Mobile Suit Gundam: Jenerasyonlar Üstü Bir Kült

Bu yazıda Japonların popüler kültüre ve elbette bilimkurguya yaptıkları en büyük katkı olduğunu hiç çekinmeden söyleyebileceğim Mobile Suit Gundam efsanesi üzerine elden geldiğince aydınlatıcı bir yazı yazmaya çalışacağım. İlk bölümde sizlere hem Gundam formülünün tam olarak ne olup ne olmadığını açıklamaya gayret ederken hem de klasik evren olay akışının ilk parçası olan orijinal hikayeyi gerek 1979, gerekse de 2015’te anlatılan versiyonu üzerinden tanıtıp ek bilgilerle harmanlayarak size sunmaya çalışacağım. Ayrıca Gundam’a bir şekilde girmek isteyen ama nedense herkesin gözünü korkuttuğunu gördüğüm izleme sırası konusunda tatmin edici bir açıklama sunacağım.

GİRİŞ

Mobile Suit Gundam, 1979 yılında Sotsu Agency tarafından Japonya’da televizyonlarda yayınlanmaya başlamış bilinen ilk ve en çok tanınan “Mecha” serilerindendir. Öte yandan Gundam’ı sadece bir Mecha serisi olarak görmek -yazının ilerki kısımlarında da betimlemeye çalışacağım üzere- büyük bir hata olacaktır, zira Gundam Leiji Matsumoto’nun Uchuu Senkan Yamato ve Space Pirate Captain Harlock’unun ilk kez ortaya koymaya çalıştığı insan odaklı, başrol karakterden çok daha fazlası üzerinden anlatılan, kadınların da yetkin karakterler olarak resmedildikleri ve dramatik temeller üzerinden işletilen formülün cisimleştiği örneği oluşturmuştur. Akabinde gelen diğer yapımları ve yan hikayeleri ile biri 100 yıla yakın bir devamlılığa sahip olmak üzere, toplamda 10 kadar evrene yayılan muazzam bir destansı hikayeler topluluğuna sahip olmuş, bununla kalmayarak adeta bir deprem etkisiyle sarstığı Anime türünü sektörleşmeye zorlayan muazzam bir başarı kazanmış, yarattığı hayran kitlesiyle Otaku altkültürünü yaratan birkaç başlıktan birisini oluşturmuştur.

İlk Mobile Suit Gundam’ın yönetmenliğini Hayao Miyazaki ile yaşıt olan ve 70’lerden bu yana Sunrise için pek çok “realrobot” ve “superrobot” Mecha üretmiş olan Yoshiyuki Tomino bulunmaktadır. Serinin karakter dizaynlarını ise ilkin Uchuu Senkan Yamato’nun karakter dizaynırlarından birisi olarak dikkat çeken, ardından Venus Wars, Arion, Crusher Joe gibi işlerde kendine has bir tas yaratmış olan Yoshikazu Yasuhiko yapmıştır. Mecha dizaynları ise, bu eser ile aynı zamanda “realrobot” alt türünü yaratarak Armored Trooper Votoms gibi başka önemli klasiklerin de önünü açmış olan Kunio Ookawara yapmıştır.

Doğrusunu söylemek gerekirse 1979’da ilk kez yayınlandığı zaman Gundam pek fazla ilgi çekmemiştir. Hatta -bazı söylentilere göre orijinal senaryosu 53 bölüm olarak planlanan- yapımın düşük rating’ler yüzünden 43 bölüme dek indirilip yayından kaldırılacağı açıklanmıştır. Başta yönetmen Yoshiyuki Tomino ve Yoshikazu Yasuhiko olmak üzere tüm ekibin yer yer aşırı stres sonucu hastanelik olmaya dek varan insanüstü çabaları ile seri tahmin edilenden %30 fazla bir rating ile final yaparak misyonunu -geçici olarak da olsa- tamamlamıştır. Buna rağmen bu finalden sonra çok az kişinin seri başından beri takip ettiği, seriyi ortasından bir yerinden izlemeye başlayanların çokluğu kanala yağan mektuplardan anlaşılınca tekrarının 3 filmden oluşan bir filmle uyarlanmasından sonra önce Japonya’da, 20 yıl kadar sonra da tüm dünyada aranan bir seri olmuştur.

Gundam günümüze dek, kurgu içerisinde farklı evrenlere yayılan çok sayıda Anime serileri, Anime filmler, romanlar ve Manga’lar üretilmesini sağladı ve milyarlarca dolara ulaşan bir maket sektörü yarattı. Resmi rakamlar vermek gerekirse Gundam’ın şuanki popülaritesinden oldukça uzakta olduğu ve yavaş yavaş etkisini yitirmeye başladığı 2000 yılında bile yılda 5 milyar yen’lik bir ciroyu temsil ediyordu. 2007’de bu rakam 54 milyar yen’e, 2014’de ise 80 milyar yen’e ulaşmıştı. Gelmiş geçmiş en büyük satış rakamına sahip shounen Manga olan One Piece merchandise’inin geçen yılki toplam cirosunun 5 milyar yen olduğu düşünülürse MCU, Star Wars gibi markaların da yer aldığı listede 13. sırada yeralan Gundam’ın marka büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir.

Legend of Galactic Heroes, Macross (RoboTech), Evangelion ve Code Geass gibi ülkemizde şu ya da bu şekilde geç de olsa tomurcuklanabilmiş alt kültür içerisinde bilinen az sayıda Mecha yapım bile aslında şu ya da bu şekilde Gundam’ın izinden giden, görmezden gelinemeyecek şekilde onun mirasını taşıyan yapımlardır.

Yokohama’daki orijinal Gundam, Tokyo’daki Unicorn Gundam ve Şangay’da halen inşaatı süren Freedom Gundam’dan oluşan birebir boyuttaki replikalarının varlığı bile 40. yaşını dolduran Gundam’ın ebedi bir miras olarak ilelebet yaşayacağının kanıtı olarak ayakta durmayı ve her yaştan insanların zihninde kaçınamayacağımız geleceğe yönelik vizyonlar sunmayı sürdürmektedir.

Gundam empati yapılabilir bir yakın gelecek tablosu çizmekte, odağına tükenen kaynaklar, bu duruma karşı şart hale gelen uzaya yerleşme süreci, bunun sonucunda insanlar arasında hızla artan politik ve ırksal çatışmaları, son olarak bunlardan doğan zincirleme süreçleri koymaktadır. Gundam’ın tüm konsepti Güneş sisteminde geçmektedir, yani ışınlanma vs gibi ileri bilimkurgu teknolojiler -neredeyse- hiç bulunmaz. Mobile Suit denen 18 metre üzeri boyda, insansı makineler belli komut kiplerini takip edebilen basit otomatik pilot düzeneklerine sahip olsalar da neticede -çoğu kişinin sandığının aksine- gerçek manada pek de robot değildir. Anlatılan hikaye de özetle insanlığın kısa tarihinin uzayda tekerrür etmesinden başka birşey değildir.

UNIVERSAL CENTURY:

Klasik serinin zaman çizgisi ve ilk yaratılan Gundam serisi olan Universal Century’e bakarsak, yakın gelecekte Dünya’nın artık 9 milyara varan nüfusu barındıramayacağı belli olmuştur, fosil yakıtlar tükenme noktasına gelmiş, dahası enerji krizlerini çözmek için yörüngeye gönderilen mikrodalga enerji transfer uyduları ozon tabakasındaki delinmeyi hızlandırmış, halihazırda gezegendeki kirlenme mevcut ekosistemi tehdit edecek hale gelmiştir. Bu imkan ve koşullar altında, görevini yapamaz hale gelmiş Birleşmiş Milletler’in yerine insanlığı devam ettirebilme gayesiyle daha kesin metotlara sahip Dünya Federasyonu kurulur ve kolonileşme odaklı yeni bir reform hareketi başlatılır. Miladi takvimle 2045 yılında “Universal Century” takvimine geçiş yapılır ve dünyadaki gibi bir atmosfer ile ekosisteme sahip olacak yapay koloniler birbiri ardına uzayda inşa edilmeye girişilir ve uzaya zorunlu göç programı başlatılır.

Mobile Suit Gundam: The Origin (2015) ve akabinde Mobile Suit Gundam (1979)'un hikayeleri işte böyle bir atmosferde başlar.

Zorunlu kolonizasyon sonrası gezegen bu şekilde kendini iyileştirebilmeye ve normale dönmeye başlar. Ama öte yandan siyasi durum hiç de iyi değildir. Dünya Federasyonu 3. Dünya ülkelerini zorunlu göçlerle uzaya süredursun, yaşanabilir hale gelmeye başlayacak gezegeni kendi içindeki seçkin azınlığa parsellemeye başlamıştır. Federasyon yönetimi bir sürü yeteneksiz, irade sahibi olmayan, kolonilerin inşa süreci sırasında semirip kartel haline gelen özel şirketlerin maşası haline gelmiş politikacılarla dolmuştur. Her şeylerini geride bırakmaya zorlanan kolonistler Federasyon’a kin duymaya başlamış, bu durum daha UC tarihinin ilk gününün şafağında, tamamlanmış ilk uzay kolonisi örneği olan Laplace istasyonunun terörist bir saldırıda bombalanarak yok edilmesiyle ayrı bir boyuta taşınmıştır.

Federasyon’un yeni yönetimleri bu olayla geri adım atmaz, aksine kolonileşme ve zorunlu programına aynen devam ederler. Kolonileşme programını destekleyebilmek, yapay okyanuslara varana dek yaşayan bir ekosistem yaratabilmek ve enerji krizini çözebilmek amacıyla Helyum-3 soğuk füzyonundan enerji üretim metodu geliştirilir, bu amaçla da Dünya ve kolonilere Helyum-3 taşıyan bir enerji filosu kurulur. Öte yandan kolonileşme programına katılmayan ülkeler “haydut devlet” statüsüne alınır ve çoğu sert metotlarla etkisiz hale getirilirler.

UC 0040 yılında Dünya çevresindeki Lagrange yörüngeleri boyunca Side adı verilen koloni sistemlerinin ilk üçü tamamlanmış, ilk ay şehri Von Braunn kurulmuş ve uzayda yaşayan nüfus yaklaşık 11 milyarlık toplam nüfusun %40’ına varmıştır.

UC 0051 yılında halihazırdaki koloni sayısı zaten çok arttığından yeni koloni kuşağı kurulabilecek bir alan oluşturulana dek yeni Side inşaatları durdurulur. Hemen akabinde Zeon Zum Deikun isimli bir filozof ve politikacı, Side 3’e gelir ve onlara bağımsızlıklarını kazanmalarını ve evrensel bir düşünce yapısı kazanmalarının gerekliliğini anlatan konuşmalar yapmaya başlar. Ona göre insan bilinci tek başına faaliyet göstermek için evrimleşmemiştir, er ya da geç, tüm insanlar Newtype denen ve diğer bireylerle kusursuz olarak iletişim kurarak onları anlayabilen kusursuz empati sahibi bir tür olmak üzere mevcut evrimlerini tamamlayıp bir başka mental evrim sürecine girecektir. Uzay kolonilerinde yaşayan insanlar olan spacenoid’ler ise bu sürecin başlangıcı olarak inisiyatif sahibi olmak zorundadır.

Zeon Deikun’un özgürlük ve gelişim odaklı bu konuşmaları, çoğu dünyanın aşağı sosyal kesimlerinden uzaya zorunlu göçe zorlarmış koloni insanlarınca büyük heyecanla karşılanır ve bu süreçte hızla yükselerek Side 3’ün yönetimine katılır. UC 0058’de Zeon Deikun’un başında bulunduğu hareket Side 3’ün Munzo kolonisinde özerkliğini ilan eder ve bu hareket başka kolonilerin katılımıyla büyüyerek Zeon Cumhuriyeti adını alır. Federasyon’un buna cevabı ise Side 3 sokaklarına ordu birliklerini yollayarak onları pasifleştirmeye zorlamak olur. Bağımsız bir ulus yaratmaya çalışırken durdurulacağını hisseden Zeon Deikun artık ağır stres altındadır. Federasyon’un onun ideallerini ezmek için kolonileri fiilen işgale yeltenmesini engelleyebilmek için nüfuz sahibi bir aile olan Zabi’lerle işbirliği yapar ve Zeon savunma birlikleri kurulmasının çalışmalarına girişir.

