Evdeyken üç küçük şey daha buldum.
Çok güzellermiş. Bakmasını sevdiğim ama nedense kalabalık göründükleri için evimde haz etmediğim şeyler. Olanları da kolilere atıp evin bilinmeyen köşelerine tıkmak gibi bir huyum var.
Benim de 500den fazla Yu-gi-oh destem var kadife kutuda sakladığım. Bir de parfüm koleksiyonuna başladım yavaştan, Allah vazgeçirsin…
Hocam ne yaptınız… Guerlain’ın kokusunu bulamıyorum ben… Creed bir kere kullandım Club de Nuit Intense tercih edeceğim artık. Hem fiyat hem performans için.
Krallar hep önde bu arada, onu da farkettim haha
Yol yakınken vazgeçin bence
Ben kokuların benzerlerini yapanları sevemiyorum. Aventus’un taklidi çok koku denedim ama yıldan yıla markanın kendi kokusu bile aynı olmuyorken ne bileyim… Burnunuz iyiyse acayip mutsuz ediyor.
“Yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan”
diyor ya mehteran. O hesap.
O konuda bir şey diyemeyeceğim ancak Armaf’ın parfümü cidden çok hesaplı Aventus’a göre ve çok da yakın geliyor bana. Üstelik Aventus’a ben üzerimde hissedemiyorum, Armaf çok daha iyi hissettiriyor beni. Ama herkesin kendi tercihi tabii.
Şöyle yanımda olanları paylaşayım ben de o zaman. Bir kısım Türkiye’de. Niş kokulara yönelmek istiyorum ama istemiyorum bir yandan da malum sebepten ötürü… Bakalım çok aceleye getirmeye gerek yok bu parfüm olayını

Daha önce paylaşmıştım ama bu başlığa da koymak istedim. Kendi yaptığım örgü oyuncaklar. Bir bu kadarını da hediye etmiştim.
Overwatch tişörtüm, kolyem, k project kolyem ve lotr cüzdan-kolyem. Sonracığıma çantaya takılan şu tahta şeylerden hoşuma gidenleri gördükçe alıyorum ama baya bi’ kaybolan oldu maalesef. Bi’ batmanli kaybettim bulamıyorum bir tane daha Sonracığıma alucard ve link anahtarlığım ve totoro cüzdanım, arven ve türkan şoray tahta magnetim, sissoylu defterim haikyuu defterim. Dizi film tişörtlerim ve bolca oyun posterim var. Onun dışında haikyuu, alucard, ace ve luffy posterlerim var ama çekemiyorum maalesef. Stich figürüm ise ilk figürüm o yüzden gözdem.
Bundan sonra çok daha güzel figürler alacağım inşallah
Evde zaman bolluğundan ben de parfümlerime yeni bir mekan buldum ama burası yetmedi. Bu kadarını koyabildim.
2 gün önce buldum.
Başlıktaki tasoları görünce duygulandım. Ufakken Yu-gi-oh tasolarından (artık her neyse) toplamıştım ama onlar metaldi. Bi’ ara abartmışım ceplerim ağzına kadar dolu ben diyeyim 60 siz deyin 70 taso. Pantolon ağırlıktan dolayı kıçımda durmuyor çekiştirip duruyorum. Babam resmi bir kuruma gidiyordu o gün ben de peşine takıldım. Neyse vardık kuruma girişteki metal dedektörün önü kalabalık ben o dedektörün ne işe yaradığını bilmiyorum. Sıra bende ve ben kapı dedektörden geçerken öttü bu. Görevli geri çağırdı, babam sordu “cebinde bir şey var mı?” diye. Anlamıyorum ne yapmaya çalıştıklarını “yok” dedim. Sonra bir daha geçtim yine öttü. Görevli sinirli tabi “cebindeki” her şeyi çıkar dedi. Çıkarıp masaya vurdum tasoları ‘şak’ diye. Ortalığa dağıldı hepsi. Adam bitti sanarken bi avuç dolusu daha yapıştırdım, sonra bi tane daha. Ha bire yerlere savruluyorlar, ben de el koydular diye düşünüyorum.
Sonra çok saçma bir şey yaptım; ağlayarak dışarı koştum
Eve gidip biraz da orada ağladım. Akşam babam getirdi tasolarımı sağolsun. Meğerse tasoya değil, cebimdeki başka bir zımbırtıya ötüyormuş makina
Biz bozuk para koyulan bele asılan şeyin içinde dolduruyorduk çektikçe geliyordu. Hayatımda o kadar iyi hissettiğim pek an yoktur. O yaşta ne kadar havalı bir şeydi.
Güzel günlerdi, yeni nesil de öyle mutluluklar yaşar umarım