Abi bana niye aptal muamelesi yapıyorsunuz. 
Tamam Amahle üst-seviye yordamları yok ettiğini söylüyor ama:
Sonuçta benimki hipotez. Bakalım.
Estağfurullah. Alıntıdaki “on yıllardır” ifadesi bence o AI’nin işlevini kaybettiğini pekiştiriyor. Bunun ötesinde on yıllardır rol yapıp son anda bile hiçbir şey yapmamış olması (güneşe daldılar sonuçta) bana pek mümkün gelmiyor.
Ama altından bir hinlik çıkarsa fena göt oluruz.
Estağfurullah, şaka yollu bile kötü hissettim.
Bu intihar görevine yönlendirmek için vs manipülasyon amaçlı rol yapıyor da olabilir, sistemleri yanlış bilgi vermek için yònlendiriyor olabilir, başka olasılıklar da var elbette. Pek ihtimal vermediğim için göz ardı ettim, ama yanılıyorsak Utku güzelce özetlemiş. 
Görüyor ve arttırıyorum, Asansör’de günbatımı manzaralı bira ikram ederim. Gerçi onu buyrun gelin her halükarda yaparım. 
Öyle düşünmediğinizi bildiğim için takıldım size.
Ben de düşük bir ihtimal olduğunu kabul ediyorum. Diyelim ki gerçekten AI sıkıntılı ve yok etmek istiyorlar, o zaman neden gemiyle birlikte dalıyorlar yıldıza, mesela bu soru işareti. Bir ihtimal (hipotezin doğru olduğunu kabul edersek), gemiden ayrılıp da AI’ı yok edemiyorlardır. Ya da ne bileyim, güneşten gelen solar wind ile AI sersemliyor, bu sayede güneşe dalarak yok ediyorlar hain zekayı filan… 
Neyse, ihtimal zayıf farkındayım ama gerçekleşirse güzel bir plot-twist olur. Okumaya devam.
Tanrı Olmak Zor İş’i okudunuz mu arkadaşlar? Sürekli bahsediyorum kusura bakmayın ama düşüncelerinizi merak ediyorum. Özellikle ikinci bölüm bağlamında.
Ben okumadım ama övüldüğü için bir ara okumayı düşünüyorum.
This.
Mutlaka okuyun. Benim bk’de ilk beşime girebilir. İlk beşimdeki bir diğeri Işık Tanrısı. İsmet’in bunu beğendiğini biliyorum, bir-iki hafta önce bahsetmişti.
Işık Tanrısı’ndan neden söz ettim, çünkü TOZİ’yle tam aksi istikamette olsa da genel anlamda aynı konuyu ele alıyor. Teknolojik olarak çok gelişmiş uygarlıkların geri kalmış, orta çağ bataklığındaki dünyaları ziyaret etmeleri, onları gözlemlemeleri, onlarla teknoloji ve bilgi takasında ne derece dikkatli davranmaları gerektiğini tartmaları ve eğer Amahle gibi kimliğinizi açık ettiyseniz yerli halkın sizi Tanrı olarak görmesi yönleriyle beni her zaman cezbetmiş bir konudur.
Şimdi aklıma Elder Race de geldi. 
Çeviri faciasını öğrenince almaktan vazgectim ama Işık Tanrısı da listemde. 
Listemi kabartmaya ara verin lütfen, rica ediyorum. 
Boş ver çevirileri ikisini de mutlaka İngilizce oku.
Rica ederim. 
Abi okuma etkinliği başlatmayı düşünür müsünüz bu kitaba? Bizde katılalım.
Görece kısa bir kitap, olabilir. Ama önce şu novella’ları bitirmemiz gerek.
2 ve 3 bitti. Şu kolye muhabbeti Rocannon’un Dünyası’nda geçen Semley’in Kolyesi hikayesini hatırlattı. Orada da Semley kolyeyi almak için gidip geri geldiğinde 100 veya 1000 yıl zaman geçiyordu. Şu 1010… numarası için teorim var. Kesin elemanın okul numarası çıkacak. Mesajın Yapay Zekaya güvenme dediği anda Memento’daki sahne aklınıza gelmediyse gidin izleyin lütfen 
.
Bu arada @Abraxas hocam Hamilton’u hafife almışım dediğim yerde kendimce kelime oyunu yapıyordum. Güldürmediyse affola. Reynolds reisi biliyorum House of Suns’tan. Adamlar gezegen yörüngesini mi ne değiştiriyordu o kadar ilerlemişlerdi. Bilimsel kısımlardaki yorumlar süper bu arada.
