Kadim Kanunlar Serisi

Kadim Kanunlar 3. kitabın Nisan ayında çıkması bekleniyormuş.

3 Beğeni

Doğru tarihi hesaplamak için üstüne en az bir beş ay daha koymalı.

3 Beğeni

İthakide zaman daha yavaş akıyor. Onların nisanı bizim eylul ekimimiz.

Arkadaşlar seriye yakın bir zamanda başlamak istiyorum ama ikinci kitap çok heyecanlı bir son ile bitiyor mu? Bu benim için çok önemli. Beklerim ben, sıkıntı yok ama her şey ikinci kitabın sonuna bağlı. Yani ömrüm son kitabı beklemekle geçsin istemiyorum :roll_eyes:. Ve size göre seri nasıl? Akıcı mı? Evreni orijinal mi? Yoksa kendini tekrar eden gereksiz ayrıntılarla boğan bir seri mi? Spoi yememek için yorumlara hızlıca baktım.

İkinci kitap heyecan beklentisini fazlasıyla karşılıyor fakat ara kitap olması nedeniyle “heyecanlı finale hazırlık” rolünü üstleniyor.

Bana göre seri iyi, okumak isteyen herkese tavsiye ederim. Akıcı ve evreni orijinal. Kendini tekrar etmeme ve gereksiz ayrıntılara boğmama konusunda seriyi fantastik edebiyat içinde ilk beş sıraya rahatlıkla koyulabilir. Yazar hiç uzatmamış, olduğu gibi yazmış.

Ancak ben fantastik romanda konuların biraz uzatılmasını, okuyucunun evrene dahil edilmesi için fazladan uğraş harcanmasını seviyorum, o yüzden bu seri bana biraz fazla yalın gelmişti.

3 Beğeni

Bu incelemeden sonra üzerine biraz düşündüğümde serinin yazdıklarımdan daha fazla övgüyü hak ettiğini fark etmiştim. İlk kitap hakkında şöyle bir incelemem olmuştu.

3 Beğeni

Nedense ben daha yalın fantastik serileri daha çok seviyor ve bağlanıyorum. Yerdenizi sevmemin en büyük etkenlerinden biri de buydu. Tabi ayrıntılar önemli ama boş olmasından ziyade işe yarar olmasını tercih ederim. Tabi bazen insanın canı o uzatılmayı istiyor ama her zaman değil. Çok teşekkür ederim yorum için. :))

@driveinthenails First Law, First Law deniyor artık bu First Law neymiş ben de görmek istiyorum. Sizin yorumunuzla daha çok iştahlandım. Bu iki yorumdan sonra seriye daha şevkli başlayacağımı düşünüyorum ve kafamdaki bazı soru işaretleri yok oldu. Bakalım okurken ben de böyle güzel şeyler hissedecek miyim. Çok teşekkür ederim. :))

2 Beğeni

Seriyi yeni bitirmiş biri olarak geçmiş tahminlerimi değerlendirmek ve fikirlerimi belirtmek istiyorum.
Önce tahminlerde başlayayım. Her tutan tahmin için kendime 1 puan vereceğim.

Sakat dönmese de çenesinden yaralanarak döndü.

Buradan kendime 0,5 puan veriyorum.

Üçüncü kitabın sonuna kadar tutmadığını sanmıştım ama sonuçta tuttu.

Net şekilde 1 puan.

Açıklamaya gerek yok net şekilde 1 puan.

Bunu 1,5 puan bile sayabilirim ama 1 puan diyelim.

Burada kendime olaylar düşündüğümden farklı geliştiği için 0,5 puan vereceğim. Ben ayrılanın Jezal değil Ardee olacağını düşünmüştüm. İkinci ve üçüncü kitap arasında, Jezal dönüş yolundayken, 3 ay kadar bir zaman atlaması var. Bu sürede Ardee ve bir başkası arasında bir aşk başlayacağını, Jezal’ın da bu durumda şehre döneceğini bu olayın da ona karakter gelişimi yaratacağını düşünmüştüm. Ardee ile yakınlaşma potansiyeli bulunan tek karakter ise Glokta’ydı. Ama bunun yerine Jezal Ardee aşkı Jezal kral olana kadar bir süre daha devam etti. Jezal kral olunca ise konumu sebebiyle ayrılmak zorunda kaldı. Sonuçta Ardee ve Glokta evlendi ama ben arada romantizm olacağını düşünmüştüm. Onun yerine biraz politik bir evlilik oldu.

