Şeyle karıştırmış olabilir misin, Locke Lamoranın Yalanları? Karamancının en beğendiğim çevirisi centilmen piç serisi çünkü benim. Bunlar yakın dönem çıkıp, boyu uzun kitap olunca yan yana duruyorlar hep kitaplıkta .
Olabilir. Kafa bir dünya.
Ahmet Cemal, Ataol Behramoğlu, Ayşe Hacıhasanoğlu, Azra Erhat, Cemal Süreya, Hamdi Varoğlu, Hasan Ali Ediz, İnci Kut, Levent Cinemre, Mazlum Beyhan, Nuri Yıldırım, Nurullah Ataç, Rekin Teksoy, Roza Hakmen, Sabri Esat Siyavuşgil gibi emektarların çevirilerinde filizlenmemiş sorunlar. Buna ve ortalama kalite sunumundaki genel kanıya rağmen, telif, eser ve sunum çeşitliliğiyle göz boyayan birkaç yayınevinin güncel baskılarının tercih edilmesi, belki de çok önemli işlere imza atan diğerlerinin bu kriz içinde kepenk kapatmasına neden olacak.
İthaki Modern’den İç Mekân Çin Mahallesi sayfa 143’ün ortasında şu cümle çok gözüme battı okurken:
“Ev de güvenli bir cennet sayılmazdı.”
Orijinal metni görmeden çeviri hatası olduğu bariz anlaşılıyor. Biraz internette bakınca orijinal cümlenin şu olduğunu buldum: “Home not being much of a safe haven.”
Çevirmen “haven” ve “heaven” kelimelerini karıştırarak cennet demiş. Hâlbuki burada “safe haven” ifadesi “sığınacak güvenli bölge/liman” anlamında kullanılır. Bu hata nasıl gözden kaçmış şaşırtıcı gerçekten.
Vakıf’ın Sınırı kitabında şöyle bir cümle geçiyor:
“Dünya efsanelerde geçen bir isim. Eski mitlerde kutsallaştırılmış. Emin olduğumuz bir anlamı yok ama bu tek heceli kelimeyi ‘insan türünün köken gezegeni’ teriminin eş anlamlısı olarak kullanmak elverişli.” Burada orijinalde dünya kelimesi tek heceli olsa da (earth) çeviride bunun iki heceli olarak değiştirilmesi gerekirdi. Gözden kaçan basit bir hata olmuş.
Sizce bu çeviri ideal mi (brown as a nut’ı bu şekilde çevirmek vs.)? Bir de cümlenin sonuna bence ‘sanki’ de konulmamalıydı çünkü ana metinde öyle bir îmâ yok. (Kızıl Soruşturma, ALFA)
Bence sorun yok. Hatta metnin okunurluğu artmış. Anlam aktarılmış. “Sanki” ifadesi konuşma dili canlılığı katmak için konmuş, yakışmış da.
Deniz Akkuş (Avrupa Yakası Yayınları) şöyle çevirmiş:
Merakını gizlemeye çalışarak, “Görüşmeyeli neler yaptın, Watson?” diye sordu, araba Londra’nın kalabalık sokaklarında ilerlerken, “Çıtaya dönmüşsün ve rengin de fındık kadar kahverengi.”
Sakıp Murat Yalçın (Martı Yayınları) çevirisi:
Stamford yalancı bir merakla, Londra’nın sokaklarında tıkır tıkır ilerlerken, “Kendine ne yaptın böyle Watson? Bir deri bir kemik kalmışsın, kahve gibi de kararmışsın,” dedi.
Alakasız not: Başlığın 1111. mesajını atmışım.
Kelime seçimlerini ben de beğenmedim. Yazarın vermediği duygu ve imaları çevirmenin vermesini gereksiz buluyorum.
Fakat orneklediginiz her iki çevirmen de merak durumunu hatalı çevirmiş. Orijinalde merak gizlenmiyor, sahte de değil.
Kesinlikle öyle. Ben diğer çevirileri merak edip buraya ekledim. Mesela bu da Mehmet Can Uğur çevirisi (Cem Yayınevi):
Kalabalık Londra sokaklarında tıkır tıkır giderken,
“Ne hallerdeydin Watson?” diye yapmacıksız bir merakla sordu.
“Çıta gibi ince ve ceviz gibi kahverengisin.”
Bu dört farklı çeviriden en iyisi sanırım Alfa’nınki.
Wonder’ı hayret etmek diye çevirmek bence buraya uymamış çünkü adam ona ne olduğunu öğrenmek istiyor, merak en ideali gibi. Ancak dal gibi ince ve kömür gibi karayı beğendim çünkü halk arasında da kullanılan benzetmeler bunlar.
Ayrıca, ne yalan söyleyeyim, notta ne demek istenildiğini anlamadım.
Bu kitaptaki notlar direkt çeviri veya konu açıklaması şeklinde değil her zaman. Komple bütün maceraları kapsayan ve aralarındaki bağlantılarla ilgili yorumları da kapsıyor. O yüzden dipnotu dikkate almaya gerek yok bizim konumuzda, ben o dipnot numarasında ne yazılmış diye merak eden olur diye koydum açıkçası.
Aynı durum Ötüken baskısı Karamazov Kardeşler kitabında da var. Akşam fotoğrafını eklerim bu mesaja.
Rusça metni İngilizce aslından mı çevirmişler?!
Güzel bir yazı, mutlaka bir bakın. Bundan sonra çeviri eleştirirken daha yapıcı olacağım.
Künye hatalı diye düşünmek istiyorum.
Sonradan ekleme:
Künye hatalıymış. Cem baskısına göre daha az öykü ile Hasan Ali Ediz çevirisini basmış Kapra.
CEM: 1972 de basmış galiba bu kitabı.
KAPRA: