Katiska

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Katiska – Aylık Öykü Seçkisi

image

I. BÖLÜM: MERAK Hava soğuk ve kapalıydı bulutlar iki günü aşkın bir süredir güneşi göstermemekte inat ediyordu hoş gösterse ne olacaktı insanlar bu vahim salgının yayılmaması için dışarı çıkamıyordu. Okullar kapatılmış, çoğu iş yeri ücretsiz izin vererek çalışanlarını evlerine yollamıştı. Kendi evlerimizde hapsolmuştuk. Bu durum benim gibi zaten evden çıkmaktan hoşlanmayan biri için bile can… (DEVAMI…)

2 Beğeni

Öykünün anlatımdaki duruluğunu ve kelime seçimini beğendim. Her yazarın kendisine ait bir stili var ama bölümler birbirinden çok bağımsız hissettirdi. İkinci bir husus artık günümüz öyküsünde hedefin biraz da okuyucuyu yazıya odaklamak olduğu düşünülürse ikinci paragraftan başlasa (çocuğun nerden gelip nereye gittiği sorusuyla) bu öykü daha kolay okuyucuyu yakalardı gibime geliyor. Yazmaya devam edin, elinize sağlık.

1 Beğeni

Merhaba, öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bahsettiğiniz noktalara sonraki hikâyelerimde mutlaka dikkat edeceğim. Aslında bu benim ilk hikâyem ve zaman makinesi konusunu düşündükçe “söz uçar yazı kalır ve yüz yıllar içinde seyahat eder.” mantığı ile önemli bir toplumsal olayın gündelik hayatta ve insan psikolojisi üstünde nasıl bir etki yarattığını not düşmek istedim sanırım. Ama yorumunuz çok doğru, okuyucuyu hikaye içinde tutmalıyım. Yorumlamaya ve tecrübenizi aktarmaya devam edin lütfen benim gibi yeni başlayanlar için çok önemli bir yol gösterici bu yorumlar. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Sonuna kadar merakla okutan bir öyküydü ve neler olacağını asla tahmin edemedim, emeğinize sağlık. :slight_smile:

1 Beğeni

Birkaç yere değinmek istiyorum. Benzer olguları tek örnekle açıklayacağım. Metnin tamamına uyarlamak mümkün.

Çağlar değişse de bir yazarın uyması gereken temel kurallar hiç değişmez. Bunlar, edebiyatın dayanak noktalarıdır. Doğru temellere dayanmayan metinlerin tadı dağılır.

Hava soğuk ve kapalıydı bulutlar iki günü aşkın bir süredir güneşi göstermemekte inat ediyordu hoş gösterse ne olacaktı insanlar bu vahim salgının yayılmaması için dışarı çıkamıyordu.

‘Hava soğuk ve kapalıydı. Bulutlar, iki günü aşkın bir süredir güneşi göstermemekte inat ediyordu. Hoş, gösterse…’

Peş peşe -yordu ekini kullanmak okuyucunun zihnini daraltıyor. Metne akıcılık kazandırmak için anlatım dinamiklerinizi canlandırmanız mümkün. Bunun elbette birçok yöntemi var. Ben aklıma gelen basit bir örnek sunayım izninizle.

‘Hava yine, soğuk ve kapalıydı.’ Bu ifade bizi bir sonraki cümleye hazırlar. Zihnimiz, bu hadisenin en azından canımızı sıkacak kadar uzun bir süredir var olduğu fikrine kapılır. Belki kahramanımız üst üste iki gün kapalı havaya bile tahammül edemeyen biridir veyahut belki de bu aylardır devam eden bir durumdur ve bunu kanıksamıştır. Birçok ihtimal mümkün. Unutmayın, attığımız her adım bir sonraki adıma hazırlıktır. Okuyucuyu dahil ettiğiniz her olasılıkta, okuyucunun metne daha sıkı sarılır. Ancak, kendimizden bir parça aktardığımız şeyleri severiz. Okuyucunun aktif katılımı çok önemli. O yüzden dizginlerden birini okuyucuya verin.

