Yerine “canın tamuya” da olabilir.
Belki de bu başlıktaki sorun, çeviri hatalarıyla, çevirmen tercihleri arasındaki ayrımın tam olarak yapılamamasından kaynaklanıyor. Çeviri hatası olarak Bülent Bey’in Stephen King-Enstitü kitabıyla ilgili yazdıklarını okuyabilirsiniz. Bunlar hikayeyi yanlış anlamamıza yol açacak kadar ciddi hatalar olabilir ve bu sebeple kitabı okumayı -benim gibi- vakit kaybı olarak görebilirsiniz.
Bir de çevirmen tercihleri vardır. Motamot yapılan çeviriler edebiyat dünyasında çevirmenin kabiliyetsizliğini gösterir. Çevirmen kişisi hikayenin atmosferine göre kendince en uygun kelimeleri, cümleleri seçer. Buna hata denmez, tercih, yönelim, seçim vb. denir.
Witcher alıntılarındaki kelime tercihlerinden yola çıkarak çevirinin çok kötü olduğu
algısının yaratılması, seriyi henüz okumamış potansiyel okurlar üzerinde negatif etki yaratabilir. Bu okurlar, yazılanları dikkate alıp güzelim seriyi okumaktan vazgeçebilir. Bu durumda da Witcher serisini dilimize kazandıran yayınevine, mükemmel bir iş çıkaran çevirmene ve böylesine muhteşem bir fantastik edebiyattan mahrum kalacak olan okurlara büyük bir haksızlık yapılmış olur.
İçimdeki Müzik, Sharon M. Draper
Sayfa 126:
Yeşil seviyeye gittim, şakalar. “Tık tık.”
Bir kaç kişi cevap verdi, “Kim o?”
Medi-Talker, “Isabel,” dedi.
Etrafımdaki çocuklar yine yanıtladı, “Isabel, kim?”
“Isabel yok mu? Tıklatmak zorundaydım!”
Özgün metin:
I go to the green level—the jokes. “Knock, knock!”
“Who’s there?” several people reply together.
“Isabel,” the Medi-Talker says.
“Isabel who?” the kids surrounding me reply.
“Isabel out of order? I had to knock!"
Gördüğünüz gibi “knock knock” şakası aktarılamamış.
Isabel ismindeki “bel” kısmı zil anlamına gelen "bell"e benziyor. Yani son cümle:
(“Is the bell out of order? I had to knock!”)
“Zil bozuk mu? Kapıya vurmak zorunda kaldım.” anlamında.
Güzel şaka.
Siz olsanız nasıl Türkçeye taşırdınız bu şakayı?
Geniş zamanın geçmiş zaman olarak çevrilmesine ne diyorsunuz? Başka kitaplarda da gördüm bu müdahaleyi.
Kelime oyununun uygun bir karşılığı yoksa dipnot ile açıklardım.
Arkadaşlar istediğinizi düşünmekte serbestsiniz ama kaynak dilde “hundesohn”, “verdammt” ve “hölle mit dir” yaziyorken nasıl çevrilmesini tercih ederdiniz?
Canın cehenneme mi Türkçe değil? Adam lanet olsun demisken bunu o şekilde çevirmek mi çeviri hatası oluyor?
İsabel ismini içinde zil geçen bir isimle degistirmedikçe ya dipnotla açıklamalı ya da şakayı tamamen değiştirmeli.
Dipnot. Şakayı Türkçeye uyarlamak zorlama olurdu.
Geçmiş zaman güzel nokta. Özgün metindeki geniş zaman kullanımı belli ki yazarın tercihi, olaylar okuyucuya karakterin gözünden anbean yansıtılıyor. Çevirisindeki geçmiş zamanı anlamak güç, geniş zamanda bırakılsaydı daha uygun olurdu bence.
Anadilinde çevrilmesini ve küfürlerin Türkçe karşılığının verilmesini isterdik. God damn it’in karşılığı lanet olsun mu mesela sizce? Ayağı kanepeye vurunca lanet olsun mu diyorsunuz? Ben “Hay s…m” diyorum mesela. Şu DVD altyazıları gibi çeviriler görmek beni rahatsız ediyor açıkçası.
