Kitaplardaki Çeviri Sorunları

Rica ederim. Tabii kendi fikrime göre dipnot, ön söz, sözlük vs. ne gerekiyorsa olmalı bence. Ama satış kaygısına da hak veriyorum bir noktada. :slight_smile:

3 Beğeni

Ben dipnotu severim ama sizin söylediğiniz okurun dipnottan korkması hadisesi mantıklı geldi. Yayınevleri de buna göre davranıyor olabilir.

3 Beğeni

Twitter’da böyle bir şeye rastladım.

2 Beğeni

keşke rıhtımdan biri yapsa da bu karşılaştırmayı, okusak.

8 Beğeni

Bayılırım çeviri karşılaştırması yapmaya ama Japonca bilmeden, Google Translate yardımıyla ve cümle cümle çalışarak aylarca uğraşmam gerekir diye hiç girmiyorum o işe. :joy:

9 Beğeni

https://twitter.com/cevirmenimbenya/status/1520704307074682880?t=KpCWOxbq3sPQOghRNsfB2w&s=19

11 Beğeni

Nasıl Oldu da Kitap Yazdım - Annet Huizing
Nisan 2018 baskısı, Genç Destek, çevirmen Erhan Gürer, Hollandaca aslından, sayfa 36:

Bu parça önce iki kez daha uzundu. Hayır; üç kez daha uzundu.

Bir şey daha evvelkinden nasıl “üç kez” daha uzun olur? Hollandaca, Flamanca, Felemenkçe, adı her neyse o dili bilmiyorum ama kalıbımı basarım yukarıda bir şeylerin “iki kat, üç kat” daha uzun olduğu söylenmeye çalışılıyor.

1 Beğeni

Karşılaştırma ya da çeviri incelemesi yazılacaksa forumda bir arkadaşın 1984 üzerinde yaptığı gibi yazılmalı bence. Önce örnek kelimeler verilip karşılaştırılmalı ve detaylı şekilde yorumlanmalı. O yazıyı çok beğenmiştim.

Bunu yazan kişi öğrenci mi yoksa mesleği mi bilmiyorum, saygım sonsuz ama dışarıdan birisi olarak olmamış bence benim de anasayfama çıktı twit ama okurken çok rahatsız etti.

Kendisi yorumlarda eleştirel cevaplardan endişelendiğini belirtmiş o yüzden bunları ona yazmadım.
Şimdi neden bana göre olmamış açıklayım:

“Şu benim daha hoşuma gitti” veya “yanlış çeviri yoktur bence ikisi de iyi” şeklinde yazınca insan bir şey anlamıyor. “Çeviri” karşılaştırmasının da amacına ulaşılamıyor. Cümleyi vermediği için don juan örneği yerinde kullanılmış mı onu da anlayamıyoruz. Ana metine bağlılığı konusunda en azından ingilizce çevirisi de olsa detaylı incelenmesi gerekirdi. (Çevirmenlik okumadım nasıl yapılır bilmiyorum) Hoşuna gittiğini belirttiği kısımlarda gerekçe de yok. “Çünkü gözüme daha hoş gözüktü”(?)

ikisinin de iyi olduğunu düşünüyorsan Japonca bilmen gerekir ki kıyaslayabilesin gerçeğiyle. Neyden yola çıkarak iyi dedin? Ayrıca burada farklılıklar varken ikisi nasıl iyi olabiliyor onu da anlamadım. Bu şey gibi sanatçılardan biri kırmızı tabloyu siyaha boyamış diğeri mavi. Bence ikisi de çok iyi. (Hangisi kırmızıya daha yakın? Çevirmenliğin amacı kişiyi asıl metne en yakın şekilde ulaştırmak değil mi?

“Doğru ya da yanlış çevirinin var olmadığını unutmayın” (Bu ne demek anlamadım, yanlış çeviri olur elbet. Fakat yanlış olmayıp gerçeğine yaklaşamayan, hoş gözükmeyen çeviriler de var.)

Çeviri incelemesi deyip biyografi ve ön-son sözü incelemek? (Benim bildiğim dipnotlara vs. bakılması gerekmez mi? Bunlar basımla, editörlükle ilgili? Keza çevirmenle son sözü yazan kişiler farklı olabiliyor bazı kitaplarda. E Fontu falan da inceleseydin bari.

Kitabın kapağında japoncadan çeviren yazması ile türkçesi arasında ne fark var? Bunu neden belirtme gereksinimi duydu anlamadım. Çeviriyle alakalı değil yayınevinin seçtiği bir şey?