Bulutların güneşi göstermemesi, onlara içkin bir özelliktir ve bunu inatla değil, tembellikleriyle niteleyebiliriz. Orada var olmaya devam ettikleri sürece zaten kendiliğinden güneşe engel olacaklardır. Nitelemeleri daha akılcı kullanarak metni kısaltabilir, özümsenmesini kolaylaştırabiliriz. Örneğin, ‘Bulutların tembelliği, güneşi unutturacak cinstendi.’ gibi bir ifade farklı bir tat bırakabilir. Örnekleri siz çeşitlendirebilirsiniz muhakkak. Bunlar şimdilik ilk düşünüşte aklıma gelenler.

Okullar kapatılmış, çoğu iş yeri ücretsiz izin vererek çalışanlarını evlerine yollamıştı. Kendi evlerimizde hapsolmuştuk. Bu durum benim gibi zaten evden çıkmaktan hoşlanmayan biri için bile can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.

Genellikle yazarın anlatmasından ziyade ima etmesi veyahut göstermesi istenir. Kahramanın nitelikleri kendiliğinden ortaya çıksa daha iyi olur. Örneğin, ‘Dört duvar arasında vakit geçirmek konusunda yeterince idmanlı olsam da…’ benzeri öncül bir ifade kullanılabilir.

Bu on beş günde bir gerçekleşen içi insanla dolu markete girip çıkma maceralarımızın sonunda, evimize döndüğümüzde daha erzakları yerleştirirken acaba boğazımız mı ağrıyordu yoksa ateşimiz mi çıkmıştı diye düşünmekten kıvranıyorduk.

Kullandığımız sözcüklerin temel ve yan anlamlarına hakim olmak önemlidir. Kıvranmak; süreğen, katmerli bir acı çekişi ifade ettiğinden, eylem sonrası gelişen bir obsesyonu açıklamak için uygun bir ifade gibi gelmedi bana.

içimin titrediğini hissettim…kalbinin korku ve endişe ile…Yüreğimin sıkıştığını hissettim hemen öfkeli bakışlarımı adamın üstüne diktim…

Bu hataları yeni yazarlarda daha sık görüyorum. Sanki sürekli çarpıcı, göz alıcı, hayret verici bir şeyler olmalıymış gibi eylemler ve tepkiler hep bu vurguyla veriliyor. Bu eylemlerin metinde olgunlaşabilmesi için okurun yeterli nüfuzu ve karakterlerin motivasyonu olmalıdır. Karakter motivasyonlarını anlayamazsak eylemler asılsız ve vasıfsız kalır. İstedikleri kadar uçup kaçsın, hiçbir his uyandırmazlar.

Bunlar metne daha farklı açılardan bakmanız için sunduğum örneklerden bazıları. Eklerin(özellikle -de eki) ve bazı kelimelerin yazımında hatalar var. Metin okuyucuyu yakalamak konusunda yetersiz bana göre.

Elinize sağlık.

3 Beğeni

@Aremas Değerli Onur Şahin bulutlar bana göre inatçıydı o kadar. Ayrıca dilbilgisi hataları eleştirmek kabul edilebilir ama illaki anlatım eleştirilecekse elle tutulur veriler olması gerekir yoksa eleştiriler öneriden öteye gitmez ki sizde eleştirinizi yazarken öneri cümleleri kullanmak zorunda kalmışsınız. Ayrıca burası babanızın çiftliği değil eleştirilerinizi doğrudan metinden alarak örnek vermekte kaba bir davranış olmuş. Burada ileri geri eleştiren çok oldu hiçbirine böle bir cevap vermedim teşekkür ettim, onayladım, dikkat edeceğim dedim ama siz çizginizi aştınız. Ve açıkçası başka işlerimden ötürü yazmayacaktım bir süre ama inat çok pis bir huyumdur artık ölene dek yazacağım istemiyorsanız okumayın gücünüz varsa yayınlatmayın. Son olarak genç yazarlar böle yazmak istiyorlarsa yazarlar burası özgür bir dünya okumazsınız olur biter.

