Sanırım en doğrusu bu zihniyetteki çevirmenlerin adlarını not etmek ve çevirmen olarak göründükleri kitapları satın almamak
“Bacım” context’e cuk oturuyor, ona itirazım yok. “Kızım, yavrum” uymuyorsa “bacım” yerine “bayan” dese ne olurdu mesela?
“Bacım” kelime olarak çok “bizden”. O yüzden itiraz ediyorum. Kalam “bacım” diyorsa, Duiker da Bult’a “emmi” desin o zaman, o neden emmi demiyor?
Karamancı’nın benim gibi yayacak zamanı yoktur ve gözünden kaçabilir, o ara onu uygun görebilir filan. Bunlar normal. Benim eleştirilerim var olduğu iddia edilen editöre.
Yazar sürekli “nonetheless” diyorsa çevirmen bunu değiştirmeli midir? Ben olsam değiştirirdim diye düşünüyorum ama bu örnekte yerelleşecek bir şey yok. “Her şeye rağmen”, “yine de”, “buna rağmen” gibi alternatifler varken Türkçesini Google’lamak zorunda kaldığım "Mamafih"i kullanmazdım.
Arz ederim.
Hanımefendiyle aynı havayı verirdi galiba, bilemedim. En yakın abla falan geliyor ama o daha kötü olurdu sanırım.
Amca emminin tam karşılığıydı sanırım. Emmi demeye gerek görmemiştir belki de. Çeviri kararlar sürecidir sonuçta.
Bu konuya katılıyorum. Genel olarak Türkiye’deki yayınevlerinin çoğunda editörlük ve son okuma sıkıntılı bence de. Ama sorsanız öyle editör olarak kolay kolay işe almazlar, yayınevlerinin hepsinin kendi kuralları vardır. Stajyer olarak alıp eğitmek isterler önce sizi.
Yazar sürekli nonetheless diyorsa değil, eş anlamlı farklı farklı bağlaçlar kullanılıyorsa. Çeviri yaparken benim de yaşadığım bir durum. Aynı anlamdaki çeşitli İngilizce bağlaçları hep 1-2 sık kullanılan Türkçe bağlaçla karşıladığımı fark ediyorum ve bu konuda uyarı gelebiliyor. Çünkü metin bütünlüğü açısından çok basitleşiyor bu sefer. Zaten belki çevirmen de böyle bir farkındalığa sahipse dikkat ediyor olabilir demiştim. Sunduğum seçeneklerin hepsi varsayım tabii. Benim tahminimce eskiliği vermek için kullanmıştır.
Mamafih(However kelimesinden çevrilmiş).
Vasıl olmak.
Fi tarihi
Metruk
Tesmiye etmek
Payitaht
Âli(Great kelimesinden çevrilmiş)
Âlâ(Good kelimesinden çevrilmiş)
Bu kelimeler genelin çevirisinin çok iyi olduğunu düşündüğü, çok okunan bir serinin ilk kitabından alınmıştır.
Hadi çevirmenin ismini de vereyim ki verdiğim an anlaşılacak :Çiğdem İpek Erkal.
Yani yukarıdaki çevirmen bunları kullanınca pek yakınanını görmedim, bilakis şurada anket yapsak en iyi çeviriler diye seri belki üst sıraları görür. Ama Karamancı aynı tarzda bir kelime kullanınca pek kötü çeviri oldu. Kusur arıyoruz biraz sanki.
Tabii ki kusur arıyoruz. Aksi saçma olmaz mı zaten? Çeviri incelerken kusur mu örtmemiz lazım?
O kitap hangisi bilmiyorum ama onda da hata arasam, büyük ihtimalle onda da yakınırdım. Tabii bağlamı filan bilmiyorum. Belki de yakınmazdım.
Böyle bir şey yazdığımı yani “Karamancı eski kelime kullandığı için çeviri kötü” dediğim yeri hatırlamıyorum. Alıntı yapar mısın ilgili yeri?
