Kitap Okumanın Amacı, Yerdeniz ve Diğer Şeyler Hakkında

‘‘Kitap oku da ufkun genişlesin!’’ derler ya hani. Bu kuru söz sözün ardında derin anlamlar olduğunu düşünmeye başladım. Ufuk, gök ile yerin birleşir gibi olduğu yer… Ne kadar genişletirsen genişlet görüş alanını ne kadar arttırırsan arttır bu çizgide bir değişim olur mu?
Son zamanlarda okuduğum her kitapta karşılaştığım bu soruyu dile getirmek istedim. Bunun için de şimdi bitirdiğim Le Guin’in Yerdeniz serisi 3. kitabı En Uzak Sahil üzerinden sormanın daha anlaşılır olacağını düşündüm…

(SPOILER)… ‘‘O beden öldüğü zaman, ben burada olacağım: Ama sadece isim olarak, sadece ismimle, bir gölge halinde. Anlamıyor musun? Hiç anlamamış mıydın sen, ölümden bir sürü gölge çağırmış olan, ölmüş olanların tüm o yığınlarını, hatta efendim Erreth-Akbe’yi, aramızda en bilgili olanı bile çağırmış olan sen! Onun, onun bile sadece bir gölge ve bir isimden ibaret olduğunu anlamadın mı? Onun ölümü yaşamı azaltmadı. Ne de onu küçülttü. O orada -orada, burada değil! Burada toz ve gölgeden başka bir şey yok. Orada ise o, toprak, güneş ışığı, ağaçların yaprakları, kartalın uçuşu. Yaşıyor. Ve ölmüş olan herkes her canlı, tekrar doğuyorlar ve sonları yok, bir sonları olmayacak. Hiçbirinin, senden başka. Çünkü senin ölümün olmayacak. Senin! Senin ölümsüz nefsinin! Nedir o? Kimsin sen?’’( Ursula K. Le Guin. Yerdeniz 3: En Uzak Sahil. Metis Yayınları)
Kitaptaki önceki olaylarda ve devamında… Arren’in ölümden korkması ve Ged’in adeta ölmek ister gibi ölüme doğru yönelmesi. Korkunun doğurduğu bir azim ile Kuğu’nun taş duvarın ötesinde yani ölüm sonrasında bunu kabullenemeyerek diğer dünyaya bir geçit açması ve ölümsüzlük arayışı. Yaptığı şeyin de aslında iki diyar arasında gidip gelmek olması. Bunun sonucunda sadece kendi varlığını düşünebilmesi diğerlerini reddetmesi ve kendi kişiliğini koruyabilmek için benlik duygusu hariç her şeyden vazgeçmesi. Ve en sonunda kendi gerçek ismini bile unutması. Karşısında Ged’in ise ölümü yaşamın bir bedeli olarak görmesi, o diyarda bulunmasına karşın orayı sadece bir isim ve gölge olarak görmesi başka türden bir sonsuzluğa (reenkarnasyon?) açıkça inanması. Yazarın azim, nefret ve acı karşısına saf inancı yerleştirmesinde ve halihazırda bunu iyi ve kötü mücadelesine çevirmesine eleştirisel baktım ve taraf tutamadım. Dahası çizgiyi yine aşamadım. ………(SPOILER)

Bu ve benzeri olaylarla karşılaşmam okuma amacımı sorgulattı bana. Kafamızın içinde bir sonuca varamadığımız düşüncelerimizle birlikte bir kitap okumak, ve o kitabın cevaplandıramadığımız sorulara çare olacağını düşünmek yanlış mı? Yazarların yaptığı şey sadece bu ikilemlerin altını çizmek ve onlara yeni boyutlar kazandırmak mı?
Bu ufuk çizgisini yok etmek mümkün mü kitap okuyarak? Yoksa yapmamız gereken yer-deniz ve göğün bir olduğunu orada bir çizgi falan olmadığını kabullenmek mi?

1 gönderi var olan bir konu içinde birleştirildi: Okuma Eylemi Üzerine