UC 0068’de Federasyon ve Zeon Cumhuriyeti arasında politik ilişkiler gerilmiştir ve Zeon Deikun’un bir meclis konuşması yaparken yere yığılması tüm dengeleri altüst eder. Zeon Deikun’un son nefesinde yönetimi danışmanı Degwin Sodo Zabi’ye emanet ettiği söylenmektedir. Degwin Zabi’nin ilk işi ülkenin adını Zeon Dükalığı olarak değiştirmek, sıkıyönetim ilan etmek ve oğullarını yeni kurulan ordunun en üst kademelere atamak olur. Öte yandan Zeon yanlıları bu olayın bir suikast olduğunu, bunu planlayanların da Zabi ailesi olduğunu düşünerek onları sokak direnişlerine başlarlar. Zabi ailesine yönelik bir bombalı saldırı sonucu Zeon Deikun yanlısı harekete karşı kırım hareketi uygulanmaya başlar. Artık Zabi ailesine biat etmeyen herkes hedef alınmaktadır. Buna Zeon Deikun’un kendi ailesi de dahildir.

Zeon Deikun’un metresi Astraia, yeni rejimin onları ortadan kaldırmak için er geç geleceğini bildiğinden, çocukları oğlu olan Casval ve kızı Artesia’yı babasının sadık askerlerinden Jimba Ral’a emanet eder ve onun oğlu Ramba Ral ile sevgilisi Hamon’un yardımları ile Munzo’dan Texas kolonisine sahte bir isimle sızmayı başarır. Fakat Artesia ve Casval’ın burada tanık olacağı olaylar onları hem saf çocukluklarından hem de birbirinden giderek uzaklaştıracak, Casval’ı Zabi ailesini tek tek öldürmeden rahatlamayacağı tek kişilik bir intikam savaşına sürükleyecektir, bu bambaşka bir insana dönüşmek ve milyonlarca kişinin ölümüne sebep olacak bir başka savaşa sebep olmak pahasına bile olsa! Tabii bu başka bir yazının konusu.

Geçen 10 yılda Zabi’lerin baskıcı yönetimi altında Zeon Cumhuriyeti artık bir hanedanlık haline gelmiştir. Degwin Zabi’nin yaşlanmasıyla onun en büyük oğlu ve korkunç bir entelektüel kapasiteye sahip Gihren Zabi’nin ülkenin yönetiminde daha etkin olmaya başlamasıyla Zeon Cumhuriyeti saldırgan bir tutum içerisine girer. Çünkü Gihren gözünü kan bürümüş biridir ve gözünü dünyaya dikmiştir, aynı zamanda sosyal bir Darwinist olarak tüm insanlığı kolonist yönetimine hizmet eden bir işçi sınıfı haline getirmeden de durmayacak olan, bu amacında her türlü yöntemi mübah sayan birisidir.

Zeon Dükalığı kolonilerine yönelik ekonomik ablukayı mazeret göstererek bir savaş patlak vermesinin kaçınılmaz olduğunu iddia eden Gihren ilk saldıranların kendileri olması gerektiğine bir şekilde Degwin’i ikna eder ve Zeon ordusu Zabi ailesinin yönetiminde Dünya’yı işgal amaçlı sessiz ve derinden bir hazırlığa başlar. Elbette, o güne dek ellerinde uzayda savaşabilmek için sadece hafif avcılar ve standart uzay gemileri olan Federasyon’un sahip olmadığı türden bir koza sahiplerdir.

3 Ocak 0079’da Zeon Dükalığı aniden Federasyon’a savaş açar ve aynı anda hem onların tüm uzay kolonilerine hem de Dünya’ya saldırır. Federasyon’un teorik olarak Zeon’a karşı koyabilecek gücü vardır ama Zeon’un şu ana kadar ilk kez ortaya çıkardığı yeni bir savaş aracı türü Federasyon kuvvetlerini bu ilk savaşın her çatışmasında üstün gelerek onları ağır yenilgiye doğru sürüklemeye başlar. Mobile Suit (MS) yani bu yaklaşık 18 metrelik insansı ve pilotlu savaş makineleri Federasyon’un tümü konvansiyonel sistemlerden oluşan savunmalarını kolaylıkla yok eder. (Sadece Char Aznable’ın tek başına yarım düzine savaş gemisini tek başına indirmesi bile olayın boyutları konusunda fikir verebilir) Dahası Zeon savaşı çabukça bitirmek amacıyla Side 2’deki bir koloniyi termonükleer motorlar takarak, Güney Amerika’daki Dünya Federasyonu ana askeri karargahı Jaburo’ya düşürmeye kalkarlar. Federasyon uzay filosunun insan üstü çabası ile koloni rotadan saparak, Jaburo yerine Batı Avustralya kıyılarına düşer ve orayı yerle bir eder: Dünya’nın iklimi ağır bir biçimde zarar görür ve Sydney haritadan silinir. Bu ilk bir haftalık sürece OWW (One Week War), sonrasında başlayan büyük savaşa da OYW (One Year War) adı verilir. İlk süreç sonunda dünyanın önemli kısmı Zeon’un kontrolüne geçmiştir. Zeon’un ardı ardına kullandığı koloni düşürme, NBC (Nükleer, Biyolojik ve Kimyasal) silahları insan nüfusunun neredeyse yarısını öldürmüştür. Ama her iki taraf da savaşın bu ilk haftasında yorulmuştur. Bu nedenle Zeon ve Federasyon liderleri Antartika’da bir anlaşma yaparlar. Kısa süreli bir ateşkes olan bu anlaşmada her iki taraf da karşılıklı olarak kitle imha yöntemlerinin savaşta kullanılmamasını kabul ederler.

Ama savaş hala sürmektedir ve Zeon’un amacı bağımsızlık filan değil, dünyayı fiilen ele geçirmektir. Federasyon ise savaşta ağır yenilgi almasının esas nedeninin Zeon’un Mobile Suit’leri olduğunu anlar ve “Vinson Planı” (Operation V) adlı bir proje ile kendi MS’lerini dizayn edip geliştirmeye başlar. Kod adı “GUNDAM” olan bu MS’ler gizlice üretildikten sonra test edilmek üzere Side 7’de, Federasyon’un yeni yerleştiği bir koloniye gönderilirler: Federasyon’un burada yeni nesil bir MS serisi üretmiş olabileceğini bilgi kırıntıları düzeyinde öğrenen Zeon kuvvetleri, ünlü pilotları Binbaşı Char Aznable’ın komutasındaki bir grubu MS ile Side 7’ye keşif görevi için gönderir.

Keşif görevi, timdeki bir askerin hırsına yenik düşerek etrafa ateş açmaya başlamasıyla koloniye yönelik bireysel bir saldırıya dönüşür. Gundam’ın geliştirilmesinde çalışan bir bilim adamı olan babasıyla Side 7’de yaşayan 15 yaşında asosyal çocuk Amuro Ray, patlamalar üzerine gittiği sığınakta bunun bir düşman saldırısı olduğunu görünce durumun sandığından kötü durumda olduğunu görür ve sığınaktaki insanları koloniden çıkartmak için babasından yardım istemeye gider. Babası onu tersler ve insanları kurtarmak üzere yardım göndermektense Gundam’ı bulunduğu konteynerden çıkartmaya çalışmayı tercih eder. Projesine saplantılı şekilde bağlanmış babasına öfkelenen Amuro, sığınağa geri dönemeye çabalarken o güne dek kendisine üvey annesi gibi davranan komşu kızı Frau’nun ailesinin ölümüne tanık olur. Sonraki patlamalarla babasının bulunduğu kısım da havaya uçar. Bu şokun etkisiyle artık kaçmamaya karar veren Amuro, babasının tasarımını yaptığı ve henüz tam olarak donatılmamış olan RX-78-2 kod numaralı Gundam’a atlar. Daha önceden okuduğu kullanma kılavuzu ile üniteyi aktive ettikten sonra, büyük bir şans eseri sadece iki silah ile (sadece omuz topu Vulcan ve bir ışın kılıcı) tek seferde Zeon MS’lerinden ikisini yok etmeyi başarır. O günden sonra Amuro her ne kadar istemese de karşılaştığı bir dizi olay sonucu Federasyon ordusuna katılmak zorunda kalır ve Gundam’ın pilotu olur, ardından White Base’in vekil kaptanı Bright Noa ve onun mürettebatı ile birlikte zorba Zeon kuvvetlerini durdurmak, ama bundan ziyade Gundam’ın savaş verilerini seri üretim tipi MS’ler yaratılabilmesi için Federasyon ana karargahı Jaburo’ya götürmek görevi ile sınırlı kaynaklara rağmen üst üste savaşlara girer: Hem de henüz içindeki büyük gücün ve karşı karşıya kalacağı muazzam trajedinin farkında bile olmadan…

5 OVA’dan oluşan Gundam The Origin ve akabinde 43 bölümlük orijinal TV serisinin konusu budur. Seriyi baştan sona yetişebilen kişi sayısının nispeten az olmasından ve seriyi yeniden izleyebilmek için yapılan izleyici taleplerinin çokluğundan olsa gerek, Gundam’ın ilk TV serisinin 1980’de sona ermesinin ardından birer yıl aralıklarla 3 Movie’si yayınlanmıştır. (Movie I – 1980 , Movie II – “Soldier of Sorrow” – 1981 , Movie III – “Encounters in Space” – 1983) Bu Movie serileri basitçe açıklamak gerekirse, tüm serinin her biri 2.5 saatlik 3 filme ayrılmış halleridir. (Movie I: Bölüm 1-16, Movie II: Bölüm 17-30, Movie III: Bölüm 31-43 şeklinde) Her ne kadar bu Movie’ler arada bir orijinal hikayenin rotasından az bir miktar sapsalar bile gayet yüksek ilgi görmüştür.

Bu 3 filmden yalnızca “Soldiers of Sorrow” -kısmen- ve “Encounters in Space” -önemli ölçüde- orijinal seride olmayan sahneler taşımaktadır. Bu film üçlemesi kurgu olarak TV serisinden kopuk değildir öte yandan TV serisinin aksine gerçeklik öğesi için fazla serbest kimi durumlar (GunTank’ların uzayda da kullanıldığı sahneler yada atmosfer koşullarında Core Block birleşimleri) yer almamaktadır. Gundam’ın bir tür balyoz silahı kullandığı ve G-Armor adlı bir başka modülle birleştiği segmentler es geçilmiştir. Ayriyeten seslendirme kadrosunun birçoğunun aynı bölümde bir sürü farklı karakter seslendirmek zorunda kalmış olmasından ötürü yan karakterlerin birçoğunun dublajı 2000 yılındaki yeniden gösterim için değiştirilmiştir. Ayrıca yapım ses/görüntü olarak hayli -en azından 8mm bantların izin verdiği kadarıyla- restore edilmiştir. Bunun yanısıra The Origin OVA’ları da aslen 2002-2011 arasında yayınlanmış bir Manga olmasından hareketle, gerek evrenin ilk yıllarını görsel olarak oldukça modern şekilde yansıtmış, gerekse Casval, Sayla ve Lalah’ın geçmişi gibi birçok noktada serinin tam olarak açıklayıcı olamadığı kısımları aydınlatıcı bir işlev görmüştür.

GENEL OLARAK GUNDAM NEYİ ANLATIYOR?

Gundam serisinin bu ilk serisi, “Mecha” kelimesinin Anime piyasasında yeniden canlanmasına neden olmuştur. Her ne kadar ilk yayınlandığı yıllarda (1979) pek tutulmasa da şu an en çok aranan animelerden biridir. Gundam’ın ulaştığı bu başarı onun ardı ardında onlarca devam serisinin çıkmasını sağlamıştır. Daha 1979 yılında bu derece sürükleyici bir seri yapabilmek gerçek bir başarı sayılabilir. Gundam; ön seriler, devam serileri ve alternatif jenerasyonlar olmak üzere 40 yıldır devam etmiş, dünya çapında milyonlarca hayran toplamış ve Japon Anime türünün tartışmasız en önemli örneklerinden biri olmuştur.

Birçok arkadaşımızın yaşından da eski tarihi kafanızda soru işaretleri yaratabilecek olsa da aşağıda sayacağım nedenlerden ötürü külliyatın er geç izlenmesi ve zihinsel kazanım olarak hak ettiği yeri verilmesi gereken bir seri olduğunu düşünmekteyim.

Kendine ait terminoloji kullanan Anime’ler arasında bir ilktir, belki ilk başta çok şey anlamayacaksınız ama zincirin diğer halkalarını edindikçe boşluklar dolacak ve kurulan evrenin derinliğini daha iyi göreceksiniz. Seriye yeni başlayacaklar içinse sağlam bir izleme planı ve zincirin diğer halkalarını tamamlamak için geçen süre için sağlam bir sabır şart zira bildiğiniz düz mantık UC evrenini düz bir seriden ibaret görmeniz ya da daha kötüsü, serinin diğer evrenleri ile karıştırmanız durumunda ortaya çıkabilecek sonuç kafa karıştırıcı olabilmekte… Yine de izleme planını takipi ederseniz aslında oldukça sade olan ve pek de karmaşık olmayan bir izleme planı olduğunu görebilirsiniz (Yazının sonlarına doğru evrenleri ve devam serilerini de tek tek tanıtacağım ki bir kopukluk yaşanmasın).