Kaynak dilden çeviride doğru olabilir belki sizin dediğiniz ama yukarıda da söylemiştim Almanca çeviride de küfürler sansürlenmiş olabilir bu sebeple anadilinde bakmak gerekiyor diye.
Çeviri kötü ya da hatalı tartışması da değildi yukarıdaki tartışma onu belirtmem gerekiyor sanırım, küfürlerin çevirisi ve bunların hikayeye ya da o an olan olaylara yedirilme şekli tartışıldı yani en azından ben ondan rahatsızdm. Diğerlerini bilmiyorum. Ve hala söylüyorum oyunlarda Witcger olarak tanındı diye o isimle çevrilmesini ben sevmiyorum açıkçası. çünkü kitaplar kalıcı. Oyunlar en fazla 10 sene oynanırken kitaplar yıllarca kalacak. Üç beş kişi daha fazla satın alır belki diye böyle bir tercihi mantıklı bulmuyorum. Bunu Witcher oyununa 200+ saat gömmüş biri olarak söylüyorum hem de. Ne olurdu? Efsunger olsun işim diyelim. Sizce Witcher oyununu oynayan herkes Efsunger kitap serisinin Witcher serisi olduğunu anlayamayacak kadar gerizekalı mı?
Şunu da belirteyim arkadaşlar seriden insanlar soğuyacak diye eleştiri yapmamak nedir ya? Ben sevdiğim şeylerin yanlışlarını söyleyemeyeceksem ne gerek var ki sevmeme. Bunun takım tutmaktan ya da günümüz siyasetinden bir farkı olmalı. Ben okudum bu eleştirilerine rağmen de seriyi çok seviyorum. Nedir satsın diye her şey mükemmel mi diyelim? Değil. Mükemmel bir şey yok ki evrende.
Ne diyeceğimi bilemedim açıkçası. Canın cehenneme’yi nerede duyduğunuzu merak ettim ama şahsen. Bakın tekrar ediyorum cehenneme kadar yolun var da olabilir. Ama diğer kısım Türkçe dublaj filmlerde denk geldiğimizde dalga geçilen kısım. “Lanet olsun dostum, canın cehenneme” şu kelimeyi kaç kere duydum ve kaç kere de dalga geçildi anlatamam. Dil okuyan biri olarak söylüyorum derste bize özellikle böyle hatalar yapmamamız belirtiliyor.
Hay ağzınızı öpeyim hocam demek istediğimi biri anlamış sonunda. Tam da bunu kastediyorum ben de.
Cani cehenneme deyimi, en azindan 90’lardan beri hayatimiza girmis bulunuyor. Evet belki de yabanci filmlerin cevirilieriyle yayginlasti. Kökenini bilmiyorum. Yasiniz kac onu da bilmyorum, benim cocuklugumda (90’larda) gayet de bilinen ve kullanilan bir deyimdi. Bu yüzden bir kitapta bu deyimle karsilasmak beni, sizin gibi yasi genc olanlari sasirttigi kadar sasirtmiyor.
Google’a aratip bakabilirsiniz, zor bir is degil.
Bu arada, Regaip Minareci de 25 yasinda tifil bir cevirmen degil. O böyle bir kalibi uygun görmüsse, onun zamanindan beri gecerliligi var demektir bu deyimin.
Google’a baktım az önce efendim. Herhangi bir şey bulamayınca TDK’ye de baktım.
Evet lanet olsun zamanında kullanılıyormuş. -sıkça mı bilemem ama kullanılmış sonuç olarak- hadi bunu hoş gördük diyelim ancak öyle olsa bile “canın cehenneme” gibi bir kalıp daha var burada.
