmiçin sahile gider oldum. O yüzden hava kapalı deniz dalgalı sahil kimsesiz canlandı aklımda. Balık tutan bir amca ya da rahatsız etmemek için çok uzaklarında oturduğum bir sevgili çift dışında kimseyi hayal edemedim.

Ee bu da yaşadığım yerin etkisiyle hayal ettiğim bir şey oldu. Psikoloji kaderdir = Coğrafya kaderdir ise Psikoloji = Coğrafyadır mı yani O_O

Tahlil sonuçları ne zaman çıkar?

1 Beğeni

Test sonucu çıkmadı ama resim çıktı. :slight_smile: :slight_smile:

1 Beğeni

Midjourney mi bu xd İngilizler fincanlarını kupa yaptığını görse yapay zekayı da sömürgelerine katar xd

O yandaki testiyi de inşallah bir höyükten gömü diye hacılamamışızdır başımıza ölmüş ruhları musallat etmeyelim şimdi.

Ayı alır bu arada net xx

Neyse bu sabah da biskolata erkeği olduk elhamdülillah xd

1 Beğeni

O testide Bal var, Avcı Howl o testi ile Kocaoğlanı tuzaga çekti, tam oturmuş fincanından sütlü çayını içerken Ayı çıkageldi.

Şu daha iyi gibi.

Burada mesele nedir bilemedim. :slight_smile:

1 Beğeni

Zenci kardeşlerimizin daha görünür olması için beni canladırmalarında bir sorun yok ama baltayı orta parmakla işaret parmağı arasına alıp tutmasına takıldım biraz xd

3 Beğeni