Mobile Suit Gundam, 70’ler boyunca askeri ve mekanik gerçekçilikten uzak, alabildiğine gayrı ciddi Mecha serilerinin dönemini kapatan bir yapımdır, bu anlamda Mecha türünde bir kırılma noktasını oluşturmuştur. Öncelikle Gundam’da Mecha türünün ilk başlangıcından beri olan kalıplaşmış “İstilacı kötü dünya ve onların dev canavarları” teması fazlasıyla aşılmış.

Neredeyse tüm hikayeler bütününün tamamı insanın karşısındaki en büyük tehlikenin yine insan olduğuyla alakalı. Dahası, dramatizm ve askeri işlenişin ulaştığı noktadır ki Gundam’ın bu yönüyle 1970’lerin Anime’leri arasında bir kırılma noktası oluşturma niteliği seven-sevmeyen herkesçe kabul edilmektedir. Maalesef ülkemizin tek kanal döneminin Voltron ve Transformers gibi Gundam’a ters düşen örneklerle hatırlanması, Gundam’ın neden önemli ve izlenmesi gereken bir yapım olduğunu ifade etmemde zorlanmama sebep olmakta (Zaten şu an bu yazıyı yazmamın başka da bir sebebi yok).

Genele vurulursa başrol karakterlerinin dahi sakat kalabildiği, korkudan donakaldığı, delirebildiği ve hatta ölebildiği hikayeler olan Gundam aslında insan odaklı bir savaş anlatısından başka bir şey olmayıp odaklanılan temaların vardığı sonuçları ustaca izleyicisinin yorumuna bırakmaktadır.

Savaş atmosferini sonuna kadar yansıtma çabasının bir etkisi olarak Gundam serilerinde savaşın tüm atmosferi çoğu Mecha’nın aksine tek bir dev robotun üzerine yığılmış bir yük değildir, çoğu noktada bir ordunun ilerlemesi için ordunun her ünitesine ihtiyaç duyulduğunu, bu olmadan savaşın kazanılamayacağını en başta Gundam serilerinde görürüz. Dahası Gundam’da çıkan Mobile Suit dizaynları sanat eseri olarak görülebilirler. Özellikle RX-78-2 kod adlı Gundam ve MS-06 olarak bilinen Zaku II’ler birçok Mecha hayranının sevgisini kazanmıştır. Bunun yanısıra her tipolojide MS’e yer verilmesinden ötürü dizaynlar birbirlerini tekrarlamazlar.

Her karakter kendi iç dünyasına uygun olarak davranır. Amuro’nun insan ilişkilerindeki beceriksizliği, Bright’ın kendine aşırı güveni, Sayla’nın gizlemeye çalıştığı sırları, Zabi ailesinin her üyesinin iktidar hırsı ile aslında kendi aralarında da gizli bir savaşın daha içinde olmaları gibi… Yine gizli bir savaşın içinde olan bir başka karakter, meşhur ve esrarengiz “Red Comet” Char Aznable -tıpkı ilk kez 1974’deki Uchuu Senkan Yamato’da görülüp seriye damgasını vuran Dessler gibi) ilk ve en çok sevilen orijinalite sahibi Anime villain’lerinden biridir, hatta Anime serilerinde antagonist kullanımının yetkin ilk birkaç örneğinden birisidir.

Gundam’ın insan odaklı bir bilimkurgu epiği olduğundan yazının başlarında bahsetmiştim. “Karakterler ile adeta bütünleşiyorsunuz” türü klişe bir ifade de kullanmayacağım zira anlatılan öykünün öncesinde, içinde ve sonrasında “yaşamakta olduğunu” hissettiğiniz çok Anime yok ve bu örnekte de bunu çok bariz yaşıyoruz. Sadece ilk seriden örneklemek gerekirse, Kai’nin savaşmak yerine birçok kez kişisel davranıp kendi canını kurtarmaya kalkması, Matilda’nın savaşta bile olsa yaşam kurtarmak için savaşılabileceğini söyleyerek Amuro’yu motive etmesi, Bright’ın meşhur tokadı ve akabinde çektiği konuşma, Sleggar’ın hem Mirai hem de Cameron’a verdiği ders, hizmet ettiği ordunun çocukların dahi ölümüne sebep olduğunu görüp bunu kaldıramadığı için firar eden Doan, kendi askerlerini ölüme terk etmeye varana dek her tür savaş hilesi ve tuzağı mübah gören narsist M’queve, son ana dek onuru için savaşan Dozzle ve Ramba Ral, daha sayılamayacak pek çok örnek karakterlerin ne derece iyi işlendiğinin kanıtıdır.

Bazı Anime’lerde mümkün olduğunca az işlenen “ölüm” konusu da Gundam’da çoğunlukla bulunur. Çünkü seride içinde bulunulan ve şu anda dünyanın neredeyse yarısından fazlasında süregelmekte olan şeyin adı savaş ve savaşta da ölüm kaçınılmaz bir olgu… Eğlence faktörü her ne kadar ihmal edilmiş olmasa da külliyatın birinci amacı da bu değil, bunun da sebebi baştan sona bir savaş olması ve bu savaş ortamının gerek başrol gerekse yan karakterler üzerinden olması gerektiği, çoğu zaman çok abartıp göze de sokmadan size verilmesi. Tek bir örnek vermek gerekirse, bugüne değin kan veya şiddet kullanımı olarak Gundam’dan kat be kat fazlasını yapan birçok seri olsa da, Gundam’dakilerden çok daha büyük ve güçlü Mecha’lar üzerine birçok seri olsa da, bir Mobile Suit’in tüfeğinden çıkan bir boş kovanın aşağıda çaresizce kaçışmaya çalışan kalabalık içinde bir annenin kafasını ezerek onu oracıkta öldürmesi, Gundam’ın -bana göre- ne anlattığının tek karedeki en bariz tasviridir.

Kendisini bir feminist olarak nitelemekten pek çekinmeyen Tomino kadının Gundam serilerindeki rolünü izleyicilerin beklentilerini ters yüz eden şekillerde kullanır. Kadınlar birer savaşçı, komutan, anne, sevgili, bilim insanı veya entrikacı gibi sayısız şekillerde yansıtılabilmiştir. Ağzından çıkan tek bir lafla savaşlar başlatıp bitirebilen Haman Karn gibi bir karakter bile yapıldığı dönemle, hatta şu an bile diğer serilere göre ne denli büyük bir algılama farkı koyduğunu göz önüne serer.

İNOVASYON:

Gundam 1979 gibi o dönem bilimkurgularının çoğunun eğlencelikler olma çabasında yapımlar olmasına rağmen inovasyonlar içererek birçok örnekle arasına kalın duvarlar çekmiştir. Seri, uzayda kolonileşme, astreoid madenciliği, insan ırkının evrimi gibi sayısız tema arka planda anlatılırken izleyicisini içten içe gelecek hakkında düşünmeye zorlamakta, bununla birlikte kaçış edebiyatı tuzaklarına karşı adeta kendi manifestosunu yazmaktadır.

Astreoid madenciliğinden, nöron bağlantısı ile insan-makine arayüzünün gerçekleştirilmesine, güneş rüzgarlarının itiş kaynağı olarak kullanılmasından uydu silahlarına değin sayısız buluşun serinin yaratıldığı dönemde öngörülmüş olması ve bir bilimkurgu eseri olarak birbiri ile tutarlı bir evrende bir araya getirilmiş olması bu duruma ideal örnek oluşturmaktadır.

Tokyo Üniversitesi’de Nörobilim Departmanı’ndan Profesör Kikunori Shinohara, Gundam plastik maketlerinin odaklanma, pratik düşünme ve hatırlamayı geliştirdiği, beyindeki kan pompalanmasını daha sağlıklı hale getirdiğini geliştirdiğini söylemiştir.

Halihazırda Yokohama’da bulunan gerçek büyüklükteki orijinal Gundam replikası eğilip kalkabilmekte, ileri adım atmak için gerekli tüm hareketleri yapabilmektedir. Bunu gerçekleştirebilmek için yıllar süren muazzam bir mühendislik çalışması yapılmıştı. Sanırım çok anlatmama gerek yok:

Osaka Üniversitesi Şehir Planlamacılığı ve Mühendislik Bölümü Başkanı Profesör Shinya Hashizume Gundam serilerinde yaratılan bilimkurgu dünyanın bizler için önemini şöyle özetliyor: “Gundam, izleyicilerine ileride er geç mutlaka karşılaşacağımız sorunları sunuyor. Bu yüzden araştırmalarımızı şimdiden bunun üzerine kurmayı hayati değerde buluyorum. Çünkü Japonya’daki bilimsel araştırmalar için bu tür büyük yeni fikirler yumağına şiddetle ihtiyaç var.”

Benzer şekilde, Tokyo Üniversitesi Havacılık Mühendisliği bölümünden Profesör Shinichi Nakasuka da seri hakkında şunu söylüyor: “Bir kurgu üzerinde araştırma yapmak gelecek üzerine fikir sahibi olmak için eşsiz bir yoldur. Pek çok bilim insanı kendilerini genellikle, sadece elde şu an varolan somut bilgiyle sınırlar. Gundam gibi yetkin kurgular ise, bilimle akademik seviyede bağlantısı olmayan insanların bile, yaklaşan gelecek konusunda ne kadar iyi fikirler üretebileceğini gösteriyor."

SONUÇ:

Her şeyden önce ilk kez bir Anime’de var olan bir evrenin varlığını hissettim ve bunu az yada çok hissedebiliyorsanız seri misyonunu yerine getirmiş demektir. Ayırdığınız zamanın hakkını gani gani verecek bu evrenler bütünün en basitinden hayata ve olaylara bakış açınızda değişiklikler yaratacağını söylersem pek de abartmış olmam. Bu yazıyı yazmamın da açıkçası bunu ifade edebilmekten gayrı bir sebebi yok. Son sözlere gelirsek, her ne kadar gerek üretildiği hedef jenerasyona karşın eğlence faktörünü 1. önceliğine koymayarak risk almasına, gerekse artık sayıları bir düzineye varan birçok evrene yayılmış birçok seriye sahip olmasının peşinen göz korkutabilecek olmasına karşın (ki bu durumu biraz açığa kavuşturabilmek için bir rehber hazırladım, sonraki bölümde okuyabilmeniz mümkün) Anime tarihinde yeri göz ardı edilemez bir yeri olan bu serinin birgün ülkemizde de hakettiği yeri almasını, ama bundan önce alt metinlerin ve seriyi önemli yapan hususların neler olduğunun anlaşılmasını diliyorum

Gundam bir Anime’den öte misyonlar taşıdığına inandığım bir seri , büyük ölçüde de Anime’nin nasıl bir yapı taşıması gerektiğini de gösteren bir klasik. Askerlik, ölüm, kahramanlık, otorite, sevgi ve özgürlük gibi konularda gerçek anlamda söyleyeceği şeyleri olan ve bunu tüm cesaretiyle söyleyebilen bir seri… Militarizmi hem bir organize olmuş öldürme kurumu olarak, hem de idealleri uğruna hayatlarını feda edebilen insanlar üzerinden insanlığın kendi özgürlüğünü ve varoluşunu tesis edebilme amacının güvencesi olarak görebilen bir üst bakışın eseri.

13 Beğeni

EVRENLER VE İZLEME SIRASI:

Sezonlar ve yan evrenler olarak da olsa, Mobile Suit Gundam 1979’dan beri süren yegane serilerden biri niteliğinde ve halihazırda ortada yüzlerce bölüm oluşturan bir çok farklı ismin olması, yapım tarihine göre sonra yapılmış bazı serilerin öncekilerin prequel’i olması gibi durumlar tecrübeyle sabit olduğu üzere olayla alakası sıfırdan başlayacak izleyici için kafa karıştırıcı olabilir. Bu soru işaretlerini gidermek amacıyla öncelikle bu bütünün bile aslında çok da karmaşık olmayan bir izleme sırası içerdiğini söyleyebilirim. “ Nereden başlamalıyım? ” türü soruları aydınlatabilmek amacıyla özet filmler haricindeki tüm yapımları kapsayan evren indeksi şema olarak yukarıda, yazı olarak aşağıda görülebilir (Şema maalesef 2012’de hazırlandığından sonraki dönemde çıkan yapımları kapsamıyor)

Baştan söylemek gerekirse, Gundam serileri 10 kadar evrenden oluşuyor. Universal Century evreni ilk yaratılan ve en geniş kısmı oluşturan evren iken diğer evrenlerin -ikisi hariç- tamamı UC ile uzaktan yakından bağlantısı olmayan, tümüyle yeni bir bakış açısıyla yaratılmış evrenler. Universal Century evreni sonrasında sayacaklarımdan ilk ikisinin alternatif ileri dönem devamlılıkları, geri kalanları da tamamen orijinal “stand-alone” evrenler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle, bu istisnai iki alternatif evren denemesi haricindeki diğerlerini izleyicilere sunuluş tarihine göre listeleyeceğim.

