Klasiklerin çocuk kitabı olarak sadeleştirilmesi hakkında düşünceleriniz

Bu konu bir süredir aklımda, büyük ihtimalle çoğumuz küçükken Sefiller, Suç ve Ceza, Savaş ve Barış gibi kitapları sadeleştirilmiş olarak okumuşuzdur. Ama şimdi ‘Okumam gerekli miydi?’ diye sorguluyorum. Tabi bu geçmişe ah vah etmek için düşündüğüm bir konu değil, şimdi kardeşlerim var ve onlara kitap alan ya da alınacak kitapları belirleyen kişi benim. Ve her kitap aldığımda bu konuyu tekrar düşünüyorum. Sizce sadeleştirilmiş kitapları okumalılar mı yoksa zamanı geldiğinde tam metin mi okumalılar?

1 Beğeni

Açıkçası ben Sefiller’in sadeleştirilmiş ve kısaltılmış halini okumuştum ve küçükken çok sevmiştim. Hatta belki duygulanmama sebep olan ilk kitaptı. Sonradan Sefiller’in İş Bankası Yayınlarından çıkan 2 ciltli tam metin olanını gördüm. Pişman oldum. Keşke tam metni okusaydım ya da kırpılmış olanını hiç okumasaydım dedim. Çünkü benim okuduğum belki 400 sayfa idi. Tam metni ise toplamda 1700 gibi bir sayfa sayısıydı.

Karar veremedim. Ancak sonradan pişmanlığını yaşıyorsunuz.

2 Beğeni

Doğru bulmuyorum en başta yazara saygısızlık, kafalarına göre gereksiz buldukları yerleri çıkartmaları hiç hoş değil, Ayrıca bir çocuğun onu okumasına da gerek yok. Çocuklar için yazılmış birçok güzel kitap var. Klasikleri yarım yamalak okumaktansa zamanı geldiğinde okumalı.

11 Beğeni

Sanırım bu konunun bir tehlikesi de çocukların ‘Ben o kitabı okumuştum.’ deyip bir daha eline almaması.

Benim düşüncem de bu yönde ağır basıyor ama bir türlü tam emin olamıyorum.

2 Beğeni

Kitap okumayı bu kadar sevmemdeki en büyük etkilerden biri bu sadeleştirilmiş klasiklerdir. O yüzden karşı olduğum bir şey değil. Ayrıca çocuk klasiklerinden pek hoşlanmazdım küçükken. Bu klasikleri okumayı tercih ederdim. Büyüdükçe bu kitapları tam metin okumak da benim için ayrı bir eğlenceydi. :slight_smile:

3 Beğeni

Hiç kısaltılmış metin okumadım iyi ki de. Kendi çocuğum olursa da okutmamaya çalışırım. Bence siz şimdilik tam metinli çocuk kitapları okutun kardeşimize,15-16 yaşlarında da daha ciddi eserlere başlar zaten

1 Beğeni

Bende Sefiller’i kısaltılmış olarak okumuştum ama kısaltıldığını çok sonra öğrendim. Tam metnini satın almama rağmen hala okuyamadım.

Yapılması gereken çocuklara uygun kitaplar yazılması ve çocuklara bu kitapların okutulması olacaktır.

3 Beğeni

Sadeleştirme olmalı. İlk olarak o yaşa uygun olmayan kelimeler, durumlar çıkarılmalı. Onun dışında uzun cümleler sebebiyle çocuk kitaptan sıkılabilir. Halbuki sevebileceği bir olay örgüsü vardır ve sırf uzun cümleler, bilmediği kelimeler var diye o kitaptan sıkılabilir. Daha sonra normal basımını okumasında da bir engel yok.

Şahsım adına kitaplar konusunda şanssız bir çocukluk geçirdim. Kitap konusunda yönlendirmeler alamadım. Şans eseri sadeleştirilmiş Robinson Crusoe’m vardı. Çocukken bunu 3-4 kez okumuşumdur. Kaç gece ben olsam adada şu sorunu nasıl çözerdim diye hayalini kurmuşumdur. Geçen sene de normal baskısı okudum. Bu sefer kafayı olayların manevi boyutuna verdim. Olması gerektiği gibi.

İşin özü normal baskı okutacağım diye çocukları, onlara faydası olacak kitaplardan uzaklaştırmayın. Aksine örnekler muhakkak vardır, lakin çocukların geneli için konuşuyoruz cüsseli kitaplar, uzun cümleler, kırk defa okumak zorunda kalacağı cümleler çocukların okuma eyleminden uzaklaşmasını sağlar. (istisnalar muhakkak vardır.)

