Ben günlük hayatımda bu deyimi kullanmıyorum ama özellikle 20 -25 yaş kuşağından çok duyuyorum. Ayrıca hem bein sport spikerleri hem de TRT spor spikerleri bu deyimi kullanıyor. Doğru ya da yanlış mı bilemiyorum ama futbol, basketbol spikerleri çok kullanıyorlar.
Nişanyan sözlük benzer bir kullanımın 1983 yılı Milliyet gazetesinde olduğunu da belirtmiş. Uzun zamandır bir şekilde kullanılıyormuş.
Dil veya ceviri uzmanı olmamakla beraber orjinal metni merak ettim ve fake atmanin karşılığı olan “faking” fiilini kullanılmadığını gördüm. Onun yerine “dummy-dummying” fiili kullanılmış ki onun da şaşırtmak gibi bir anlamı var.
Çevirmen tercihi olsa da hoşuma gitmedi bu kullanım. Eke ss i ekledim, uzman varsa aramizda tartışabiliriz.
Ben de dil ve çeviri uzmanı değilim ama bir Türkolog olarak bence, fake atmak kavramı kullanılmamalıdır. Dilimizde karşılığı varsa batı kökenli sözcükler tercih edilmemelidir. Bu ve benzer kelimeler dilimize yerleşmiş ancak daha çok konuşma dilinde olan yer yer kullanılan kelimeler. Ama bir çevirmen bunu kitaba eklerse dile de eklemiş olur. Damming kelimesinin karşılığı şaşırtmaksa şaşırtmak kullanılmalı; şaşırtmak yeterli gelmiyorsa kandırmak kullanılmalı. Fake atmak son derece hatalı kullanım benim düşünceme göre. Şöyle de bir husus var ki, belki kitapta bir sokak ağzı varsa ve orijinal kelime de buna yönelik kullanıldıysa, çevirinin de sokak ağzıyla yapılmasında sakınca yoktur. Diye düşünüyorum.
Kesinlikle. Ben de bunun tembel bir çeviri olduğu kanaatindeyim.
En azindan feyk atmayi çıkarıp “Horza bir yöne gidecekmiş gibi yapıp diğer yöne sıçradı.” diye bırakılsa bile anlamda kayıp olmuyor bence.
Feyk atmak bence normal bi kullanım. Dile yerlesmis bir kullanımı da var, okuyup anlamayan oldu mu aramızda ? Bence sıkıntılı bir ceviri değil. Burada dummy-(i)ed imitiate gibi birseyin yerine sahtesinin kullanılması olarak geçiyor. Feyk atmak da bu manada bana mantıksız gelmiyor. Yazarın dummy i fiil olarak kullanması daha sacma bana kalırsa
Haklısınız ama bence olayların akışını bozmuyorsa ve genelde bir sorun teşkil etmiyorsa ben bu gibi şeylere taklımanın çok da bir şey ifade etmediğini düşünüyorum.Ama şöyle bir durumda var insan 40 TL olan bir kitabın içinde böyle saçma kelimeler ile karşılaşınca istemeden de olsa sinirleniyor.
Evet ben de çeviri yanlıştır demiyorum. Naçizane fikrim şu ki çevirmen tercihi konusunda yaratıcı ve yorumlayıcı olamamış. Ayrıca feyk atmak kullanimini basketbol maci izlemeyen birinin duymamış olabilecegini düşünüyorum. Yoruma açık tabii ki
Diğerleri gene mantıklı ama bu seri için editör bayağı basılmayacak şeklinde açıklama yaptı ki bana bayağı makul gelmişti açıklamaları.Bunlar da bayağı gözden kaçmayacak bir şekildeydi. Yani sırf şu soru maksat sallamak olsun da ne olursa olsun tavrına girmiş dedirtebilir size.
Gedik savaşları serisinin basılmamasını anlayabiliyorum. Yazar yazdıkça yazmış, derinleştirdikçe derinleştirmiş. Bazı seriler için güzel yorumlar varken, bazıları için yorumlar çok çeşitli. Yayınevinin o kadar seri varken bu seriyi yan serileri ile basmamasını ben mantıklı buluyorum şahsen. Tabi son çıkan kitap bir seriyi ortada bıraktıysa bilemem. Bana kalsaydı(batabilirdi yayınevleri bana bıraksalar) orta yolu bulur ve sadece ana seriyi yayınlardım yani Büyücü 1-2 Gümüşdiken Sethanonda Karanlık. Bu kadar. Geri kalan serilere hiç girişmezdim şahsen. Ülkemizde paralı epub kültürü gelişmediği müddetçe kitap bulma sıkıntısı çok yaşanır.
Bir de First Law serisi için bir şeyler diyelim. Doğrudur yayınevi bu seri için biraz hızlı çıkacak dedi. Ama kitapların arası daha açılmadı sayılır, yani diğer serileri anlasam da Kadim Kanunlar için daha bağırmaya gerek yok. Yayınevi yutamayacağı lokmaları ısırdığı için bu aralar biraz bocalıyor gibi geliyor bana. 2. kitabın yakında geleceği söylendi, biraz bekleyelim.