Net 1 puan. Aslında ikinci kitaptan sonra karakterlerin seriyi hangi pozisyonda bitireceğini anlamak çok zor değildi. İlk kitapta binbaşı olan West terfiler alıp albay olduysa eninde sonunda zirveyi görecektir. Glokta konusunda da aynısı geçerli. Sıradan işkenceci Glokta iki kitapta sanırım üç defa terfi aldı. İşin sonunu görmek çok zor değil.

Net 1 puan daha. West ve Glokta için kurduğum mantığın aynısı. O ikisi alt konumlardan en tepeye çıkacaktı. Peki zaten önemli bir asil olan, Müsabakayı kazandığı için geleceği çok parlak görülen, batıda yaralanınca ders alıp daha iyi birine dönüşmeye başlayan Jezal dan Luthar en son nereye gelebilir? Ülkenin iki prensi de öldüğüne ve Kral hasta olduğuna göre yeni kral olabilir. Tek hatam zamanlamaydı. Ben kitabın sonunda kral olacağını sanmıştım ama çok başlarda kral oldu. Aynısı West’in Lord Mareşal olması için de geçerli.

Buradan da 1 puan. İkinci kitabın sonunda Severard muhafızı o gün kimsenin görmediğinden falan bahsediyordu. Tahminimi buna dayanarak yapmıştım. Şimdi anlıyorum ki kimsenin görmeme sebebi Yoru Sulfur’un muhafızı yemiş olmasıymış.

Sonuçta 9 tahmin yapıp 7 puan aldım.

Hangi kısmı yanlış acaba? :joy: Hepsini tutturmuşum resmen. Kendime hayran kaldım.

