Editörlük ve çeviri pek özenli değildi. O da kitap için büyük eksi.
Bu arada Ölüyü Kıpırdatan Şey çevirmeni yine aynı çevirmen. Artık işi şansa kaldı Kingfisher’ın
Editörlük ve çeviri pek özenli değildi. O da kitap için büyük eksi.
Bu arada Ölüyü Kıpırdatan Şey çevirmeni yine aynı çevirmen. Artık işi şansa kaldı Kingfisher’ın
40 yapar demediğine dua edelim hocam.
Kitabı yazar nasıl özenle yazmışsa, aynı özenle de çevirmişler zaten.
Bende yazarın Ölüyü Kıpırdatan Şey diye Eksikparça Yayınlarından yine aynı çevirmenle çıkmış bir kitabı daha var ama korku türünde bu sefer. Bakalım ondan yazar olarak umutluyum ama çeviri ve editörlük için aynı şeyi söyleyebilecek miyim bakalım, okuyunca anlayacağım ve rıhtımda da yorumlayacağım
Çeviri ve editörlük alanında pek yorum yapmayacağım, göze çarpan çok şey var. Anlatım aynı, kolay okunur.
Ama Ölüyü Kıpırdata Şey bu kitabından daha güzel, daha hoş bir atmosferde geçiyor. Tam olarak neresi korku bilemeyeceğim. (Ama korku filmlerine gülen tek milletiz ne de olsa) Belki de olayı başta doğru tahmin ettiğim içindir ama açıkçası korku olarak bir nitelendirilecek bir tarafı yok. Size keyifli okumalar
Teşekkür ederim. Dün tek seferde okuyup bitirdim. Poe’nun bir öyküsünden esinlenmiş, ben Poe’nun o öyküsünü okumadığım için karşılaştırma yapamadım. Ama çok da etkilenmedim açıkçası. Zaten kısa bir kitaptı ve yarısında korkuya dair hiçbir şey yoktu. Diğer yarısında da korkudan ziyade merakımdan okudum. Pek etkilenmedim. Kingfisher dedikleri bu muymuş yani oldum. Yine de atıştırmalık bir kitaptı, zaman geçirtti. 10 üzerinden 6-7 arası puan veririm. Akşam eve geçince diğer konuya girip daha detaylı yorumlayacağım.
Kitabı bitirdim. Vasat bir kitaptı, çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim.
Kitap bana göre Disney masalı gibiydi. Senaryoda biraz değişiklik, biraz daha fazla espri ve komik sahne, bir kaç şarkı ile al sana Disney çizgi filmi. Karakterler de uygun tipler.
2023 Hugo ödülünü kazanmış ama ben ödül kazanacak bir roman okuduğumu düşünmüyorum.
Çeviri ve editörlük de kötüydü malesef. Otobüs kelimesini görünce kitabı neredeyse yarıda bırakacaktım.
Yazarın iki kitabını birlikte almıştım. Aslında diğerini okumayı daha çok istiyordum ama @MelihAntepli 'ye göre o da pek iyi değilmiş gibi duruyor
Bende ittirerek bitirmeye çalışıyorum. Hafta sonuna kadar bitiririm diye düşünüyorum.
@MelihAntepli sonraki ayın kitabını yavaştan belirleyelim mi?
Isırgan Otu Ve Kemik kitabından daha iyi ama, onu söyleyebilirim
Isırgan Otu ve Kemik hakkındaki baz eleştirilerin sert olduğunu düşünüyorum. Fantastik edebiyatta bir kült olamaz, doğrudur. Benim de dikkatimi çeken fazla basit kaçan yerleri var, diyecek bir şey yok o konuda. Ayrıca aşk meşk olaylarını içine katmasydı iyi olurdu. Bir kahraman da olay örgüsünde hayatının kadınını/erkeğini bulmasın. Ayrıca basım açısından editörü yok muhtemelen.
Ancak sıkıcı değildi, şu 1000 sayfalık gotik edebiyattan ayrılan daha kaliteli daha yetişkin tarzı bir eser. Basit bir dili var, ancak bu türe daha ağır bir kullanımı kitabı okutmaz, hele çok satan hiç yapmaz. (Bunun nadir örneklerinden biri “Sisler içindeki Lut” kitabı.)
Ayrıca kadın kahramanların baş kahraman olduğu fantastik eserler çok az, sadece bunun için yazar ayrıca tebrik edilmeli. toz karısı ve vaktiz anneyi saymıyorum bile. Ana karakter ağlayıp köşesinde kardeşinin ölümünü beklemek yerine cesur bir karar veriyor ki bence yazarın odaklandığı kilit nokta burası. (Günümüzde bile bu kararı birçok kadın veremiyor ve başka kadınların dayak yemesi, ezilmesine gözünü kapıyor)
Basit ilişkiler ağı Marra’nın süper güçlere sahip olmaması ve efendim Galadriel gibi boyundan uzun bir kılıçla artistik yapacak eğitimden mahrum tipik bir prenses (üstelik entrikadan anlamayan) bir karakter olmasından kaynaklanıyor. Bir rahibenin ejderha öldürmesi kimseye mantıklı gelmez, yazarda görevleri imkansız ama basit tutmuş. H. potterdaki gibi asasını da sallayacak hali yok.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz zevk yorum meselesi. Ancak sadece kusur bulmak için kusur aramamak gerekir.
Okuyup bitirdim. Açıkçası pek beğenmedim. Hugo ödüllü olması beklentimi yükseltmişti fakat etkinlik için okumasam kesinlikle yarıda bırakırdım.
