Merhaba arkadaşlar. Körlük kitabı için bir etkinliğimiz var biliyorsunuz ve hazır aklımızda kitap tazeyken Görmek içinde bir etkinlik yapalım dedik. Katılmak isterseniz herkesi bekleriz.
Seçimden istenilen sonuç alınmadığı ve boş oy kullanım oranı fazla olduğu için hükümet sıkıyönetim uygulamayı düşünüyor ve sonrasında bunun çok zor olacağını düşünüp farklı bir şeyin peşine düştüler. Acaba tahmin ettiğim şey mi? Körlük salgınını ülkeyi yönetenler mi yaptı? Bu kitap Körlük’ün çıkış noktası mı? Yani Körlük başkarken her şey normal görünüyordu, ülkenin gündemiyle alakalı hiçbir ön bilgi yoktu. Bir adam arabasındayken trafik ışıklarını seyrederken kör oldu. Bir kaos durumu söz konusu değildi ama niye böyle düşündüm bilmiyorum. Neyse okumaya devam ediyorum
Gerçekten Körlük’ten sonra yaşanıyor bunlar. Şu cümleden anlaşıldı durum:“İki olay arasında en ufak bir ilişki olasılığı bulunmadığı aşikâr, Kesinlikle yok, tek ortak nokta renk, biri beyaz körlük salgınıydı, diğeri beyaz renkli boş oy salgını, İlki için şu ana dek bir açıklama bulamadık, Bunun için de yok,”
Aslında bu sayfaya gelmeden önce bir yerde insanların yeme-içme durumlarını konuşurlarken yiyeceğin her zaman sorun olacağını ve birbirleriyle çatışmaya gireceğini söylemişti biri, yani hükümetten biri, orada da tahminim yersiz olduğunu anladım ama daha somut bir şey görmek istedim. Net olarak Körlük’ten ilk kez burada bahsediliyor. 89’da yani. Belki gözümden kaçan bir yer vardır ama sanmıyorum pek.
Kitabın sonu böyle bitmemeliydi, çok sinir oldum. İnsanların kadının yanında duracağını ve o ekibin birbirine yardımcı olacağını düşünmüştüm. O ilk körü ilk kitapta da sevmemiştim zaten, böyle bir pisliği yapmasında hiçbir sakınca görmedim. Keşke o ölseydi, aklım almıyor bu sona. Aşırı ayar oldum
Olayları sindirince yorum yaparım, şu an görmek istemiyorum Görmek’i.
Sonra Haşhaş Savaşında Rin ile tanıştım ve herşeye bakışım değişti. Beni o kadar sinir etti ki üstüne çıkabilecek bir kitap ya da karakter yoktur herhalde Hâlâ 3.kitabı okumadım öyle diyeyim
Sindiremedim ki, yine sinirlendim ama ilk okumam kadar olmadı bu kez.
Körlük’ün devamı niteliğinde bir eser olan Görmek politik bir kurgu; hicivlere, iç monologlara, tartışmalara ve kuşkulara ev sahipliği yapıyor.
Bilinmeyen bir ülkede seçim zamanıdır, hükümet insanların kullanacağı oy için absürd bir heyecan içindedir. Tabii ki bu süreç çok normal, çünkü hepsinde koltuk sevdası, iktidar hırsı olduğu için seçim sonuçlarını dört gözle bekliyorlar. Ama duvara toslayacaklar, nedeni ise insanlar oy kullanmıyor… Düşünüp taşınıyorlar ve ikinci seçim oluyor, bu kez de “boş oy” tablosuyla karşı karşıya kalıyorlar. Ülkenin gerginliği had safhaya çıkıyor ve sadece başkente uygulamak üzere çok değişik-bana kalırsa saçmalıklarla dolu- bir dizi tartışmadan sonra aptalca bir karar alıyorlar: sıkıyönetim.
Bundan sonra işler baya ilginçleşiyor, fakat buraya kadar maalesef sıkıcı bir atmosfer hâkim eserde. Diğeri gibi akıcı ve sürükleyici bir yönü yok, merak duygusu eşlik ediyor yalnızca. Yazar Körlük’te olduğu gibi sık sık kendini göstermiyor Görmek’te. Tabii yine makalemsi bir anlatım var, dışarıdan bir anlatıcının sunduklarıyla yetiniyoruz gene. Kitabın ortalarından sonlarına kadar bir karakterin iç çatışmalarına şahit olmak Körlük’ten çok farklı bir yere taşıyor kitabı. Çünkü siyasi bir kriz yaşanıyor olsa bile insan kendine dönüp düşünceleriyle baş başa kalma ihtiyacını karşılayabiliyor, bu düşünme eylemi sancılı olmasına rağmen. Ama öncesinde, herkes beyaz körlükten nasibini aldığı günlerde bu durum pek söz konusu değildi. Anlatıcının anlattıklarına bağımlıydık, insanlar yaşam savaşı veriyordu ve ahlaksızlar vicdansızdı vb.
Görmek’te Körlük’ün önemli karakterleriyle tekrar buluşma fırsatını elde ediyoruz, fakat hiç istemeyeceğimiz, çok fena şeyler oluyor.
Sonuna nasıl geldim bilmiyorum, hiç böyle bir son istemezdim Görmek için. Bazı şeyler için umutluydum; insanların hükümete karşı tutumları neden oldu umuduma. Ne yazık ki beni çok sinirlendirdi Saramago.
Yazara da çok kızamıyorum aslında, yani insanların kör olmazken bile kör olmalarını başka nasıl anlatabilirdi ki?
Puanım: 7/10
Spoiler
Doktorun karısı ve köpeği ölmemeliydi ya. Göz doktorunu da tutuklayıp götürdüler. Şok içinde bıraktı yazar beni. Hâlâ boş yerlere bakıp devamının gelmesini umdum. Aşırı sinir bozucu bir sondu, kaç gündür unutamıyorum
Tam ayın birinde çıkarıp masanın üstüne koydum, o günden beri gayet başarılı şekilde tozlanıyor . Bu hafta sonu ekstrem saçma yoğunlu bir aktivitem çıkmazsa başlayacağım umarım.