Benim bu sitede hiçbir yetkim yok. Yayınlatmak da yayınlatmamak da benimle ilgili değil. Yazı dili olduğu için belki sert gelmiş olabilir size. Benim sitede yer alan önceki edebiyat eleştirilerim de benzer niteliktedir. Yargılayıcı bir dil kullanmak değil amacım. Hiç kimse, diğerinin eleştirisini bütünüyle sindirmek zorunda değil. Kabul etmek zorunda da değil. İfadelerimin arasında aşağılama ya da sınıflama yok. Metinleri yazarın algoritmasının dışında eleştirmek; o metne ya da yazara sataşmak, onu aşağılamak değildir. Bu böyle olsun demiyorum, hiçbir eleştirimde demedim. Örnekler sunarak farklı bakış açıları açısından irdeliyorum hepsi bu.

Genç yazarlar elbette istediği gibi yazabilir, konu bu değil. Burası bir edebiyat platformu ise edebi meselelerin konuşulması kadar normal bir şey yok. Aksi takdirde wattpad tarzı oluşumlardan bir farkı kalmaz.

2 Beğeni

@Aremas Bulutların tembelliği, güneşi unutturacak cinstendi. Dört duvar arasında vakit geçirmek konusunda yeterince idmanlı olsam da…’
Cümlelerini siz hikâye yazdığınızda kullanırsınız. Bulutların tembelliği yada idmanlı olmak atasözü yada deyim olsaydı dahi beni onları yazımda kullanmak mecburiyetinde değilim. Bu benim hikayem, benim kalemim, benim sesim. Diğer eleştirileriniz azda olsa edebi eleştiri olarak değerlendirilebilir onlara cevap vermeyeceğim.Son olarak eleştirmek demokratik bir hak olduğu gibi eleştiriye katılmamakta demokratik bir haktır. Benim size önerim sizden önceki eleştirileri okuyarak üslubunuzu yumuşatmanızdır, buradaki yazarlık mecburiyetten değil kalpten gelerek yapılıyor ve biz birbirimize eleştirilerimizi bunu unutmadan yapmaya çalışıyoruz çünkü amacımız kimseye yön vermek değil ufak hatalarını düzelttirip, yüreklendirmek. Sonuç olarak benim hikayelerimi sevmek zorunda değilsiniz ama bende sizin istediğiniz gibi yazmak zorunda değilim.

1 Beğeni

Böyle bir iddiada değilim. Ben cümleleri fikir jimnastiği açısından sunuyorum. Bunları koyun demek değil o. Neyse Pınar Hanım. Aynı şeye farklı şekilde işaret ediyoruz zannımca. Ben şahsınızı hedef almadım. Sağlıcakla kalınız.

1 Beğeni

Onur bey kendi fikirlerini söyleyince yazarımız kızmış. Sırf böyle olaylar için bütün öyküleri okusam da yorum yazmıyorum. Amaç insanların hevesini kırmak değil beğenmediğimiz yerleri söylemek feedback almak dünyanın en değerli şeyi iken böylesine kızmak tepki göstermek çok anlamsız değil mi?

@Rotiron Kerem bey, Onur beyden başka kimsenin eleştirisine olumsuz bir yanıt vermedim. Onur bey beni ilk eleştiren kişi değil diğer eleştirilere bakarak onları da örnek alabilirdiniz. Siz Onur beyi örnek almayı tercih etmişsiniz.

Onur beyin neyi yanlış yaptığını anlamadım. Metinden örnek vererek yazması neden kaba olsun veya neden sizin yazınızı yayınlatmamaya çalışsın agresif misiniz birazcık?