Seri hakkındaki fikirlerime gelelim. Genel olarak beğendiğim bir seri oldu. Öncelikle karakterlerden tek tek bahsedeceğim.
Glokta fantastik edebiyattaki en beğendiğim karakterlerden biri oldu. Galiba mutlu bir sona ulaşan tek karakter. En azından diğerlerinden mutlu diyelim. Genelde fantastik edebiyat savaşı iyi gösterir. Savaş kahramanlarını ya görmeyiz çünkü kahramanca can vermişlerdir ya da yara almadan kurtulmuş ve harika bir hayata sahiptirler. Glokta bu bakış açısına bir saldırı olarak yazılmış. Muhtemelen ölse büyük bir kahraman olurdu ama ölmedi ve bunun cezasını çekiyor. Fantastik edebiyat içindeki en özgün karakterlerden biri bence. Tabi ki şimdiye kadar okuduklarım üzerinden yorumluyorum.
Logen da çok ilgi çekici bir karakter. Ama onun hikayesiyle ilgili bazı sıkıntılarım var.Hikaye Logen’ın yüksekten suya düşmesiyle başlamıştı ve yine Logen’ın suya düşmesiyle bitti. Ama bunun olacağı çok belliydi. Logen kadar zeki bir adam neden Kuzey’i Kara Dow’a bıraktı onu anlayamadım. Kara Dow o kuzeyli ekibindeki açık ara en güvenilmez karakterdi. En mantıklı hareket Kuzey’i Köpekadam’a bırakıp Dow’u savaş için yanına almak olurdu bence. Yine de değişmeye çalışıp değişememesi ve başladığı yere dönmesi iyi işlenmişti.
Jezal ilk iki kitapta en sevmediğim karakterdi. Ama bu kitapta diğerleri kadar olmasa da beğendim.Kitabın başlarında kral olması benim için bir şok oldu. Ben hikayenin sonunda kral olmasını ve hikayesinin mutlu sonla bitmesini beklemiştim. Onun yerine ana kast içindeki en mutsuz ikinci sonla bitti. Hem sevdiği kızı kaybetti hem de gerçekten kral olamadı. Bayaz’ın kuklası olarak kaldı. Ama ben uzun vadede(20 yıl kadar sonra geçtiğini hatırladığım ikinci üçlemede mesela) Glokta ile beraber bu kitabın sonunda hikayenin büyük kötüsü haline gelmiş olan Bayaz’a karşı bir oyun oynayacaklarını düşünüyorum. Ki önce Bayaz’ı yenip öldürseler sonra da İttifak çok büyük sıkıntılar yaşasa yani Bayaz kötü de olsa yöntemleri işe yarıyordu sonucu çıksa ilginç olabilir. Glokta üç kitaptır sürekli yükseliyor ve kendisinden yukarıda sadece Bayaz kaldı. Şimdi de onu elemeyi deneyecektir.
Ferro’nun karakteri ve güçleri ilginç. Ben kişiliğini biraz Glokta’ya benzetiyorum. Sadece Glokta fiziksel olarak hasar görmüş Ferro zihinsel olarak hasar görmüş. Bir de Ferro tamamen hislerine göre hareket ediyor ve konuşuyor ama Glokta düşünerek konuşuyor. Tabi bu durum da Glokta’nın sakatlığına bağlı bence. Ferro da Logen gibi tam olarak başladığı yere döndü. Ama bir farkla. Artık sıradan askerler öldürmenin ötesine geçip üst rütbelileri öldürmeye başlayabilir. Mamun’u öldürdüğüne göre Ölüyiyenler onun için çok sorun olmaz. Yine de Khalul’u öldürebilecek kadar güçlü olduğunu sanmıyorum.
West bence serideki kişilik olarak en iyi karakterdi. Onun da kusurları vardı ama buna rağmen sevdim. Ve normal olarak en iyi karakter en ağır cezayı alıp Bayaz yüzünden hayatını kaybetti. Ben hayatta kalıp kitabın sonunda askeri başarılarından ötürü Lord Mareşal yapılacağını falan düşünmüştüm. Bu kadar saçma bir sebeple ölmesine sinir oldum. Ama bu yazdığım yazara bir eleştiri değil. Gerçekte de iyi insanlar saçma sapan sebeplerden ölüyorlar.
Bayaz’a hep sinir olmuştum zaten bu kitapta zirveye çıktı. Krallığı yönetmesi ve herkese emir vermeye kalkması sinir bozucuydu ama sorun değildi. Ama Yulwei’i öldürmesini(Öldü mü ondan da emin değilim aslında ama önemli değil. Muhtemelen bir daha görmeyiz.) affedemem. Bayaz Khalul savaşı bana ABD Rusya soğuk savaşını hatırlattı. İki büyük güç olarak birbirlerinden nefret ediyorlar ama kendileri savaşmak yerine olayla hiç alakası olmayan iki devleti savaştırıyorlar. Normal bir durumda Gurkhul İttifak’a savaş açmazdı.
Köpekadam bence diğer karakterler kadar ilginç değildi. Yine de kişiliğini sevmiştim. Diğerleri kadar uzun yazmayacağım. Bence hikayesi fazla yarım kaldı. Umarım devam kitaplarında hikayesi devam ediyordur. Gerçi İthaki’nin basacağını sanmam. Olmadı orijinalinden okurum.
Genel hikaye fantastik edebiyat klişelerine tepki olarak yazılmış. Logen klişe bir geçmişinden pişman olmuş kötü karakter. Ama benzer karakterlerden çok farklı işlenip çok farklı bir yere varıyor. Jezal’ı klasik gelecek vaat eden iyi kalpli sarışın asil sayabiliriz. Ama okudukça görüyoruz ki o tiplemeye çok uzak biri. Bayaz Jezal gibi genç karakterlere mentorluk yapacak yaşlı büyücü, bir nevi Gandalf, gibi tanıtılıyor. İlerledikçe sinir olmaya başlıyorsunuz. Pov karakterleri ilk kitap boyunca dünyayı dolaşıp kitabın en sonunda buluşuyorlar. Ve siz bir arada seyahat etmelerini beklerken ayrılıyorlar herkes dünyanın başka bir köşesine gönderiliyor. İkinci kitapta birkaç önemli hikaye var. Bunlardan biri tamamen Yüzüklerin Efendisi benzeri bir yolculukta önemli bir nesneyi almak için dünyanın öbür ucuna giderken geçiyor. Sonunda o nesneyi alamıyorlar. Yolculuk tamamen boşa geçmiş oluyor. Burada konuyla ilgili bir alıntı bırakacağım. Spoiler yok.

