KR Türk Edebiyatı Kulübü #2 Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat

@saitamasensei @Emerald @Haruka @MeanMachine @Orhan_Kolibandi @DenaroForbin

Etkinliğimizin ikinci kitabı için yorumlarınızı 19 Ağustos - 21 Ağustos tarihleri arasında bu konuda yazabilirsiniz.

Etkinliğimizin 3. kitabı Fatma Aliye’nin “REFET” kitabı olacaktır. Günümüz için güçlü kadın tiplemesi olan, kadınların toplumda aktif olmasını güzel betimleyen, kadın hakları için uğraşan bir yazarın elinden çıkan güzel bir eserdir. 21 Ağustos tarihinden itibaren 5 Eylül tarihine kadar temin edip okuma işlemlerinizi yapabilirsiniz.

Kitabı uygun görenler mesajımı beğenirse sevinirim. Ayrıca 2. kitap yorumlarınızı da bekliyorum.

4 Beğeni

İlk benden gelsin o zaman.

Türk edebiyatının ilk romanı (burası tartışmalıymış) kabul edilen Taaşuk-ı Talat ve Fitnat’ı İş Bankası Yayınlarından okudum. Herhangi bir yazım yanlışına ve baskı hatasına denk gelmedim ve bu baskının günümüz insanının rahatlıkla okuyup anlayabileceği bir baskı olduğunu söylemeliyim. Neredeyse hiç dip not yoktu. Zaten ihtiyaç da yok. Bu kitap sayesinde Şemsettin Sami’yi de bir nebze tanımış oldum. Yaptığı çalışmalara bakarak çok üretken biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Şemsettin Sami’nin Robinson Crusoe’yu dilimize kazandırmış olması, çocukluğumdan bu yana en sevdiğim kitap olduğu için gönlümde ayrıca yer etti.

Eser adından da anlaşılacağı üzere Talat ve Fitnat adlı iki gencin aşk hikayesini anlatıyor. İlk başta Talat ve Fitnat’ın ev ahalilerini tanıyoruz. Ardından birbirlerinden habersiz ikisinin de ilk görüşte aşık olmalarına tanık oluyoruz. Tanışmalarının epey zaman aldığını da belirtmeliyim. Sonrasında Ali Bey’i tanıyoruz. Kitabın sonuna kadar da bu üç gurubun, gençlerin aşkı etrafında nasıl şekillendiğini görüyoruz.

Kitap, arka kapakta da bahsedildiği gibi kadınların toplumdaki konumunu, kadın erkek eşitsizliğini, görmeden yapılan evlilikleri ve bunların sonuçlarını net bir şekilde gözler önüne seriyor. Bunları karakterlerin ağzından açık açık haykırıyor dersek daha doğru olur. Basıldığı tarihte nasıl tepkiler almıştır merak ettim doğrusu ama bence etkili olmuş, okuyanlara kadınların gözünden bakma şansı tanımış, onların yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa anlatabilmiştir sanıyorum. Sonunun bu şekilde bitmesi ilk anda garibime gitmiş olsa da yazarın anlatmak istediği şeyleri daha etkileyici kıldığını fark ettim. Mutlu sonla bitseydi geride kalan bütün sorunlardan uzaklaşacaktık. Kısaca konunun işlenişi beni memnun etti.

Son olarak da kitapta dikkatimi çeken birkaç mevzuyu dile getireyim.

  • Saliha Hanım ve Emine Kadın arasında geçen konuşma. Okuma üflemeyle ilgili olarak.
    “Aa, dadı! O şeylere sen ben inanırız, şimdiki gençler inanmaz. Boşuna yorulma.”

  • Yine Saliha Hanım ve Emine Kadın arasında geçen evlilik hakkındaki konuşmada, dadı Talat’ı (19) evlendirelim der. Saliha hanım da o daha çocuk deyip geçiştirir. Ayrıca kitapta o dönemde (İstanbul) erkeklerin evlenme yaşını 30-40 olarak söylüyorlar.
    Yukarıdaki konuşmaların ve bilgilerin günümüzdekilere ne kadar benzediğini görüp şaşırdığımı söylemeliyim.
    Bir de Fitnat ile Ragıbe’nin vedalaşırken dudak dudağa öpüşme olayını merak ettim. O zamanlarda kadınlar arasında genel bir vedalaşma şekli mi? Yoksa sadece yazarın kattığı bir olay mı?

Kısacası okuması rahat, sürükleyici, etkileyici ve dikkat çekme amacı taşıyan bir eserdi. Sonraki kitapta görüşmek üzere. Teşekkürler.

4 Beğeni

@saitamasensei Çok güzel bir yorum olmuş açıkçası ellerinize sağlık. Sizinkinin üzerine pek diyecek bir şeyim kalmadı benim, eh sizin kadar güzel de yazamazdım zaten.