Bakın mesela yerelleştirme yapılmak istenmiyorsa bunun yerine şu kullanılabilirdi :
İlla yerelleştirme istiyor değiliz ki biz. Şayet bir deyim Türkçede kullanılmıyorsa ama direkt kelime-kelime çeviri yapılamaz bu çeviriye. "Once in a blue moon"u mecbur yerelleştireceksiniz mesela normalde yerelleştirme yapmasanız bile. Bazı küfürler ve argolar için de bunun geçerli olduğunu düşünüyorum. Günümüz küfür ve argosuna aktarılmalı. Bu deyimler vs dışında işini düzgün yaptığı sürece yazarın nasıl çevirdiği gerçekten umrumda değil. Yerelleştirerek de çevirebilir bunu yapmadan da. Ama erek kültürde kullanılıp hedef dilde kullanılmayan bir kalıp hedef dilin kültürüne mecburen aktarılmalıdır.
Dediğim gibi çeviri bu yukarıdaki örneklerle dolu ve kulağa ya çok yabancı ya çok yerel geliyorlar. İkisinden tek biri yolunda gidilseydi bu böyle olmazdı diye düşünüyorum. Çevirmeni de suçlamıyorum daha önce de belirttiğim gibi çevirinin çevirisi olması da kitabı pek ala bu hale sokmuş olabilir. Bunun da farkındayım. Ama bu okurken kitaptan tad alamadığım gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki.
Nasil arattiniz bilmiyorum ama, bende bu sonuclar cikiyor:
1 - TDK
2 - Tureng
3- Sesli Sözlük
4- Eksi Sözlük
https://eksisozluk.com/cani-cehenneme–922237
Not:
Tekrar belirtiyorum, ilk önce böyle bir deyimi duyan var mi diye sordunuz, sonrasinda bana sahsen nerden duydugumu sordunuz. Benim defalarca acikladigim gibi bu deyimlerle cok da bir sikintim yok.
“Cani cehenneme, cehennemin dibine kadar yolun var, cehennem ol!”
Bunlarin hepsi de dilimize yerlesmis deyimlerdir. Duymamis olmazin, sizi ilgilendirir.
Begenirsiniz, begenmezsiniz, bu tabii sizin damak zevkinizdir. Buna diyecek hicbir sözüm olamaz.
Tartışmaya girmek için sormadım yanlış anlaşılma olmasın gerçekten nereden duyduğunuzu bilmek istedim.
Doğru diyorsunuz hocam. Zevk meselesi tabi.
Za długo – powtórzyła, złowrogo krzywiąc wargi. – Niestety. Ale nie myśl, że dobrze, ty sukinsynu. Psiakrew, jaka ja byłam głupia… Ach, idź do diabla!
Patrzeć na ciebie nie mogę!
Bu arada, google translate’in son 5-10 yilda ne kadar iyilestigine sasiriyorum. Eskiden “google translate” bir asagilama cümlesiydi, simdi bakiyoruz ki en zorlu deyimleri bile bazen düzgün cevirebiliyor.
Kullanilan yapay zeka hayranlik verici. 20 sene sonra mütercim-tercümanlarin isi zor.
Not: Lehce-Ingilizce cevirisi özellikle kusursuza yakin. Orijinal Ingilizce cevirisiyle nerdeyse tipatip ayni. Almancasi desen, gene öyle. “Sei nicht in Ordnung” da biraz sacmalamis. Gerisi cok iyi.
Evet hangi dilden olursa olsun İngilizceye çeviri gerçekten çok iyi. O yüzden özellikle çince sayfalarda bile kullanıyorum ben.
20 sene sonra çeviri bekleyeceğimizi düşünmüyorum, Kindle gibi cihazlara yabancı dilden kitap indirip anında dilimizde okunabilir. Çok iyi olur mu? Olmaz ama şimdiki çoğu tercümeyi de aratmaz.
Aynen. Yapay zekanın ilk bitireceği mesleklerden biri de çevirmenlik olacak sanıyorum.
Yapay zekaya alman gibi düşünerek türkçe çevir, türk gibi düşünerek türkçe çevir dersen çeviriler birbirinden farklı olur.