Kitaplardaki Çeviri Sorunları

Evet ben de o yılları hatırlıyorum, insanlar “Karını ortağınla paylaşır mısın?” esprisi yapıyorlardı.

2 Beğeni

Allah’ ım… Kızıl Panda Yayınlar’ ından Anton Çehov’ un Vişne Bahçesi kitabını okuyorum ama okurken zorlandığımı fark edince bir de İş Bankası’ nın çıkardığına bakayım dedim. Kahroldum. Sen tut karakterin adına kitabın başından beri “Pişçik” yerine “Pişik” de. Hayır birde Rus eserlerine yabancı olduğumdan başta biraz komik gelirken sonradan bunun bir dalga konusu olmaması gerektiğine kendimi ikna ettim. Tek sorun bu da değil diğer yayınevinin çevirisi çok daha akıcıyken bu yayınevinden çıkan yaklaşık 100 sayfalık eser iki gündür elimde sürünüyor. Kimilerine göre ortalama bir çeviri gibi gelebilir, bilmiyorum ben çeviriden çok anlamam da ama sorunumun çeviriden kaynaklı olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Şimdi İş Bankası’ ndan eserin devamını PDF olarak okuyacağım ve bir ara kitabı da bu yayınevinden temin edeceğim :neutral_face: Bu arada başlığı çok meşgul etmemek adına Kızıl Panda’ dan daha önce kitap okuyan varsa çevirisini nasıl bulduğuyla ilgili bana mesaj atabilir mi? :slightly_smiling_face:

2 Beğeni

Aslında bir çeviri sorunu değil zira kitabın çevirisi yok. Kitapta geçen bir kelime oyunu var, onu nasıl çevirirdiniz diye merak ettim.

Olay şöyle: Bir yapay zeka var. Bir insanla ilk defa tanışıyor ve bu insan da o yapay zekanın silinmesi kararını verebilecek yetkiye sahip sert karakterli birisi. O yüzden de bu yapay zekanın dikkatli olması lazım. Şöyle diyor:

“Good morning, Minister Travis. I’m at your disposal.” Wow, worst opening line, ever.

I’m at your disposal “emrinizdeyim” demek. Ama dispose kelime olarak “elden çıkarmak” anlamına geliyor. Türkçeye bunu kelime oyununu da koruyarak nasıl çevirirdiniz?

4 Beğeni

En kötü tavsiyeyle ilk taşı ben atıyım. :sweat_smile:

Beni dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz.

4 Beğeni

“İdame” kullanılarak idam ile bir kelime oyunu yapılabilir belki.

“Emirlerinizi yerine getirmekle mevcudiyetimi idame ediyorum”. Pek olmadı gibi :slightly_smiling_face:

4 Beğeni

“Sizin tasarrufunuzdayım.”

Hem hizmete hazır, hem tüketilmeye. Daha ötesi aklıma gelmedi.

11 Beğeni

Kelime oyununu korumak mümkün değilse dipnot olarak açıklama yapılması daha uygun görünüyor.

1 Beğeni

“Hayırlı sabahlar, Bakan Travis. Emredin, canım size feda.” Oha, daha kötü başlayamazdım herhalde.

:joy:

Marslı’nın çevirmeni Emre Aygün güzel bir karşılık bulabilirdi bu cümleye, tam onun tarzı.

15 Beğeni

Günaydın, Başkan Travis. Emrinize amadeyim. Yuh, herhalde bu hayatımdaki en kötü açılış cümlesi.

image

Anlamı tam yansıtmıyor ama, belki okuyucu " ne derse yapmaya hazır olmak" anlamını konuyla daha kolay bağdaştırabilir.

4 Beğeni

“Günaydın Bakanım ve koruyanım, emir ve söküşlerinize hazırım komutanım!”

ya da, Travis Bickle (Taxi Driver) göndermesiyle,

“Günaydın Bakan Travis, emir ve sürüşlerinize hazırım komutanım!”

3 Beğeni

Şahane :slight_smile: Bundan iyisi can sağlığı.

10 Beğeni

Mezbaha No: 5 çevirisi bir garip. “So it goes.” denen her yere “Oluyor işte” diye saçma sapan bir tamlamayla devam ettirmiş çevirmen.

This veteran decided to take his car into the basement, and he closed the door and
started down, but his wedding ring Was caught in all the ornaments. So he was hoisted
into the air and the floor of the car went down, dropped out from under him, and the top
of the car squashed him. So it goes.

Normalde tek seferde olsa ha öyle mi der geçeceğim ama yazar rahat yüz defa kullanmış ve “Oluyor işte” görmekten gözüm kanadı. Eski çeviride de “Hayat bu.” diye çevirmişlerdi gerçi o da sıkıntılıydı ama.

Şimdi emin de olamadım kitap iş yerinde kaldı “Olur böyle” ya da “Oluyor işte” de diyor olabilir ama her seferinde aynı şeyi söylüyor. Daha basit ve daha iyi oturacak bir çeviri beklerdim, bunca yıl sonra Can almışken.

2 Beğeni

E Yayınları, Ocak 1975 baskısı, Ali Şan çevirisinde:

Yeni terhis olan delikanlı asansörü bodruma indirmeye karar verdi, kapıyı kapadı ve inişe geçti, ama nikah yüzüğü süslere takılmıştı. Taban aşağı iner ve ayaklarının altından kaçarken havada asılı kalıverdi, asansörün tavanı da onu ezdi. Hayat bu.

