Hoşunuza Giden Tablolar

Rıhtım Galerisi’nin kapısı her türden esere açıktır.

Ben başlayayım o halde:

mag011-hokusai-kanagawa

The Great Wave of Kanagawa

43 Beğeni

Millais’in Ophelia’sı en beğendiğim eserler arasındadır.

36 Beğeni

Çok güzel bir konu olmuş, daha önce eksikliğini hissetmemiş olmama şaşırdım. :slight_smile: Ben de şimdilik birkaç tane sevdiklerimden atayım belki daha sonra ekleme yaparım.


İsmi ‘Evening Under the Birches’ Théodore Rousseau’dan. Ağaçların gövdelerinin çıplaklığı, yaprakların kızarmış ve solmuşluğu arkadaki belirsiz gökyüzüyle birleşince izlemeye doyamayacağım bir manzara çıkarmış ortaya. Bu tablo renkleriyle yer edindi bende.


‘Travellers Caught in a Sudden Breeze at Eijiri’ Katsushika Hokusai’den. Bu tablo, alelade insanların alelade günlük işlerinde doğanın etkisiyle ne kadar basit ve bir o kadar hoş görüntülerin ortaya çıkabileceğini gösterdiği için çok severim. Bu tarz Japon çizimleri hoşuma gidiyor. :smile:


Auguste Renoir’dan ‘In the Woods’’. Baktığımda tabloyu değil zihnimdeki şeyleri ve içimden geçenleri görüyorum tamamen. Bu tablonun en büyük özelliği bu. Renkler, belirsiz şekillerle dolu ama içimdeki çok daha belirgin şeylerin ortaya çıkmasını sağlıyor.

wpid-pierre-auguste_renoir_-luncheon_of_the_boating_party-_google_art_project
Yine Renoir’dan ‘Luncheon of the Boating Party’. Bu tabloyla belki bazılarımızla benzer olarak ilk Amelie’de karşılaştım. Orada bu resmi defalarca çizen amcamızın resmin ortasındaki su içen kadının etrafındakilerle alakasızlığına değinmesi beni de etkilemişti. Herkes orada bulunma amaçlarına uygun şeylerle ilgilenirken onun dalıp gitmişliği ve uyumsuzluğu ilginç geliyor. Bu ortam da sanırım içimde pes etmemiş hala hoş bir şeyler yapmak isteyen kişiliğe dokunuyor. :slight_smile:

Sizlerin paylaştığı tablolar da çok ilginç. The Great Wave off Kanagawa’yı biliyordum ama Millias’tan Ophelia’yı bilmiyordum, çok hoşuma gitti. Bir okuma yapacağım ona dair. :slight_smile:

29 Beğeni

Guernica - Pablo Picasso

31 Beğeni

John Henry Fuseli - The Nightmare

At figüründeki bir şeyler çok hoşuma gidiyor.

17 Beğeni

Edmund Leighton, 1901 yılında çizdiği enfes bir resim :slightly_smiling_face:

34 Beğeni

Arşidük Leopold Wilhem’in Brüksel’deki Galerisi - David Teniers

Elinde bastonuyla resimleri işaret eden kişidir arşidük. Beni bu tabloda hayret düşüren detay ise ressamın klasik tabloların hepsini birer birer çizmiş olması. Örneğin soldaki duvarın ortasında Habil ile Kabil’in temsili resmi var. Adını bilmediğim birçok tablo olmasına karşın büyüleyiciliğini yitirmiyor.

Duvardaki tabloların adı, resme ait vikipedi sayfasından ulaşılabiliyormuş.

23 Beğeni

Adsız

İvan Ayvazovski - Çeşme’de Deniz Savaşı.

20 Beğeni


Evet, Botticelli’nin çok bilindik bir eseri olan “Birth of Venus” yani "Venüs’ün Doğuşu"nu paylaştım. Ancak tablo ile ilgili ayrıntıları daha önce fark etmiş miydiniz? Eserin merkezindeki figürün Aphrodite yani Venus olduğunu herkes biliyor ama doğumu neden böyle tasvir edilmiştir? Yunan mitolojisinde ilk kuşak tanrılardan Uranos, Gaia’dan olan çocuklarını toprağın derinliğine kapatınca Titanlardan biri olan oğlu Kronos tarafından intikam olarak cinsel organı kesilmiştir ve organın denize düşmesiyle adının anlamı “köpüklerden doğan” olan Aphrodite doğmuştur. Aphrodite’in doğuşuyla çiçeklerin açtığı ve ilkbaharın geldiği söylenir. Yani bu tabloda da ilkbaharın gelişi anlatılmıştır. Resmin sağ tarafındaki elinde çiçekli örtüsüyle Aphrodite’yi karşılayan figür yılın mevsimlerini temsil eden Horalardan Thallo olduğu düşünülmektedir ve tahmin edebileceğiniz gibi ilkbaharı simgelemektedir. Sol taraftakiler ise ilkbaharın gelişini müjdeleyen batı rüzgarı Zephyros ve onun tarafından kucaklanan çiceklenmeyi sembolize eden Chloris’tir. Roma Mitolojisinde ise çiceklenme tanrıçası konumuna gelerek Flora ismini almıştır. Bu bilgilerden sonra tekrar tabloya baktığımızda her şeyi daha açık görebiliyoruz.


