Kitaplardaki Çeviri Sorunları

Ben Can yayınlarını da beğeniyorum. Altın Kitaplar’da da hiç rastladığımı hatırlamıyorum. Delidolu ve İş Bankası da gerçekten özenli. Sanırım genele vurduğumda en çok hata üzücü de olsa İthaki’de… :expressionless:

5 Beğeni

Can Yayınları’nı unuttum; o da çok iyi… Bir de Metis var tabi…

Aslında buradaki üzüntümüz İthaki… Yayınladığı güzel fantastik kitaplar ve bilimkurgu kitapları ile gönlümüzde ayrıcalıklı bir yer edindi İthaki… Onu o kadar çok sevdik, ona o kadar bağlandık ki böyle hatalar yapmasını içimize sindiremiyoruz…

6 Beğeni

Alfa yayınları da hatalardan geçilmiyor ne yazık ki. İthaki de bu konuda çok özensiz. Aynı kitapların sonraki baskılarında bunları düzeltiyor olabilirler ama ben birinci baskıyı aldıktan sonra…

Bende İş bankası, Can, Metis çok beğeniyorum. Zaten Metis’e karşı çok ayrı bir hayranlığım var. Birinci sebebi, Yüzüklerin Efendisi’nin çevirisi fantastik kurguda bir dönüm noktası. İkincisi, hala bilim kurgu serisi denildiğinde aklıma Metis Bilim Kurgu serisi geliyor, çok kaliteliydi.

12 Beğeni

Metis Bilimkurgu’da da özensiz çeviriler vardı. Ya da özensiz demeyeyim de, dönemin kısıtlı imkânları yüzünden çok iyi olmayan çeviriler. Mesela John Brunner’ın Şok Dalgası Süvarisi kitabını okumuştum. Ne dediğini anlamakta bayağı zorlanmıştım.

Alfa hakkında duyduğum bu yorumlarsa canımı sıkıyor :roll_eyes: Philip K. Dick kitapları 6:45’ten kurtuldu diye sevinirken gene benzer sorunlarla karşılaşmak üzücü. Ne bahtsız adammış. PKD bir, Robert Silverberg iki.

3 Beğeni

6.45 son zamanlarda ömür törpüsü…
Sorun hatalı baskı, imla hatası, genç deneyimsiz çevirmen gibi bir şey değil. Sanki kasıtlı hata yapılıyor yahut ne bastıklarını bilmiyor, bilmek de istemiyorlar gibi…

2 Beğeni

Son zamanlarda değil o, neredeyse 10 yıldır öyle maalesef. Bir kitabın ikinci baskısı yapıldığında önceki hatalar düzeltilir, değil mi? Yani küçük hatalardan da söz etmiyorum; baş karakterin adının bir Mehmet, bir Mahmut yazılması gibi şeyler. Ama neredeeee… Hepsi aynen duruyor. Kağıda da yazık okura da.

2 Beğeni

Sanırım ciddi ciddi kitaplarda fark ettiğiniz hatalar diye başlık açacağım. :thinking: Ifşa etmek değil de ikinci baskıya bir faydamız olsun bari diye. Kalem kalem yazarsak yayınevinin de işi kolaylaşır ama herkes bunu böyle mi anlar emin olamıyorum. Kötü bir izlenime sebep olmak istemem. Hooff… İkilemde kaldım. :slightly_frowning_face:

3 Beğeni

Açabilirsiniz bence, güzel olur. Hatta mesajları birleştirirken öyle bir başlık açıp oraya mı taşısam diye düşündüm ama sonra vazgeçtim.