“Yine şu lanet olasıca kitabı okumaya çalışıyordum.” Ardee sandalyelerden birinin üzerindeki kalın cildi işaret etti.
Glokta, “Yaratan’ın Düşüşü,” diye mırıldandı. “O saçma sapan şeyi mi okuyorsun? Büyüler, kahramanlık falan. Ben birincisini bile bitirememiştim.”
"Seni anlıyorum. Ben üçüncüye geçtim ve hiç kolaylaşmıyor. Lanet olasıca büyücülerin sayısı çok fazla. Birini ötekiyle karıştırıp duruyorum. Savaşlar ve bitmek tükenmek bilmeyen seyahatler, oradan oraya gitmeler. Yemin ediyorum, bir daha haritaya bakmak zorunda kalırsam kendimi öldüreceğim.

Karakterlerin hepsi gri ama çoğu siyaha yakın bir gri. Yazarın asıl başarısı burada ortaya çıkıyor bence. Başka bir seride olsa herkesin nefret edeceği İşkenceci Glokta bu seride neredeyse herkesin favorisi. Benzer şeyler Logen, Jezal ve Ferro için de geçerli. İlerledikçe anlaşılıyor ki bu dünyada herkes gri. Bazıları daha koyu bazıları daha açık. Okurun bazı karakterlerin tarafını tutma sebebi sadece kitabın o karakterlerin bakış açısından yazılmış olması. Kendinizi ilk bakışta nefret edeceğinizi sandığınız karakterlerin başarılı olmasını isterken buluyorsunuz.

Bu kitabı okurken bu evrenden bir dizi yapılması gerektiğini düşündüm. Kalan kitaplar da bu seviyedeyse ve iyi uyarlanabilirse düzgün finale sahip bir Game of Thrones olma potansiyeli taşıyor. Ama bu uyarlamanın önünde üç engel var. İlki aşırı kan ve şiddet. Dizide olunca fazla sert gelebilir. Özellikle o Glokta sahneleri okurken bile rahatsız ediyor, görmeyi düşünemiyorum. İkinci engel karakterlerin iç monologları. Bu iç monologlar ve özellikle Glokta’nın kara mizahı serinin şiddet sahnelerindeki sertliği yumuşatmakta ve okurun karakteri anlamasını sağlamakta çok başarılı. Ama diziye ne kadar iyi geçirilebilir emin değilim. Üçüncü sıkıntımız ise İttifak’a ve Bayaz’a düşman olan Gurkhul halkının siyahi kişilerden oluşması. Dizi çekilirse kesin bir noktada siyahiler kötü gösteriliyor diye olay çıkar. Seriyi uyarlayacak paraya sahip kişiler de bu durumu risk olarak görebilirler. Biraz yabancı yorumlara baktım seriyi okuyanların çoğu Asoiaf’a benziyor diye başlamış zaten. Dizi olsa insanlardaki Game of Thrones boşluğunu doldurabileceğini düşünüyorum. Ayrıca dizide Bayaz’ı Patrick Stewart oynasa süper olmaz mıydı?
Son olarak çeviriden biraz bahsedeceğim. Orijinaliyle kıyaslamadım ama okurken gözüme batan bir yanlış yoktu. Tabi editörlük sıkıntıları çoğu İthaki kitabında olduğu gibi bu kitapta da vardı. Kitap boyunca ara ara yazım ve noktalama yanlışları yakaladım. Umarım İthaki standalone kitapları da basar ama pek sanmıyorum. Belki bir gün dizisi gelirse devam ederler, kim bilir?
Sonuç olarak fantastik okuyorsanız ama birbirinin benzeri fantastiklerden sıkıldıysanız size farklı ve güzel gelecek bir seri. Ama başlangıç serisi olarak önermem. Yazarın yapmaya çalıştığı şeyi anlamak için biraz fantastik okumuş olmak lazım.

7 Beğeni

Benim hafızam çok iyi değildir. Aslında demek istediğim “hatırladıklarım arasında doğru tahmin ettiklerin var, diğerlerini hatırlamıyorum” ama cümleyi öyle kurmamışım, haklısın. Yoksa mesela Ferro kimdi hiçbir fikrim yok şu an.

Tebrikler.

Ben de. :slight_smile:

1 Beğeni

Logen kadar zeki bir adam neden Kuzey’i Kara Dow’a bıraktı onu anlayamadım. Kara Dow o kuzeyli ekibindeki açık ara en güvenilmez karakterdi.

Kendi isteğiyle bırakmadı. Kara Dow darbeyle kendisini lider yaptı.