1 Beğeni

Çocuk edebiyatı kesinlikle gelişmesi gereken bir alan, neyse ki eskiye kıyasla daha fazla erişim var.

Hiç okumasın değil elbette, asıl metni kaldırabileceği zamanda mı okusun yoksa ben onun önüne okuyabileceği metni koyayım mı ikilemi daha çok. Yoksa tam metin okusun diye kaldıramayacağı yaşta klasikleri okutmaya çalışmak zulüm olur inancındayım. Benim yıllarca klasiklere tepkili olmamın sebebidir bu çünkü.

Sonuçta okumanın yanında çocuğun hayal gücünü kamçılaması gerekiyor, bence çocuk kitaplarında aranması gereken en önemli özellik budur. Dolayısıyla o yaşta bunu sağlayacak kitaplar seçilmeli. Klasikler bu konuda çok iyiler. Crusoe gibi günlük hayatın problemlerine çözüm de arayabilir, veya kendini kılıç ustası sanıp kafasında bunu da canlandırabilir. Birisi problem çözme becerisini diğeri belki de drama yeteneğini geliştirir. Sonuçta bir kitap bir kez okunacak diye bir şey yok. Büyüdüğünde normal baskısını okur.

1 Beğeni

Ben doğru bulmuyorum. Çocuklara önce kendi seveceği kitaplar okutulup kitap sevgisi aşılanmalı bence. 100 temel eser başlığı altında okutulan klasik kitaplar liseye kadar kitap okumama sebebimdir efendim. Ama şimdi o okumaktan nefret ettiğim kitapları ilk fırsatta alıp okumak istiyorum. Bknz vadide ki zambak.

2 Beğeni

Aynı durumu yaşıyorum. Kitaplığımda Sefiller’in 2 kitabı bana bakıyor. Ama okuyamıyorum. Konuyu biliyorum, okurken yaşadığım duyguları hatırlıyorum, bazı sahneler hala aklımda ve çok muhteşem bir eser ama o kısaltılmış metni okuduktan sonra elim gitmiyor.

2 Beğeni

Bir çocuk kitabının sahip olması gereken ilk özellik çocuğun ilgisini çekebilmesidir. Çocuk sıkılıp bıraktığı yada çok daha kötüsü zorla okuduğu sürece içindeki metnin iyi, kötü yada klasik olmasının hiç bir önemi yoktur.

Kendimden ve kendi kuşağımdan gayet iyi biliyorum ki, ülkede okuma oranının %0.0’lı rakamlarla ifade edilmesinin en büyük sebebi, çocukların tam okuma alışkanlığı kazanacağı ve kitapları seveceği dönemde yaban, çalıkuşu, araba sevdası, şair evlenmesi ve bu tip sadeleştirilmiş klasikler gibi çocuğun ilgisini çekmekten fersah fersah uzak olan kitapların çocuğa zorla dayatılmasıdır.

Malesef Suç ve Ceza, Savaş ve Barış, İnsan Ne İle Yaşar?, Babalar ve Oğullar gibi romanları istediğiniz kadar kesip kırpıp sadeleştirin, içinde bir çocuğun ilgisini çekebilecek bir şey yoktur. Haliyle ebeveynler “Çocuğum klasikleri okuyor” diye sağda solda övünsün diye çocuğu kitaplardan soğutmak yada asıl metin ile en uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan ampute metinleri dayatmak bence akıl karı değil.

Siz çocuğa klasikmiş, temel esermiş, her çocuğun mutlaka okuması gerekliymişmişmiş falan bakmadan kitapları seveceği, okuma alışkanlığı kazanacağı, tamemen çocuğun isteği doğrultusunda kendi okumak istediği türdeki kitapların kaliteli örneklerini bulup verin ki okuma alışkanlığı kazansın, okumayı sevsin. Zaten büyüyünce kendisi, kendi isteğiyle klasikleri alır okur ve daha önemlisi anlar.

12 Beğeni

Benim ilgimi hala çekmiyor bu kitaplar. Bir ara Çalı kuşu kitabını elime alıp okumaya çalıştım ama gitmiyor. Çok iyi hatırlıyorum ilköğretim 4 veya 5. sınıfta dönem ödevi adı altında Çalı Kuşu’nu vermişlerdi. Okurken öyle bir bunalmıştım, öyle bir sıkılmıştım ki başlarım Feride’sine de deyip bırakmıştım Pal Sokağı Çocukları okumuştum.