“Universal Century” yani klasik serinin evreni 1979’da başlıyor olmasına rağmen çoğu bugün bile izlenebilecek denli kaliteli seriler barındırıyor. Gerek bu külliyatı orijinal kaynağından izlemeye başlamak, gerekse 100 yılı aşkın bir destana sahip bir kurguya tanık olmak için halen yaşayan ve yenilenen bu evreni kesinlikle es geçmemeniz gerekiyor.

Alternatif evrenlerden hangisi daha iyi, hangisine öncelik tanınmalı? Bu sorunun yegane cevabı -kanımca- “Anno Domini” evreni. Diğer evrenlerin her birinin diğerine göre öne çıkan artı yanları var ve muhtemelen bakış açınız kişisel bir yargı olarak benimkinden farklılık gösterebileceğinden diğer evrenleri izleyip kararı sizin vermeniz daha doğru olacaktır.

UNIVERSAL CENTURY (1979)

UC hikayesinin klasik serisi ve ilk Gundam serisidir. Hikayedeki genel terminolojiler ve işleniş bu serinin vizyonu üzerine kurgulandığından herhangi bir alternatif evreni izlemeye başlayacaksanız bile bu seriyi mutlaka izlemiş olmanız şiddetle önerilir.

1- Mobile Suit Gundam Origin (6 OVA) : Klasik serinin 38. bölümünde 1-2 dakikada çok ana hatlarıyla geçilen geçmişe ait kısma ait bir hikayedir ve karakterlerin klasik serinin 10 yıl öncesinden o noktaya nasıl geldiğini anlatır. Klasik seriye doğrudan bu seriyi izleyerek de geçebilirsiniz ki öyle yapmanızı da öneririm.

2- Mobile Suit Gundam (43 bölüm / 3 film) : İlk yaratılan Gundam serisi. Tanıtımı ana başlıkta mevcut.

Bunun yanısıra klasik serinin içinde başladıklarından çeşitli yerlerde ona teğet geçen, klasik serinin bitimine yakın noktalarda ise sona eren yan hikayeler ise şunlardır:

Mobile Suit Gundam: 08th MS Team (12 bölüm) : Bu serinin ilk bölümü klasik serinin 12. bölümüne teğet geçmektedir. Odessa çıkartması sonrası Güney Asya’da kara savaşı operasyonları yürüten Kojima Tugayı’na bağlı 8. MS Timi’nin bir sığınak delici Mobile Armor’u bulup yoketme görevi sırasında yaşadıklarına ve tim komutanı Teğmen Shiro Amada’nın ikilemlerini işliyor.

Birçok Gundam serisine kıyasla ağırlıklı olarak kara savaşları üzerine olması yönünden beğeni kazanmıştır. Yönetmen aslen Armor Hunter Mellowlink, Round Vernian Vifam, Metal Armor Dragonar gibi oldukça sevilen özgün “realrobot” serilerini yönetmiş olan Takayuki Kanda idi fakat bir trafik kazası sonucu ölünce seriyi Umanosuke Iida devraldı. Not: Yönetmenin ölümünün yarattığı uzun arayı telafi etmek amacıyla yapılan, yeni sahneler de barındıran bir tür ara film olan “08th MS Team: Miller’s Report” ile Blu Ray setin Extra bölümü “Battle in Three Dimensions” bu serinin 8. ve 9. bölümleri arasında geçmektedir.

Mobile Suit Gundam: Cucuruz Doan’s Island (1 Film) : Aslen orijinal Mobile Suit Gundam serisinin 15. bölümünde anlatılan bu hikaye Gundam The Origin’in bir spinoff’u olarak Oono Junji’nin 2016-2019 yılları arasında yayınlanan 5 ciltlik Manga’sına kaynaklık etmişti. 2022’de bir Anime filme uyarlanan olan bu yapımın yönetmenliğini Yoshikazu Yasuhiko üstleniyor ki bu aynı zamanda onun emeklilik çalışması niteliğinde.

Mobile Suit Gundam 0080: War in the Pocket (6 bölüm) : Klasik serinin son çeyreğinde geçen bu seri anlatımın merkezine bir pilotu değil, hayalperest bir ilkokul çocuğunun acı hikayesine odaklanıyor. Federasyon orijinal Gundam’ın daha da geliştirilmiş bir versiyonunu yapmaya giriştiğinde, Zeon’un elit komando timi Cyclops, NT-1 kod adlı yeni Gundam’ı Kuzey Kutbu’ndaki bir üste uzaya fırlatılmadan evvel yoketme görevinde başarısız olunca, parçaların gönderildiği tarafsız Side-6 sistemine sızmak onu bu kez orada yoketmekle görevlendiriliyor. Time yeni tayin edilen çaylak Teğmen Bernie Wiseman ise, bir taraftan hayatının merkezine uzay savaşlarını koymuş bir çocuk olan Alfred Izuhara’nın dostluğunu kazanırken bir taraftan onun yaşadığı koloniyi savaş alanına çevirme pahasına NT-1’i bulup yokederek kendini kanıtlamaya çalışıyor.

İlk Gundam’ın 10. yıl projesi olan War in the Pocket, aynı zamanda Yoshiyuki Tomino dışında birisinin yazıp yönettiği ilk Gundam serisidir. Yapım SDF Macross, Gunbuster, Megazone 23 gibi işlerde yeralan Haruhiko Mikimoto’nun karakter tasarımlarına dayandırıldı, orijinal GAINAX kadrosundan Hiroyuki Yamaga tarafından yazılıp Bubblegum Crisis, Orguss 02, Patlabor WXIII gibi projelerde yeralmış olan Fumihiko Takayama tarafından yönetildi.

Mobile Suit Gundam Thunderbolt: December Sky (1 Film) : Ödüllü seinen Mangaka’sı Yasuo Ohtagaki’nin 2012-2021 yılları arasında hazırladığı aynı adlı 16 ciltlik Manga’nın ilk 3 cildinin uyarlamasıdır. Klasik serinin son çeyreğinde başlayıp aynı dakikalarda sona eren bu hikaye Zeon’un ampüte savaş gazilerinden oluşturduğu keskin nişancı timi olan Yaşayan Ölüler birliğinden Daryl Lorentz ile Zeon’un nükleer silahlarla yokettiği Side-4 sisteminden geriye son hayatta kalanlar içinde yeralan Io Fleming’i karşı karşıya getiren karşılıklı trajedilere odaklanıyor.

Gundam Thunderbolt’un yönetmenliğini Gundam SEED, Zeta Gundam film üçlemesi, Gundam 00, Gunpla Builders, Gundam Unicorn ve Reconguista in G gibi pek çok Gundam projesinde yardımcı yönetmenlik yapan, ayrıca Valvrave The Liberator, Rozen Maiden, Red Garden, Kurenai, Berserk: Golden Age gibi Anime’lerde yönetmenlik yapan Kou Matsuo tarafından üstlenildi. Manga’nın gayet sadık denebilecek senaryo uyarlaması da kendisi tarafından yapıldı. Yapımda gayet beğenilen jazz ağırlıklı soundtrack ise Naruyoshi Kikuchi (Lupin III: The Woman Called Fujiko Mine, Hack: Legend of Twilight, Trigun) tarafından hazırlandı.

MS IGLOO Hidden One Year War ve Apocalypse 0079 (3 + 3 OVA) : Gundam için hazırlanan ilk standart metrajlı 3D CGI OVA serisi olan bu iki yapım anlatımın odağını tamamen Zeon tarafına çekerek savaşa onların tarafından da bakmamızı sağlamıştır. Bu seride 601. lojistik filosuna tayin edilen Yüzbaşı Oliver May’in, araştırma-geliştirme süreci sürümcemede kalmış ve sırf elden çıksın diye savaşa sürülen deneysel silah projelerin testlerini savaş koşullarında yürütmek zorunda kalması işlenir. İlk 2 bölüm klasik seriden önce geçerken son bölüm klasik seri ile aynı dakikalarda sona ermektedir.

MS IGLOO 2: Gravity of Battlefront (3 bölüm) : Bir başka 3D CGI seri olan MS IGLOO 2’de anlatım odağı Federasyon ordusuna ve oradaki meçhul askerlere çevrilmektedir. İlk 2 bölüm klasik seriden önce geçerken son bölüm klasik serinin 25. bölümüne teğet geçerek sona ermektedir.

Her iki MS IGLOO projesi de Armor Hunter Mellowlink, SPT Layzner ve Five Star Stories’de yardımcı yönetmenlik yapmış, Gundam 0083, Gundam The Origin, Armored Trooper Votoms OVA’ları, City Hunter gibi serileri yönetmiş Takashi Imanishi tarafından yazılıp yönetildi.

Bu kısımdan sonrakiler, 0079 yılı sonrası yani klasik seri bitiminde yaşananları anlatan yapımlardır.

3- Mobile Suit Gundam Thunderbolt: Bandit Flower (1 Film) : December Sky filminin devamıdır ve 16 ciltlik Manga’nın 4. cildinden 7. cildine kadarki uyarlamasıdır. Gundam Thunderbolt’un Mangaka’sı olan Yasuo Ohtagaki 7. ciltten sonra sağlık sorunları nedeniyle uzun bir ara verdiği için 3. bir film uyarlaması gelene dek Daryl ve Io’nun hikayesi şimdilik burada cliffhanger’de kalmış bulunuyor. Bu nedenle filmi izleyebilir yada es geçebilirsiniz. Öte yandan Manga’nın 10. yıldönümünün 2012’de yeni bir proje ile kutlanacak olduğunun bildirilmiş olmasından ötürü 2022 sonlarında 3. bir film duyurusunun gelebileceğine ilişkin söylentiler var. (not: Gundam Thunderbolt’un Manga olarak son ciltlerinin UC’ye canon olmaktan çıkmış durumda olduğundan olası bir 3. film Manga’daki son ciltleri kaynak materyal olarak kullanırsa bu filmi de ileride bir alternatif evren hikayesi olarak listeleyeceğim)

4- Mobile Suit Gundam 0083: Stardust Memory (13 bölüm) : Bu serinin hikayesi klasik serinin bitimi ile yapım sırasına göre sonraki seri olan Zeta Gundam arasında bir köprü kurmaktır. UC 0083’de geçen hikaye yeni bir savaşı Antarktika Anlaşması’nın hükümlerini yoksaymak pahasına başlamadan bitirmek isteyen General Kowen’in başlattığı Gundam Geliştirme Projesi’nin, 1 Yıl Savaşı’nda bir efsane olarak bilinen ve Zeon’u yeniden diriltmek için yaşayan Binbaşı Anavel Gato’nun baskınına hedef olması, çaylak bir Teğmen olan Kou Uraki’nin ise Gundam Birim 1 ile onun çaldığı Birim 2’yi kovalarken yaşadığı dramatik hadiselere odaklanıyor. Serinin yönetmenlerinden Takashi Imanishi aynı zamanda bu serinin yeni birçok sahne eklenmiş Manga adaptasyonu olan Mobile Suit Gundam 0083: Rebellion’un senaryo danışmanlığını yürüttü.

Herkesçe kabul edildiği üzere 08th MS Team ile birlikte 90’ların en kaliteli Gundam prodüksiyonu olarak kabul edilen Gundam 0083 aynı zamanda bu seride karakter tasarımcısı olarak çalışan Toshihiro Kawamoto’nun, bu projede animasyon yönetmeni olarak çalışan Hiroshi Osaka (2007’de kanser sebebiyle aramızdan ayrıldı) ile BONES stüdyosunu kurmasına vesile olması açısından önemlidir. Projenin yönetmenliğini Takashi Imanishi’nin yanısıra ileride 08th MS Team’de yardımcı yönetmenlik yapacak olan Mitsuko Kase (Saikano: She The Ultimate Wepon, Young Black Jack, Ristorante Paradiso) yürüttü. Cowboy Bebop’un yönetmeni olarak ün kazanan Shnichiro Watanabe’nin ilk yardımcı yönetmenlik işi de bu seriydi.

