Kitaplardaki Çeviri Sorunları

Bayağı katliam var burada bana kalırsa.

4 Beğeni

Burada en masum kalan hata sigh olmuş. “As” süreklilik ifade eder, bir şey olurken başka bir şeyin olduğunu anlatmak için kullanılır, o yüzden sıralı (sequential) geçiş çevirisi olmamış. Çeviri aşağı yukarı şöyle bir şey olmalıydı:

Ölümüm üzerine hologramım kararırken, kaskımdaki kulaklıktan Cobb’un içini çektiğini duydum.

Sigh tek başına İngilizcede rahatça kullanılıyor ama Türkçe karşılığı olan “içini çekmek” sıkıntılı, o yüzden ikinci kısım farklı çevrilebilir.

Çevirmenin sigh ile bir alıp veremediği var sanırım. :slight_smile:

8 Beğeni

Uvv, bayağı katliam. Böyle bir çeviri görsem hazırlık öğrencisi çevirmiş der anında bırakırım kitabı.

Bu yazarın çektiğini kim çekmiştir. Arkadaş herif popülerleştikçe sanki bilerek yapar gibi batırıyorlar. Kapağı yüzünden elim gitmiyordu, bu çeviriyi gördüm ya, rafta görsem elimi sürmeden geçerim.

6 Beğeni

‘‘But the cadets have been training long enough now that Ironsides has started sending them up for real, as support units,during combat. Firestorm Flight went two days ago.’’

Fakat pilot adayları uzun süredir eğitim gördükleri için Ironsides onları destek kuvvet olarak çarpışmaya göndermeye başlamıştır bile. Ateş Fırtınası Filosu iki gün önce izne çıktı, dedim.

‘İzin’ burada sizce doğru bir kullanım mı bana çevirmen konuyu yanlış anlamış gibi geldi? Çok fazla hata olduğunu düşündüğüm cümle var ama bunu gerçekten ben mi yanlış anladım diye merak ettim konuyla ilgili önemli bir durumdu çünkü. Bu arada cadet kelimesini bazen pilot adayı bazen asker olarak çeviriyor kafasına göre. Rig özel ismini de Tekerleme diye çevirmiş inanılmaz rahatsız edici oluyor okurken. Jerkface’i de Aptal Surat diye çevirmiş(karakterin takma adı) :unamused:

8 Beğeni

“went” ifadesini hiçbir şeye dayanmadan izne çıkmaya çeviremezsin."went a break " tarzı bir ifade olması lazım. .Bunlar acaba çevirmen diye lise dil sınıflarından öğrenci mi aldı diye düşünüyorum çünkü ben de dil sınıfından mezunum ve bunu birkaç arkadaş yapıyordu.Hocalar sonradan kafalarına vura vura öğrettiler ifade eklemeyin,çeviriyi bozar diye.Tamam uygun bir ifade tam yoksa Türkçe için uygun biraz değiştirirek çevir ama düz birebir çevirisi olanları da ekleyip çıkarma yani.

5 Beğeni

Jheni Osman, Dünyayı Değiştiren 100 Fikir, Kolektif Kitap, 2012

When Humphry Davy from the Royal Institution temporarily blinded himself during an experiment and his assistant was fired for assaulting the instrument-maker, Davy needed anew one. Faraday was on hand -and keen.

Royal Institution’dan Humphry Davy bir deney sırasında gözlerini bağladığında, yardımcısı alet yapımcısına saldırdığı için vurulunca yeni bir yardımcıya ihtiyaç duydu. Faraday buna hazır ve hevesliydi.

3 Beğeni

Çeviri hatalarını söylemeniz bekleniyor bu başlıkta. Malumunuz İngilizceye o kadar hakim olmayan üyelerimiz olabilir.

Yukarıdaki ifade “kovuldu” şeklinde çevrilmeliydi. Çevirmen "was fired"ı ateşli silahla vuruldu şeklinde anlamış.

7 Beğeni

Sadece attığınız kesite bakınca yanlış anlaşılma olmuş gibi görünüyor. İzine değil de çarpışmaya gitmişler gibi. Ama kitabın öncesine ve sonrasına da bakmak lazım tabii.

Aynı kelimenin farklı farklı çevirisi tutarsızlık olmuş, okuyucu için kafa karıştırıcı bir durum gerçekten. Kaynak metinde geçen belli bir anlama sahip özel isimlerin çevrilmesi de sık sık kullanılan bir strateji. Aptal Surat’ta bir sıkıntı göremedim ama Rig neden Tekerleme olmuş anlam veremedim. :slight_smile:

Çevirmen farklı bölümden mezun olup çeviriye yeni başlamış olabilir ya da öğrencidir belki. Araştırmak lazım.