1 Beğeni

Logen biz İttifak’a yardım ederken Bethod’un oğullarıyla savaşacak biri lazım diyor. Kara Dow ben yaparım diyor. Logen da hiç sorgulamadan tamam ben dönene kadar burayı yönet diyor. Darbe dediğiniz sanırım Logen yönetimi geçici olarak Dow’a bıraktıktan sonra Dow’un yönetime el koyması. Ama en başında geçici olarak bırakmak bir hataydı zaten.

1 Beğeni

Logen onca zamandan sonra ihanet beklemediği için başka bir amacı olduğundan şüphelenmedi galiba.

1 Beğeni

Bence Dow, Logen Tul Duru’yu öldürdüğünde bu kararı vermişti. Yanlış hatırlamıyorsam daha önce hiç yapmadığı bir şekilde Dow, Tul Duru’nun cenazesinde konuşma yapıyordu.

Eh tabi diğer saldıranların da Logen ile ölüm dışında kapanmayacak davaları vardı.

1 Beğeni

Kadim Kanunlar’ın dizi olarak asla Asoiaf’ın karşısına çıkamayacağını düşünüyorum. Çünkü genel çoğunluk tükettiği içerikte duygu yoğunluğu istiyor. Asoiaf her türlü duyguyu okuyucuya yoğun olarak aktarabiliyorken Kadim Kanunlar yazı le okuyucu arasına gri bir perde yerleştiriyor ve duyguları çıplak gerçekçi şekilde aktarmayı tercih ediyor

Ayrıca, kitabı özellikle mi bu kadar dikkatli okuyorsunuz, yoksa özel yetenek gibi bir şey mi?

1 Beğeni

Dikkatli okumak Asoiaf, Kralkatili gibi serilerden alışkanlık kaldı. Ama bence Tohum ile ilgili olan dışındakileri tahmin etmek zor değildi.

Kadim Kanunlar size çok şey hissettirmemiş. Ama benim gibi karakterlere bağlanan kişilere hissettirdi. Hissettirme sebebi duyguyu çok yoğun vermeye çalışması değildi. Sevdiğim, üç kitaptır bağlandığım karakterlerin başına gelen ve sert gerçekçi şekilde yazılmış olaylar olmasıydı.

Herhalde en iyi örnek West’in ölümü olur. Karaktere bağlanmayan kişiler çok umursamaz ama karaktere bağlananlar için çok şey hissettirir. Hatta dizide daha etkileyici olacağına eminim.

5 Beğeni

Şuraya kendime not alayım.

Astıktan Sonra kitabını okuyorum. 100. sayfayı yeni geçtim. Jezal denilen adam Kral olacakmış gibi hissediyorum. Bunu Bayaz Bıçağın Kendisi kitabında yanına aldığından beri düşünüyorum. Umarım böyle olmaz. Hiç hoşuma gitmeyecek bir şey olur. Bana göre çok klişe. Aklı bir karış havada her şeyden habersiz saftirik kişi kralın çocuğu çıkar ve dan! Meh…

Sult zaten aleni hain. Bir yerde ölüp gider.

Bayaz da sütten çıkma ak kaşık gibi geziyor. Şu banka işinin arkasından da Bayaz çıkacak gibi ki umarım çıkmaz. Böyle bir evrende Yaratan’ın bile unuttuğu bir oyukta para basmıyorsa -ki imkansız- bu bankanın arkasında bu adam vardır. Bütün kurguyu bir adamın sırtlaması güzel değil. En azından böyle bir kitapta güzel değil. Daha basit eğlencelik bir kitapta olsa sorun etmezdim. Ters köşeler olacak mı, göreceğim.

Neyse, atmosfer çok güzel. Glokta favori karakterim. O kadar uyuz ki bayılıyorum. Zeki bir karakter. Ben olsam her şeyi çözüp aydınlattığında ve bunun hazzını yaşadığı anda öldürürdüm ama yazar bunu yapmayacaktır. Bu tarz karakterlerden yazarlar kolay kurtulamıyor. Seri sonunda bu mesaja dönerim. İyi mi yoksa kötü mü fikir yürüttüm göreceğim.