April Yayıncılık, Eylül 2015, Algan Sezgintüredi çevirisi:

İşte bu gazi, bodrum kata inmeye karar vermiş, kapıyı kapamış ve aşağı düğmesine basmış ama nikah yüzüğü süslemelere sıkışmıştı. Havada asılı kalmıştı; asansörün tabanı uzaklaşırken, tavanı gelip ezmişti adamcağızı. Falan filan.

Dost Yayınları baskısını bulamadım. Elinde olan varsa paylaşabilir mi?

4 Beğeni

Diğer çevirilerdeki “Hayat bu” ve “Falan Filan”'a göre daha iyi bence. Kitap boyunca garip anların, ölümlerin vs olduğu cümlelerin sonunda bu kalıp kullanılmış. Oluyor işte bana garip gelmedi. Olur öyle de olabilirdi. Daha önce kitabı okuduktan sonra 1K yorumlarında da bu konudan çok şikayetçi olanlar görmüştüm. Öneri görmedim ama. Sizin öneriniz nedir?

2 Beğeni

Konuyu devam ettirken söylemiyor aslında yani mesela bir olay anlatıyorum sonrasında “bu da böyle bir anımdır” diyorum. Metnin içinde yazarın kullanma şekli bu yani. “Oluyor işte” demek için adam yürürken ayağı kaydı düştü, oluyor işte böyle şeyler gibi bir durum olmalı. Benim bu konuda önerim “Böyle işte”, “Öyle işte” benzeri bir tabir kullanılması olurdu. Çünkü olayı orada kesip devamında önemli bir şey yok demeye getiriyor yazar bana kalırsa.

Çeviri genel itibariyle biraz donuk zaten ama bu olay sürekli karşıma çıkınca biraz can sıkıcı oldu sadece.

@periyodiknesriyat ben Falan Filan’ı daha uygun buldum neden bilmiyorum ama.

4 Beğeni

Alfa’nın bastığı Puşkin’in Bütün Hikayeleri ve Romanları kitabının 200. sayfasına geldim ve malesef bıraktım. “Ama”, “ve” gibi bir cümlede bazen iki kez tekrarlanan bağlaçlardan, konuşan kişinin fiziki veya ruh durumunu diyalog donrası betimlemesinden, devrik cümlelerden dolayı yoğunlaşmadım. Daha önce yorumun az olduğu birebir çevirileri yüceltirdim. Artık yazarın verdiği anlamı bozmadan dilimizin verdiği imkanlarla yorumunu katabilen, Türkçe dilbilgisine uyum sağlayan çevirilerden yanayım.

2 Beğeni

Bu durumun yanında bağlaclardan önce veya sonra virgül koymaları beni çok sogutuyor, kitaba karşı.
Özellikle Diskdunya kitaplarında çokça yapılıyor (yeni okuduğum için çok taze ). Bir de kitapların arkasında çevirmen için “pürüzsüz Türkçe” gibi nitelendirmelerde bulunmuşlar : )
Çevirmenin ilk kitabın bir yerinde hem hem bağlacinin arasına koyduğu virgul… direkt kitabı kapadım.

2 Beğeni

@Hapsu dediğiniz şeyde asıl suçlu çevirmen değil bence. Çevirmen hızlı çalışırken bunları kaçırabilir, klavyede yanlışlıkla basmış dikkat etmemiştir vb. Editör ve redaktörün görevi bunları düzeltmektir. Çevirmen sonrası yazım kurallarına iki kişi bakıyorsa ve kitap yine hatalı çıkıyorsa ben bunlarda, özellikle de redaktörde, daha çok suç bulurum. Çoğu çevirmen yazım kurallarına da dikkat ederek kitap çevirse çeviri süreleri uzar ve para iş başı alındığı için maaşları ciddi miktarda düşer. Dikkat ederseniz bu hataları en az yapan çevirmenler başka meslek sayesinde yaşayan ve az miktarda çeviri yapanlardır. Çevirmenlere verilen para artsa veya redaktör ile editör işini düzgün yapsa çözülebilecek sıkıntılar bunlar. Delidolu yine fena değil, Alfa editörlük anlamında rezalet. Sürekli çok iyi çevirmenlerle çalışıyorlar ama kitaplar hata dolu çıkıyor. Burada tek suçlu çevirmen olamaz.

5 Beğeni

DeepL diye bir uygulama gördüm Twitter’da. Burayı şöyle çevirdi:

“Ölenlerin hiçbirinin adını anmayın, çünkü onlar bizim yerimizde durdular ve hayatımızın her anında hala orada duruyorlar. Bırakın ölümümün şanı olmasın, bırakın unutulmuş ve bilinmeyen bir şekilde öleyim. Yaşayanları suçlamak için ölüler arasında olduğum söylenmesin.”

Burada da anlam yitiyor aslında ama yine de daha okunaklı geldi bana.

Google:

“Düşenlerin adını koymayın, çünkü onlar bizim yerimizde durdular ve hayatımızın her anında orada durdular. Ölümüm şanlı olmasın ve unutulmuş ve bilinmez öleyim. Dirileri suçlamak için ölülerden biri oldum denmesin.”

4 Beğeni

Stephen King, Kemik Torbası, syf 217:

Gönül Suveren: …güneşlenmek için giyilen türdeki elbisesinin…

Stephen King: …sundress…

En kötü ihtimalle, ‘yaz elbisesi’ ya da ‘yazlık elbise’ der işin içinden çıkarsın… ‘güneşlenmek için giyilen türdeki elbise’ nedir Allah aşkına! Okuma zevkini bu kadar çok sarmaşıkla doldurarak baltalamanın ne alemi var?..

12 Beğeni