Ben de bitirdim, çoğunluğun aksine beğendim de. Beklentimi yüksek tutmadığım için de olabilir, uzun süredir masal okumadığım için de olabilir ama gerek dünyası gerek anlatımı hoşuma gitti. Yukarıda belirtilen aksayan kısımlar hikayeyi masal olarak değerlendirdiğim için rahatsız etmedi.
Gönül King’vari çarpık ve karanlık bir peri masalı isterdi ama açık gri olanlar idare etmek zorunda kaldık.
7.5/10
Bu arada çeviri ve editörlük maalesef sınıfta kaldı, Şafak Tahmaz çevirilerinden özellikle uzak durmakta fayda var.
Bende bitirdim sonunda, maalesef hiç beğenmedim. Kitabın ortasındayken yaptığım uzun yoruma eklenecek çok bir şey de yok açıkçası. Aynı tarz devam ediyor, aynı rastlantısallık ile çıkabilecek her zorluk şıp diye çözülüp gidiyor. Fenris falan çıkıyor işte, vaftiz ana çıkıyor .
Kingfisher mahlaslı ablam aslında girişte biz tanımayanlara kendini tanıttı, çocuk kitabı yazarı olduğunu belirtti ama ben yine de böyle bir kitap göreceğimi ayıkamadım. Neden? Çünkü beklenti… Ben ne olursa olsun belirli bir seviye fantastiklik bekliyorum ama son birkaç yıldır artık doğa üstü her elementi fantastiğe dahil eder oldular sanki, bu da benim fantastik edebiyattan beklentim değil diye düşünüyorum.
Bakiyorum kitap Hugo’yu kazanmış, Locus ve Nebula da ve hatta Goodreads’in kendi yıllık oynamasında hep yılın en iyi Fantastik kitabına aday olmuş. Ama yazar aslında modern bir peri masalı yazmış Bunu yazarken de çocuk kitaplarını izlediği basit yolları seçmiş gibi duruyor. Goodreads deki tag lere bakıyorum, peri masalı en çok seçilenlerde 8.
Cadılar bile 7. ki teorik olarak kitapta cadı yok
Ama okuyan herkes Toz-Karısını görünce peri masallarındaki klasik cadı profilini anında anlıyor
Modern çağdaki bu kavram karmaşasının beni yakması bir yana bence kitap ilk sayfalarında vaat ettiği yoldan da gitmiyor. Kemiklerin içindeyiz, tehlikeli ve karanlık bir atmosfer var, canlanan kemikler var vs vs sanki nekromantik bir büyü temasıyla sert bir dünyaya girmiş gibi başlayıp 30 yaşındaki kadının 15 yaşında gibi davrandığı hop hop bir dünyada ilerliyoruz. Sonrasında ciddiliği ve kötülüğü hep kötü prens profiliyle sunmaya çalışıyor ama bana geçmiyor maalesef.
Neyse çok bir şey yazmam diyordum ama yine yazmışım Son olarak ben bu masalsı anlatım tekniğini de yerim aslında ama bana çok iyi bir kurgu ile yedirmen lazım, böyle yazdım oldu bitti ile yavan bir tat bırakıyor.
Şimdi etkinlikte üst mesajlara geri döneyim de okumadığım mesajları gözden geçireyim .
Bu arada bir önceki çeviri yorumundan sonra kitabın ikinci yarısında saldım demiştim ama gittikçe daha kötüye gitti ya, Melih’in yazdığı çevrilmeyen Bonedog u bekliyordum da adam barracks ı 2-3 kere barakalar diye çevirmiş Hiç mi kışla görmedin, hiç mi age of epires oynamadın be reis
Geçenlerde bir eksik parça kitabı daha okumuştuk, galiba etkinlikle beraber okuduğumuz Devler di. Onda da ciddi sıkıntılar vardı ama sayfa sayısı bunun yarısı olduğu için çok göz tırmalamamıştı. Isırgan Otu ve Kemik ile bu iş biraz daha sıkıntı geldi bana.
Adrian Tchaikovsky’nin diğer kitaplarını okuyanlar daha iyi yorum yapar ama bu yayınevinde editörlük falan pek iplenmiyor sanırım, ufaktan kara listeme aldım ben Eksikparça’yı.
Adrian reisin yeni kitabı çıktı Cennetin Kapıları diye. Alacağım sonra ama endişelerim yok değil
Benim gibi Türk oluyordur. Olur, Tamam, Yaparım diyordur işçiler
Valla ben yıllar önce Tchaikovsky’nin Zamanın Çocukları’nı almıştım ama okumamıştım, devamı falan çok gelecek görememiştim. Bu saatten sonra da öne çekmem artık onun kitapları, kesin onun da çeviri fecaat gibi geliyor şu an bana . İleride bir gün sırası gelirse bakarım artık.
Eksik Parça’nın çeviri ve editörlük işini baştan ele alıp düzeltmesi gerekiyor. Neredeyse her kitapta sıkıntı var. Rosewater üçlemesini de okurken fenalıklar geçirmiştim. Yayınevi bilimkurgu ve fantastikte güzel bir atılım yaptı. Ancak böyle can sıkan edisyonlarla devam ederlerse çok sevdiğimiz yazarları bile okuyamayacağız.
Bende bugün sonunda bitirdim. Bana da pek hitap etmedi.
Eksik Parça’nın bu yaptığı hataları forum olarak onlara iletmek gerekiyor. Belki düzelir. İthaki gibi düzelmezse yapacak bir şey yok.
Günümüz dünyasında herşey basitleşip bozulmaya başladığı gibi bu ödüllerde aynı kadere uğruyor demek ki.
Zamanın Çocukları’nı geçenlerde okudum, tek başına okuyabilirsin, çeviri vs yeterli onda.
Sevindim buna. Çünkü bu yayınevinde en merak ettiğim ve elzem gördüğüm yazar Tchaikovsky.