Bir Uzay Efsanesi,Enginlik Serisi, Uzun Dünya kitapları feci derece gecikti, yani bu serilerle alakalı yayınevinin topa tutulması kesinlikle doğru. Asimov’u sayamıyoruz çünkü telif sıkıntıları var deniyor doğrudur. Ama şu kitapların bu kadar gecikmesi pek de mazeretle açıklanacak gibi değil.
İnternette birisine cevap vermeyi hiç sevmem ama buna vermek zorundayım şimdi neden alıyorsunuz demiş beklediğimiz kitaplar sadece İthaki çıkışlı olduğu için olabilir mi acaba insanlar İthaki için ölmüyor ve ben diğer yayınevleri basmişsa diğer yayınevlerine yöneliyorum açıkçası (mesela h.g.wells kitaplarını iş bankasından aldım)
Kara prizma 12.90 a satılıyor ama 5 kitabın sadece 1’i çevrilmişken insan tereddüt ediyor vakit ayırıp başlamaya. İyi ihtimal 3-5 sene sonra gelir o 4 kitap anca. Tabi bir de hiç basılmama riski var. Yayınevi satılmazsa basmam diyor okuyucu koca serinin devamı yokken almam diyor. Bir tarafın cesaret etmesi lazım herhalde böyle olmayacak Serinin 3-4 kitabı basılmış olsa bu fiyata hiç düşünmem alırdım ama şimdilik almadım bakalım. Kim bilir benim gibi düşünen ne kadar insan vardır. İthakinin kaçırdığı bu potansiyel okuyucuları da göz önünde bulundurması lazım.
Mucizeler Kenti serisinin de ilk kitabı 9.90 gibi bir fiyattan satılmıştı. Yanlış değilsem ya bir ya da iki ay evvel seri tamamlandı. Belki de devam kitabının gelmesine yakın böyle bir indirime gidiliyordur ilk kitaplarda.
Serilerin ilk kitaplarını ucuza satmak müşteri arttırmaya yönelik bence. Mucizeler Kenti halen 9.90. Destanlar Çağı,Bıçağın Kendisi ve Kara Prizma da oldukça düşük fiyattan satılıyor. İthaki ilk kitapların satışına göre devam etme kararı alıyordur muhtemelen, ki mantıklı bir hamle. Sıkıntı şu ki okuyucunun güveni sarsılmış olduğu için devamı konusunda şüpheye düşüyor ve ucuz fiyata rağmen almayabiliyor. Bu noktada da kısır döngü başlıyor.
Okunacak çok serim ve kitabım var. Kitapları alıp kenara koyuyorum. Beş sene sonra biterse beş sene sonra okurum. Senelere vurursam tamamlanmayan yarım birçok kitap var her yayınevinden kitaplığımda. Eninde sonunda tamamlanacaklar. Bence asıl mesele şu; yayınevleri er ya da geç serileri tamamlıyor ama tamamlandıklarında ilk kitaplar bulunmuyor ve bir daha baskı yapmayı düşünmeyebiliyorlar.
Sırf takip eden okuyucuları için serileri nihayete erdirebiliyorlar. Bu sefer de almadan bekleyen okuyucu ilk kitaplara servet ödüyor. Diğer bir durumsa şu; hadi dört seneye seri tamamlandı diyelim. Dört sene önce o kitabı 15 liraya alırken dört sene sonra 45 liraya almak var. Ben alır, kenara koyar, beklerim. Dediğim gibi okunacak onlarca serim veya düz kitabım var. Hâlâ hayatta olduğum sürece sorun yok. Ölmüşsem de eh, ölmüşüm artık başka telaşelerim olacağı kesin.
O başka telaşelerin ne olduğunu merak etmeyeceğim umuyorum Sandman’da resmedildiği gibi değildir.
Neyse ben de bazen seri kitaplar geciktikçe kızıyorum ama daha sonra bulamam diye okumak istediğim serilerin kitaplarını çıktıkça alıyorum ve bir senedir devam eden serilerde seri bitince okurum diye satın alıp bekletiyorum.
Canım Alper Beyciğim. Ben de içerliyorum zaman zaman ama basılmıyorlar diye de ölüyor değilim. Hayat sabır işidir. Mutlaka bir gün okuyacağım. Mucizeler Kenti bitti de okuyabildim mi? Hayır… Elric bitti de okuyabildim mi? Hayır… Barut Büyücüsü üçlemesi bitti de okuyabildim mi? Hayır… Locke Lamora son kitaba dayandı, okudum ama yazar devam edebildi mi? Hayır… Ben ne yaptım? Gittim Belgariad, Malloryan, Yerdeniz okudum. Çok da güzel oldu. Babil Kitaplığı’nı keşfettim. Harika oldu. Shirley Jackson, Patrick Ness, Brandon Mull gibi mükemmel yazarlar tanıdım. Eh, her şerde bir hayır vardır.