Çeviriden kaynaklanıyor "gibi"ler.
“Its lid gave a bulging pop.”
“Kapağı kabarmış konserveler gibi pat ederek açıldı”
Çevirmen nasıl anlatırım derken gibi kullanmış.
Çevirmenin tek gibi kullanabileceği yer ‘At any moment the Martian air might draw his soul from him, as marrow comes from a white bone.’
Yani oda kötü çevirilmiş de artık birşey diyince sürekli tepki aldığım için susuyorum.
Adam “The wind blew, whining” i “Rüzgar tüm benliklerini söküp atmak istiyormuş gibi esti” diye çevirmiş. “Esti rüzgar, ıslık çalarak” diye çevirse bile kabullenirdik.
“O an Mars’ın havası iliğin beyaz kemikten ayırır gibi, Ruhunu bedeninden çekip alabilirdi” tek “gibi” gerektiren yer. Biraz kolaya kaçıyorlar çeviri yaparken.
Ahahahah yok yok korku okumayı sevmiyorum pek. Başlıkta Bradbury geçince portal açıp geldim buraya. Çeviri yorumu yapmamam lazım diye günde 10 kere tekrarlıyorum artık
Dediğim gibi! Bradbury okurken hiç rahatsız olmadım ben. Kişiye göre değişiyor demek ki. Zaman Çarkı’nı da hiç okumadım. Belki bir gün okurum. Bakarsınız ben de o herkesin övdüğü seriyi daha ilk 50 sayfasını okuduktan sonra bırakırım. (Umarım öyle bir şey olmaz. )
Hiç sanmıyorum. Girişteki o kısa bölüm beni hep etkilemiştir ama nedense üç kere denedikten sonra ilerleyebildim. Sanırım girişteki etkileyici atmosferden çıkıp bir at arabasında yol alamadım.
Bir türlü ısınamadım şu seriye. Çıktıkça da alıyorum sapıttım iyice.
Yok abi bana hitap etmiyor yazı fontundan seçilen eserlere kadar benimle hiç alakası yok neredeyse ama kapağından dolayı mıdır seri olduğundan mıdır, gidip gidip alıyorum çıldıracağım.
Aslında çok güzel kitaplar var, kitapların bazıları artık klasikleşmiş (örneğin Lovecraft, Vampir, Dracula…)
Okuyunca sevmediğim birkaç kitap benim de oldu. Henüz seriden okumadığım Golem, Carmilla ve Sarı Duvar kağıdını değerlendirme dışı tutuyorum genel anlamda dizi içerisinde yayınlanan kitapları sevdim ben.
Henüz seriden hiç kitap okumayan arkadaşlara, hangisini okusam diye düşünen arkadaşlara (klasikleşmiş olanları saymadan) seriden kısa olan 4 kitap önerebilirim.
Yürek Burgusu
Mathilda
Üç Sahtekar
Hareket İblisi
Serinin çok sayfa sayısına sahip Dokudünya, İtfaiyeci ve Şeytan kitapları var, Dokudünya kitabını ben okurken, olayların biraz uzatılmasından dolayı sıkıldım ve pek sevemedim ama forumda yanlış hatırlamıyorsam @Bay_Karamsar 'ın seriden sevdiği kitaplar arasında. İtfaiyeci ve Şeytan kitaplarını ben sevmiştim. İtfaiyeci kitabını okurken, hikaye benzemiyor ama bana Sanderson’ın Steelheart serisi çağrışımlarını yapmıştı.
Cehennemlik Yürek var. Okumadın mı? Harikaydı bence. Türü sevenler için gerçekten güzeldi. Sarı Duvar Kağıdı’nı başka yayından okudum ama tekrar okuyacağım. Özellikle ayrı bir kitap olması çok hoşuma gidiyor.
Bu kadar kitap çıkartıp da Howard olmaması… Bilemiyorum. Lovecraft’tan daha çok seviyorum. Bu seride bir de Saki bekliyorum. Bazı öyküleri olmazsa olmaz.
Cehennemlik Yürek’i çook beğenerek okudum. Gece okudum hastanede nöbetçiydim. Sonra dört gibi bir saat yattım. Rüyama girmiş. Kutuyu açmışım. Cenobite’ler geldi. Ağzıma ettiler. Zaten işim gereği kanlarla uğraşıyorum. Kan kan diye diye uyandım. Clive Barker’e hayran kaldım. Sıkmadan kendine bağlayan bir kitap.
Mutlaka olacaklar.