Başlığı açarsanız ilk mesajda konun ne olup ne olmadığını anlatabilirsiniz. Ama iki soru geliyor bu noktada aklıma. Birincisi, yayınevleri orada yazılanları görüp kâle alır mı? İkincisi, üyelerin orayı bir öfkeli şikayetler ve dalga geçme mekânına çevirmesini nasıl engelleyeceğiz? :stuck_out_tongue:

2 Beğeni

Büyü yaparız… :buyucu:

Düzenleme: Hepsi olmasa da bence birlikten kuvvet doğar. Belki bazıları bizi ciddiye alır. Amaç kötüleyip tu-kaka demek değil. Okuyucunun da taşın altına eline koyması. Benim asıl korktuğum ciddiye alındığı zaman birilerinin ekmek parasıyla oynamayalım? Bu düşündürüyor. :thinking:

3 Beğeni

Hmmm… O sorun olabilir, evet. Çoğu kez sırf bunun için susmuşluğum vardır, yine susayım bari :slight_smile:

1 Beğeni

Ben soyle yapiyorum. Iletisimimin oldugu yayinevlerinin kitaplarini okurken karsilastigim hatalari bir kagida 111- mtor gibi yaziyorum. Hani motor yazilacakmis da mtor olmus gibi. 111 de sayfasi. Sonra kitap bitince onun fotografini cekip o yayinevinde en cok temas kurdugum kisiye atiyorum. Zirt diye duzeliyor. Birkac ctrl+f taramasiyla ikinci baski tertemiz oluyor. Burada baslik acmak vs bir tik ifsa, bir tik ekmekle oynamak, bir tik cevirmenle editoru karsilikli getirmek olacaktir. Altinda savunu ve saldirilarla tartismalar doner. Ama sorun cozulsun istiyorsaniz benim gibi yapabilirsiniz. Ithaki’nin kitaplari icin boyle bir sey yapacak olursaniz da bana gonderin, ben Emre’ye, Alican’a, Omer’e birine muhakkak iletirim.

1 Beğeni

Son birkaç mesajda bahsedilen bir noktaya katılmıyorum.

Şöyle ki, kitaplardaki imla vb. hataların burada ifşa edilmesinin çevirmenin/editörün ekmeğiyle oynamaya varabilecek sonuçlar doğurabileceği söylenmiş. Bunun her ne kadar olabileceğini düşünmesem de pekala, varsayalım ki mümkün bu. İlk olarak buradaki kimsenin okuduğu kitapta karşılaştığı birkaç ufak hata için yaygara çıkaracağını sanmıyorum. Hepimiz insanız, ne kadar dikkat edilirse edilsin gözden kaçan bir şeyler mutlaka olacaktır.

Ancak İthaki özelinde konuşmak gerekirse, İthaki’nin kitaplarında yer alan hatalar yeni bir şey değil. Forumda geriye gidip baksak, hatta yetinmeyip eski foruma ya da Ekşi Sözlük’e bir göz atsak insanların yıllardır İthaki kitaplarındaki hatalardan şikayetçi olduğunu görürüz. Bu defalarca dile getirilmiştir herhalde, artık bana kasıtlı bir umursamazlık varmış gibi geliyor. Ortada Neuromancer faciası gibi bir durum yok belki ama yayınlanan her üç kitabın ikisinde 3-4 sayfalık yazım yanlışı olunca da insan sinirlenmeye başlıyor artık.

Tabi bu hataları yayınevine bildirip sonraki baskılarda düzeltilmesini beklemek doğru olan yollardan biri. Ama kusura bakmayın da yayınevlerinde bu işi yapmak için para alan insanlar var zaten. Ben ise okur olarak yayınevlerine ülke şartlarında az sayılmayacak paralar veriyorum ve yayınevinin ürününü alarak üzerime düşen görevi yerine getirdiğimi düşünüyorum açıkçası. Haliyle de aldığım kitabın mümkün olduğu kadar kusursuz olmasını bekliyorum. Nasıl ben yapmak için para aldığım görevde üst üste kötü bir iş çıkardığımda uyarılıyorsam yayınevlerinin/editörlerin/çevirmenlerin de aynı şekilde uyarılmaları, hatta ifşa edilmeleri gerekiyor bence.

