Kitaplardaki Çeviri Sorunları

Bu çevirilerin çoğu 80lerde politik ortam sıkıntılıyken ve kağıt karaborsayken yapılmış. Gönül Suveren’in kardeşi Gülten Suveren bir röportajında bu durumları anlatıyor. Yayınevi matbaa ile belli bir forma sayısında anlaşma yapıyor sonra kitap çeviriden fazla uzun gelirse çevirmende biraz kısalt diyorlar. Çevirmen ya her sayfada aralardan birer cümle silerek falan bütünü korumaya çalışıyor ya da attığınız örnek gibi direkt paragraflar siliyor. Eğer kitap çeviriden fazla kısa gelirse ise çevirmene biraz uzatın diyorlar. Çevirmen kitabın kalanını çevirdiği üslupla ortalarda bir yere yeni bir bölüm yazıyor veya her bölümde aralara yeni cümleler atıyor. Gülten Suveren röportajında çevirdiği bir masal kitabının sayfa sayısı eksik gelince benzer tarzda iki masal da kendisi yazdığını anlatıyor mesela. Gülten Suveren bunların dışında darbe yönetiminde başlarını belaya sokma ihtimali bulunan kısımların da bilinçli silindiğini söylüyor.

Bu olaylarda en suçsuz kişi çevirmen bence. Yayınevi biz matbaa ile sözleşme yaptık kitabın basılması için 20 sayfa silmen lazım dediğinde veya şu kısmı silelim sonra dava açarlar dediğinde herkes bunu yapar. Sonuçta bu insanlar çevirmenlikten geçinmek ve düzenli kitap çevirmek zorunda. Asıl suçlu 2022 yılında bile sorunlu olduğunu bildikleri çevirileri basan Altın Kitaplar. Ama bence okur da yeterince bilinçli değil. Biz burada sürekli bilinçli okurlar görsek de çevirinin kalitesi çoğunluğun umrunda değil. Bu çevirilerin tekrar basılmaına karşı büyük bir tepki olsa yayınevi basmaz zaten.

24 Beğeni

Vay be bilmediğimiz daha neler var acaba.

2 Beğeni

En iyisi hepsini orjinal dilinde okumak diyeceğim ama neredeyse her kitabını okudum, tekrar hepsinin İngilizcesini kovalamaya, alıp okumaya ne vaktim yeter ne param :grin:

1 Beğeni

Kesinlikle katılıyorum. Zaten kitap okumaya yetecek kadar İngilizcem olsaydı Türkçe çeviri okumazdım.

1 Beğeni

Sıkıntı burada. Biz burada 3-5 kişi bilinçli yaklaşıyoruz, birbirimizi uyarıyoruz. Bilmeyenlere anlatıyoruz falan ama sokakta herhangi bir kitapçıya girip aa yeni King kitabı çıkmış diyerek alanların sayısı bizlerden kat kat fazladır.

Altın kitaplar benim kırmızı listemde ama standart okuyucunun kaçı bu bilinçte olabilir ki? Adamlar da bunun farklında olduğundan bile bile aynı sisteme devam ediyorlar ve utanmadan yeni baskı yapıyorlar :smiley:

Okuyacağımdan değil ama, şunu adam gibi tekrar çevirmenin maliyeti kaç para olabilir ya? Etiket fiyatı 3 lira artsın 5 lira artsın. King okuru şu konudan haberdar olsa ( en azından olanlar ), yazarın anlatmak istediğine müdahalesiz ve yalın şekilde ulaşmak için 10 lira da fazlasını verir bir kitapta.

2 Beğeni

Azrail Koşuyor, Stephen King, Altın Kitaplar, 2. Baskı, Ocak 2022, sayfa 77:

Richards, “Sizi memnun etmeye çalışıyorum” dedi. Monitörlerde reklamlar görülüyordu. “Bana şu lanet olasıca kamerayı verin. Ondan sonra da gidip…”

Killian hâlâ gülüyordu. “Bu söylediğinizi bir akrobat bile başaramaz. Kamera burada.” Makineyi bir teknisyenden aldı.

Özgün metin:

“We aim to please,” Richards said. The monitors were dissolving to a promo. “Give me the goddam camera and go fuck yourself.”

“That’s generically impossible,” Killian said, still grinning, “but here’s the camera.” He took it from the technico who had been cradling it.