Bu durum sadece dil sınavındaki çeviri soruları için geçerli olsa gerek. Bu örnek için konuşmuyorum ama belirli durumlarda gerektiğinde ifade eklemek yanlış bir strateji değildir. :slight_smile:

1 Beğeni

Haklısınız. Bence daha ilginç olan “temporarily blinded” ifadesinin “gözleri bağlandığında” diye çevrilmesi. Geçici olarak kör olmasından bahsediyor.

4 Beğeni

özellikle dex’in istisnasız tüm yabancı kitaplarının çevirisi o kadar kötü ki. Hilal Şehir ve Cam şato’ okurken bir cümleyi anlamak için bir kaç kere okumak lazım, kitapların fiyatı arttıkça çeviriye önem vereceğini düşünüyoruz ama öyle bir şey olmuyor, çıkan kitapların çeviri kalitesi gittikçe düşüyor.

3 Beğeni
12 Beğeni

Ekşide şunu gördüm.

Belli ki burada kitabın bir bölümü editörün gözünden kaçmış. Yani diyebiliriz ki o kısımda editörün önüne gelen çevirinin ham hali var. Şu durumda bence editörlere laf söylemek pek de adil olmayacaktır. Bu metni düzenleyebilmek çeviriden bile zor olmuştur. Yani böylesine rezil bir taslağı okunabilir hale getirdikleri için saygı bile duydum açıkçası. Arada hatalar kalıyor ama resmen hatalardan bir mayın tarlası varmış, bu kadar az imla hatası ile basılması mucize bile sayılabilir.

3 Beğeni

Söz konusu Altın Kitaplar ise editörün gözünden kaçma gibi bir durum söz konusu olamaz çünkü ortada editörlük görevini yapan birinin olduğuna inanmak için hiçbir sebep yok. Sadece bu değil diğer kitapları da benzer durumda.

Eğer gerçekten Altın Kitapların işini yapan bir editörü varsa ve metni düzenleyemiyor ise istifa edecek düzenleme yapabilen biri gelicek yerine. Örneğini verdiğiniz kitap 12 yıldır basılıyor. Böyle rezil kepaze metinleri bu şekilde 10. baskıya göndermek iş ahlakından tamamen kopmuş olmayı gerektirir.

3 Beğeni

Kitabın geri kalanında böyle yoğun hatalar yok, en azından okunmayacak kadar kötü değil incelediğim kadarıyla. Bu bir iki sayfalık kısım neden böyle peki? Hiç elden geçmemiş gibi, o yüzden ben öyle bir çıkarımda bulundum. 12 yıldır kimsenin dikkatini çekmemesi ve düzeltilmemiş olması ayrı rezillik ama bu durum hemen bütün yayınevlerinde de böyle maalesef. En azından beş yılda bir yeniden gözden geçirilse maliyeti ne kadar olur da bundan kaçılıyor anlayamıyorum zaten.

Ben yine de hala bu yayınevinde asıl sıkıntının çevirilerde olduğunu düşünüyorum. Arada sırada çıkan imla hataları saçma sapan çeviriler kadar sinir bozmuyor.

3 Beğeni

Eğer Azrail Koşuyor’dan bahsediyorsak tam bir çeviri faciası diyebilirim. Arkadaşlar o kitapta yanlış çeviri çok ama en acısı çevrilmeyen satırlarca cümle olması. Her bölümde en az bir cümle en çok bir koca paragraf çevrilmemiş.

Size şöyle söyleyeyim: Yeni bir çeviri olmadıkça ya da tam metin çevrildi ibaresi geçmedikçe ben bir daha King kitabı almayacağım.

Eğer bir kitabın künyesinde Suveren kardeşlerden birinin ismini ya da Mehmet Harmancı’yı görürseniz bilin ki yüzlerce cümle çevrilmemiş.

10 Beğeni

Çok şükür bugünde gözlerimizi kanattı altın kitapçımız :D. Yazık valla bir de amazonda indirime girdi diye toplu toplu Agatha Christie ler, Stephen King ler görüyorum. Üzülüyorum alan arkadaşlara :confused: bunlar hep çevirmen kırpmalı, dönem sansürlü işler . Adamlar da utanmadan hala bu eski çevirileri tekrar tekrar yeni baskı yapıyorlar.

Aklımıza geldikçe buradan konuşuyoruz ama kendi kendimize, sonuçta alınmaya ve satılmaya devam ediyor. Devam ettikçe de altın adam niye masraf yapayım bas geç nasıl olsa satılıyor diyor muhtemelen. İşin asıl üzücü yanı bu şekil çevrilen, editlenen bir eserde yazarın orijininden ne kadar kalıyor ki? Bu kitapları alan okur yazarı okudum sanıyor ama vaktine yazık oluyor.