Hala Londra’ya evlendim olarak kabullenemedim ben ya. Ama çeviri yorumu yapmayı bıraktım artık. Benim delirdiğim şey “Çevirmen öyle tercih etmiş, işine karışma” şeklinde bir tavır olmasıydı. O günle bugün arasında nerden baksan 3 sene var, şimdi olsa yine aynısını derim. Bir işi profesyonel olarak yapan biri de yanlış yapabilir ve bunu da o işte hiç profesyonel olmayan biri görebilir. Genel olarak “Hatalıyım” demekten acziyetimiz var o yüzden ben savaşmayı bıraktım. Çeviri zorlarsa ingilizce pdf bulup ordan bakıp sonra devam ediyorum. Benim için iyi bir çeviri “Lan bu ne dedi şimdi” dedirtmeyen, “Ya bak kesin ingilizcesi böyleydi bunlar böyle çevirdi” dedirtmeyen çeviri. Malazan’ın ilk kitabında mesela şiirlerin çevirisi cidden iyi değil. Zor iş ben de farkındayım ama alıp duvara yazabileceğin şiirleri katletmiş gibi geliyor bana Cihan Karamancı. Kendisini Ejderha Mızrağı serisinden dolayı severim ve beğenirim de. Ama bu eleştirmeyeceğim demek değil.
Neyse bu ülkede Dune çevirisi 20. fahrenayt çevirisi 545447845. baskıyı gördü. Ben istersem kendimi yırtayım burada ne kimsenin umrunda ne de en ufak bir şeyi etkileyebiliyorum.
Çevirmenin isminden tanıman gerekirdi, ayıp ayıp . Yüzüklerin Efendisi
Cevap biraz genel oldu, diğer arkadaş için de verildi bu cevap. Neyse diğer kelimeler olmasa da mamafih tesmiye vb sözlük açtıracak kelimeler 2000 yılında o seriden unutulmaz bir tat almanıza engel olmamış . Mamafihe bu kadar takılmasaydınız bu kadar spesifik örneklerle iyice konuyu genişletmezdim. Mamafih Y.E.'de 4 defa geçmiş bu arada.
Cevabınız bana da yönelikse, belirtmeliyim ki Çiğdem Erkal’ın çevirisini hep eleştirmişimdir. Yine eleştiririm. Ama o çevirinin üzerinden bilmem kaç yıl geçmiş, konuşulmaması bundandır. Malazan güncel çeviri, bu nedenle üzerinde duruyoruz.
Tesmiye etmek ne demek bilmiyorum ama diğerlerinde hiçbir sorun göremiyorum. Yüzüklerin Efendisi’ni okurken de garipsememiştim.
Fi tarihi, payitaht, vasıl olmak, metruk… Bunlar Türkçe kelime haznemize yerleşmiş, gayet normal ve güzel sözcükler. Kökenlerinin Arapça veya Farsça olmasının da hiçbir önemi yok. Bize aitler.
Kıstas “sözlük açmadan” okuduğunu anlamaya indirgendiyse bundan sonra birbirimizle 200-300 sözcük kullanarak sohbet edelim olsun bitsin.
Çeviri kendi içinde tutarlıysa, anlam bozuklukları yoksa, sözcük seçimleri yerindeyse ben zevkle sözlüğü açıp mamafihi de öğrenirim, tesmiyeyi de.
Bence orijinal metinde verilen eski-çağdaş havasını yansıtabilmek için çevirmenin eski kelimeleri kullanması daha doğru. Yüzüklerin efendisinde de örneğin Entlerin diyaloglarında eski kelimeler kullanılmıştı ve bence Entlerin kadim varlık oldukları havasını daha iyi yansıtıyordu.