“…gidip kendini becer” kısmı çevrilmeyince, Killian’ın “bu fiziksel olarak imkansız…” cevabı havada kalıyor. "Akrobat"ın nereden çıktığını hiç sormuyorum? Ama yaratıcı bir karşılık olduğunu kabul ediyorum.

7 Beğeni

Metinde o cümle olmayınca akrobat da bir anlam ifade etmiyor.

Azrail Koşuyor, Stephen King, Altın Kitaplar, 1. Baskı, 1989, sayfa 90:

Stacey’nin gözleri irileşti. “Tanrım! İçinde et de var!”

Bradley, “Hayır,” diye alay etti. “Koyu olması için tencereye becerdik.” Çocuk çabucak başını kaldırdı. Sonra ağabeysinin şaka ettiğini anlayarak kıkır kıkır güldü ve hızla yahniyi yemeye başladı.

Azrail Koşuyor, Stephen King, Altın Kitaplar, 2. Baskı, Ocak 2022, sayfa 118:

Stacey’nin gözleri irileşti. “Tanrım! İçinde et de var!”

Bradley, “Hayır,” diye alay etti. “Koyu olması için tencereye, becerdik.” Çocuk çabucak başını kaldırdı. Sonra ağabeyinin şaka yaptığını anlayarak kıkır kıkır güldü ve hızla yahniyi yemeye başladı.

Şimdi çeviri hatasına gelmeden evvel şunu belirtmek istiyorum. 2. Baskıyı yayımlamadan önce birileri bu kitabı okuyup bazı düzenlemer yapmış ama çeviriye hiç bakmamış muhtemelen. Sadece Türkçesi üzerinden düzelti yapmışlar. Bunu aklım almıyor. Yahu bir çevirmen baksa ne olur?

Gelelim hataya. Aşağıda koyu yaptığım kısımda çok belli ne demek istediği. Ama sanırım “içine s. çtık” demek çok abartılı geldi o dönem.

They boy’s eyes widened. “Jesus, there’s meat in it!”
“Naw, we jus shat in it to make it thicker,” Bradley said. The boy looked up sharply, saw his brother was joking, giggled, and fell to.

10 Beğeni

Daha önce Karamancı’yı iyi bir çevirmen ancak “özensiz” bulduğumu söylemiştim birkaç kere. Aşağıda bunun bir örneği yer alıyor.

Malazan’ın Türkçesi çıkmadan önce, spoiler’lı Malazan başlığına @Abraxas şöyle yazmıştı:

Biz de bunun üstüne çeviriyi nasıl yapardık diye düşünmüştük. Hatta @nefarrias_bredd’in enfes önerisi gelmişti:

Zor hocam. Ama ben olsam (ki hiç bir yetkinliğim yok konuyla ilgili) şöyle derdim sanırım:

körfezin pis suları kadar buram buram acemilik kokuyordu

Karamancı’nın çevirisi ise şöyle:

Subay oldukça genç ve orduya yeni katılmışçasına toy görünüyordu.

Gördüğünüz üzere kelime oyunu çeviride yok oldu. Kim bilir kaç detay, kaç gönderme kayboldu böyle.

12 Beğeni

Neden böyle basitleştirilen hatta yetişkin kategoriden alınıp sanki çocuklar da okusun diye gençleştiriliyor yazarın dili? Çok saçma geldi bana.

2 Beğeni

Ne yazık ki bu özensizlik bazı çevirmenlerde var. Pek uğraşmıyorlar. Bu da okurlar açısından can sıkıcı oluyor.

2 Beğeni

Öncelikle belirtmeliyim ki genel atmosferi yansıtması açısından bence iyi sayılır. Cihan Karamancı’nın işlerine pek aşina değilim, eleştirecek bir pozisyonda olduğum da söylenemez. Ama ön okumada şöyle bir şey dikkatimi çekmişti hocam benim de:

Burada yanlış hatırlamıyorsam orijinalinde “WJ bariz karşılığı vermek için ağzını açtı (…)” gibi bir ifade vardı; "dünyanın bir askere daha ihtiyacı da yok"u ima eden. O da kaybolmuş. :confused:

6 Beğeni

İyi gördün, “obvious” olmuş “ters”. Karamancı o detayı da kaçırmış.

image

5 Beğeni

Aslında anlamda aman aman bir değişiklik yok ama karakter hakkında verilen ipucu/bilgi miktarını bayağı ciddi azaltan bir kelime seçimi.

“Bariz”, okuyucuyu daha düşünmeye sevk eden, karakter hakkında daha fazla bilgi veren bir seçim. Kralın em sevdiğim yönlerinden biri bu kelime seçimleriydi, birazcık üzdü açıkçası.