Ardee’nin Glokta ile birlikte olacağını düşünüyorum. İlk karşılaşmada böyle bir hissiyatım oldu. Kitap sanki bu iki kişinin kaderini birbirine yazmış gibi. Bunu da West ile ilişkilendiriyorum. West çok kendini layık göremeyen bir karakter. Bu tarz karakterler bir yere kadar yükselir, şaşkınlık geçirir ve sonra lap diye ölür. Muhtemelen buna benzer bir şey yaşanır ve Glokta da kızla kalır. Ne kadar habis bir zihni olsa da bir noktada zayıf bir duygusallığı var Glokta’nın.

Tohum mevzusu çok gizemli tutulmuş. Bir şey çok gizleniyorsa çok ortadadır diye düşünürüm ve bakışlarımı hemen yakına çevirim. Yaratan’ın evindeki o sabit duran şey tohum olabilir.

Bayaz’ın çırağı bir noktada ihanet edecek. Olduğundan azı gibi görün mantığı var diyorum ben.

Ekleme:

Dow ve Logen silah arkadaşı iken araya giren süreyle bir anda Dow’da çok anlamsız bir değişim oldu. Zamanla olsa anlardım fakat çok aykırı bir hamle olduğunu düşünüyorum ve sırıtıyor. Sanki yazarın sonradan aklına gelmiş de araya sıkıştırmış gibi. Logen ve Dow’un bir noktada karşı karşıya gelebilir. Logen ölür mü, ölmez mi bilemiyorum çünkü ölebileceğini sanmıyorum. Her türlü acı çekse de hayatta kalırmış gibi geliyor. Muhtemelen bu şeytanlardan gelen güçle alakalı bir lanetlenmişlik var gibi.

Bazı karakterler çok ikinci plana atılmış bana kalırsa. Tul çok unutulmuş bir karakter. Hepsi hakkında konuşulurken Tul epey pas geçiliyor. Akışın içinde herkes kendisine bir yer bulurken Tul maalesef bulamıyor pek. Gözden çıkartılmış olduğunu ve öleceğini düşünüyorum.

Glokta bana kalırsa saray nazırı tarzı güçlü bir yere çıkacak. Teorilerimin doğruluğuna güvenerek ilerleyecek olursam muhtemelen Bayaz bankanın da sahibi olduğu için veya arkasındaki adam olduğu için Glokta’dan borcuna istinaden bunu yapmaya zorlayacaktır.

Bir şekilde Bayaz ölecek ama kim öldürecek bilemiyorum. Belki Ferro olabilir. Ama çırağı da var. Ters köşe yapacaksa Ferro öldürür ama yapmayacaksa çırak öldürür tabii daha önce çırağın kafasını Bayaz havaya uçurmazsa.

Ekleme 2: Jezal kral oldu. Bunu doğru bilmişim. Bir prensesle evleneceği de çok ortada haliyle. Ardee hamileyse hiç şaşırmam ama bu bir şey değiştirmez. Kralın gayrimeşru çocuğu olacaktır. Aslında güzel bir kurgu olur. Glokta saray nazırı, Ardee ile evli ve kralın gayrimeşru çocuğuna bakıcılık ediyor. Gelecekteki kralı kendi üvey oğlu yapmak için bir dünya olay. :sweat_smile: Fazla abarttım galiba.

Seride birçok nokta havada kalacakmış gibi geliyor bana. Okuyucuya bırakılan yanlar öyle çok sevdiğim şeyler değil. Belli bir oranın üstünde sevmiyorum ama bu da gerçekçi bir yaklaşım olur.

Okuyup kafamdaki düşünceler kesinleşince eklemeler yaparım. Bunlardan yüzde 97.3 oranında emin sayılırım.

Ekleme: Seyrüseferci’ye de bayılıyorum. İnsanı çileden çıkartma konusunda kayda değer bir marifeti var. :joy:

6 Beğeni

Astıktan Sonra’nın editörlük kısmını nasıl buldunuz?

1 Beğeni

Bir parça daha iyi ama hâlâ sorunlar var. Yüzde 60 daha iyi desek daha doğru olur şimdilik.

2 Beğeni

Seri şu anda 3 kitap gözüküyor fakat çıkacak yeni kitaplar var mı? Ona göre alıp başlamayı düşünüyorum.

Üç kitap sonunda final yapıyor. Aynı evrende geçen başka kitaplar da var ve İthaki belki basarız demişti. Ama o kitapları okumak zorunlu değil.