Barghast’lar aslında Imass’ların soyundan geliyor. Yani Tez Ben 3.kitapta kovanda karşılaştığı kişiden bu bilgiyi edindi. Tabii yanlış anlamadıysam.
Bir de bu kart olayı beni deli etmeye başladı, düz anlatıp geç işte. Bana katıl, haneme katıl desene. Ama yok, “kartımda boş yer var gelsene” demeden olmuyor. Bazen Yugi-oh izliyor gibi hissediyorum. Özellikle 3.kitapta çok fazla oldu bu, umarım devam kitaplarında bu şekilde anlatım yoktur.
Bütün bildiklerinizi unutun! sloganını hak eden bir şema. Ben en iyisi ırklara çok takılmayayım, hepimizin yaratıcısı bir zaten ve ırkçılık haram. (Çorba güzeldir severim)
Ben bu namevt ve kemikbakan cevirilerine cok taktim. Her gectikleri yerde undead ve bonecaster olarak duzeltip okuyorum kafamda. Kemikbakan falci gibi geliyor kulaga kemik buyucusu deselermis bari. Kitap genelinde zaten ceviriler beni rahatsiz etti. İngilizcesi bir anlam ifade eden terimler garip tr cevirilerle iyice anlasilmaz hale gelmis. Tektutan nedir mesela hic bisey ifade etmiyor bana. Boyle oluyorsa tr ye cevirmenin ne anlami kaliyor. Buyucu ve warren siniflandirmalari da tr de biraz garip olmus. Sihirbaz deniyor mesela bazi yerlerde. Sirklerde goz yanilsamasiyla gosteri yapanlara denen bir kelime guclu buyuculer icin kullanilinca cok hafif ve sacma kaliyor. Cevirmesi zor terimler ama sonuc olarak tr si bana okunaksiz geldi cogu yerde. Alakarganin whiskey jack oldugunu burdan ogrendim mesela kitabin yarisina kadar whiskey jack ne zaman cikacak diye bekliyordum daha ilk kitabi okuyorum ama umarim devam kitaplarinda bu terim cevirilerinde duzelme vardir.
Hocam işin aslı, gerçekten bonecasterlar falcı gibi işleyen adamlar. Birebir çevirirseniz “bonecaster”, “kemikdizen” gibi bir şey yapıyor aşağı yukarı. Telann ritüeli öncesi bu adamların fonksiyonu aslında Barghast shoulderman’leriyle aşağı yukarı aynı. Ki bildiğim kadarıyla gerçek dünyada da var eşdeğerleri. Özetle bunlar meslek olarak kemikleri RNG olarak kullanan adamlar. Literally “yere kemik fırlatıp bakan adamlar” yani. Bence iyi ya.
Whiskeyjack de gerçekten kuş adı, ki metinde de bir noktada kullanılıyor bu gerçek. Türkçe ve İngilizcesinin farklı cool’luk seviyelerinde oluşu tatsız bir gelişme ama yapacak bir şey yok gibi
Diğer dediklerinize hak verdim ama. Çeviri konusunda benim asıl işimi yakan ise (buzun anıları) Spite-Envy bacıların Haset ve Nefret olarak çevrilmemesi, hahahaha.
Çeviriyi genel anlamda çokça incelemiştik, o mesajlara bakabilirsiniz detaylar için ama kötü diyemesek de özensiz veya vasat bulmuştuk. Bana göre de kitabın tesirini / vuruculuğunu %30 azaltıyor çeviri.
Bununla birlikte,
Bunu başkası da yazmıştı. Whiskeyjack Alakarga demek, ne yapacaktı ki Karamancı? Burada problem, Whiskeyjack’in alakarga olduğunu bilmemenden kaynaklanıyor (ki ben de bilmiyordum başta, @nefarrias_bredd söylemişti).
Sihirin gerçek olmadığı bir yerde sihir yapanla, dünyanın merkezinde sihir/büyü olan bir yerde sihirbaz aynı anlamları taşımıyor. Kitapta bir de bolca mage, wizard vb. geçiyor. Magician var mı bilmiyorum ama varsa çevirmenin kullanması da gayet doğal.
Soletaken için kullanmıştı sanırım. Soletaken Erikson’ın uydurduğu bir kelime. Karamancı da ses benzerliği üzerinden gidip kelime üretmiş. Benzerini Harry Potter’da Hortkuluk mu ne onun için yapmışlardı, çok da beğenilmişti.
Benim de soylemeye calistigim sey benzer aslinda. Yanlis ceviriden ziyade Erikson’in yarattigi terimler ingilizcede bir cagrisim ve anlam ifade ederken tr de ceviri sirasinda kelime turetilince cok anlam ifade etmiyor ya da dediginiz gibi cool lugunu ve etkisini azaltiyor. Undead legion ve namevt biseyi (hatirlayamadim tam ama zayif bir kelimeydi) ayni etkiyi vermiyor bana.
Baldurs Gate 3 oynarken ilk başta İngilizce gittim. Sonra oyun hem zorlayıcı hem saniye başı düşündürdüğü için bir de çeviriyle mi uğraşacağım deyip Türkçe’ye geçtim. İlk birkaç saat bomboş baktım. İngilizce kelimeler kafamızda öyle bir yer etmiş ki. Türkçe karşılığını anlayamadım alışana kadar süründüm. Alışınca su gibi akıyor ama. Kitaplarda da böyle. Az biraz sabır gösterirlerse ve mantık yürütürlerse aslında anlaşılıyor her şey. Lakin Karamancıya az biraz daha süre verseler çok daha temiz iş çıkartırmış onu bariz hissediyorsun. Misal KKG’deki performansı mükemmel bir iş bence.
Bence çeviride en önemli kriter bu. Artık çevirmenlerin hayatta kalabilmek için o kadar kısa zamanda o kadar çok iş yapmaları lazım ki, çıkan işin kalitesi vasat olursa öp başına koy diyorsun. Zaten hedef kitlede çeviri kalitesi ölçecek çok fazla kişi de yok, yayın evlerinin de umurlarında olmuyor haliyle.
Kitapların çevirisi de bildiğim kadarıyla bitmeye yakın. Geçen sene konulardan birine yazmıştım şimdi bulmaya üşendim. Belki 6. kitabın bile çevirisi bitmiştir yazmıştım. Halbuki çevirisi bitmişti. Şu an bildiğim kadarıyla ana kitapların çevirisi büyük ölçüde tamamlandı. Çeviriler tamamlandığında seriyi hızlıca tamamlamak isterlerse bence 2025 Nisan-Mayıs gibi ana seri tamamlanır. İnşallah 2024 yılında tamamlanır.