Eleştiri yapma şekli hatalı olabilir ya da eleştiri yapanı eleştirme şekli hatalı olabilir. yazar ve eleştirmen kendi arasında halledebilir. Fakat üçüncü bir kişinin çıkıp yazar agresif (saldirgan) demesi cidden bir hakaret. @SJack bu konuda moderasyon lazım .

1 Beğeni

@Rotiron O eleştiride ben beğenmediğim noktaları ikinci cevap yorumum da çok net açıkladım o bulutlar benim bulutlarım ve hala inatçılar ! Ayrıca "idmanlı"olmak kelimesini de hala kullanmıyorum. Ayrıca size de aynı cevabı veriyorum hikâye benim hikayem ve ben kendi istediğim kelimelerle ve kendi seçtiğim cümlelerle anlattım. Bakın “Tembel Bulutlar” Türkçede yer etmiş bir deyim değildir aynen kullanmam gerekmez ve hikayedeki karakter pandemide evde kapalı kalmaktan bunalmış yani kırlara çıkmışta tembel tembel gezen bulutlara bakmıyor güneşi görmenin özlemi içinde kapalı bir güne isyan ediyor. O hikâyede bu durum o paragraftaki her cümle ile anlatıldı. Diğer eleştirilerden biri de “Bu durum benim gibi zaten evden çıkmaktan hoşlanmayan biri için bile can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.” yerine ‘Dört duvar arasında vakit geçirmek konusunda yeterince idmanlı olsam da…’ yazmam konusunda şimdi bu üslup farkıdır kimse kimsenin üslubuna karışamaz. Zaten bu ikisi çıkınca o eleştiri uzunluğu da yarı yarıya iniyor. Yani eleştiri yaparken elimizde cetvelle koşmak yerine mantıklı bir noktadan mı tutuyorum diye de düşünmek lazım. Son olarak mesele üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi ben bilemedim ama buraya bu eleştiri hakkında yazan herkese tek tek cevap vereceğimden hiç şüpheniz olmasın.

Özellikle emekleme aşamasındaki yazarlar yazma konusunda çok daha yeni olduğu için genellikle olumlu yorumlar bekler ve motive olmak isterler. Bunun aksine gelecek herhangi olumsuz bir eleştiri onun büyük ihtimalle de bu işten vazgeçmesine neden olacaktır. Ama önemli olan bu durumda pes etmemek ve gelen tüm olumlu/olumsuz yorumları kabul etmektir. Tabii bu noktada da suç eleştirende değil. Genellikle okuyucu bir şeyi okurken kulağı tırmalayan ve okuma akışı içerisindeki yanlış kelime kullanımlarını rahatlıkla tespit edebilir. Ama iş yazmaya geldiğinde emin olun bu fikirler sanki hiç var olmamış gibidir. Nereden mi böyle düşünüyorum? Kendimden biliyorum. Bu yüzden de her seferinde öykü yazma konusunda çekimser davranırım.

Gelelim tartışılan konuya; bence @Aremas gayet düzgün bir üslupla ve saygısızlık etmeden kendi fikirlerini karşı tarafın öyküsünü daha iyi hale getirebilecek şekilde örnek vererek yazmış. Elbette kelime ve anlatım konusu yazara kalmış. Kimse kimseye şu kelimeleri kullan diyemez. Fakat yazar bu tür eleştirileri görmezden gelirse ve farklı eleştirileri de süzgeçten geçirmezse yerinde sayar durur.

Onur Bey’in yorumuna Pınar Hanım’ın ani çıkışı Moderatör kişiliğim dışında bana garip geldi. @Rotiron’un yorumunda da bir şey görmüyorum. Karşı tarafın agresif olduğunu belirtmenin hakaret olduğunu ilk kez görüyorum. Bu tıpkı 2+2’nin 4 ettiği yerde birine ‘Neden 5 diyorsun? Hata yapıyorsun bence.’ demek gibi.