" Şiirleri okumak harikaydı" ( e tamam ama bunun çeviriyle ne alakası var. Biz çevirinin kalitesini öğrenmek için okuyoruz bunu o kitap hakkında duygularını yazıyor. “Osamu Amca” hakkında yorumlar yapıyor.)

Italik yazılması beni çekti (???) - ÇEVIRI

Özetle bana çeviri yorumlamaktan çok kitap incelemesi ya da baskının& yayınevinin yorumlanması gibi geldi. Sinirlenme sebebim başta bunun çeviri karşılaştırması olduğunu söylemesi ama ortada çeviri yok. Rıhtım’dan biri detaylı yazsadkeyifle okusak.

Yanlış düşündüğüm şeyler olabilir bilen arkadaşlar varsa düzeltsin lütfen :slight_smile:

16 Beğeni

Bahsettiğiniz 1984 incelemesinin sahibi benim, beğeniniz için teşekkür etmek istedim. :blush:

5 Beğeni

Roald Dahl/Matilda

"Peanut butter"ın tam karşılığı fıstık ezmesi. Ama yoğun çalışma ve biraz dikkatsizlikle “fıstık yağı” diye çevirmek çok da olanaksız görünmüyor. Ben böyle art niyetsiz hatalarda -eğer varsa- son okumayı yapan kişiyi biraz daha sorumlu buluyorum.

7 Beğeni

Zaten yapılan eylemden fıstık ezmesi olduğu anlaşılıyor. Dediğiniz gibi son okuma yapan arkadaşın (varsa öyle biri) fark etmesi gerekir.

2 Beğeni

O kadar haklısınız ki. Maalesef çeviri bilinci olmayan okur, kötü yazılmış kitabın faturasını çevirmene çıkarıyor; bu bilince sahip olan okursa çeviri hatalarının tüm yükünü çevirmene yüklüyor. Halbuki ham çeviriyi okuyup düzelten kişilerin de sorumlulukları var.

3 Beğeni

Şu an Büyük Defter/ Kanıt/ Üçüncü Yalan eserini okuyorum. Ekşi sözlükte yazılan yorumu gördüğüm zamandır beri kafamı kurcalıyor. Sansürlü metin olduğundan bahsediyor bir kullanıcı. Araştırarak İngilizce olarak basılmış bir halini buldum. Ekşi sözlükte yazan bir örnekle karşılaştırdım ve evet cümleler çevrilmemiş. Fakat şöyle karmaşık bir durum var ki tarif bile edemeyeceğim bir olay var bu çıkarılan cümlelerde. İlk çevrildiği tarihleri düşündüğümde çıkarılması bir nebze kabul edebilirken yeni baskıda olmayışını anlayamadım. Sansürsüz baskı tabiri ile şahsen basılabileceğini düşünüyorum.
Ekşi sözlükte yazan kişi kadar dolandırıldım gibi hallere bürünmedim elbet fakat ciddi bir muallakta kaldım.

A dog arrives. It’s our dog. She takes him in her arms and rolls with him in the grass.The dog barks, gets loose, shakes himself, and runs off. Harelip calls him gently as she strokes her sex with her fingers.The dog comes back, sniffs Harelip’s sex several times, and starts to lick it. Harelip spreads her legs and presses the dog’s head to her belly with both hands. She breathes verydeeply and wriggles.The dog’s sex becomes visible, it gets longer and longer, it is thin and red. The dog raises his head andtries to climb onto Harelip.Harelip turns over, she is on her knees, she offers her backside to the dog. The dog places his frontpaws on Harelip’s back, his hindquarters trembling. He feels around, gets closer and closer, putshimself between Harelip’s legs, and sticks himself against her buttocks. He moves very quickly backward and forward. Harelip gives a cry, and after a moment she falls on her stomach.The dog walks off slowly.Harelip lies on the ground for a while, then gets up, sees us, and blushes. She shouts:“Dirty little spies! What did you see?”

Burası bulduğum İngilizce kısmı ve rahatsız olabilecek kişiler için blurladım.


Bu da dördüncü ve yeni baskıdan.

Sizin söylemek istedikleriniz var mıdır?

13 Beğeni

Gerçekten okuması zor. Lakin ne denli tuhaf, iğrenç, aşırı olursa olsun; kimsenin bir metni sansürlemeye hakkı yok. Yazar öyle takdir etmiş, okurun da bu takdiri okumaya hakkı var. Okur ister mesafe alır ister almaz. Burada YKY, ürünü daha çok satılsın diye “kusurlarını” tıraşlayan bir satıcı gibi davranmış. Ya da çıplak bir insan heykelinin üzerine bir örtü örten müze müdürü. Yazar duysa ne derdi acaba?

