Arkadaşlar kâğıt kalitesi, kitapların dağılması sorunu, kullandığımız kâğıtların gramajı, zamların neden yapıldığı gibi konular hakkında fazla ayrıntıya girmeden küçük birer açıklama yapmak istiyorum. Şu an söyleyeceklerimin hepsini daha önce bu konular açıldığında belirttim. Hepsinin toplu bir yerde olması açısından tekrar yazıyorum buraya. Bir de lütfen şunu unutmayın, ben sadece bir editörüm. Yönetimsel herhangi bir sorumluluğum, yetkim yok. Şikâyetlerinizin bir kısmını, erişebildiğim muhataplarına ilettiğimden lütfen şüpheniz olmasın. Bunlara matbaa kaynaklı meseleler de dahil.
Şimdi öncelikle kitap dağılma sorunu hakkında. Bu sadece 1 ya da 2 haftanın kitaplarını etkileyen, matbaanın yanlış tutkal kullanması nedeniyle ortaya çıkan bir sorun. Ofisimize gelen nüshaların hiçbirinde bu sorunu yaşamadık. Bunun sebebi o kitaplardan sadece üçte birinin bundan etkilenmiş olması. Şikâyetler tarafımıza iletildiğinde dağıtılmış olan kitaplar toplatıldı. Her bir nüsha teker teker kontrol edildi, sıkıntılı olduğu tespit edilenlerin kusurları düzeltildi.
Şimdi sorum şu, mesela Postacı edisyonu dağılan var mı? Ya da son 2-3 haftada çıkardığımız herhangi bir kitabı dağılan var mı? Varsa lütfen bize bildirin ki biz de matbaayı tekrar bu konuda uyaralım. Ama bunu tekrar belirtmek istiyorum, sorun bir baskının her nüshasında yaşanmadı ve kusurlu nüshalar toplatılıp kusurları giderildi.
Bu sorun bizim tarafımıza iletildiğinde kitapları çoktan satın alan arkadaşlarımızın izleyebileceği iki çözüm yolu var. Birincisi kitapların künye sayfasında bulunan adrese kusurlu nüshayı karşı ödemeli olarak Aras Kargo’yla gönderdiğiniz takdirde kusursuz bir nüsha adresinize herhangi bir maliyeti olmadan size geri gönderilecektir.
İkincisi de satın aldığınız kitapçıya kitabı iade edip paranızı geri almanızdır.
İkinci mevzu kâğıtların kalitesi mevzu. Bu konuda da daha önce bazı bilgilendirmelerim oldu. Krizden önce 300 sayfa altı kitaplar 70 gram kâğıda, sayfa sayısı 300’ü aşan kitaplar ise 60 gram kâğıda basılırdı. Şimdiyse bunlar 65 ile 55 gram olarak değişti genel olarak. Ne yazık ki yayınevinin keyfi tercihi değil, Türkiye pazarına giren kitap kâğıdının azalması ve 60 ile 70 gram kâğıtların her zaman bulunamamasından kaynaklanıyor. Fakat bunun dışında herhangi bir oynama olmadı kâğıtlarda. Evet, eskisine göre kullandığımız kâğıtlar daha ince fakat bahsettiğiniz kadar, yırtılacak kadar ince değiller. Yine de muhataplarına iletildi bu durum. Haberdar olmadığım bir sıkıntı varsa, düzeltilecektir.
Zamlar ve kriz konusunda da şunları söylemek istiyorum. Bildiğim kadarıyla zamları elimizden geldiğinde düşük tutmaya çalıştık. Biliyorum, yine çoğu okurumuzun hoşuna gitmeyen bir artış oldu fakat bu konuda ne yazık ki elimiz kolumuz bağlı. Krizin uzun sürmesinden dolayı artık olağan bir şey olması, krizin ilk günkü gerçeklerinin artık geçerli olmadığı anlamına gelmiyor. Eminim hepiniz farkındasınızdır, her hafta bir sürü şeye ufak ufak zamlar geliyor. Bu zamların yayıncılık sektöründe de gelmediğini sanmayın.
Birçok şeyi, onları söyleme haddim olmadığı için söylemiyorum zira ben sadece bir editörüm. Fakat çoğunuz basılan kitapları takip eden insanlarsınız. Birçok yayınevinin bundan bir sene önce, atıyorum nisan ayında, mayıs ayında bastığı kitap sayısıyla bu sene bu aylarda bastıkları kitapları bir karşılaştırmanızı tavsiye ederim. Normalde ayda 20 kitap çıkaran bazı yayınevlerinin kimi aylar bir tane bile kitap çıkarmadığını dile getiren kimseyi görmedim. Gözünüzden kaçtığını varsayıyorum. Daha küçük çaplı yayın yapan bazı yayınevlerinin son kitaplarına bakın, lütfen. En son ne zaman yayın yaptıklarına.
Şunun altını çizerek tekrar etmek istiyorum. Kriz ortamının olağanlaşmış olması, krizin etkilerinin azaldığı anlamına gelmiyor. Kriz gerçeği, doların katlandığı ilk günkü kadar gerçek ve bundan nasibini almayan hiçbir yayınevi duymadım. En büyük yayınevleri bile bu konuda önlem almak zorunda kaldı. Bu durumu değerlendirirken lütfen bu bağlamı da göz önüne alın.