İthaki Yayınları Soru Hattı

Zaman Çarkı Geceyarısı Kuleleri ne zaman tekrardan basılacak acaba?

3 Beğeni

Bazı noktalara kendimce değinmek isterim. :slight_smile:

Bu konu sadece İthaki değil bütün yayınevlerinde mevcut. Bundan ben de aşırı derecede rahatsızlık duyuyorum. Üstelik bir de anlamsız virgül, noktalı virgül kullanımı var ki dillere destan… Özellikle Alfa yayınlarının kitaplarında bunlardan bolca bulabilirsin. Hatta şununla da karşılaşabilirsin: Bla bla bla ama, fakat öyle olmasını istemezdi. Sadece bir cümle değil çoğu cümlede bağlaçların peş peşe kullanımlarını gördüğüm kitapları rafa geri kaldırıyorum sinirlenmemek için…

Çeviri kitapların çoğunda bu şekilde bir kullanım var. Bunun sebebi yanlış anımsamıyorsam çeviri sürecinde hızlı olabilmek için çünkü yazarken tırnak içini nokta ile kapattığınızda cümle devam ediyorsa otomatik olarak büyük harfle başlıyor. Bu da akıcı bir çeviri olacakken duraksamalara, dikkat bozulmalarına sebep oluyor. Tabii bunu uygulamayanlar da var ama yüzde 90 civarında bu şekilde yapılıyor.

Bildiğim kadarıyla ekler isimlerin yazılışına göre değil okunuşuna göre geliyor. Sadece bazı kurum adlarında okunuşuna göre ekler geliyor. TDK bu konuda tam bir yanıt vermiyor bize. Yine de eklerin özgün dildeki okunuşuna göre getirilmesinin daha uygun olacağını belirtiyor. Örnek;

“Dance” takma adlı bir karakterimiz var diyelim. Bunu siz nasıl okursunuz? “Dan-ce” diye mi yoksa “Dans” diye mi? Buna gelecek ekin okunuşa göre olması okunuş bakımından daha kolay olur. “Dance’ın mutsuzluğu yüzünden okunuyordu.” ya da “Dance’nin mutsuzluğu yüzünden okunuyordu.”

Bizler yazıldığı gibi okumaya biraz alışmışız. Yabancı bir arkadaş edindiğinizi düşünün. Adı da “Agnes” olsun. Ona “Ag-nes” diye mi seslenirsiniz yoksa “Egnıs” diye mi seslenirsiniz? Ondan bahsederken “Agnes’in de kedisi varmış.” mı dersiniz yoksa “Egnıs’ın da kedisi varmış.” mı dersiniz?

Eğer ek size garip geliyorsa muhtemelen yanlış okuyorsunuz. Bunun da sebebi bence kitabı yazan kişinin hangi topluma ait olduğu ile alakalı. “Frank” ismi Fransa’da başka Amerika’da başka şekilde telaffuz ediliyor. Bu sebeple ekler de ona göre geliyor.

2 Beğeni

“Söylediydi” duruma göre çok şahane bir çözüm oluyor, karakter İngilizce dilbilgisi kurallarını bozuyorsa biz de Türkçeyi bozmak zorundayız. Üslup böyle bir şey. Niye “bile” dediniz hiç anlamadım.

Bu da yayınevinden yayınevine değişmekle birlikte, genel olarak kabul edilen bir kural. İthaki’nin diğer kitaplardaki yaklaşımıyla buradaki virgül kullanımı tutarlıysa, bunu sorun olarak göremeyiz.

8 Beğeni

TDK baskanin internette buldugum söyle bir aciklamasi var:

Alinti ne kadar dogrudur, bilemem. Ben de tam aksini, yani yabanci isimlere Türkce okunuslarina göre ek getirilmesi gerektigini saniyordum.

Alintinin adresi

2 Beğeni

TDK birkaç aydır yenilenmeye gidiyor. Eskiden bununla ilgili sitede detaylı açıklamalar vardı. Muhtemelen bu da oradan alınmıştır. Forumda benzer bir konu vardı. Orada da bu konudan bahsettiğimi anımsıyorum.

1 Beğeni

Bahsi geçen kitabı okumadım ama çevirilerin motomot yapılmaması gerektiğini savunuyorum. Eğer yazar ingilizceyi sokak ağzıyla yazıyorsa türkçede de bu şekilde olması gerekir ki yazarın üslubunu uyarlayabilesiniz, anlamı okuyucuya tam olarak aktarabilesiniz. Çevirilerde birtakım değişiklikler, uyarlamalar yapılabilir ki bu bana göre gayet normal bir durum. Aksi garip olurdu bana sorarsanız.
Düzenleme: Yukarıda tam hatırlayamadığım kaplanlı bir cümle örnek verilmişti, “Bir kaplan” kullanımı Türkçe’de de var olan bir kullanımdır, bir sıfat veya belirteç olarak yerine göre kullanabilirsiniz.

5 Beğeni

Evet, her iki durumda da bir hata yok. Söylediydi bence de yerinde, cünkü orijinal cümlede “Me mam told me…” gibi bir halk argosu kullanilmis.