3 Beğeni

Bir çocuğa klasik dayatılmamalı bence. Zamanında bana ve etrafımdakilere çok dayatıldığı için hepimiz kitap okumaktan nefret ettik. Çocuğun ilgi alanı daha hayalperest bir yaklaşım içeriyor. Çocuk klasikleri veya daha ağır nitelikli kitapları bence kendisi keşfetmelidir. Çocuğun yaşına uygun, onun hayal gücünü kamçılayacak eserlere yönelmeli ebeveyn.

Kendi yaşıtlarımı düşündüğümde hâlâ hiçbiri kitap okumuyor. İte kaka Dostoyevski, Aşk-ı Memnu vs gibi şeyler okutulduğu için uzun seneler kitap okumaktan kaçındım. Çocuk daha canlı, daha hareketli eserler istiyor. Öncelikle çocuğa okuma eylemini sevdirecek şeylere bakılmalı, sonra da okuma alışkanlığı kazandırılmalı. Bence önemli olan okuma alışkanlığıdır. Bir çocuk Sefiller’in bin defa sadeleşmişini okusa ne anlar okumasa ne kaybeder? Bunu hayatta tecrübe kazanıp olgunlaşınca tam metin olarak okumalı bence.

Eğer çocukken ailem beni doğru yönlendirebilmiş olsaydı şu anda çok farklı bir yerde olurdum. Babam sürekli Osmanlı Tarihi okurdu ansiklopedi gibi kitaplardan ve bana da okutmaya çabalardı. Bu sebeple tarihi şeylerden de bana bunaltı geliyor. Hepsi bir kenara bu dayatmalar önyargıya sebep oluyor. İnsan hayat boyu bu eserlere bakınca surat ekşitip kaçıyor. Kendi adıma kaç yaşına geldim ancak yavaş yavaş kırabildim bu yargıyı. Hâlâ bile bin defa düşünüyorum.

Kendi başıma Mark Twain vs. keşfetmeseydim ve teyzemin oğlu beni fantastikle tanıştırmasaydı şu an evde kitabın k’si olmazdı.

9 Beğeni

Neden Çalıkuşu gibi kitaplar el kadar çocuklara okutulur, anlamıyorum. Çocuğu cezbedecek, hayal gücünü kuvvetlendirecek hiçbir şey yok içinde.

1 Beğeni

Çocukların hayal dünyasına uyacak, renkli bir kitap değil. Yanlış hatırlamıyorsam Feride’nin arabayla (at arabası mıydı?) yaptığı yolculuk 3 sene sürdü gibi geldiğinde bırakmıştım. O kadar abartılı bir yolculuk sahnesi vardı ki çocuk yaşta depresyona gireceğimi sandım.

1 Beğeni

Tabii ben çocuklar fanuslarda büyüsünler demiyorum da dünyanın halini görmeleri ertelense, hiç değilse belli bir yaşa gelinceye kadar merak etmekten, hayal kurmaktan bu tip depresif şeylerle alıkoymasak, diyorum.

Şahsen “Kaşağı” hikayesinden çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Gerekli miydi bu? Bence değildi.

1 Beğeni

Bu arada bir bilgilendirme düşeyim. İki ayrı 100 temel eser listesi bulunmaktadır.

İlköğretim için 14 yaşa kadar

Lise için 14-18 yaş

Listelerin içerdikleri tartışılır orasını bilmem ama hedef kitleye göre konuşmak gerek. Mesela ilköğretimde 3 Silahşörler, 80 Günde Devr-i Alem, Define adası gibi klasikler var. Klasik adı altında geçiyor diye bunları(sadeleştirilmiş) okutmaktan kaçınır mısınız?

1 Beğeni

O sebeple sadeleştirme yapılıyor zaten.

Ekleme: Benim şahsi fikrimi soruyorsanız ilköğretim için olay örgüsünü falan beğendiğiniz klasik masal gibi eserlerin sadeleştirilmiş basımlarının okutulabileceği fikrindeyim. Tabii olarak günümüz çocuk kitaplarının iyilerinden de okutulmalı. Esasen demek istediğim şey “Klasik de okutulabilir ama yaştan dolayı sadeleştirilmiş olanlarını tercih etmek daha doğru bir seçim.” şeklinde. Zaten başlık da bununla ilgiliydi.