Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar

“Ruhtaki Stalin” sansürden yola çıkarak kabul gören popüler işler ile kabul görmekte zorlanan hatta engellenmeye çalışılan işler arasındaki ayrıma dikkat çekiyor.

Devamı...

Bu ayrımın tek bir yönden gerçekleşmediğinin de altı çiziliyor. Yaşanılan toplum; insanların -ve genel olarak halkın- ihtiyaç duyduğu ama farkında olmadıkları bilgi ve kılavuzlar. Otoritedekilerin tutumu; o bilgi ve kılavuzların yaratabileceği değişimin halktan gelen talebi nasıl değiştirebileceği ve bunların yaratacağı yeni yükümlülükler. Denetim mekanizması; halkın ve otoritenin dikkatini çeken bilgi ve kılavuz hakkında ne yapılıp yapılmayacağı. Tüketicinin algısı; o bilgi ve kılavuzluğun gönlü hoş tutan tepkisellikler yaratması sebebiylen mi, yoksa eyleme geçirmek için uyaran huzursuzluklar yaratması sebebiylen mi ilgi uyandırdığı. Ekonomik çarklar; o bilgi ve kılavuzluğun kendine çektiği popülerliğin yarattığı mali birikim ve güce göre, üretimin ve dağıtımın desteklenmesi. Yayılması; ulaştığı kişi sayısının belli bir sınırın altında kalması veya üstüne çıkması. Yaygınlaşma biçimi; o bilgi ve kılavuzun yarattığı his ve düşünceler sebebiyle esere bağlanmanın ya da eseri yok saymaya çalışmanın övgü
ya da yergi olarak dışa vurumu, o bağlamda eserin olumlu veya olumsuz bulunan yönleriyle anılması, o intibalar üzerinden tartışmaya açılması. Üretilenin niteliği; o bilgi ve kılavuzun kaynağı eserin insanlarda anlık tepkiler uyandırarak yatıştırmakla mı, eyleme geçirmeye yönelten huzursuzluklar uyandırmakla mı meydana geldiği. Üreticinin niteliği; insanlara, içinde bulunduğu topluma ve onun var ettiği otoritenin doğru ve yanlışlarına karşı nasıl bir tutum sergilediği, eserini "nasıl"a göre mi "neden"e göre mi ortaya koyduğu, diğerlerinin suyuna giderek mi, yoksa onların iyiliği için hoşlarına gitmeyeni hatırlatarak mı üretim yaptığı…

Hepsi aynı anda birbirlerini etkiliyor.

Bu yazıda teoride hoş pratikteyse etkisi veya doğruluğu tartışmalı öğütleri el üstünde tutan ya da vadettiği şeyler açısından sınırlı işlerin neden çabucak popülerleştiği hakkında minik ipuçları veriliyor. Ayrıca teoride olduğu kadar pratikte de mevcut durumları güzelcene özetleyebilen, farkına vardıran işlerin arkasındaki dinamiklerin neden aynı zamanda genelin beğenisini kazanmakta zorlandığı hakkında fikir de veriyor. Tabii popüler ile popüler olmada zorlanan arasındaki bu ince çizgi sebebiyle iyi ve kötü eseri ayırt etmenin zorluğuna da değinilmiş.

@marydinkle,

Bu durum ülkemizle sınırlı değil. Kültür/sanat ürünlerine dair genel bakış, kendi tutkulu çevresi için bile pek iç açıcı gelmiyor.

Devamı...

Genel/Popüler/Ana Akımda zaten kültür/sanat ürünleri yazıda bahsedilen “eylemle eş tutulamayacak tepkiler verdirerek rahatlatma” araçları gibi algılanıyor. Rahatlatma amacını yerine getirmesi istenen eğlence araçları olarak algılanıyor.

O yüzden sık sık “Okuyun/izleyin/dinleyin geçin, kafanızı fazla meşgul etmeyin!” tarzı nasihatler verilip duruluyor.

O nasihati uygulayabilmek için bile algılarımızı ve bilişsel yeteneklerimizi çalıştırmak gerek. Ancak tüketilen şeyin “neden” eğlendirdiği, beğeni veya rahatsızlık oluşturduğuna dair düşünmeye zaman ayrılması (algı ve bilişsel yeteneklerimizi odaklı ve koordineli biçimde çalıştırmak) israf olarak algılanıyor.

Sanırım bu yüzdem eserleri şekilci açıdan değerlendirmek, uyandırdıkları ilk duygu üzerinden yargılamak yaygın. Bu sebeple çoğunlukla olay örgüsündeki ayrıntılar tartışma konusu oluyor; o ayrıntının çalışmanın bütünündeki işlevi, uyandırdığı duygu ve düşüncelerin o bütüncüllük içerisinde nereye kanalize edildiğine dikkat edilemeyebiliniyor.

Bir sanat dalına, türe, eser sahibinin çalışmasına vb. özel olarak ilgi duyan, takipçilik eden kesim için bile aynı şey geçerli olabiliyor.

Sansür konusu başlı başına bir konu. Önceden, yerli veya yersiz tepkilerinin arkasındaki sebeplere dair bir şeyler yazmıştım. Link

6 Beğeni