Bana göre sıkıntı yok zaten. Bu kelimelerin hepsi bana göre makbul. Ben genel olarak yukarıdaki eleştiriler için çevirisine dair çok bir eleştiri yapıldığını görmediğim bir eserden çektiğim eski Türkçe kelimeleri yazdım. Bunların olduğu kitaplar da okudum ben, kelimelere aşinayım. Sözlük açma de arkadaşın Türkçesini Google’lamak tabirine bir atıftı.
“Mamafih” asla kullanılmasın demedim hiçbir yerde. 4 kere de geçer, 44 kere de, önemli olan bağlam. Bence sen benim söylediğimden farklı bir problem oluşturup, ona yanıt veriyorsun.
Mamafih’e takılma sebebimi tekrarlayayım. Benim eleştirdiğim nokta “tutarsızlık”. Nonetheless kelimesi İngilizcesinde 23 kez geçiyor. Türkçesini sayma şansım olmadı maalesef ama maksimum 2’dir (büyük ihtimalle de 1). Neden? Heboric o kadar da eski bir dil kullanmıyor ya da o kelimesini “Mamafih” olarak çevirmek için hiçbir sebep yok. Ya hepsini “mamafih” tarzı kullan ya da hiçbirini. “Bacım” için de aynısı geçerli. Bult’a “emmi” dedirtmiyorsan, Serv’e de “bacım” dedirtme.
@ilydious’un dediği gibi, aynı kelimeleri sıkça kullanmak istememiş olabilir (ki ben de yazarken dikkat ediyorum buna). Ama hala Mamafih yerine bir sürü alternatifi varken çok gereksiz bir kullanım bu. Çevirmen tercihidir ona itirazım yok. Sen sevmişsindir ona da itirazım yok. Ama ben sevmedim.
Malazan’ın çeviri eleştirisini ilk kitap için @Abraxas ile birlikte yapmıştık. Tekrar edeyim, kötü olmasa da özensiz, vasat bir çeviri var ortada. Tabii bunda Karamancı’nın istediği sürelerde çalışamadığını da varsaymak gerek, çeviri süre taleplerini görüyoruz ara ara. Bu kitap içinse on altıncı bölüme geldim, sadece üç bölümü Türkçe okudum. Onda da çeviri nasıl diye karşılaştırma yapmadım. Baktım cümlede gariplik var, gidip İngilizcesi ile karşılaştırdım. Gördüğüm hataları da yukarıda örnekledim. Mesela “mamafih” eleştirin haricinde, diğer verdiğim örneklerde, “hata aradığımı” söyleyebileceğin başka bir şey var mı?
Neyse, sonuç olarak, ortada bir iş var, ben de işi eleştiriyorum, çevirmenin kendisini değil (ama editörün kendisini, çünkü o sadece ismini yazmış).
Aklıma geldi, Yüzüklerin Efendisi çevirisini eleştirmedim çünkü foruma katılmadan önce umurumda değildi (hala değil aslında). Ben bu çeviri hatalarını bulmayı veya diğer arkadaşların yazdığı hataları okumayı çok zevkli bir uğraş olarak görüyorum, o kadar.
Bundan hepi topu birkaç yüzyıl önce yaygın kullanılan kelimeleri bin yıllık kadim uygarlıkları konuştururken kullanmak da çok doğru bir tercih değil bana kalırsa. Madem kadim uygarlıklar için eski kelime kullanmak uygun oluyor o zaman Payitaht yerine Ötüken, Ala yerine Edgü vs. kullanılması daha doğru. Kadim uygarlıkların Bülent Ersoy gibi konuşması da genelin aksine bana eğrelti geliyor.
Bu hak verdiğim bir fikir ama sanki bu durumda sorumluluk yazara düşüyor çevirmenden ziyade. Yazar kadim uygarlıklarını binlerce değil de yüzlerce yıl öncesinin diline yakın konuşturuyorsa çevirmenin de öyle yapması mantıklı gibi
Ama yazar öyle yazarsa kimse anlamayabilir de; kendisi de yazamayabilir tabi. Bilemedim, sonuçta teknik olarak siz haklısınız ama pek pratik değil sanki yazar tarafından uygulanması. Çevirmenin zaten sorumluluğunda olmamalı gibi
Sorumluluk zaten yazarda hocam, burada işgüzarlığı çevirmenler yapıyor.