Botticelli’nin diğer ünlü bir eseri ise “Primavera” yani “İlkbahar” isimli tablosudur. Tabloyu Botticelli’yi sanatında destekleyen Lorenzo de Medici’ye düğün hediyesi olarak verdiği söylenmektedir.
Tablo sağdan sola doğru ilkbahar sürecini anlatmaktadır. Önceki tablodaki gibi ilkbaharın gelişini temsil eden Zephyros ve yanında Chloris/Flora tablonun sağındadır. Yerdeki çiçeklerin açılıp tekrar solması da dikkatinizi çekebilir. En soldaki erkek figürünün ise Roma mitolojisinde Mayıs ayını temsil eden Mercury (Hermes) olduğu düşünülmektedir ancak diğer görüşlere göre de Lorenzo de Medici’nin kendisidir. Zephyros ve Chloris ikilisinin yanındaki figür ise karısı Clarice Orsini’dir ve tablonun da ikisinin düğününü anlattığı iddia edilir. Mekanın Medicilerin portakal bahçesi olduğu söylenir ki bu bahçe Medicilerin önemli bir sembolüdür. Ayrıca yine Yunan mitolojisindeki altın elmaların olduğu "Hesperidlerin bahçesi"nin tasvir edilmiş olduğu da söylenir, çünkü sonradan sözü edilen altın elmaların aslında portakal olduğu düşünülmüştür.
Tablonun merkezinde yine Aphrodite vardır ve evlilik tanrıçası rolündedir. Üstünde kendisine her zaman eşlik eden Eros vardır. Birbirine sarılan üç kadın ise Kharitler yani Üç Güzellerdir ve yine Aphrodite’in eşlikçileri arasındadırlar. Ayrıca var oldukları ortama güzellik ve neşe getirdikleri söylenir.

16 Beğeni

The Persistence of Memory – Belleğin Azmi - Eriyen Saatler ya da La persistencia de la memoria - Salvador Dali (1904-1989)

22 Beğeni

Harika bir resim gerçekten. Sahilde bulunan esrarengiz plaka, eriyen saatler, yelkovana dalan sinek, karıncalar… Sanki gerçek bir sahil şeridi çizilmek istenmiş de daha sonra ressam bu tabloyu çizdiği zamanki gerçeklikle alay etmeye geçmiş gibi. Açıklayabildim umarım :slight_smile:. Dikkatimi en çok çeken şeyse metal plaka. Kim bıraktı onu oraya, ressam mı? Sol kısmı sahil şeridi boyunca ilerliyor mu yoksa o kadar mı? Neden kimse üstünden yürümüyor? Karıncaların yanılsaması olan saat, zamana ve gerçekliğe kimin açısından bakacağımızı belli etmiyor. Kimin rüyası olabilir bu ya da kimin yaşamını sürdürdüğü dünyasıdır? Kafamda deli sorular :sweat_smile:.

3 Beğeni

Gece Kuşları (İng. Nighthawks) - Edward Hopper

Hayatında öyle büyük buhranlar yaşayan biri kesinlikle değilim ama ne zaman bu tabloyu görsem kendimi sırtı dönük adamın yerine koymadan edemiyorum.

27 Beğeni

Sık sık ziyaret edeceğim favori forum konularımdan biri bu olacak anlaşılan. Yakın zamanda tanıştığım ve o günden beri evime asmayı planladığım bir tablo ile başlayayım. Andrew Wyeth’in çizdiği Christina’nın Dünyası (Christina’s World) isimli tablo:

Wyeth tabloyu 1948’de yapmış. Tabloda gördüğümüz Christina aslında gerçekte yaşayan bir kişi, Wyeth’in Maine’deki evinin komşularından Christina Olson. Wyeth bir gün pencereden dışarıyı izlerken, geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı bacakları tutmayan bu kadını dışarıda çiçek toplarken görüyor ve ortaya bu tablo çıkıyor.Tablonun yarattığı belirsizlik hissi, kızın eve ulaşmaya çalışıyormuş gibi görünmesi ve ileride gördüğümüz evin ıssızlığı beni oldukça ürpertiyor. Bir yazarlık atölyesinde bu tablo için bir öykü yazmış, sonrasında aynı öyküyü Notos’a da göndermiş ancak bir sonuç alamamıştım.

24 Beğeni

Aklıma nedense Clara geldi. :thinking: Diğer tabloları biliyordum da bunu hiç görmemişim. Ben de beğendim. Tekinsiz yanı hoşuma gitti.

3 Beğeni

Pablo Picasso - Anne ve Çocuğu

İçimi garip bir şekilde huzurla kaplayan bir çalışma. Kendinden gurur duyarak ilk adımlarını atan bir çocuk ve onu kanatları altına almış, annelerin evlatlarına karşı bütün duyguları çehresine yansımış bir kadın… Bana sorarsanız, resmin merkezi annedir. Nedenini bilemiyorum, öyle hissediyorum sadece. Ne kadar arka planda kalsa, çocuğun attığı adımlar ne kadar küçük olsa da tüm bunları olur kılan kişi, arka plana karışan annedir. Tüm bunlara rağmen bunların hiçbirini üzerine almaz, çocuğun başarılarını uzaktan izler gibi görünür biraz da.

Annenin çehresi, bu coğrafyanın kadınlarını yansıtıyor gibi. Tablodan farklı bir konu ama belirtmek istedim.

5 Beğeni

Luis Ricardo Falero - Vision of Faust

12 Beğeni

Aklıma su dizeler geldi…

tutun kızlar tutun, birleşsin eller,
çalın sazlar çalın, kırılsın teller,
dönün kızlar dönün, kıvrılsın beller,
uzun, siyah saçlar tel tel çözülsün.

2 Beğeni

Joseph Conrad’ın Can Yayınları’ndan çıkan Muhbir kitabının kapağından keşfettiğim bir ressamdı J. A. Grimshaw. En sevdiğim tablolarından biri de bu.

40 Beğeni

Forumun bu başlığı keşke daha fazla kullanılsa.

Kesinlikle katılıyorum. :+1:t3:

1 Beğeni