Tirnak isaretiyle baslayan cümleler virgülle bitirilir ve tirnak isaretiyle kapatilir.

Kaynak 1
Kaynak 2

1 Beğeni

TDK’dan bir aciklama daha:

2 Beğeni

Daha fazla okumaz ve daha fazla izlemezsek nasıl yaygınlık kazanabilir ki? Bunu yapacak kişiler bizleriz bence. Diğer açıdan geçenlerde yine İthaki’nin Koralin kitabına da bir eleştiri gelmişti. “Neden Coraline değil de Koralin” kullanıldı diye. Açıkçası ben artık bu konulardan kendim adına sıkıldım çünkü bir sonu yok. Bir kesim Coraline istiyor, diğer kesim ise Koralin iyi diyor. Bunun sonu yok. Çocukların okuyabileceği bir kitapta Koralin yazılması benim için anlaşılabilir bir durum.

Ayrıca çevirmenlerin yazarlarla iletişim halinde olduğunu unutuyoruz. Bazı durumlarda çevirmenler yazarlara danışabiliyor ve buna göre bir yol izleyebiliyor. Bir de kitabın sadece çevirmen elinden çıkmaması durumu var. Çevirmen çeviriyor, üstüne editör kontrol ediyor, üstüne son okuma yapan kurcalıyor. Böyle çok kurcalama olunca hataların olması da çok normal. Edebi dili ve yazarın anlatım dilini korumak adına değişiklikler yapılmasını doğru buluyorum. Google Translate kullanılır gibi dümdüz bir çeviri kimse okuyamaz 300-400 sayfa. Sıkılıp kapatırız. Bazen İngilizce kelimeler dilimizde yazarın anlatmak istediği şeyi tam olarak vermiyor. Edebi dile uygun olması açısından da değişimler mecburi oluyor.

Nihayetinde buna katılanlar da olacaktır, katılmayanlar da. Yayınevi bu noktada kendi tercihini sunmakta özgürdür. Herkesi memnun edemeyeceğiniz noktada kendinizi memnun etmeye bakarsınız. :slight_smile:

3 Beğeni

Bu Londra’ya evlendim meselesi biraz fazla karışmış. Bence bu yöresel bir deyiş falan değil basbayağı ad aktarması tabağını bitir gibi.

1 Beğeni

Emre Bey soruları nasıl görecek merak ediyorum.

7 Beğeni

Koralin’de bir sorun yok ama Michael mesela Maykıl olarak cevrilse? Biraz tuhaf geliyor. Cocuk kitaplarinda Maykıl bana göre sorun degil.

Ama Jane Eyre’ı Azeri okurlar söyle okuyor :slight_smile:

Her yabanci ismi Azerice telaffuza göre yazmislar.

2 Beğeni

Bizde böyle yapılsa yayınevini ateşe vermeye kalkan çıkar ve şaşırtıcı da olmaz. :sweat_smile:

3 Beğeni

Koralin’i ben eleştirmiştim ve hala eleştirimin arkasındayım. Christopher, Kristofır diye yazılabilir mi? Şvarzenegır yazabilir miyiz? Hayır. Bunun gibi. Çocuk kitaplarına bir diyeceğim yok.

Ek: Ben çeviri sorununu bir tartışma konusu haline getirmek istemiyorum elbette. Sadece doğrunun bulunması adına konuşulması gerektiğini düşünüyorum

5 Beğeni

Azerbaycan’da nedense hep öyle. Chelsea’yı Çelsi diye yazıyorlar.

1 Beğeni

Azerbaycan Türkleri dillerine daha çok önem veriyor demek. O şöyle yapmış, bu böyle yapmış demeyerek, yabancı dillerin kurallarına göre değil kendi dillerinin kurallarına göre yazmayı, kendi dillerinde nasıl söyleniyorsa öyle yazmayı seçmişler.

3 Beğeni

Evet, Azerice örnekte gördüğün gibi yazılabilir. Almanca’da da sıkça yapıyorlar.

Yazılmalı mı? Hayır. Biraz tercih meselesi olmakla beraber ben de senin gibi düşünüyorum. Maykıl falan iyice absürd bir yöne gidiyor çünkü.

3 Beğeni

Açıkçası ben orijinale sadık kalınması taraftarıyım isim konusunda ama ben okuyucuyum nihayetinde. İngilizceye çevrilmiş bir eserde “Çultanamet” görmek istemem.

4 Beğeni

Bildiğim kadarıyla Baltık ülkelerinde( Litvanya, Letonya vs.) de yabancı özel isimler dilin formuna uygun hale getirilerek yazılıyor. Bir benzeri bizde de var, Rusça özel isimlerin hepsi okunuşuna göre yazılıyor. Ancak hangi dilde neye göre yapılıyor bir fikrim yok.

2 Beğeni

Azerileri konu dışı tutmak lazım bence… Bakınız:
https://az.m.wikipedia.org/wiki/%25C5%259Eimal_porsu%25C4%259Fu_(personaj)

1 Beğeni