14 Beğeni

Ben bu durumda çevirmeni pek suçlayamıyorum. Yayıneviyle alakalı bir durum benim için. En azından bahsedilebilirmiş. Dikkatli okunurken fark ediliyor. Diğer bir sansür ise pedofili ile alakalı bir durumdu. Size tamamen katılıyorum :blush:

3 Beğeni

Oy oy ablam neler okuduk biz :joy: Zoofilinin dibine vurduk :joy:

Spoiler ı açmadan önce böyle bir şey beklemiyordum ama ne olursa olsun sansürün böyle alasını yapıp hiçbir şey yokmuş gibi kitap neden basılır anlamıyorum. Ki tahminimce yazar böyle bir sahne yaptıysa onun etkileri de olmuştur karakterler üzerinde, bir devamlılık vardır. Şimdi kesilip atılınca ne anladı okur?

Türkçe haline bakıyorum şimdi, köpeği neden tekrar çağırıyor? Köpek niye yavaşça uzaklaşıyor? Harelip niye kızarıyor? Bu bile anlaşılmıyor ki tahmin ettiğim gibi kitabın devamına da etki eden bir sahne ise nerede kaldı eser, nerede kaldı yazarın anlatmak istediği.

Herhangi bir eserin sansür uygulamadan yayınlanamayacağını, tepki göreceğini düşünen işletmeler yayınlamamalı. Orjinal haline ulaşamıyorsak hiç ulaşmayalım, isteyen ana dilinde yine ulaşır bence. Netflix-prime vs para verdiğimiz üyelimizle bile içeriklere sansürlü ulaşır olduk. Halk olarak kendi kendimizi bile sansürlüyoruz artık konuşurken :smile: Bu sansürlü yaşam nereye kadar böyle devam edecek kestiremiyorum artık sanırım.

5 Beğeni

O bölümde anlatılan kız aslında ikizlerden birkaç yaş daha büyük, daha neredeyse çocuk bile denebilir.

İlerleyen bir bölümde de kitabın baş karakterleri olan ikiz çocuklara pedofilik şekilde bir istismar da var. O bölüm de çıkarılmış. Akıllarınca hassas bir millet olduğumuzdan :slight_smile: bayağı oynama yapmışlar :slight_smile:

Okurken bir anlamsızlık olduğunu fark ettim, tekrar tekrar okudum bütün sayfayı. Bir kısmını kendi kafamdan doldursam da genel halini İngilizce okurken epey şaşırdım. Nerden de araştırdım da okudum, tarzı durumlara düştüm :sweat_smile:
En yukarıda da karşılaştırma yaparken ikilemde kaldım derken bundan bahsediyordum. Okuduktan sonra ne tepki vereceğimi bilemedim.

Sansürleyip hatta daha kötüsü koskoca bir bölümü çıkarıp bahsetmemek hiç hoş değil.

Anlatılanlar ne kadar hoş olmasa da yazarın ne yapmak istediğini ve ne anlattığını okudukça anladığım için YKY’nin ayıbını düşünmeden esere devam etmeye karar verdim.

Teşekkür ederim yorumunuz için :blush:

5 Beğeni

Emeğe saygı +rep. :upside_down_face: :slightly_smiling_face:

2 Beğeni

Gecenin Sonuna Yolculuk
Çevirmen: Yiğit Bener

Çeviriye, açıklamaya bayıldım. Yiğit Bener’i tebrik eder ve teşekkür ederim. Çoğu kavramı birkaç anlamı ile anlatıyor, doğru şekilde tercüme ediyor.

Fransızca’ya diğer diller kadar yakın olmasam da biraz biliyorum. Çevirmenleri kıyaslamak veya yanlışlarını söylemek haddime değil fakat böyle detaylı çevirileri gördükçe seviniyorum :blush:

13 Beğeni

Kitap:Yolcu
Çevirmen:Özlem Özarpacı
Yayınevi:Parodi


“Pozbeklemek” ne demek sayın çevirmen?Öyle bir kelime/kalıp olduğuna inanıp bir de birleşik yazmışsınız.Hadi çevirmen böyle yazdı hiçbir editör de çıkıp demedi mi bu kelime nedir,hangi amaca hizmet ediyor?2.sayfada kitaptan soğudum yani.

1 Beğeni