Önce novellaları, sonra Hominids, Serçe ve Diaspora’yı. Sonra The Folding Knife’ı, sonra Erevis Cale’i. Sonra Drizzt’leri. Sonra John Gwynne’den Malice’i. Sonra Empire of the Vampire’ı ve The Dragonbone Chair’i. Arada tabii başka novellaları. Ömrümüz yeterse bir de Faust çıktı başımıza. 
Bir şeyler daha vardı her sene unutup hortlattığımız. Harun sözünü tut ve şu kitapları artık bir yere not et lütfen.
Ben o sayı meselesini unutmuşum ama hiçbir teorim yok hocam, bakalım ne çıkacak.
Biteceklerine inanıyor musun? 
Sıkıştırırız araya. (Hunili emojisi istiyorum rıhtım)
@Lorien_archers Ben gelecekte Amahle ile tanışacağı yer ile alakalı diye tahmin yürüttüm. Memento’yu tamamen unutmayı başarmışım, yeniden izleme zamanı gelmiş. Rocannon’un Dünyası da var daha okunacak. 
@Abraxas Hepsini mi? Abow, uzun bi liste olabilir, tarıyım bakıyım akşam. Ömür yetmez ama orası kesinleşti.
Absasyon, kroyoplanet, fluxfabrik. Birkaç tane daha vardı bu şekilde. Bu şekilde Türkçeleşince anlamadım ne olduklarını, metnin elverdiğince anladım bir şeyler.
Kitabı dün gece bitirdim, üstüne uyuyup fikirlerimi toparlamaya zamanım oldu. İkinci yarı beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Kitabı bitirince 1. bölümü baştan okumak mantıklı bu arada.
Bitirmeden açmayın:
Carlomen’in reinkarnasyon muhabbetini ve ruhumuzun fiziksel evrenin dışındaki bir boyutta (holm) ölümsüz halde var olması safsatasını sevmedim. Kitap boyunca beni en rahatsız eden ve hard sci-fi’a ihanet eden geyik bu oldu. Carlomen nasıl oluyor da istediği zamanlarda reinkarne olabiliyor? Cevap yok.
Carlomen’in sürekli tekrarladığı gerçeklik senin “algıladığın (perceive)” gibidir mesajını çözemedim. Bana yine zırva gibi gelen detaylardan bir diğeri.
The Exalted’in gelecekten tachyonlar yollayarak 21. yy’de ilk geliştirilmeye başlayan yapay zekalara gizli talimat kodları yerleştirmeleri fikri güzeldi. Bu müdaheleden sonra tüm AI’lar yavaş yavaş insanlığın gelişmesini kontrol altına alıp durdurmuşlar. İnsanlık fark etmeseler de durağan bir medeniyette kısılı kalmış.
Ee, bunun The Exalted gibi “algıladığımız gerçekliği” değiştirebilen, gelecekten gelen süper güçlü bir medeniyete faydası ne? İnsanlık gerçek potansiyelini kullansa, kalkınsa n’olurdu? The Exalted’lar enerji vampirleri gibi bir şeyler, insanların yaşamlarından kendi fiziksel vücutlarının imkan vermediği ölçüde zevk alıyorlar. Bu konseptin insan medeniyetini durağanlaştırmakla ne alakası var?
Son olarak Carlomen’le Amahle’nin birbirlerini 27.000 yıl sonra tekrar bulunca hiçbir şey olmamış gibi anında karı-koca moduna geçmelerini gülünç buldum. Bu kısımlar bende hiçbir empati yaratmadılar, çabucak geçiştirilmiş oldukları hissine kapıldım. “Aa n’aber Amahle’ciğim, seni çok özlemişim, aradan 27 bin yıl geçti ama seni hiç unutmadım, tabii bu arada seni sürekli sinsice izledim. Ah Carlomen’ciğim, her şeyi bir anda hatırladım, ben de seni çok seviyorum. O zaman haydi gel The Exalted’ı yok edelim Amahle’ciğim. Oki doki beyb.”
Absasyon ne bilmiyorum her halde ablation kastedilen. İlk bölümdeki kamikazenin son safhalarında, yıldıza artık çok yaklaşmışlarken güneşin atmosferinden fırlayan atomlar geminin kalkanını (fluxfabrik) aşındırmaya başlamıştı. Ablation = aşınmak.
Cryoplanet = Buz gezegeni. Yüzeyi donmuş halde bulunan gezegen. Örnek Snowball Earth.
Fluxfabrik = flux (elektromanyetizma, akı), fabrik (kumaş, doku) → Geminin birincil koruma kalkanı.
Rakamların sırrı daha kişisel çıktı. AI’ın paranoya yaptırmasını kıs kıs gülerek okuyorum.
Ben de dördü bitirdim, sonra final maçı olunca devam edemedim.
Bugün biraz daha ilerlerim. Bu bitince ne okuyoruz? Açalım mı bi anket?