5- Mobile Suit Zeta Gundam (50 bölüm / 3 film) : Klasik serinin bitiminden 7 yıl sonra, UC 0087’de Federasyon ordusu elit bir görev gücü olan ve kolonilere karşı soykırım metotları denemek için her yolu fırsat gören bir yapılanma olan Titans’ın gölgesinde kalmıştır. Federasyon’dan ayrılarak Titans’a karşı direniş kurmak ve kamuoyunu mevcut Federasyon hükümetinin aleyhine çevirmek için eski Zeon pilotlarını, ve Federasyon içindeki asileri A.E.U.G. adlı bir organizasyonda bir araya getirmeye çalışan eski general Blex Forrer, Side-7 sektöründe yeni nesil bir MS olan Gundam MK II’nin test edildiğini öğrendiğinde, bunun hakkında bilgi toplamak ve mümkünse ele geçirmek için en usta pilotu olan Yüzbaşı Quattro Bagina’yı yollar. Quattro Side-7’ye vardığında Gundam MK II’nin kendilerinden önce gaspedildiğini görür: Bunu yapan kişi ise o ana dek hayatının en kötü gününü geçirdiğini düşünen, asperger sendromlu ve öfke kontrol sorunlarından muzdarip genç bir deha olan Kamille Bidan’dır. Kamille, Quattro’nun timi yanıbaşında belirdiğinde onların tarafına iltica etmek istediğini bildirir, ama o gün ve sonrasında neye bulaştığını hayal dahi edemeyecektir. Bu aynı zamanda, klasik serideki kahramanların hikayelerine önemli takviyeler yapan bir yapım ve Universal Century’i bir geliştirilmiş evren haline getiren birçok takviye yapıyor.

Klasik serinin yaratıcıları Yoshiyuki Tomino ve Yoshikazu Yasuhiko devam serisi olan Zeta Gundam’da geri dönüyorlar. Bunun yanısıra karakter tasarımcısı olarak Mamoru Nagano (Heavy Metal L Gaim, Five Star Stories) ile görüntü yönetmeni Hiroyuki Kitazume (Megazone 23, Heavy Metal L-Gaim, Aura Battler Dunbine) ekibe dahil oluyorlar.

Zeta Gundam tüm külliyattaki en dramatik senaryolardan birisine sahiptir, ayrıca kadın karakterlerin etkin kullanımı ve giderek artan karanlık işlenişi nedeniyle klasik serinin bıraktığı noktayı geliştirdiği düşünülüp takdir edilmiştir. Bu seri genel olarak oldukça sevilmesine karşın, sonraki seri olan Mobile Suit ZZ Gundam’ın pacing sorunlarına ve comic relief sekanslarına tepki duyan izleyicilerden ötürü Yoshiyuki Tomino serinin 20. yılında 3 filmden oluşan, yeni sahneler de içeren ve içerdiği alternatif son ile ZZ Gundam’ı retcon’layan bir film üçlemesi de yaptı: Zeta Gundam: A New Translation. Öte yandan bu film üçlemesi serideki birçok plot’u kırptığından ve sonraki dönemde geçen Mobile Suit Gundam Unicorn bu yapımın aksine ZZ Gundam’a birçok atıfta bulunduğundan ötürü bu yapımın birkaç ek materyal içeren bir non canon yapım olduğunu söylemek pek de yanlış değildir.

6- Mobile Suit ZZ Gundam (47 bölüm) : Zeta Gundam’ın finalinden birkaç hafta sonra başlayan bu seri, peşlerinde onları köşe bucak arayan Neo Zeon filosundan kaçmak için Side-1 sektöründeki bir hurdalığa sığınmaya çalışan Argama mürettebatını işler gibi gözükse de anlatım odağı, Zeta Gundam’ı çalıp satarak hayatının vurgununu yapmak isteyen hurdacı Judhau Ashta’ya ve onun arkadaşlarına geçiş yapar. Öte yandan Judhau yaptığı şeyin farkına vardığında, Dünya’yı ve tüm koloni sistemlerini istilaya hazırlanan Neo Zeon’a karşı kendi savaşını başlatır.

Tomino’nun önceki serideki hikayeyi kaldığı yerden devam ettirdiği, ayrılan Yoshikazu Yasuhiko yerine karakter tasarımlarını Hiroyuki Kitazume’nin devralması dışında ekibin çoğunun geri döndüğü yapım, Tomino’nun “kasvetli Anime’ler çeken bir yönetmen” olarak hatırlanmak istemeyişi nedeniyle önceki seriyle kontrast yaratacak kadar comic relief bir tonda başlar. Öte yandan son çeyrekte önceki seri kadar olmasa da oldukça gri bir tona dönmektedir. Birçok kişi yakın zamana dek bu serinin evren için gerekliliğini sorgulamış olsa da Harutoshi Fukui’nin Mobile Suit Gundam Unicorn üzerinden yaptığı birçok gönderme bu serinin lore için önemini geç de olsa arttırmıştır.

7- Mobile Suit Gundam: Char’s Counter Attack (1 Film) : 1979’de başlayan kan davasını bitirme filmi olan bu yapımda, UC 0093 yılında daha ilk darbe olarak Federasyon senatosunu bir koloni düşürme saldırısıyla yokeden yeni bir Neo Zeon isyanı başlar ve orijinal Gundam’ın pilotu Amuro Ray kabuslarla geçen 7 yılın ardından, bu kez Dünya’da nükleer bir kış başlatıp yaşanmaz hale getirebilecek büyüklükte bir koloni düşürme harekatını engellemek için geri dönüyor. Öte yandan yüzleşmek zorunda kalacağı düşmanının da 7 yıldır süren kabusları ve bitirmek istediği bir hesabı var.

Char’s Counter Attack bir dönemin bitişi ve bir başka dönemin kapanış filmi. Hala hayatta olan birçok karakter geri dönüyor yada en azından değiniliyor. Animasyon kalitesi o zamana kadar yapılanların kesinlikle en iyisi ve bugün bile izlenebilecek denli iyi.

8- Mobile Suit Gundam Unicorn (7 OVA) : Universal Century evrenine uzun bir aradan sonra geri dönüş sağlayan yapım U.C. evreninin tarihi kadar eski bir komployu UC 0096 yılında yavaş yavaş su yüzüne çıkartırken aynı zamanda kendi kaderine inancını kaybetmiş bir adam tarafından kendisine miras bıraktığı RX-0 Unicorn Gundam adlı bir birim ile yeni bir Federasyon - Zeon çatışmasının ortasında kalan öğrenci Banagher Links’in bu çatışmanın topyekün bir savaşa dönüşmesini önlemeye çalışırken, bir taraftan gizemli kız Audrey Burne’un bu savaşı sabırsızlıkla bekleyen gruplarca politik bir maşa olarak kullanılmaktan kurtarmak için girdiği çabayı işliyor. Öte yandan bu kez Full Frontal ismiyle geri dönen ve Zeon Cumhuriyeti tarafından bizzat Char Aznable’in geri dönüşü olarak kabul gören ayrılıkçı Sleeves hareketinin esrarengiz liderinin de kendi kaderini anlamlandırmak için kesinkes bitirmek istediği bir mücadelesi var.

Universal Century evreninin Infinity War’ı diyebileceğimiz yapımda adeta önceki izlediğiniz tüm yapımların sağlaması alınıyor ve gerek bariz, gerekse saniyelik olarak sayısız göndermeye maruz kalıyorsunuz. Romancı Fukui Harutoshi’nin vizyonu kesinlikle bireysel değil evrensel bir hikaye ortaya çıkartmış ve serinin finali de bunu perçinler nitelikte. Öte yandan serinin lore’u hissettirmekte gösterdiği başarı maalesef senaryonun ilerleyiş hızına pek yetişmiyor, haliyle ya birisinin izlerken size açıklamalar yapması yada seriyi rewatch’lamanız gerekiyor. Öte yandan Universal Century mirasını diriltmesi açısından bile önemli bir eser.

Fukui Harutoshi’nin (Uchuu Senkan 2202, Mobile Suit Gundam Narrative, Harlock: Space Pirate) uzun soluklu romanından irili ufaklı birçok değişiklikle uyarlanan yapımın senaryo adaptasyonu Yasuyuki Muto (Sengoku Basara, Afro Samurai, Galaxy Railways, Chevalier D’eon, Deadman Wonderland, Tokyo Revengers, Mobile Suit Gundam: Hathaway) tarafından yapılırken senaryo ekibinde Kou Matsuo ve Shukou Murase (Ergo Proxy, Gasaraki, Witch Hunter Robin) gibi isimler de var. Yapımın yönetmenliğini ise Zipang, You’re Under Arrest, Rurouni Kenshin, Real Drive, GetBackers, Amatsuki ve Dororo’dan Kazuhiro Furuhashi üstleniyor. Roman için aslen Yoshikazu Yasuhiko’nun tasarladığı karakterlerin adaptasyonu Kumiko Takahashi (Witch Hunter Robin, DNA2, Akagami no Shirayuki-hime, Ouran High School Host Cluc, Card Captor Sakura) tarafından yapıldı. Yapımın oldukça beğenilen müzikleri ise Hiroyuki Sawano (Attack on Titan, Ao no Exorcist, Guilty Crown, Kabaneri of the Iron Fortress, Aldnoah Zero, Sengoku Basara, Juuni Taisen, Seven Deadly Sins, Thunderbolt Fantasy, Legend of Galactic Heroes: Die Neue These, Mobile Suit Gundam Narrative, Mobile Suit Gundam: Hathaway) tarafından hazırlandı.

9- Mobile Suit Gundam Narrative (1 Film) : 0079’de gerçekleşen koloni düşürme harekatını önceden hissederek insanları uyarmaya çalışan çocuklar, öngörü yeteneklerini silah olarak kullanmak isteyen Federasyon tarafından alıkonulur. UC 0095’de ise UC Planı’nın 3. birimi Phenex, içinde onlardan biri varken kontrolden çıkar ve kayıplara karışır. Phenex UC 0097’de yeniden ortaya çıktığında Federasyon birimdeki Psychoframe teknolojisini en yüksek öncelikte tehdit olarak gördüğünden onun görüldüğü yerde avlanması ile ilgili Anka Avı’nı başlatır. Av için seçilen avcı ise bu üçlüden birisi olan Jona Basta, av için gerekli teknoloji desteğini sağlayan destekçinin çok iyi tanıdığı biri olduğunu öğrendiğinde, Luio Şirketi’nin Phenex üzerinden planladığı şeyin ne olduğunu sorgular. Öte yandan Full Frontal olmak için modifiye edilmiş fakat kusurlu bir kobay olduğu ortaya çıkan Zoltan Akkanen, Full Frontal’ın başlattığı şeyi Phenex Avı’na müdahele ederek bitirmeye karar vermiştir.

Yapım yer yer tekrara düşen flashback ve diyaloglara rağmen gayet akıcı bir film. Hatta külliyattaki en gaza getirici aksiyon sahnelerinin bir kısmına da ev sahipliği yapıyor. Kısaca Unicorn kalitesinde, fakat derin anlatımsal çabalara girişmek yerine onun aksiyona daha dönük versiyonu gibi. Eğer Unicorn’dan yer yer sıkıldıysanız bu filmi seveceksiniz, fakat Unicorn’dan tatminle ayrıldıysanız bu film onun sonradan yapılmış eklemesi gibi gelecektir.

Fukui Harutoshi’nin roman serisine ek materyal olarak yazdığı kısa hikayeden alınıp genişletilerek film haline gelen yapımın senaryo adaptasyonu da kendisine ait. Film Reconguista in G ve Gundam Thunderbolt’da yardımcı yönetmen olarak yeralan Shunichi Nishizawa’nın ilk yönetmenlik denemesi. Orijinal karakter dizaynları animatör geçmişli Se Jun Kim’e ait. Bunun dışında Gundam Unicorn’da olduğu üzere müzikler Hiroyuki Sawano’ya ve karakter tasarım adaptasyonu da Kumiko Takahashi’ye ait.

10- Mobile Suit Gundam: Hathaway (3 film): Yoshiyuki Tomino’nun Char’s Counter Attack ile aynı yıl yazdığı romandan uyarlanan bu film üçlemesi 2021’den başlayarak yayına girecek. Konu ise UC 105’de kabuslarından kaçmak ve aradığı yaşam gayesini bulmak için Dünya’ya bir botanik müfettişi olarak tayin edilen Hathaway Noa (Kaptan Bright Noa’nın oğlu) 'nın, zorunlu göç planının Federasyon’da yarattığı yozlaşmanın etkileri ile yüzleşmesi ve insiyatif almaya karar vermesi ile başlayan olayları işliyor.