Yazar, eğer kadim bir lisanda konuşmasını istiyorsa karakterinin, seçtiği kelimeleri ona göre belirliyor. İstemiyorsa da farklı kelimeler seçiyor.
Örneğin Shakespeare metinleri ile atıyorum Kadim Kanunlar kitaplarının çevirileri çok farklıdır zira kullanılan kelimeler arasında uzaktan yakından bir ilişki yoktur.
Olayın başladığı kelime olan “nonetheless” üzerinden örnek vermek gerekirse, ortada hiçbir şey yokken gidip de “mamafih” demek (ve başka hiçbir yerde dememek) işgüzarlıktan başka bir şey değil benim görüşüme göre. Ha uzun çevirilerde fark edilmez, ne bileyim dikkatten kaçar, onlara eyvallah. Ama bir zahmet editör de geçsin üstünden.
Heh, daha güzel anlatılamazdı.
Valla hak verdim hocam nonetheless bana da alabildiğine düz bir kelime gibi geliyor
Ama açıkçası uzun süredir Malazan falan okumanın bir yan etkisi olarak sanırım biraz archaic bir ingilizceyle konuşuyorum ben de. Arada garipseniyor kullandığım kelimeler biraz. Bir keresinde 3 ana etmenden bahsederken “triumvirate” demiştim, toplantı derail olmuştu bu kelime üzerinden… Neyse benim güncel kelime algım kaymış olabilir biraz belki de
Onun suçunu Malazan’a atma hocam, sen bir ara “zımni” de demiştin toplantıda.
Onu da gençliğimde okuduğum tonla tasavvufi eserlere, risalelere falan atıyorum hocam sorun yok
Öncelikle tekrar ediyorum, Yüzüklerin Efendisi çevirisini örnek göstermemin sebebi, çevirisi hakkındaki konsensusa varan derecedeki memnuniyettir. Ben çevirinin her yerde övüldüğünü çok gördüm, bir eleştiri getirildiğine de hiç rast gelmedim.
Yüzük Kardeşliği kitabında 33 tane “however” var. Bunlardan 4 tanesini Gandalf söylemiş. Bunlardan yalnızca biri “mamafih” olarak çevrilmiş. Şimdi neden mamafih kullandın demek mi lazım? Veya diğerlerinde neden mamafih kullanmadın madem burada kullandıysan demek mi lazım? Veya çevirmen kendi kullandığı tabir ile Elflerin eski İngilizcelerini “lisanı Osmani” ile karşıladığını söylemiş. Neden Elflerin hiçbirinde mamafih kullanmadın diye mi eleştirmek lazım?
Ben diğer çeviri eleştirilerinizde bir şey demedim zaten, çoğunda da haklı olduğunuzu düşünüyorum. Ancak mamafih seçimi eleştirisi bence "nitpick"e kaçıyor.
Öncelikle bir şeyi ayırt etmek gerekiyor. Bir kelimenin Yüzüklerin Efendisi’nde kullanılıyor olması, diğer bütün çevirilerde de kullanılabileceği anlamına gelmiyor. Burada önemli olan tek şey bağlam. Bağlama göre kullanılır veya kullanılmaz.
Olabilir tabii. Bu seriye ekstra hassasiyetim var. Objektif olmaya çalışıyorum elbette ama belki de dediğin gibi nitpick’tir.
Bu arada son kez tekrar edeyim. Burada çevirmenin mamafih kullanması için hiçbir sebep yok. Eleştirdiğim şey de çevirinin kötü olması değil (onu başka mesajlarda yaptım), tutarsızlık ile çevirmen ve/veya editörün işgüzarlığı.