Mart ayı etkinlik kitabımız belli olmuştur. Etkinlik 1 Mart’ta başlayacaktır. Keyifli okumalar dilerim
Kitabın Konusu:
Jo Nesbo’nun ünlü dedektifi Harry Hole’un soluk soluğa ilk macerası.
Yirmi üç yaşında Norveçli bir kadın Sidney’de ölü bulununca, Oslo Cinayet Masası dedektifi Harry Hole, bu vakayı incelemeye gönderilir. Amacı Sidney polisine elinden geldiğince yardım etmektir ama kesin bir dille işe burnunu sokmaması söylenir.
Soruşturmaya seyirci kalmaya niyeti olmayan Harry, ekibin baş dedektiflerinden biriyle arkadaşlığını ilerletir ve kendini olayların içinde bulur. Harry katile adım adım yaklaştıkça çok tehlikeli bir seri katilin peşine düştüğünü ve aslında soruşturmanın içindekiler dahil hiç kimsenin güvende olmadığını düşünmeye başlar.
“Seriye harika bir başlangıç.”
The Sunday Times
Kitaptan 100 sayfa okudum. Yazarın dili çok hafif değil, çok yoğun da değil. Bu tarz polisiyelerde olmasını istediğim bir ayarda, akıp giden, yormayan ama çok da basit olmayan bir dil. Başkarakter Harry Hole’u yavaş yavaş tanıtıyor yazar. Hole’u şimdiden sevdim diyebilirim.
Ben Storytel’de dinleyerek bitirdim kitabı. Polisiye dinlemekte zorlanıyorum, pek uymuyor polisiyeler dinlemeye, dikkat gerektiriyor. Ama genel olarak beğendim kitabı. En çok da Hole’nin geçmişe gittiği yerleri sevdim.
Dinlendirmede soyadı için özellikle “Holi” diyorlar. Sanırım Norveç’te farklı bir anlamı var, hatta “Hol ve Holi” farkından da bahsediyorlardı bir yerde. O yüzden “Hole’yi” demek daha doğru olsa gerek.
Kitap bitti. Akıcı, kolay okunuyor, zaten katili merak ediyorsunuz. Polisiye romana göre bir az basit,katilin araştırılma bölümleri de yavan geldi, daha çok Harry beyin geçmişine, duygularına, sorunlarına odaklanılmış bu kitapta. Büyük ihtimal serinin ilk kitabı olduğu için. Seneler önce Kardan Adam kitabını okuyup seriyi bırakmıştım (serinin 7. kitabıymış) ama bu sefer devam ederim. 7/10 puan verilebilir.
Bende kitabın ortalarına geldim. Jean-Christophe Grangé yada Tess Gerritsen ile şuan karşılaştırmak istemiyorum. Şimdilik hikaye ana karakterin geçmişine yöneldi. Biraz gizem ve merak eksikliği var gibi geldi bana.
Ben de kitabın henüz başlarındayım. Ana karakterin hayatına ve iç yüzüne, kişiliğine neredeyse hiç değinmiyor diye burun kıvırıyordum kitaba. Kimdir bu adam, çok sessiz, sakin, verdiği tüm tepkiler çok stabil diye pek beğenmemiştim okuduğum kadarını.
İyi ki foruma baktım da okuma şevkim geldi yine, demek gittikçe derinleşecek.
Kitabı bitireli birkaç gün oldu. Hasta olduğum için yorum yapamadım. Kısa bir yorum yapayım. Kitabı beğendim. @kivoethe arkadaşımızın da dediği gibi başkahramanımızın tepkileri olsun, davranışları olsun ilk biraz anlamsız ve de tekdüze geldi bana. Gerçi Brigitta’yı resmen bile bile ölüme gönderdi. Bu bence çok acemice bir davranıştı ve yazarın Harry’nin bu kararının altını dolduramadığını düşünüyorum. Ama yazar spoiler içinde belirttiğim yer dışında Harry’nin geçmişine zaman zaman giderek bu tekdüze davranışlarına biraz ışık tuttu. Harry kusurlu, sorunlu bir karakter.
Bunun dışında yazarın dilini çok sevdim. Bir polisiye için yeterli düzeyde ve asla basit değil. Geçen aylarda Tess Gerritsen’ın Casuslar Sahili’ni okuyup sevmiş fakat dilini biraz basit bulmuştum. Bunda o basitlik yok. Ki bu ilk kitabı serinin. Muhtemelen yazarın da. Dolayısıyla ilerleyen kitaplarda daha da geliştirmiştir tekniğini diye düşünüyorum. Betimlemeler yeterli ve canlı bir şekilde kullanılmış. Kitabın geçtiği Avustralya ve yerlilerine dair verilen bilgiler kitaba renk katmış. Yer yer kendisini hissettiren çok hafif bir mizah da işin tuzu biberi olmuş. Polisiye severlere kesinlikle tavsiye ediyorum.
Bu biraz da İskandinav ülke vatandaşlarının genel tavrı değil mi? Hani böyle soğuk ve pragmatik olurlar. Acaba bilerek yapılmış bir tercih olabilir mi?
Aslında bir diğer meşhur İskandinav polisiye yazarı Camilla Lackberg’in Patrick Hedström serisini de takip ediyorum. Hatta o serideki karakterler daha soğuk, mesafeli. Tam bir kuzey ruhsuzluğu hakim seriye yani. Ama burada ya yazarın acemiliği ya da bilinçli tercihi var. Bilemiyorum artık.
İşte kızı bu işe hiç bulaştırmamalıydı. Hadi bulaştırdı, başından sonuna kendisi koordine edip her aşamasında bulunmalıydı. Yani acemice oldu her şey bu konuda. Belki de yazarın bilinçli tercihidir bilmem.