Yönetmen Shukou Murase, senaryo adaptasyonu Fukui Harutoshi’ye ait. Müzikler ise bir kez daha Hiroyuki Sawano’ya ait.

LATE UNIVERSAL CENTURY (1991)

Bu her ne kadar resmi bir tabir olmasa da Mobile Suit Gundam Unicorn ile birlikte Universal Century evreninin hikaye yönetiminin büyük ölçüde Fukui Harutoshi’nin eline geçmesi sonrasında canon statüsü tartışmalı hale gelen Char’s Counter Attack sonrası hikayeleri kapsıyor. Mobile Suit Gundam: Hathaway sonrasında geçen U.C. projelerini görene dek de bundan emin olamayacağız. Bu yapımlar aynı zamanda “bubble age” çağının sona ermesi akabinde Japon ekonomisinin resesyona girdiği bir aralıkta çıktığından hayli sorunlu prodüksiyon hikayelerine sahipler.

1- Mobile Suit Gundam F91 (1 Film) : UC 0123’de artık Frontier IV adını alan ve yeniden inşa edilen Side-4 sektörü aniden, uzayı Cosmo Babylonia adıyla kendi vaadedilmiş diyarları haline getirmek isteyen Crossbone Vanguard’ın hedefi olur ve sadece birkaç saat içerisinde sayısız koloni sakini mülteci durumuna düşer. Bu mültecilerden biri olan genç Seabook Arno, kızkardeşi Reese ve arkadaşlarıyla bir askeri müzeden bir tank çalıp güç bela sığındığı uzay limanında, arkadaşlarından Cecily’nin babasının ihanetine uğrar ve Cecily kaçırılırken o vurularak yaralanır. Mekikleri uzayda sürüklenirken Seabook’un kaderi onu, yeni Gundam prototipi F91’i taşıyan fakat test pilotları olmadan kalkış yapmak zorunda kalmış Space Ark ile kesişir. Akabinde onun Cecily’i geri getirmek ve bu sınır tanımaz isilayı durdurmak için giriştiği kişisel savaşı başlar.

Gundam F91 başarılı görsel dizaynları ve yenilikçi bazı vizyonlara rağmen öncül serilerin stereotiplerinden çok da uzaklaşamamış gibi görülür. Dahası sorunlu prodüksiyon süreci olayların adeta takip edilemez hızda ilerleyen yorucu bir tempoya sahip olmasına sebep olmuştur.

1991’e gelindiğinde Gundam’ı birbirini tekrarlayan Federasyon - Zeon savaşları temasından kurtarmak isteyen Yoshiyuki Tomino, Yoshikazu Yasuhiko ile birlikte U.C.'nin uzak geleceğinde geçen ilk yapım olan Gundam F91 üzerinde çalışıyordu. Tomino’nun planı bu seriyi 51 bölüm olarak bizzat yazıp yönetmekti ve bir fragman çıkartacak denli görüntü hazırlamak için 13 bölümlük taslak üzerinden seriyi yapmaya başladı. Öte yandan Sunrise yönetimi halihazırda ellerindeki Gundam 0083’in bitiminin sonrasında 90’lı yıllar için Gundam markasını yurtdışına daha kolay pazarlanabilecek bir formata dökme düşüncesindeydi ve alternatif evrenler de bu bağlamda değerlendiriliyordu. Tomino’nun 13 bölümlük taslağına bu sebeple ek bütçe verilmedi, fakat Tomino biriken 2 saatlik footage’ı yeniden toparlayıp film haline getirdi. Sonraki yıllarda Gundam F91’nin geçtiği dönemi biraz daha aydınlatmak için çeşitli Manga’lar da hazırlandı. (Gundam F90, Gundam Silhoutte F91 ve Crossbone Gundam gibi)

2- Mobile Suit Gundam Victory Gundam (51 bölüm) : UC 0153’de koloniler UC’nin başlangıcında Helyum 3 takviyeleri sayesinde elde ettikleri dokunulmazlık sayesinde iyice palazlanabilmiş Jupiter Enerji Filosu’nun dönüştüğü Jupiter İmparatorluğu, ard arda savaşlardan sonra harap ve bitap düşmüş Dünya Federasyonu’na son darbeyi vurmak için harekete geçmiştir. Muazzam Newtype güçlerine sahip bir kadın şifacı olan Maria Armonia’yı bir peygamber figürü olarak Zanscare İmparatorluğu’nun kutsal savaşına sembol olarak yerleştirir ve demir yumrukları olarak B.E.S.P.A. adlı askeri yapılanmayı kullanırlar. League Militairre adlı bir direniş organizasyonu ise sınırlı imkanlara karşı onlara karşı ayakta durmaya çalışacaktır.

Reconguista in G’yi istisna sayarsak, Tomino’nun yazdığı son U.C. bağlantılı hikaye olan Victory Gundam aslen Yoshiyuki Tomino’nun yeni biten Afganistan işgali ve halihazırda devam eden Yugoslavya iç savaşının kendisinde bıraktığı ağır tesirin bir yansımasıdır. Sunrise’in Gundam birimlerinin ilk bölümde görünmesi şartı bile Tomino’nun seriyi bölüm 3-1-2-4 gibi sırayla başlatmasına sebep olmuş, bu da hayli kafa karıştırıcı bir etki yaratmıştır. Öte yandan serinin geri kalanı, bu ilk bölüm tercihlerinin yaratabileceği kafa karışıklığı, serideki yorucu atmosferi yaratan faktörlerin belki de en önemsizidir, zira Victory Gundam külliyatın en karanlık yapımı olarak kötü bir üne de sahiptir. Sonuç olarak Victory Gundam teknik kalite olarak 80’lerin Gundam işlerinin seviyesine bile ulaşmamasının yanısıra, izleyici için son derece yorucu ve ana karakterin yolculuğu açısından kendisini fazla tekrar eden bir çalışma. Gundam F91 ile alakalı Manga’lara ek olarak Victory Gundam Gaiden isimli Manga da okunursa anlatıma katkı yapabilecek birkaç lore parçacığı edinilebilir ama öte yandan serinin kendi kendini açıklama konusunda pek başarılı (yada istekli) olmadığı da belirgindir.

REGUILD CENTURY (2014)

-Mobile Suit Gundam: Reconguista is G (26 +1 bölüm / 5 film ) :

Universal Century’nin bitişinin üzerinden geçen binlerce yılın ardından insanlık bir yörünge asansörü kurarak tükenmenin eşiğinden döner. Bu dönemde temiz bir enerji kaynağı olan Foton Bataryaları, Minovsky Reaktörleri’nin yerini almıştır ve bu teknolojiyi insanlığa sağlayan meçhul grup, S.U. Cord isminde bir tür Kargo Kültü’nün doğmasına sebep olmuştur. Yörünge asansörünün sahibi olan Capital, dünyayı birbirine denk birkaç gruba ayırarak enerji savaşlarının da önüne geçmiş olmasına karşın, bu güç bloklarından biri olan Ameria, Capital’in tümden kartel haline gelmesini engellemek istediğinden, öte yandan savaşı başlatan taraf olarak da görülmek istemediğinden, bir korsan filosu görünümü verilmiş bir grupla istasyonu işgal ederek kaynakla doğrudan temas kurmak ister. Bu girişim ise, Capital yöneticilerinden birisinin üstün yetenekli ve otistik oğlu Bellri Zenam’ın uzayda yaklaşan iç savaştan haberdar olmasına ve Megafauna mürettebatına katılarak gerçekleri aramasına sebep olur.

İsminde aslen “Mobile Suit Gundam” takısı olmaksızın, ilkin 2010’ların başlarında Tomino’nun verdiği mülakatlarda adından bahsettiği ve konusu onlarca yıla yayılan bir güç istenci hikayesi olarak bahsettiği seri, Sunrise’nin tek bir sezon için kaynak sağlaması fakat adından konseptine dek Gundam külliyatına bağlama şartı getirmesi gibi sebeplerden külliyatın sorunlu denemelerinden birisi olarak hatırlandı. Her ne kadar inovatif Mobile Suit dizaynları, UC’nin çok ileri geleceğinde geçme fikrini bu temayı daha önce deneyen Turn A Gundam’dan çok daha iyi becermesi ve animasyonlarından karakter dizaynlarına dek genel olarak başarılı bir sanat yönetimi benimsese de, izleyicilerin genelinin konuya adapte olmasını ilk birkaç bölümden sağlayamamış, pek de başarılı olmayan pacing sebebiyle, averaj başarı denebilecek bir satış başarının hemen üzerinde kalmıştır. 2019’da Tomino, 40. yıl etkinlikleri için seriyi bu sefer elden geçirilmiş görseller ile fakat bir film serisi formatında uyarlama planını devreye soktu. En son 3. filmi vizyona giren bu yeni adaptasyon, Tomino’nun seriyi daha anlaşılır kılma niyetinden ötürü bu noktaya değin aynı konuyu, elden geçirilmiş diyaloglar ve filtreden geçirilmiş animasyonlarla tekrarlıyor. Öte yandan film serisinin tümden TV serisinin tekrarı olmaması için, seneye gösterime girecek olan 4. filmin en az yarısının seriden farklı olacağı açıklanmış durumda. (not: Odaiba’daki G Dome’a projeksiyon ile gösterilen, daha sonra BluRay setine de eklenen kısa metraj bölüm “From the Past to the Future” 16. bölümden sonra geçmektedir. )

CORRECT CENTURY (1999)

-Turn A Gundam (50 bölüm)

Universal Century’nin bitişinin üzerinden geçen binlerce yılın ardından insanlık medeniyetin büyük ölçüde silinmesi ile 19. yüzyıl seviyesine inmiştir. Entropi tanklarına sakladıkları silah sistemleri ile yeniden güçlenen Ay kolonistleri (Moonrace) içindeki saldırgan bir fraksiyon, Dünya’nın işgal edilmeye değer bir yer olup olmadığını görmek için birkaç casusunu Dünya’ya yollar. Bu casuslardan Loran Cehack bir ırmağa düşüp boğulacakken bu insanlar tarafından kurtarılınca Dünya insanların gözlerinde canlandırdıkları kadar kötü olmadıklarını düşünür. Heim alesinin şöförü olarak geçirdiği iki yılın ardından Moonrace Dünya’ya saldırıya geçmeye karar verir. Bu saldırı sırasında kentteki White Doll anıtının yıkılıp içinden bir Gundam’ın belirdiğine tanık olan Loran, Gundam’a pilotluk eder ve ilk saldırı dalgasını yokeder, öte yandan bu Gundam’ın gücü ilk kesilmeden kullanıldığında hedeften çok çevresine zarar verecek kadar güçlü olduğu gerçeğiyle de acı şekilde karşılaşır. Loran bundan sonrasında Dünya milisleri ve Moonrace arasındaki savaşı mümkün olan en az zararla bitirmek için harekete geçer.

Turn A Gundam, Mobile Suit Gundam’ın 20. yıl projesi olduğu gibi aynı zamanda dijital animasyon teknikleri kullanılan ilk seridir. Yoshiyuki Tomino bu seride o zamana kadarki farklı zaman çizgilerinin aynı noktada kesişeceğini düşünerek bir nev-i crossover bir seriye imza atmıştır. Öte yandan serinin diğer evrenlerin zaman çizgileri ile net bağlantıları bulunmaz ve bu büyük ölçüde izleyicinin yorumuna açık bir “dark history” geçmişi bırakır. Romancı Harutoshi Fukui, seride bahsedilmeyen kimi noktalar açısından çeşitli açıklamalar getirmiş ve Turn A Gundam’ın güç skalasını kozmik seviyelere dek çıkartmış bir roman adaptasyonu da hazırlamıştır. Öte yandan Yoshiyuki Tomino’nun yarattığı tüm kurgular içerisinde ölüm öğesinin en düşük olduğu ve en düşük tempolu yapım olduğu söylenebilmesine rağmen, Tomino ileride fikrini değiştirir ve Güneş Sistemi içerisindeki güç odaklarının hala bir şekilde varlığını sürdürdüğü bir konsept getirmek ister, ki bu karar Reconguista in G’yi ortaya çıkartacak bir nevi retcon oluşturmuştur.