Ekleme: Burada ifşadan kastım linç değil tabi ki. Linç etmenin milli sporlarımızdan biri olduğunun farkındayım yoksa. İfşanın amacı hem bilinçsiz okuru bilinçlendirmek hem de yapılan uyarıyı dikkate almayan kişiyi/kuruluşu daha güçlü bir şekilde uyarmak olmalı.

21 Beğeni

“Prelüdler ve Noktürnler” nasıl bir çeviridir anlamadım. Hiç çevirmeselermiş daha iyiymiş. Bir de yeni yetkin çevirisi ile demiş kapak çevirisi böyle ise içi nasıl bilemedim. :thinking:

“Preludes and nocturnes” isminin Türkçedeki karşılığı bu. Müzik terimlerinin bazılarının dilimizde tam bir karşılığı yok bildiğiniz gibi. Serenade kelimesini “serenat” diye çeviriyoruz mesela. Ya da rhapsody kelimesini “rapsodi.”

Ve Elif Ersavcı harika bir çevirmendir. Bu çizgi romanda da çok iyi bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Ben çok beğenmiştim en azından.

9 Beğeni

Siz daha iyisini çevirip dilimize kazandırmaya ne dersiniz?

Gayet güzel çevirmişler. Göze batan bir şey görmedim.

Ben çıkan ilk 5 çizgi romanı okudum hiç bir kusur görmedim çeviride.Sandman çizgi romanını şiddetle öneririm.:slight_smile:

Çizgi romanın tek gördüğüm yeri kapağı ve kapağı da en sevmediğim ve rrahatsız eden çeviri şekli olan kelimenin okunuşunu yazmak olunca içerisinde de her türlü terimi çevirmek yerine okunuşunun yazılıp geçilmiş olunabileceği hakkında şüphe uyandırdı. Tepkim içeriğe karşı değil okumadım çünkü. Bu tanıtım metninde bu kadar imlan hatası varsa kitap nasıldır diye düşünmeye benziyor (Bu kitabın tanıtım metni ile ilgili değil).

Bence terimlerde okunuşu şeklinde yazılmak yerine Türkçe karşılığı bulunmalı, bunu sonu plaza Türkçesi denilen yere gider diye düşünüyorum. Tepkim buna. “Serenat” gibi bazı kelimeler çok özel bir şeyi tanımlıyor ama düşünülürse yerine belki güzel bir kelimede bulunabilir ama “Prelüd” giriş veya girizgâh olarak rahatlıkla kullanılabilirdi. Kiatplardaki “Prelude” başlıklı bölümler “Giriş” olarak çevriliyor.

Prelüd yerine giriş girizgah kullanılsa noktürn yerine kullanılabilecek bir şey yok. Dilimizdeki birçok kelime İngilizce, Fransızca gibi dillerin okunuşu şeklinde. Bunu bu kitapla keşfetmiş olamayız. Üstelik bu iki kelime daha ortada plazalar yokken Türkçeye girmişlerdi bile. Çevirmenin tercihi doğru ve insanların bilmiyorlarsa, iki müzik terimini öğrenmesi iyi bir şey.

3 Beğeni

Prelude değil o, prologue :slight_smile:

Tamam, endişenizi anlıyorum ama burada aynı şey geçerli değil :slight_smile: Trilogy görünce üçleme yerine triloji yazılmamış burada. Ekin’in dediği gibi, prelüd ve noktürn kelimeleri çoook uzun zamandır Türkçede kullanılan şeyler. Beethoven, Bach, Mozart gibi ustaların zamanlarından kalma şeyler.

Prelüd yerine giriş, girizgah vb kullanmak tam doğru olmaz. Uvertür ile çakışır bu sefer de.

Alınmayın, sizi rencide etmek için yazmadım hiçbir mesajımı. Sadece doğrusunun bu olduğunu söylemek istedim. Elif Ersavcı da işinde ustadır. Onun çevirilerini ve Sandman ciltlerini gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

5 Beğeni