İvan Ayvazovski’ye bakmanızı tavsiye ederim. Favorimdir kendisi.
Claude Monet, The Rain (La pluie), 1886-1887
Self-Portrait (1882)
The Seine at Saint Cloud (1890)
Night in Saint Cloud (1890)
Madonna (1895-1902)
Edvard Munch
İsmini ilk defa duysam da eserlerini özellikle portrelerini beğendim.
The Pilgrim’s Pulpit (Ludwig Rösch)
The Roman Ruins in Schönbrunn (Friedrich Frank)
View of the Cathedral of Notre Dame in Rheims (Domenico Quaglio Younger)
Amcazade Yalısı (Ahmet Fazıl Aksoy)
Adolf Hirémy-Hirschl, " Souls on the Banks of the Acheron",1898
Bu resimde, nihai varış yerlerine ulaşmadan önce Charon’un teknesinden geçmeleri gereken, yer altı dünyası nehrinin kıyısında, yeni ölüleri görüyoruz.
Hermes, ölülerin ruhlarını yukarıdan aşağı dünyaya iletmek gibi önemli görevini burada yerine getiriyor. Bu ruhların çok azı güneşli dünyayı arkalarında bırakmaktan memnun. Sevinçleri ve çekicilikleri onları hala büyülemiş durumda. Sadece birkaçı, çoğunlukla küçük çocuklar ve yaşlılar, ölümlü kaderlerine boyun eğmişler.
Memnun olmayan ruhlar, Hermes’in etrafında toplanıyor ve adımlarını gevşetmesi, kıyamet yürüyüşünü durdurması için ona yalvarıyor. Ama Hermes, bir tanrının dingin amansızlığıyla her şeye rağmen yürür, can çekişen kalabalığın yanından geçer.
Hermes onların yalvarışlarına karşı amansız olsa da burada sağır ve acılarına duyarsız olarak tasvir edilmemiştir. Figürlerine sempatik bir ihtişam veren de budur.
Orta mesafede, Charon’un bu ruhları son meskenlerine kürek çekecek teknede yaklaşmakta olduğu görülüyor. Kalabalığı böylesine dehşete düşüren, Acheron’un kara sularında yaptığı teknenin görüntüsüdür. Korkunç geçiş bir kez yapıldığında, tüm umutlar sona erer.
(Alıntıdır)