Turn A Gundam görsel açıdan yeni sahneler içermeyen iki adet derleme filme de sahiptir. Bu filmlecanlı konser kayıtlarına, geçtiğimiz yıllarda aramızdan ayrılan Rus opera sanatçısı Origa katkıda bulunmuştur. Ayrıca Turn A Gundam serisi Yoko Kanno’nun hazırladığı soundtrack’i ile takdir edilmiş ve aynı zamanda bu serinin başrolü için tanınmamış bir ismi kullanmak isteyen Loran’ı seslendiren seiyuu Romi Park’ın ilk önemli rolü olmasından ötürü kariyerinde önemli bir yere sahiptir. (Reconguista in G de Mark Ishii’nin lk başrolü olmasından ötürü bu seriyle benzeşmektedir)

FUTURE CENTURY (1994)

-Mobile Fighter G-Gundam (49 bölüm)

1994 yılında Gundam markasını yurtdışına açmak isteyen Sunrise, halihazırda birçok seri ile zaten takibi zor hale gelmiş UC evreni yerine ilk kez alternatif evren konsepti kullanarak hem seriyi o dönem revaçta olan Dragonball gibi serilerin ününden faydalanarak batıya daha kolay pazarlamak, hem de Dünya ve kolonilerin savaşı konseptini orijinal bir şekilde işleyebilmek istediler. Yönetmen olarak tercih edilen isim, bilhassa sonraki yıllarda adı Super Robot türü ile özdeşleşecek olan Yasuhiro Imagawa (Giant Robo, Getter Robo: Armageddon, Tetsujin 28, Berserk, Bartender, Shin Mazinger Z Shogeki Hen) iken senaryo bir başka Mecha emekçisi olan Fuyunori Gobu (King of Braves GaoGaiGar, Brave Fighter DaGarn, Voltes V, Toshou Daimos, Reideen the Brave, Mirai Robo Daltanius, Shippu Iron Leaguer, Armored Trooper Votoms, Aoki Ryusei SPT Layzner) tarafından hazırlandı. Serinin müzikleri Kohei Tanaka (One Piece, Dragonball, Vampire Princess Miyu, Sakura Wars, Overman King Gainer, Mobile Suit Gundam: 08th MS Team, Jojo’s Bizarre Adventure, Gunbuster, King of Braves GaoGaiGar, Angelic Layer), karakter tasarımı ise BONES kurucularından Hiroshi Osaka tarafından hazırlandı.

G-Gundam’da kolonilerin gerek kendileri, gerekse Dünya’ya karşı yeni bir savaşa girmesini engellemek için 4 senede bir kolonilerin yöneticisini belirleyecek bir dövüş turnuvası yapılması kararlaştırılır. Öte yandan 13. turnuvaya gelindiğinde, Neo Japonya’dan Raizo Kasshu’nun geliştirdiği Ultimate Gundam kontrolden çıkar ve Dünya’da önüne geleni asimile etmeye başlar. Raizo Kasshu kriyojenik uykuya mahkum edilirken, o zamana kadarki en güçlü dövüşçü olarak bilinen ve son şampiyon Master Asia’nın öğrencisi olan oğlu Domon Kasshu 13. turnuva için mücadele ederken aynı zamanda artık Devil Gundam olarak bilinen bu tehditi ortadan kaldırmakla görevlendirilir. Devil Gundam’ın içindeki kişinin abisi Kyoji Kasshu olması, zaten Domon’un bu görevi iyice kişiselleştirmesine sebep olmuşken, eski ustası Master Asia ile farklı koşullarda yeniden karşılaşması işlerin gidişatını bir hayli değiştirecektir.

G-Gundam o zamana kadarki tüm Gundam serilerinden farklı teması ile ortaya çıktı ve 5 sene rötarlı gösterilebildiği ABD’de Japonya’yı aşan bir bir izleyici kitlesine ulaşmayı başardı. Benzer şekilde aynı hafta vizyona giren ve milletler arası Mecha dövüşü turnuvası gibi tıpatıp aynı bir konsepte sahip Red Baron serisini rating’ler açısından yenilgiye uğratmayı başarmıştı.

AFTER COLONY

-Gundam Wing (49 + 1 bölüm)

Gundam Wing büyük ölçüde seriyi batıya açma amaçlı denemelerin ilki ve belki de en önemlisidir. Amerika’da yasal olarak gösterime giren ilk seri olmasından ötürü bir jenerasyona iz bırakmış olduğu söylenebilir. Benzer şekilde, bir savaş hikayesi olmasına karşın aynı birden çok Gundam’a (ve pilotlarına odaklanması), Gundam’ların güç ve dayanıklılık skalasının çok yukarılara çekilmiş olması ve artık pilotların motivasyonlarının da tartışmaya açık olması gibi yeni birçok deneme bu seri ile külliyata girmiştir.

Her ne kadar TV serisinde hiçbir zaman yeterli olarak anlatılmasa da -ki geçmişle ilgili elimizdeki önemli bilgilerin çoğu Gundam Wing: Episode Zero gibi manga’lar yada aslen serinin finali olan Gundam Wing: Endless Waltz’daki flashback sahneleri ile bize sağlanabilmiştir- bu evrende baskıcı Dünya İttifakı hükümeti önce Dünya’daki monarşileri bitirmek ve ardından kolonileri askeri güç ile baskı alma yoluna gitmiş, bu da kolonilerdeki ayrılıkçı yapılanma -Colony Libertarian Front- Federasyon’un Mobile Suit teknolojisini ele geçirip geri mühendislikten geçirerek 5 Gundam ünitesi biçiminde yeniden inşa etmesi ve üniteleri inşa eden bilimadamlarının her biri o noktada farklı amaçlar için orada olan 5 gence bu üniteleri emanet ederek, o sırada Dünya İttifakı’nın özel ordusu OZ’u durdurmak için Dünya’ya salması ile sonuçlanmıştır. Hikayenin ilerisini yazmak birçok twist ile ilgili keyif kaçırıcı içereceğinden burada kesmek en doğrusu olacaktır.

Gundam Wing yüksek denebilecek stock footage kullanımına, Gundam’ların en azından ilk 20 bölüm için durdurulamaz şekilde güçlü olmalarına ve karakterlerin empati yapmayı zorlaştıran birçok yönüne rağmen ticari hedeflerini fazlasıyla tutturmuş ve sonraki seriler için kemikleşmiş bir takipçi kitlesi yaratmıştır. Ayrıca alternatif Gundam evrenleri konusunda genel olarak bir test numunesi görevi gördüğünden sonraki çoğu seri için yapılabileceklerin bir ön testi bu seride denenmiştir.

AFTER WAR (1996)

-After War Gundam X (39 Bölüm) :

Çok sonradan Gintama ve Daily Lives of High School Boys ile üne kavuşacak olan Shinji Takamatsu’nun yarattığı bir alternatif evren olan Gundam X’de, 1979’deki “İlk Gundam serisinin finali ters gitseydi ne olurdu?” sorusu üzerine kurgulanmış bir nevi what if işlenişi üzerine kurulmuştur. Bu seride Federasyon, “7. Uzay Savaşı” adı verilen bir çatışmada düşmanları olan S.R.A. (Devrimci Uzay Ordusu)'nu durdurmak için seri üretime geçirilmiş Gundam’ları ve Uydu Topu Sistemi’ni kullanırlar. Fakat bu düşmanların koloni sistemlerinin çoğunu toplu şekilde Dünya’ya yönlendirmesi ile insanlık tarihinin en büyük yıkımına dönüşür. Tüm eski Federasyon ve S.R.A. -neredeyse- yokolur ve insanlık yaşanan nükleer kış etkisi ile nüfusunun tamamına yakınını kaybeder ve bir nesil sonra Dünya bir şekilde eline Mobile Suit geçirmiş yağmacıların cirit attığı bir kıyamet sonrası ortamına dönüşür. Bu ortamda bir savaş yetimi olan Garrod Ran köyüne yapılan bir saldırı sırasında sadece el yapımı bir flashbang ve bir tabanca ile yağmacıları durdurmayı başarır. Bu başarısı onu Alternative şirketinden Fon Alternative’in kulağına gittiğinde ona, savaş sonrası dünyada paralı askerlik sözleşmeleri ve ganimet toplama gibi işlerle iştigal eden birlikler olan Vulture’lardan birisinin kaçırdığı Tiffa Addil isimli özel bir kızı kurtarmakla ilgili bir anlaşma sunar. Garrod Tiffa’yı onlardan kaçırmayı başarsa da anlaşma yaptığı insanların niyetlerinin pek de iyi olmadığını ateş altında kaldığında anlar ve bu da onu 15 yıldır atıl durumdaki bir eski Federasyon üssüne sığınıp Gundam X’lerden birisini aktif hale getirmek zorunda bırakır. Böylece 15 yıl önceki Gundam pilotlarından birisi olan Jamil Neate’in komuta ettiği bir Vulture grubu olan Freeden’e gönülsüz şekilde katılmasına ve onun diğer Newtype’ları bularak bozulan Dünya’yı düzeltmek için çıktığı kefaret yolculuğunun bir parçası haline gelirken öte taraftan da 15 yıl önceki yıkımı tamamlamak için her yolu deneyen Frost biraderlerin de hedefi haline gelecektir.

Tamamen 2D çizimler kullanılarak hazırlanan son Gundam serisi olan ve post apokaliptik bir seri olarak külliyattaki en ilginç konseptlerden birisini işleyen Gundam X maalesef bunu rating rakamlarına yansıtamamış, neticede 1979’deki ilk seriden bu yana ilk kez erken final yaparak yayınını sonlandırmak zorunda kalmıştır. Seriyi yıllar sonra izleyen kitle tarafından ise büyük ölçüde başarılı bulunmuş ve 20-25 yıl sonrasında yeni kitleri ve Blu Ray seti izleyicilere sunulmuştur. Serinin tüm alternatif evren denemeleri içinde UC konseptine en yakını olduğunu söylemek mümkün olsa da erken final sebebiyle Newtype konseptini farklı şekilde yorumlayan bir retcon getirerek de giderayak bu konuda farklı bir yaklaşım getirmiştir.

COSMIC ERA (2002-2022)

-Gundam SEED (49 bölüm + 1 bölüm)

Turn A Gundam her ne kadar özgün sanat yönetimi, farklı temposu ve müzik/seslendirme açısından takdir edilmiş olsa da bunu ticari başaroya pek yansıtamamıştı. 2002’ye gelindiğinde Gundam yeni neslin gözünde büyük ölçüde eskimiş bir markaydı ve 1994 itibariyle ilk kez birden çok batı ülkesinde gösterilmiş olsa da son tahlilde ticari getirisi hayli düşüktü. (İlla bir kıyaslama yapmak gerekirse, Gundam’ın günümüzdeki marka değeri yıllık 1 milyar dolara yaklaşırken bu rakam 1999’da sadece 60 milyon dolar’dı) Bu nedenle, serinin yapımcıları 1979’dekei lasik serinin trope’rını günümüz izleyici tipi için revize etmek ve seriyi daha önce hiç Gundam izlememiş jenerasyonu hedefleyebilmek amacıyla Gundam SEED’i hazırladılar. Serinin karakter dizaynı 90’lar sonunda yükselen yetenek Hisashi Hirai (Infinite Ryvius, Scryed, Soukyuu no Fafner, Gin’iro no Olynssis, Heroic Age, Linebarrels of Iron, Majestic Prince) tarafından hazırlandı ve Sunrise’in birçok serisinde yardımcı yönetmen olarak çalışmış olan Mitsuo Fukuda (Cyber GPX Cyber Formula, GEAR Senshi DENDOH, Cross Ange) tarafından yönetildi, müzikler ise Toshihiko Sahashi (Hunter X Hunter, Cutie Honey Flash, Full Metal Panic, GEAR Senshi Dendoh, Zipang, Steel Angel Kurumi, Big O, Black Blood Brothers) tarafından hazırlandı.

Gundam SEED konseptini bir ırk savaşı üzerine kurgulamaktadır. “Natural” adı verilen doğal insanlar ile “Coordinator” adı verilen genetik müdaheleden geçmiş insanlar, Coordinator’lerin uzay kolonileri olan PLANT’a bir nükleer saldırı düzenlemesiyle Dünya’ya yönelik bir nefret savaşına girer ve bu savaş C.E. 71 yılında hala açmaz durumundan çıkamamıştır. Bağımsız bir koloni olan Heliopolis’deki yatılı bir öğrenci olan Kira Yamato, kolonide gizlice geliştirilmekte olan 5 Gundam’ı ele geçirmek yada yoketmeyi hedeflenen saldırıdan kaçarken bu birimlerden birisi olan Strike Gundam’ı aktif hale getirir. Fakat bu olay sonucu çocukluk arkadaşı olan Athrun Zala ile düşman saflarda karşı karşıya gelir ve Strike Gundam’ın işletim sistemini Coordinator olmayan bir insanın kullanamayacağı kadar karmaşıklaştırarak yeniden yazdığı için koloniden son anda çıkmayı başaran yeni tip Federasyon gemisi Archangel’i Dünya’daki Alaska üssüne ulaşması için gönülsüz bir işbirliğine girmek zorunda kalır. Saldırı organize eden ZAFT komutanı Rau Le Creuset ise yıllar önce sonuçsuz kalan savaşı yeniden ateşlemek için gizli bir kişisel planın içindedir.