3 Beğeni

Bence anlamda ciddi bir değişiklik var. Whiskeyjack’ın alaycılığını, savaşa olan bakışını vurgulayan önemli bir detay okura aktarılmamış. Yerine WJ’in çabuk sinirlenen, ters cevaplar verebilen bir mizacı olduğu iması gelmiş.

5 Beğeni

Daha önce de birkaç kere denk gelmiştim bu tarz çevirilerine. Ama yine de tahminde bulunabilirim sadece.

Hızlı iş çıkarmak için bazı şeyleri üstün körü çeviriyordur. Vasatın üstünde kalmak kaydıyla, çok üzerinde durup düşünmeden, çakıp geçiyordur (diye düşünüyorum).

4 Beğeni

Ay Işığı altında okumuş olsa gerek :slight_smile: . Muhtemelen daha kısa sürede daha fazla çeviri yapabilmek için uğraşmıyorlar.

1 Beğeni

O kadar sert eleştirmeyelim ama diyaloğun özelliği kaybolmuşsa eleştirimizi yapalım. Metnin sadeleştirilmesi içime sinmedi umarım bunun gibi örnekler çoğalmaz.

1 Beğeni

Sizce bu sert eleştiri mi?

Çok güzel tespitler ve yakalamacalar :smiley: Ama bence sert eleştirilecek kadar büyük bir sıkıntı yok. Keşke her cümleye özenilerek çeviri yapılabilse ama ülkemizdeki her işte olduğu gibi bu işte de minimum maliyet ile maksimum verim alma güdüsü ile kalite kaybı oluşuyor gibi duruyor bu örneklerde. Henüz kitabı okumaya başlayamadım, başladığımda da İngilizce ile karşılaştırıp bakamam muhtemelen ama genele yayılan ağır hatalar ve standart bir okuru anlam kargaşasına sokan fecaat işler mevcut değil ise ( helloo suveren sisterss ) artık çok takılmamaya çalışıyorum sanırım ben de :smiley:

Karamancı’yı savunuyor gibi olmayayım gerçi, tanımam etmem :joy: Hatta ismine ilk dikkat ettiğim dönemler, muhtemelen mesleğindeki ilk yıllarına denk gelmiş olabilir, kırmızı listemdeydi :joy: Ankira dan gelen Dragonlance kitapları… Yanlış hatırlamıyorsam Jean Rabe in Dhamon lu 2 üçlemeyi de kendisi çevirmişti, aman aman. Kitaplar kötü, çeviri muhtemelen kötü ( o dönem tam değerlendirecek ingilizcemiz de yok gerçi ama insan sıkıntıyı hissediyor :smiley: ), editörlük falan arayıp bulunamıyor ( ah Boğaç abi ah ). Ülkede Dragonlance furyası varken kitapları eline alanın komple seriyi bıraktığı kara dönemlerdi :joy:

Sonrasında kendisinin Patrich Rothfuss ve Scott Lynch çevirilerini okuduktan sonra takdirimi kazandı. Bunları da ana dili ile karşılaştırmadım tabi ama hem akıcılığı yakalayıp hem yazarın anlatmak istediğini verdiğini hissedince okur olarak gerekeni aldığımı düşünüyorum. Arada İthakiye benim okumadığım farklı serilerde de çeviri yapmış kendisi, fantastik edebiyatta çevirilerini yapa yapa tecrübelenmiş ve kendini geliştirmiş belli ki. Fantastik ile hiç alakası olmayan, okuru olmayan bir çevirmenin işe el alıp yaptığı çok motamot çevirileri de gördüğümüzden şu an Karamancı ismini görünce süper ve hatasız bir iş bekledik sanırım. Önceki yorumlarda da belirtildiği gibi herhalde yıl içi fazla çeviri / iş yükü ile beraber gelen özenin azalması durumu sanırsam.

Yine de tüm esere yayılmayan ve ağır hatalar zinciri olmayan bir durum ise ben okeyim Malazan’a :smiley: Ana dilde okuyan ve seven birkaç arkadaşımız olduğu için bunları yakalıyoruz ama hiç okuyan olmasa takılmazdık gibi geldi örneklere bakınca. Karamancının ismi de çok denk geliyor son yılda önüme, 1-2 yılda neler çevirmiş üşenmeyip bakacağım birazdan :joy:

2 Beğeni