Sözün özü moderatörlük bir durum yok. Pınar Hanım’ın agresif tutumuna devam etmemesi tartışmanın daha da ileriye gitmemesi adına daha iyi olacaktır.

1 Beğeni

Bu noktada kişinin yazdığı ile kişiliğine atıfta bulunulmasının toksik olduğunu düşünüyorum. Kelime seçimi bir metne değil kişinin karakterine yönelik olduğu için hakaret olarak yorumladım. Agresif yerine Türkçe karşılığı saldırgan yazsak aynı derece masum durur mu?

Ya da buradan baz alarak yarın yazdıkları için başka karakter yorumları gelse nasıl olur?

Örneğin;

Kelime seçiminizi efemine buldum, gay misiniz?

Tutarsız sözlerin var, yalancı mısınız?

Hep Ali hakkında yazıyorsun, Kızılbaş mısın?

vs.

Her kişinin eleştirme hakkı var ve eleştirinin yazarın gelişimi için faydalı olacağına inanıyorum ama kişiyi agresiflikle yaftalamanın toksik olduğunu belirtmem gerekiyor.

2 Beğeni

Bunun üstüne denecek bir şey yok gerçekten güzel bir açıklama olmuş. Amacım yazarımızı ya da öyküsünü kesinlikle yermek değildi daha çok evet belki de beğenmediği bir eleştiri belki de Kendi kelimelerini kullanmalı bence bu konularda sıkıntı yok. Sadece biz okuyucular Kelime seçimlerini,üslubunu vb. Kendimizce olumsuz eleştiri yapmaktan korkmadan ama saygı sınırlarını da aşmadan eleştirebilelim ki gerçekten hem yazarımız hem de biz bir şeyler öğrenelim biz de hatalı olabiliriz elbette yazarımız haklı olabilir. En iyisini bildiğimi idda etmiyorum. Sadece yoruma daha açık olmaktan bahsediyorum.

Karşının yazısını okuduğum da hissettiğim duygu bu oldu amacım yazarımızı suçlamak değil daha çok onun yüksek bir tansiyonda olduğunu belirtmekti. Zaten konuyu okuduğumda Onur beye tamamen katılmadım buna rağmen yazarımızın yaptığı çıkış üzerine dahil olmak istedim. Çünkü korkuyorum forumdaş bazı yazarlara yardımcı olmak istiyorum çok bildiğimden değil fikir belirtmek istediğimden ama güzel bir şekilde yazsam da yanlış anlaşılırsam ve bu durumda kalırsam diye yazamıyorum.

Böyle bir şey olsaydı elbette size katılırdım ama bir insana söylenilen saldırgan ya da agresif bir tutum sergiliyorsunuz cümlesinde nasıl bir hakaret var anlayamadım. Kelimeler üzerinden gittiğimizde kelimesine göre hakaret ya da hakaret olmayabilir. Agresif de hakaret olmayan bir kelime bence. Burada can alıcı nokta genelleme yapmadan söyleniş şekline bakmaktır. Ha siz bunu hakaret olarak algılıyorsanız ya da hep algıladıysanız bana sürekli olarak bu hakaret değil demek düşmez. Sonuçta fikrinizi değiştirmeniz de oldukça güç. Tıpkı benim bu kelimeyi hakaret olarak algılamamam gibi. :slight_smile:

1 Beğeni

Geçmişte karşılaştığım ırkçı bir akademisyenin agresif ve alıngan gibi iki basit kelime ile nasıl insanlara eziyet ettiğini görmüşlüğüm var. Bu beni bu kelimeye daha duyarlı yapmış mıdır bilmem. Fakat şuna inanıyorum ki sözlükte masum duran pek çok kelime kişiliğe itaf edildiğinde kırıcı olabilir. Burada önemli olan karşıda ne hissettirdiğinizdir. Neyse uzatmayayım…

3 Beğeni