Kitap İçerikleri Paylaşım ve İstek Bölümü

Esas metinde öyle olmasa bile çevirilen kitap örneğin 19 YY’a ait ise çeviri yapılan dil de o YY’da kullanılan kelimeler veya cümle yapıları tercih edilebiliyor.

4 Beğeni

Evet, durum aynen böyle. Ben mütercim tercümanlık öğrencisiyim.
Bize de bu şekilde öğretiliyor.

Kaynak metinde eski kelimeler varsa biz de bunu erek metinde aynı havayı yaratmak için Osmanlıca kelimelerle vb. karşılıyoruz. Bu bir çeviri yöntemidir. :slightly_smiling_face:

4 Beğeni

Peki yöresel bir ağız ile konuşan bir karakter var ise, Türkçe’deki hangi yöreye ait olduğuna nasıl karar veriliyor?

Genelde “geliyom, gidiyom” gibi daha genel bir şive tercih ediliyor sanki ama neden mesela Karadenizli ya da doğu şiveleri tercih edilmiyor? (Ya da ediliyor da ben bilmiyorum).

2 Beğeni

Valla ne bileyim Fransız mahkemesinde verilen bir kararın, Osmanlıca ilanını o şekilde okuma bana biraz garip geldi :slight_smile:

2 Beğeni

Ege tarafları daha çok kullanılıyor diye aklımda kalmış ama emin değilim. Genel olarak metindeki ağzın bizim hangi yörenin ağzının özelliklerine uyuyorsa o tercih ediliyor.

Hatta şu an aklıma geldi. Yüzük Kardeşliği’nin başındaki Yayıncının Notu kısmında şöyle bir şey geçiyordu. Hobbitler için hangi şive kullanılıyordu hatırlamıyorum ama o da belli bir yörenin halk ağzıydı. Aynı şey cüceler için de geçerliydi hatta.

@yates232
Orası öyle ama o etkiyi vermek için bu tarz kullanımlar tercih ediliyor. Düz çevrilmesindense aynı hissiyatı Türk okuyucusuna verecek şekilde çevrilmesi daha iyi bence.
“İdam edile!” ile “İdama mahkum edin!” arasında oldukça büyük bir fark oluyor en azından. :slightly_smiling_face:

9 Beğeni

Yüzüklerin Efendisinde hiç yadırgamamıştım hatta bravo demiştim filmde de kitapta da. Ne biliyim bu kitapta bana sakil durdu gibime geldi “Lisan-ı Osmani”. Belki her kitaba ve konuya gitmeyebilir. Teşekkürler bilgilendirmeler için.

2 Beğeni

Yani tabii ki burada biraz öznellik devreye giriyor zaten. Bu durumdaki gibi sizin hoşunuza gitmeyen yerleri başka okur sevebiliyor. Ben sadece böyle durumlarda çoğunlukla kullanılan bir yöntemin olduğunu belirttim, kullanmak zorunlu değil yoksa.

O yüzden okurlarda olduğu kadar çevirmenlerde de aynı öznellik geçerli. Çok basit bir cümlenin çevirisi bile çevirmenden çevirmene değişiyor. Sonuç olarak çoğu durumda doğrusu yanlışı kesin olarak belirlenmiş bir alan değil, yazarların tarzı gibi çevirmenlerin de bir tarzı oluyor.

Rica ederim bu arada, yanlış anlamamışsınızdır umarım. Beğenmemiş olmanız gayet normal bir şey yani, ona bir itirazım olmadı. Açıkça belirteyim. :slightly_smiling_face:

4 Beğeni

Bu ve benzeri çeviri yöntemleri beni oldukça rahatsız ediyor. Yerelleştirmeye ne gerek var anlamış değilim. Geçen gün okuduğum bir kitapta da bir İngiliz psikolog “aman yarabbi” demişti! Bu konuyu birkaç kez dile getirmiştim. Sizin verdiğiniz örnek de aynı türden yanlış seçimler bence.

2 Beğeni

“Aman Yarabbi” gene iyi. Ruscadan çevrilmiş bir eserde “estağfurullah” kelimesine bile rastladım.

5 Beğeni

:slight_smile: bu da güzelmiş.

@Ozgur ahaha bunlar daha güzelmiş :slight_smile:

1 Beğeni

Kurt Vonnegut biraz daha uğraşsa Kayserili esnaf olacak.

12 Beğeni

@Blackheart @Lalo

Dini kullanımlar benim de hoşuma gitmiyor hiç. “Aman tanrım” diye aşırı yaygın bir kullanım varken Allah ya da Yarabbi kullanımı kulağıma iyi gelmiyor. :slightly_smiling_face:

Bu arada bayağı eskiden, ülkemizdeki kitap okuma alışkanlığını arttırmak için çevirilerde gerçekten “Yerelleştirme” tekniği kullanılırdı. Bırakın "estağfurullah"ı, "kellesi alına"yı, karakter ve mekan isimleri bile Türkçeleştirilirmiş. Hatta daha ileri gidip olayları bile Türk toplumuna göre değiştirirlermiş. O zamanın koşullarına göre mantıklı tabii ama hala böyle olduğunu düşünmek bile korkunç. :joy:

5 Beğeni

Karamazov Kardeşler kitabında türk askerlerinin yaptığı işkencelerden bahseden bir bölüm var. Çoğu çeviride nedense Türk kelimesi geçmiyor. Buna İletişim gibi çok büyük yayınevleri de dahil. Yani bugün bile istemediği kelimeyi değiştiren yayınevleri var.