Geçmişte bende çok yaptım ama bu saatten sonra kısıtlı vaktimi böyle işlere vermek ciddi vakit zenginliği :joy:. @periyodiknesriyat En son basılan Azrail Koşuyor’u sayfa sayfa ana dilinden baka baka inceledi garibim, o rezillikleri yazdıkça ben şu leş işlere verdiği vakte üzüldüm okurken :smile:.

11 Beğeni

@SherlockHolmes
Şu an 2017 basım Korku Ağı okuyorum çevirmeni Esat Ören. Gördüğüm kadarıyla sevilen bir çevirmen ama ilk sayfalarda bazı sıkıntılara rastladım. Bundan önce Göz okumuştum yine aynı çevirmen ve yine aynı problemler vardı. Orijinal metinde üzerine düşünülüp seçilmiş kelimeler Esat Ören çevirisinde basitleşmiş, eksilmiş, günlük konuşma düzeyinde cümlelere evrilmiş. Bazı cümleler hiç çevirilmeden atlanmış.

Çok detaylı incelemedim ama ilk sayfalardan bir kaç örnek vereyim.

Sayfa 18
Yüzünde daima çimdiklenmiş gibi bir ifade olurdu; simsiyah gözleri vardı.

His face retained a perpetual pinched look, and his eyes were dark-as if they always scanned some bleak inner horizon. (Bu son cümle çeviride yok)

Sayfa 19
Anlamı “ayakkabılar” olan Los Zapatos (adam bu ismi çok sevmişti)

Los Zapatos, which means “the shoes” (a name that secretly pleased the man to no end)

Sayfa 19
Adam bazı zamanlar, o sıcak havada hiç anlamadığı bir dille tekdüze verilen vaazları dinlerken boğulacak gibi olurdu.

The man found himself sometimes drowsing in the suffocating heat to the steady, familiar rhythms and the voices which gave them tongue.

Aynı sayfalarda yine çeviriden okuduğumda yanlış anladığım, orijinaline bakınca farkettiğim bir cümle var (traktör sesinden bahseden). Özneyi şaşırdığım bir cümle de oldu ama çok önemli görmedim.
Ayrıca Göz kitabında çok fazla noktalama ve yazım hatası vardı. Bu kitapta daha rastlamadım ya da fark edebileceğim nitelikte değildi.

6 Beğeni

Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü - Edgar Allen Poe
Çeviri Dost Körpe

Kitap çok güzel, çeviri çok güzel, adeta akıyor. Çevirmenimiz bütün denizcilik terimlerini dilimize çevirmiş bu da güzel. Ancak en azından dipnotlarda altta arkada bi yerde bu terimleri açıklasa çok güzel olurdu diye düşünüyorum. Sadece iskele sancak sözcüklerimden bahsetmiyorum, bazı sayfalarda 10-15 kelimeyi anlamadan okuyorsunuz, hepsi için internete bakmak sıkıntı oluyor, baktığınız kaynaklarda saçma açıklamalar bulunuyor.

4 Beğeni

Çok terim olduğu için çevirmen editöre bırakmış olabilir, aslında dipnot çevirmenden çok editörün ilgilendiği bir konu. Yayınevinin bu konuda belli bir duruşu oluyor genelde ya da kitaptan kitaba farklı yaklaşımları oluyor. Aslında İthaki dipnottan pek de kaçınmayan bir yayınevi.

Ancak şöyle bir durum var: Diğer popüler yazarlar kadar olmasa da Edgar Allan Poe oldukça bilinen bir yazar. Ek olarak kitap da epey kısa. Dolayısıyla kitabın geniş bir kitle tarafından satın alınma potansiyeli daha yüksek. Dipnotlar da özellikle kurgu eserlerde genel okuyucu kitlesinin sevmediği bir öğe, bu yüzden okuyucu caymasın diye son çare olarak başvuruluyor. Tabii popüler ya da bilindik eserlerde veya hedeflenen okuyucu kitlesi daha geniş olduğunda geçerli bu. Yani bu kitabı görüp eline alan herhangi bir okuyucu içini karıştırırken çok fazla dipnot görünce o kitabı kendi seviyesinin üstünde olarak görüp almaktan vazgeçebilir.

Ama mesela başka bir örnek vereyim. İş Bankası’nın belli bir duruşu vardır ve bilindik bir klasiği HAY serisi için basarken gerekli olan hiçbir şeyden kaçınmaz. Daha az bilindik yayınevleri ise daha çok satılsın diye aynı eseri dipnotsuz, ön sözsüz yalın halde yani “göz korkutmayacak” bir şekilde basar.

Sonuç olarak satış politikasından dolayı dipnot konulmamış olabilir, hatta Dost Körpe eklediyse bile çıkartılmış olabilir. Ama sadece tahminim bu yönde tabii ki, belki başka bir sebebi vardır. :slightly_smiling_face:

6 Beğeni

Çol teşekkür ederim. Bilmediğim bir konuydu.

2 Beğeni