Arka bölümde olan çocuklar geleceğin dahilerini, isimlerinin üstlerinde belirgin olduğu Pisagor, Homeros vs. dönemin ve geçmişin aydın fikirlerini temsil etmektedir.
Kompozisyonu, fikri ve renkleri ile en sevdiklerimdendir.
Giambettino Cignaroli/1756
Güzeller güzeli, Sparta kralının eşi Leda. Onu oldukça beğenen, onu istediği için kuğu formunda yanına gelen Zeus.
Kanat çırpış sesleri ile Leda’yı uyandırır ve güzelliği ile onu büyüler. Leda kuğunun söylediklerine kulak verir, kuğu “ben aydınlıkların tanrısıyım” diyerek, beraber olduklarında onlara müjdelenen iki çocuk olduğunu söyler. Kastor ve Pollüks.
Kuğudan etkilenen Leda’nın yanakları kızarmıştır ve aydınlıkları getiren Zeus’a bakmaktadır.
Aşk ve şehveti anlamlandıran Eros ve oku ise sağ köşede bize göz kırpmaktadır.
Genelde bu mit sanatta bu şekilde romantik bir havada veriliyor ve tabii ki muhteşem bir görsellik sunuyorlar ama ben Leda, Io, Europa, Danae gibi kadınları Zeus’un kurbanı olarak görüyorum genellikle. Bunun üzerine farklı incelemeler okumuştum. Örneğin Leda mitinin üretilme nedeni için o dönemlerde kadınların kıyıda yıkandıkları sırada saldırıya uğrama korkusu olabilir yazıyordu bir tanesinde. Zaten Zeus’un bu tür hikayelerinde de hep bir kılık değiştirme dolayısıyla kandırma durumu var, miti okurken bile olumsuzluk hissediliyor. Sonra bir de kadınlar Hera’nın da hışmına uğruyor.
Sonuç olarak bu tarz farklı ve feminist yorumlardan yola çıkan sanat eserleri de çok çarpıcı. Özellikle modern dönem eserler bu yönden daha çok ele alıyor. Buna iki örnek paylaşmak istedim ben de, görür görmez çarpıldığım iki tanesini şöyle bırakıyorum:
Evet çok haklısınız işin esprisi tabii. Aşkın ve şehvetin temsili olarak çoğu zaman detaylarda bulunmakta.
Kadınları Zeus’un kurbanı olarak görmenizi de haklı buluyorum. Saf bir güzelliğe bürünerek, kendini yansıtmayan özellikler ile bir insanı, kadını büyülemekten bahsediyoruz.
Leda için bahsettiğiniz ayrıntı için teşekkür ediyorum, çoğu kaynakta görmediğim bir ayrıntıydı.
Belirtmek isterim ki Leda’s Revenge eserine bayıldım!
Sizin yazınıza yönelik değildi bu arada, yanlış anladıysanız onu düzelteyim.
Resmi görünce aklıma geldi, paylaşmak istedim.
Yoksa daha romantik bakan eserler de kesinlikle çok başarılı, onları da hayranlıkla incelerim.
Bu arada verdiğim bilgiyi nereden edinmiştim diye araştırdım. Dergipark’ta yayınlanmış bir yazıdan okumuşum. PDF’e göre 4. sayfada yer alıyor ama genel olarak yazı çok aydınlatıcı. İlginiz varsa öneririm. Şöyle bırakayım onu da.
Ah hayır tabii ki yanlış anlamadım ki yanlış anlaşılacak bir kelime bile kullanmadınız
İlgileniyorum elimden geldiğince ve tabii ki bakarım ilgim olmasa bile paylaştığınız için. Teşekkürler oldukça beğendiğim bir eser oldu.
Dergipark oldukça güzel yazılar paylaşıyor, kulağıma aşina.
Sandro Botticelli/ Venüs ve Mars 1485
Botticelli’nin mitolojiye olan atıflarını ve eserlerinde kullandığı kompozisyonları çok seviyorum.
Çocukları eğlenirken, Mars uyumakta Venüs ise onu tüm çekiciliği ile izlemekte.
Polonya’nın bağımsızlık savaşını kazanması sonrasında tamamlanan bir eser. Eseri oluşturacak soldaki tasvirin hayal gücünde oluşan ve ona ilham olan kaynağı olan uyurgezer kadın aslında ayrıntılara bakıldığı zaman Polonya’yi temsil ediyor. Ayaklarında bağlı olan zinciler mahkumluğu, köleliği yansıtmakta.Üstünde ise kalçalarına doğru düşen bir Rus ordusu paltosu tasviri var. O güzel kadın, Polonya’nın kişileştirilmiş hali; sürgün edilmiş, köleleştirilmiş.
Arka tarafta hafif belirgin olan simalar ise, umutsuzluğu ve melankoliyi simgeliyor.
Eser, melankoliyi, bağımsızlığı bize anlattığı kadar Malczewski’nin eser yaratım sürecinin öznelliğini de belirtiyor. Bilinçaltı, hayal gücü, uyku ve uyanıklık arası etkili bir şekilde resmedilmiş.
Şu sayfada biraz gezinince o kadar harika ama bir o kadar da adını hiç duymadığım sanatçıya ait eser görüyorum ki anlatamam.
Neden her yerde caravaggio, van gogh, rembrant var da bu ressamlar yok merak ettim şimdi…
Bunun cevabı “Neden her yerde Orwell, Dostoyevski, Kafka var da PKD, Alan Moore, Herbert yok?” sorusuyla aynı, halkımız çok cahil ve kültürlü olmayı her ay saçma edebiyat dergilerinin kapaklarını süsleyen yazarları okumak sanıyorlar.