KR Türk Edebiyatı Kulübü #3 REFET

@saitamasensei @Emerald @Haruka @MeanMachine @Orhan_Kolibandi @DenaroForbin

“REFET” kitabı için incelemelerinizi ve aklınıza takılanları 7 Eylül Pazartesi gününe kadar burada paylaşabilirsiniz.

Etkinliğimizin 4. kitabı Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “KUYRUKLUYILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ” kitabı olacaktır. Yavaştan en çok beğendiğim yazarın külliyatına girelim istedim. Bu kitap için 7 Eylül’den itibaren 21 Eylül’e kadar temin edip okumalarınızı yapabilirsiniz. Uygun görenler mesajı beğenirse sevinirim. Herkese şimdiden iyi okumalar.

3 Beğeni

Forumun böyle bir kulübü olması güzel olmuş. Refet ile ben de bu ay itibariyle kulübe katılıyorum. Geçen yıl okumuştum bu nedenle tekrardan okumayacağım ama kısaca yorumlamak istiyorum.

Fatma Aliye bilinen ilk kadın romancılarımızdan. Roman genç bir kadının yoksulluk ve zorluklar içerisinde kendi ayakları üzerinde durma mücadelesini anlatıyor. Bir solukta okunabilen, okurken yer yer öfkelendiren yer yer hüzünlendiren bir hikaye.

Refet’i tekrar okumadan kısaca yorumladım ama 4. kitabı tekrar okuyacağım.

4 Beğeni

Foruma tekrardan hoş geldin Abi. Kısa ve öz olmuş inceleme. 4. kitap ile yoğun bir inceleme bekliyorum.

Not: Refet kitabı için Pazartesi öğlen vakitlerinde inceleme atacağım. Bugün KPSS sınavım var. Bir başarılar duanızı alırım.

1 Beğeni

Fatma Aliye (kitabın arka kapağına göre) Türkçenin ilk kadın romancısıymış, Refet ile kendisini tanımış oldum. Eserin bu baskısını akıcı bir şekilde okumanıza engel olabilecek eski kelimeler veya yazım hataları yok gibiydi.

Refet’ in önsözünde “Bu bir roman değil tasvirdir.”, “…doğrudan doğruya dış dünyayı kopya ederek meydana getirilmiştir.” diyor Ahmet Mithat. Ardından yazarın vezir kızı, paşa karısı olarak yaşamadığı bu yoksulluğu hayalle değil bizzat gözlemleyerek yazdığını yani bunun hayal değil hakiki olduğunu söylüyor.

Biz bu yoksulluğu, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan -ya da buna mecbur bırakılan demeliyim- anne ve kızının hayatı üzerinden okuyoruz. Çevrelerindeki her türden kadının bu anne kızın hayatlarına olan katkılarını görüyoruz. Kadın dayanışmasını da kadın zalimliğini de görüyoruz. Hele o akrabalara hiç girmeyelim. (Yanlışlıkla ”akraba” yerine “akbaba” yazacaktım, sırıtmazdı sanırım.)

Yazar kadının gücünü göstermek istemiş olsa da ben daha çok insanların hırslarına, maddiyat düşkünlüğüne, kibrine, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamalarına takıldım (her zamanki gibi). Cehaletin ne kadar berbat olduğunu hatırlattı. Bu sebeple insan okumalarına çeşitlilik katmalı diye düşünüyorum. Bazen insan unutabiliyor. Yardımlaşmayı, bizlerle aynı ayrıcalıklara sahip olmayan insanları.

Pek güzel yazamamış olsam da kitabı sevdiğimi ve ilgilenenlere tavsiye ettiğimi söyleyip bitiriyorum. Teşekkürler.

2 Beğeni

O devirde böyle hayatlar olduğuna inanıyorum ve hatta günümüzde daha beterlerini olduğunu düşünüyorum. Refet ve annesinin hayat hikayesi çok etkiledi beni. Güçlü kadın karakterler tek Marvel filmlerinde olmuyormuş. Kendi ayakları üzerinde durup koca beklemeyen bir karakter hoşuma gitti. Akrabalar yüzyıl da geçse değişmeyecek sanırım. :slight_smile:

Yol yorgunu olduğum için yarın (bugünmüş artık) akşam notlarıma göre detaylı ve kafama takılan notlara değineceğim. Esen kalın.

1 Beğeni

Tamamen katılıyorum. Zaten hangi kitabı okusam bu histen kurtulamıyorum. Yüzlerce, onlarca yıl geçiyor insanlık aynı…

Güzel bir aileydi ikisi. Sevgi denen şeyin karşılığını, meyvelerini gösterdiler.
Akbabalar… :smiley:
Merakla bekliyorum. Sağlıcakla.

1 Beğeni

Fatma Aliye’nin Refet kitabına geçmeden yazarı sevdiğimi belirtmek isterim. Serideki diğer kitabı olan Levayih-i Hayat kitabını da sevmiştim. Yine kadınların olduğu bir mektuplaşma ile aşk, evlilik konuları tartışılmıştı. Etkinliğimizde o kitaba sıra gelirse detaylı bahsederim. Şimdi Refet kitabına geçeyim.

Öncelikle bu kitapta kafama takılan çok fazla bir not almamışım. Sadece Refet adlı karakterin gerçek ismi o değil diye not almışım. Fatma Aliye’nin gözlediği gerçek bir öykü olarak belirttiği için ismi değiştirmiş sanırım. Refet karakterinin babası ölünce üvey kardeşleri ile anlaşamıyor ve İstanbul’a annesiyle geliyor. Çocukluğu kötü geçiyor. Açlık sıkıntısına hastalık da eklenince ha öldü ha ölecek diye okudum o bölümleri. İnatla hayata tutunup çok başarılı bir kadın öğretmen oluyor. Ama bu aralarda çok yoksulluk ve acılar geçiyor. Keşke olayların sonunu annesi de görebilseydi. Daha detay vermeyeceğim zaten. Okuyanlar anlayacaktır.

“Çalışmadan, ayakları üstünde durmadan erkek egemenliğine kendini mecbur hisseden kadınlara örnek olacak bir eser.” diyerek açıklamamı bitiriyorum.

  1. kitabın etkinliğinde görüşmek üzere.
3 Beğeni