John Williams, Stoner. YKY, 2. Baskı, Ocak 2021.
Bir önceki mesajımda belirttiğim gibi çeviriyi başlarda tutuk bulduğumdan kitabı İngilizcesinden okumaya devam ettim. Belki sonradan açılmıştır, bilmiyorum. Neyse, okurken hoşuma giden bir pasajı incelememe Türkçe olarak dahil etmek için çeviriye baktım, ama o pasajda bir anlam bulanıklığı sezdim. İncelemeye biraz değiştirerek, kendi yorumladığım şekilde geçirdim.
Yine de pek emin değilim, zorlu bir cümle olduğu size danışmak istiyorum. Belki aranızdan biri doğrusunu tespit edebilir.
Türkçe, s. 194:
Grace, hassas ruh dünyasının doyuma ulaşabilmesi için beslenmesi ve gözetilmesi gereken o her zaman sevgi dolu nadide insanlardan biriydi, Stoner bunu biliyordu ve daha en başından bildiğine inanıyordu. Grace uyum sağlayamadığı bir dünyada, güvende hissetmediği bir yerde yaşamak zorundaydı; şefkate ve dinginliğe hasretken kayıtsızlık, duyarsızlık ve gürültüden beslenmek zorundaydı. Öyle bir tabiatı vardı ki, yaşamak zorunda kaldığı yabancı ve düşman ortamda bile kendisine kafa tutan zalim güçleri defedecek kadar vahşi olmadığı için, ancak kimsesiz, küçük ve kıpırtısız bir dinginliğe çekilebiliyordu.
İngilizcesi:
She was, he knew—and had known very early, he supposed —one of those rare and always lovely humans whose moral nature was so delicate that it must be nourished and cared for that it might be fulfilled. Alien to the world, it had to live where it could not be at home; avid for tenderness and quiet, it had to feed upon indifference and callousness and noise. It was a nature that, even in the strange and inimical place where it had to live, had not the savagery to fight off the brutal forces that opposed it and could only withdraw to a quietness where it was forlorn and small and gently still.
Yazarın anlatmak istediği bence bu değil.
Öncelikle yazar “Alien to the world, it had to live…” derken fark ettiğiniz gibi she değil, it zamirini kullanıyor. Özne doğrudan Grace değil, bir önceki cümledeki “moral nature” yani “Grace’in hassas ruh dünyası”.
İkincisi “it had to live where it could not be at home”, “güvende hissetmediği bir yerde yaşamak zorundaydı” olarak çevrilmiş. “Güvende hissetmediği” tabiri İngilizcesinde geçmiyor; yazarın “at home” derken Grace’in bizzat yaşadığı “evine” yaptığı vurgu “bir yer” olarak değiştirilmiş ve anlamını yitirmiş. Yazar orada gerçekten de Grace’in ailesine rağmen yaşamak zorunda olduğu mutsuz evden bahsediyor, herhangi bir yerden değil.
Ayrıca “uyum sağlayamadığı bir dünyada, güvende hissetmediği bir evde yaşamak zorundaydı” da olmamış galiba, İngilizcesinde o iki cümle birbirini tamamlayıcı nitelikte değiller; ilk cümle "alien to the world, " bir açıklama; ikinci cümleyse o açıklamadan doğan bir zorunluluk.
Ben “Dünyaya yabancı bu ruh, evinde olamayacağı bir yerde yaşamak zorundaydı;” şeklinde çevirirdim.