Arthur C. Clarke - Randezvous With Rama
Rama’yla Buluşma - İthaki - K. Ümit Kayalıoğlu
Chapter 2
Dr.Stanton was a little too prone to jump conclusions.
Çeşitli olasılıklara kolayca geçebilen bir insandı.
Chapter 3
Indeed, it was doubted if the problem ever would be solved.
Aslında bu hiçbir zaman önlenemeyecek bir problemdi.
Sıkıntılı görünen bir çeviri malesef. Bölümlerdeki tek hata bunlar değil, elimde ingilizce kitap olduğundan ve indirdiğim Türkçe pdf’den kopyala yapıştır yapamamdan ötürü karşılaştırdığım metinleri elle yazmam gerekiyor. O yüzden çok uğraşamadım. Kitabı bitirdikten sonra daha detaylı bakmayı düşünüyorum.
Edit : Yanlış ve anlamsız çevirilerden bahsetmiştim ama malesef hiç çevirilmeyip atlanan kısımlar da var. Aşağıdaki paragrafta öyle alelade önemsiz birşey değil, dört kitaplık seriye adını veren “Rama” betimleniyor fakat çeviri tek kelimeyle berbat. Bu kadar kritik ve önemli bir yeri bari daha doğru düzgün çevirseymişsiniz. Herşeyi geçtim kitabın kapağına da mı bakmadınız? Hayatnızda hiç öyle “tencere” görmüşlüğünüz var mı? Google Translate bile 10 numara iş çıkarmış.
“The two ends were quite flat, apart from some small structures at the centre of one face, and were twenty kilometres across; from a distance, when there was no sense of scale, Rama looked almost comically like an ordinary domestic boiler.”
Çeviri:
Merkez noktaları birbirinden elli kilometre uzaklıkta ve iki ucu oldukça düzdü. Bir yüzünde, merkeze yakın bir yerde birkaç ufak yapıya benzer şey dışında hemen hemen hiçbir şey görülmüyordu. Rama komik bir şekilde evlerde kullanılan sıradan bir buhar tenceresine benziyordu.
Google Translate:
“Bir yüzün ortasındaki bazı küçük yapılar dışında, iki uç oldukça düzdü ve yirmi kilometre genişliğindeydi; Uzaktan, ölçek duygusu olmadığında, Rama neredeyse komik bir şekilde sıradan bir ev tipi kazan gibi görünüyordu.”
Edit 2: Yazarın Yazmadıkları adlı programımızda bugün…
“Yet the scale here was so much greater, both in time and space, that the mind was unable to do it justice; after a while, it ceased to respond. Norton wondered if, sooner or later, he would take even Rama for granted.”
Ancak zaman ve yer bakımından ölçüler o derece büyük ve değişikti ki, insan aklı doğru hüküm veremiyor, bir süre geçtikten sonra uyum sağlayabiliyordu. Norton Rama’yı tümüyle inceleyebilme şansını bulabilecek miydi? Bunu merak ediyordu.