Ohoo, benim gördüğüm kitabın en masum hatasıymış. Bayağı bile isteye sansürlenen, değiştirilerek çevrilmiş yerler de var. Orijinaliyle kıyaslayınca anladım. (Sağolasın Google Translate.)
- sayfadaki cümle: “Batılıların istediği sözü edilen refomlar, onların İslam dünyasına olan bakış açılarını ve o dünyayı nasıl ‘tamir’ etmek istediklerini açıkça göstermektedir.”
O cümlenin Boşnakça orijinali: “Primjer nekih Kemalovih reformi može izgledati drastičan, ali, svejedno, ove reforme predstavljaju obrazac za svaki prilaz zapadnjaka problemima islamskog svijeta i načina na koji oni misle “popravljati” ovaj svijet.”
Gördüğünüz üzere orijinalde Atatürk’ün adı geçiyor ama çeviride yok.
Cümlenin asıl çevirisi şu şekildeymiş: “Atatürk’ün reformlarından bazıları sert görünebilir, bununla beraber, bu reformlar, Batılıların İslam dünyasının sorunlarına nasıl yaklaştığını ve o dünyayı nasıl ‘tamir’ etmek istediklerini bir model olarak temsil eder.”
Ne alaka değil mi?
Üstelik aynı bölümden hiç çevirilmemiş koca bir paragraf var ve onda da Atatürk’ün adı geçiyor.
“Tako na primjer, Mustafa Kemal, koji je očigledno bio veći vojskovođa nego kulturni reformator i čije zasluge za Tursku treba svesti na pravu mjeru, jednom od svojih reformi zabranjuje nošenje fesa. Pokazalo se vrlo brzo da se izmjenom oblika kapa ne može izmijeniti ono što je u glavama ili navikama ljudi, a još manje ono što čini njihov stvarni položaj, pa su svi problemi Turaka, jučerašnjih u fesu i današnjih u šeširu, ostali potpuno isti.”
Türkçesi: “Bundan dolayı, mesela, bir kültür reformcusundan çok daha büyük bir askeri lider olan ve Türkiye için meziyetleri doğru ölçüye indirgenmesi gereken Mustafa Kemal’in reformlarından biri fes takılmasını yasaklıyor. Başlığın şeklini değiştirmenin, (ülkenin) fiili konumunu teşkil etmek şöyle dursun, insanların zihinlerindeki veya alışkanlıklarındakileri bile değiştiremeyeceği kısa sürede anlaşıldı; bu nedenle Türklerin tüm sorunları, dünün fesi ve bugünün şapkasıyla, aynı kaldı.”
Burası çeviride yok, atlanmış.
Bunun dışında, İzzetbegoviç orijinalinde hem Allah diyor hem de Bog diyor. “Bog” bütün Slav dillerinde “tanrı” demek. Peki içinde Bog geçen cümleler nasıl çevrilmiş? “Allah” olarak çevirmişler. Maalesef “Tanrı” kelimesi de sansürlenmiş.
Tüm dünya Müslümanları kendi dillerinde Allah-ü Teala’ya gönlünce, dilince seslenirken bizim Türk İslamcıların nedense Tanrı’ya alerjisi var.
Anlatım bozukluğudur, hatta bu kitap özelinde söylemek gerekirse anlatım özürlülüğüdür, bazı kelimeleri çevirmeyi "unutmak"tır falan bunlar teknik sorunlar, ama sansürlemek etik bir sorun bence. Yazan insanın düşüncelerini aynen yansıtmayacaksanız, hiç çevirmeseniz daha iyi.