O konular bazen çok sıkıntılı olabiliyor. Daha çok okuyucudan gelen tepkilerden dolayı çıkartıyorlar. Çünkü “Bu kitabı neden basıyorsunuz?”, “Bu kitabı neden çevirdiniz?” tarzı ilginç tepkiler alabiliyor yayınevleri ve çevirmenler. Ama açıkçası Karamazov Kardeşler gibi bir klasikte bile böyle bir kaçınma olduğunu bilmiyordum. Bunun nedeninin daha çok gelecek tepkiler olduğunu düşünüyorum. Dizi ve film çevirilerinde bile sıkıntı yaratıyor.

Belki dikkatinizi çekiyordur bu tür şeyler olduğunda mutlaka yorumlarda belirtilir. Hatta bir dünya tarihi kitabında bile yorumlarında “Türk tarihine az yer vermişler.” temalı uzun uzun şikayetler oluyor. Yani ülkemizin okuru böyle konularda çok hassas.

Ben bu konuda ülkemiz ya da din hakkında olumsuz öğeler varsa direkt verilmesinden yanayım, çünkü çıkartınca bu sefer bu konuda olumsuz şeyler yazıldığından haberi olmayacak okurun ki kesinlikle durumu daha kötü yapar bence.

Bu konuda aşırı olacak belki ama en güzel örnek Salman Rushdie - Şeytan Ayetleri kitabı. Bu kitap çıktığında çevirmenleri bile ölüm tehditleri almış, bizim ülkemizde de Aziz Nesin’e tehditler yağmış. Bizde hala o kitap piyasada yok, olacağını da sanmıyorum.

Edit: Ders çalışırken çorba oldmuş beynim, Aziz Nesin yerine Can Yücel yazmışım. Yerelleştirme konusunda Can Yücel’in çeviriyi çok değiştirmesinden bahsetmeyi unutmuşum, gelip buraya yazmışım. :woman_facepalming: @Ozgur aşağıda Aziz Nesin yazınca fark ettim.

1 Beğeni

Sadece dini kullanımları değil, kişileri ya da olayları yerelleştiren çevirileri de doğru bulmuyorum. Örneğin bir Rus bilim adamı veya bir İngiliz dedektif bize ait ifadeleri kullanmaz. Bana göre çeviri, romanın ruhuna uygun yapılmalı. Yazarın anlatımına olabildiğince bağlı kalınmalı. Çok zorunlu durumlarda belki bu ihlal edilebilir.

2 Beğeni

Sansür işi tamamen yayınevinin tutumu ile alakalı bir durum. İlahi Komedya’da da Hz. Muhammed ve Hz. Ali cehennemde acı çekerken çok kötü bir durumda tasvir ediliyor hem de baya aşağı katlarda, yanılmıyorsam 8. kat olması lazım. Oğlak Yayınları bu kısmı sansürlememesine rağmen malum güruh tarafından Türlerin Kökeni’ne yapılan muamelenin %1’i de yapılmıyor. Oğlak Yayınlarına yapılan bir protesto veya hedef göstermeye hiç denk gelmedim.

1 Beğeni

İlahi Komedya’yı yakın zamanda bir yayınevi basacaktı. Alfa idi yanlış hatırlamıyorsam. Almayı düşünüyordum, iyi ki rastladım bu yorumunuza.

1 Beğeni

Şeytanın kitabını basacaklar diye Erdal Özün evini taşlayan, Aziz Nesin’in kitabın çevrilmesini istemesi, yasağı boykot etmesi ve sonrasında madımak olaylarına kadar gelen mevzular düşününce, korkuları normal. Ama hiç dokunmadıkları sürece de dünyayı toz pembe görmeye devam edecek insanlar.

Yavaş yavaş da olsa aşacağız bunları. Ben ve benim neslim yani 90larda çocuk olanlar değil de 2010 ve sonrasında çocuk olanlar görecek o günleri. Bir şeyler karalarken denk geldi yorumlar o yüzden kopuk kopuk olmuş olabilir :grinning:

3 Beğeni

Toplum gibi bu ülkede devletin de dönem dönem buna benzer politikası oldu, oluyor. Ülkemiz tarihinde bir yayıncı sırf kitap bastığı için gözaltına alındı ve dövüle dövüle öldürüldü. Yine çok uzak değil örneğin F tipi terör örgütü devlet içinde etkin olduğu yıllarda basılmamış kitap için İthaki yayınlarını bastı, bilgisayarlarını topladı götürdü.

Toplum, insanlar genelde tutumlarını, rengini siyasilerin popülist söylemlerinden, uygulamalarından alıyorlar ve bu siyasilerde çoğu zaman kendilerini tek doğru yerine koyup kamu memurları veya destekçileri aracılığıyla deyim yerindeyse kendileri gibi düşünmeyenlere, olmayanlara kan kusturuyorlar.

2 Beğeni

Bizim ülkenin paradoksu. Aynı zamanda tersine de işliyor bu durum.

1 Beğeni