Aylar önce okuduğum için pek bir şey diyemeyeceğim. Ama kitabı kapattıktan sonra etkisinden bir süre çıkamamıştım. Ama artık şaşırmamaya başladım çünkü şu zamana kadar okuduğum hiçbir Türk edebiyatı klasiğinin sonu iyi bir şekilde bitmedi. Hiçbirinin hem de. İnsan üzülüyor yani o dönemde hiç mi istediğine kavuşan mutlu olan yokmuş diye düşünüyor. (yani ben öyle düşünmüştüm.)

Ben de çok merak etmiştim Fitnat ve Ragıbe’nin vedalaşma öpücüğünü. Sizler biliyor muydunuz acaba?

1 Beğeni

Söyledeğiniz güzel şeyler için teşekkürler, mutlu oldum.

Siz tekrar sorunca aklıma şu kadının, Lannister kızını zehirlediği sahne geldi.

1 Beğeni

Kitabın ilk iki bölümü hem anlatımı hem de zenci dadının o tatlı şiveli konuşmasıyla alâkamı fevkalâde cezbetti. Müteakip kısımlarda anlatılan Talat’ın anasıyla babasının izdivacı, âdeta dünya aleme emsal niteliğinde hoş bir sevda hikâyesi.

Talat’ın Fitnat ile tanışması ve aşk hakkındaki ilk deneyimleri gene güzel anlatılar idi. Fakat buradan sonrası için bir-iki tenkidim de yok değil. Talat ve Fitnat aşkı çok ağır ilerliyor, ilerledikçe de arapsaçına dönüyor. Fitnatın kocaya(öz babası!?) verilmesi ve ardından Talat’ın hastalığı… Hikâye finale yaklaşırken herkes üzgün ve mustarip, Şemseddin Sami de sanırım işi içinden çıkmanın en kolay yolunun aşıkların ölmesi, birkaç yan karakterin delirmesi, kalanların da hüngür hüngür ağlaması olduğuna karar vermiş.
Bu biraz tembel işi yazarlık, ucuz Fransız romanlarında görülür, edebiyatımızın roman türünde ilk orneklerinde böyle kusurlar mazur görülür elbette. Bana göre Şemso gayet iyi başarmış. Eseri orijinalden okudum, fazla sözlüğe baktiracak bir dil kullanmamış. Geçen haftanın kitabı Felatun Bey’den kurgu ve diyalog açısından daha güçlü bir kitaptı.

2 Beğeni

Okuyalı uzun zaman oldu ama notlarıma göre bir yorum yapmak istiyorum. Öncelikle bu seride okuduğum en karamsar romanlardan biridir. Ölüm, intihar konularını yoğun işliyor kitap. Dili oldukça sadedir. Kitabın günümüz derlemesinde de fazla bir dipnot yoktur zaten. Eserde yabancı sözcükler az da olsa yer almakla birlikte üslup oldukça sadedir. Yeri geldiği zaman karakterlere şive/ağız konuşturmaları da yaptırmıştır yazar.

Genel itibariyle her Türk romanında olan baş karakterin (Talat) devlet dairesinde memur olma geleneği devam ettirilmiş. Fitnat ise çok güzel bir kız olarak tasvir edilir. Romanın ana konusu isminden de belli olduğu için o kadar detaya inmeyeceğim. Romanda mekan İstanbul’un çeşitli semtleridir. (Aksaray, Beyoğlu, Üsküdar, Beyazıt) Bakış açısı anlatıcı bakış açısıdır. Anlatıcı gözünden olayları seyrediyoruz.

Romanda beni kafa yormaya sürükleyen bazı olayları aşağıya yazacağım. Her Türk edebiyatı romanında rastlanılan mevzulara burada da değiniliyor.

  1. Kapı dışarı çıkartılmayan ve okutulmayan kızlar
  2. Küçük yaşta evlilikler
  3. Alınıp satılan cariye kızlar
  4. İç güveysi meselesi

Bunun haricinde yine beğendiğim bir eserdi. Yazarın tek romanı olduğu için bir başka romanını göremeyeceğiz ama belki basılmış tiyatro eserlerini görebiliriz bu seride.

@saitamasensei Dudaktan öpüşme meselesini ilk okuduğumda araştırmıştım. Ama herhangi bir bilgi bulamadım. Büyük ihtimalle yazarın kattığı bir olaydır diye düşünüyorum. Veya bazı topluluklardaki farklı selamlaşmalar o zaman da vardı ama şimdi yok oldu.

@Emerald Genel itibariyle çoğu roman kötümser havada ilerliyor. Dönemin özellikleri itibariyle sürekli karamsar konular işleniyor. Nadir de olsa bazı romanlar mutlu bitiyor.

@Orhan_Kolibandi Talat’ın anne ve babasının hikayesi oldukça güzeldi. Ama dediğiniz gibi esas hikaye çok ağır ilerledi.

5 Beğeni