Gundam SEED 2000 yılında ticari getiri olarak unutulmaya yüz tutmaya başlamış Gundam külliyatını yeniden ayağa kaldırmış ve ileriki projeler için atılım sağlayarak onu şu anki noktaya getirmekte büyük pay sahibi olan bir yapımdır. Bunu yaparken, büyük ölçüde 1979’deki ilk serinin stereotipleri ile yola çıkılmış olsa da bu konsepti shounen anime elementleri ile güncellemiş, anlatım odağındaki gerilimi ağırlıklı olarak Kira ve çevresindeki yaşıtları üzerinde tutmuş, bu da onu yeni nesil ve hatta bayan izleyiciler tarafından sahiplenilen bir seri haline getirerek büyük bir rating başarısına ulaşmıştır.

-Gundam SEED DESTINY (49 bölüm)

Serinin ulaştığı başarı üzerine, 2004’de yeni bir başrol karakter olan ve bu kez olayları ZAFT perspektifinden işleyen devam serisi Gundam SEED DESTINY yapıldı, fakat bu seri şef senarist Chiaki Morasawa’nın hastalığının nüksetmesi ile ekibi senaryonun birkaç hafta aralıkla yeniden yazılmak zorunda bırakmış ve bu da -öldüğü sanılan karakterlerden birisinin geri getirilmesi yada Kira Yamato’nun yeniden başrole geri döndürülmesi gibi sebeplerden ötürü- özellikle serinin 2. yarısında -yüksek denebilecek rating’lere rağmen- özellikle seriyi sonradan izleyen kitle tarafından eleştirilen bir seri olmasına yol açmıştır. Gerek Gundam SEED, gerekse Gundam SEED aynı zamanda yüksek denebilecek yoğunlukta stock footage kullanımı ile de eleştirilmiştir. Bu nedenle Sunrise her iki serideki özet bölümleri alıp bazı yeni sahneler ekleyerek ve serinin genelini görsel anlamda revize ederek 20 yıl kadar sonra HD olarak yeniden yayınlamıştır. Ayrıca ONA (Original Net Animation) üzerinden Anime yayınını denemek amacıyla Gundam SEED DESTINY’nin 2. yarısında geçen 45 dakikalık bir spinoff olan Gundam SEED C.E. 73 STARGAZER de yayınlanmış ve oneshot bir yapım olmasına karşın olumlu eleştiriler almıştır. (Bunun yanısıra serinin arka plan lore’uyla ilgili hikayeler işleyen Gundam SEED ASTRAY manga serilerini de unutmamak gerek)

Chiaki Morosawa’nın vefatı sonrası, önceden onay almış olmasına karşın yürürlüğe konamayan Gundam SEED The Movie’nin serinin 20. yılı olan 2022 yılı içerisinde izleyicilere sunulacağı düşünülüyor.

ANNO DOMINI

-Mobile Suit Gundam 00 (25 + 25 bölüm + 1 Film)

Ticari başarısına ve çok yüksek izleyici oranlarına rağmen eski izleyicilerin Cosmic Era’nın TV serilerini eleştirdiklerini gören yapımcılar günümüz dünyasının olası geleceğine daha anlaşılabilir okumalar getiren Gundam 00’ı tasarlar ve daha önce pek Gundam izlememiş birisi olan yönetmen Seiji Mizushima ile anlaşırlar. Mizushima Gundam bilgisi açısından eski serilere yetkin olarak hakim olmadığını itiraf etse de kısa zamanda değerine varılacak şekilde Gundam’a bir çok yenilik eklemiştir. Gundam 00 eğer eleştirmen gözüyle bakılırsa alternatif evrenlerin her anlamda en iyisi olduğu söylenebilir.

Gundam 00 günümüzden 300 yıl kadar sonra, fakat uzayda kolonileşmenin henüz başlamadığı bir dönemde geçmektedir. Fosil kaynaklı yakıtların tükenmeye yüz tutması üzerine insanlık son imkanlarını kullanarak jeostasyoner yörüngeye ulaşan 3 Yörünge Platformu inşa ederek uzaydan güneşten dünyaya kayıpsız enerji aktarımı yapma imkanına kavuşmuş, fakat 3 büyük ekonomik güç bloğunun (ABD ve müttefiklerini temsil eden Union, Çin ve Rusya’nın müttefiklerinden oluşan Human Reform League ve Avrupa Birliği’nden oluşan AEU) birbirine olan güvensiz tavırları sebebiyle bu bir süre sonra dünyanın dört bir yanında bitip tükenmek bilmeyen vesayet savaşlarına ve terör eylemlerine sebep olmuştur. Seride Tamil Kaplanları ve IRA gibi örgütlerden bahsedilmekte, bu da Gundam 00’ı daha en baştan bir kaçış edebiyatı örneği olmaktan çıkartmaktadır.

2307 yılında üç büyük ekonomik bloğundan AEU yeni Mobile Suit’lerini tanıtmak için bir tatbikat düzenler fakat bu tatbikat tanımlanamayan bir Mobile Suit’in onu saniyeler içinde yere yıkmasıyla yarıda kesilir. Aynı saniyelerde HRL’nin Yörünge İstasyonu’na düzenlenen terörist bir saldırı da yine tanımlanamayan Mobile Suit’lerce durdurulur ve Dünya’nın tüm medya organlarına aynı anda servis edilen bir yayın bu eylemlerin Celestial Being adlı paramiliter bir organizasyonca düzenlendiğini, bu saniyeden itibaren -gerekçesi her ne olursa olsun- tüm askeri ve terörist faaliyetlerin hedef gözetmeksizin hedefe alınacağını bildirir. Gundam olarak tanımladığı bu mobil silahların sıvı iticiler kullanmadan uçabilmek gibi zamanın ötesinde teknolojilere sahip olması ve bu eylemleri üstlenen kişinin 200 yıldan uzun süre önce ölmüş bir bilimadamı olan Aeolia Schenberg olmasından ötürü bu 3 güç bloğu önce ayrı ayrı, ardından birlikte Celestial Being’e savaş ilan ederler. Serinin 2. sezonu 2312, serinin finali olan The A wakening of Trailblazer filmi ise 2314 yılında geçmektedir.

Gundam 00 1. sezonunda iddialı bir açılış yapmış, fakat gerçek politik olaylarla bağlantılı bir evren kurgusunun hedef kitlenin ilgisini yeteri kadar çekmemesi üzerine ilk sezonun 2. yarısı izleyiciyi duvardan duvara savuran türden twist’ler üzerine inşa edilmiş ve 2. sezon da serinin politik gerilimini giderek azaltarak meçhul bir düşmana karşı verilen gizli bir mücadeleye dönüşmesine karşın yüksek aksiyon dozu ile izleyicilerin takdirini toplamıştır. Film ise, her iki sezonda çok kısa geçiştirilen 200 yıl önceki geçmişle bağlantılı bir konu üzerinden serinin son savaşını, insanlığın son direnişine dönüştüren, şüphesiz yenilikçi ve -özellikle 2. sezona göre- fazlasıyla risk almayı göze alabilen fakat tartışmalı bir film olmuştur.

Gundam 00 teknik anlamda hala izlenebilir kalitede ve hatta alternatif evrenler için zirve denebilecek bir iştir. Yönetmen Seiji Mizushima serinin popülaritesinin, sonraki alternatif evren denemeleri sonrası azalmayıp artması üzerine bu evrende anlatılabilecek yeni hikayeler olduğunu söyleyerek 2022 yılı içerisinde 1. sezonun 13. ve 14. bölümleri arasında geçen bir ek bölüm yapacağını açıkladı. Ayrıca en geç serinin 20. yılı olan 2027’ye kadar yeni bir proje gelebileceği açıklanmış durumda.

ADVANCED GENERATION

-Mobile Suit Gundam AGE (49 + 1 bölüm)

30 yılını geride bırakan külliyatın ilkokul-ortaokul jenerasyonuna yetkin olarak hitap etmediğini düşünen yapımcılar hem çocukların hem de yetişkinlerin izleyebileceği bir seri ortaya koymak için yollar aramaya başladı. O sıralarda PSP platformuna Gundam temalı bir JRPG oyunu yapmak için çalışan Level 5’ün konsepti Sunrise’in ilgisini çekince oyun Anime serisinin bitimine dek ertelendi ve Gundam AGE adlı çoklu medya projesi duyuruldu.

Gundam AGE hikayesi, uluslararası savaşların Gundam denilen bir Mobile Suit tarafından sona erdirildiği 100 yıllık bir savaşın ardından insanlığın uzaya yeniden yerleşmeye çabaladığı Advanced Generation çağının 115. yılında başlar. UE adı verilen meçhul düşmanların saldırısı ile 14 yıl önce annesini kaybeden Flit Asuno adlı bir çocuk, annesinin ona son nefesinde emanet ettiği AGE sürücüsü ile kendi kendini karşılaştığı durumlara karşı evrimleştirebilen bir Mobile Suit olarak Gundam’ı yeniden inşa etmek için Federasyon’a yardım etmektedir fakat yaşadığı koloni de UE’nin hedefi haline gelince 3 nesillik bir savaşa sürüklenir.

Gundam AGE de seriyi ileriye dönük olarak geliştirmeye gayret etmesine karşın karakter tipolojisi olarak önyargılı izleyicilerce pek tutulmamıştır dolayısıyla Gundam X’te olduğu gibi ticari bir fiyasko olarak değerlendirilmektedir. Teknik kalite, Gundam 00 sonrası inişe geçmiştir ve serinin aslen 75 bölüm olarak planlanıp düşen rating’ler sonucu zar zor 49 bölüme çekilmesi, pek çok olayın hızlı geçildiği ve lore’un derinine inilemediği bir yapım haline gelmesine neden olmuştur. Öte yandan kanımca önyargıdan arınarak izlenmesi gereken, final itibariyle külliyata bir şeyler katan önemli parçalardan.

POST DISASTER

-Mobile Suit Gundam: Iron-Blooded Orphans (25 + 25 bölüm)

Ano Hi Mita Hana no Namae o Bokutachi wa Mada Shiranai serisi ile dikkat çeken yönetmen Tatsuyuki Nagai ve senarist Mari Okada 2015 yılında yayınlanmaya başlayacak yeni Gundam serisi Iron-Blooded Orphans için görevlendirildiler. Bu seri birçok açıdan Japonya’daki kitle yerine başta Amerika olmak üzere yabancı ülkelerdeki hedef kitlesine yönelik bir giriş serisi olarak değerlendirilebilir zira önceki Gundam serilerinin ana anlatı temaları olan empati, bu seride doğduklarından beri kendilerini gayri insani ortam ve baskılar içerisinde bulan çocuk askerleri anlatım odağına aldığından artık sadece onları önemseyen bir bakış açısına dönüşmüştür. Bu da, o evrendeki barış koruyucuları ordusu olan Gjallarhorn’un -en azından 2. sezona dek- anlatım odağına pek girmemesine yolaçarak anlatımı olabildiğince basitleştirmiştir.

Artık sebepleri bile unutulmuş olan büyük çaplı bir yıkımdan (Calamity War) 323 yıl sonra Mars, Dünya’daki güç bloklarının birbirine denk olarak ayırdığı şehir devletlerine ayırmış olmasına karşın giderek artan sosyal kargaşalara sahne olmaktadır. Zengin bir aileye mensup olan bir sosyal bir aktivist hareket lideri olan Kudelia Aina Bernstein Mars’ın tek bir ulus haline getirilerek bağımsızlık kazanması için Dünya’daki mecliste bir konuşma yapmaya karar verir. Ailesi onu bu kararında yanlız bıraktığında o da Cryse şehrinin PMC grubu olan CGS ile bir anlaşma yapar. (Bu noktada CGS’nin, onları hayat boyu bir sözleşmeli paralı asker yaparak onları insan statüsünden bile çıkartan bazı illegal enjeksiyonlar yaptırdığı çocuk askerler kullandığını belirtmek gerekiyor) Kudelia, insanlığı 323 yıl önceki yıkım savaşından kurtardıkları için bir kurtarıcı gibi görünen, o zamandan beri varlıkları sorgulanmadığı için giderek yozlaşmaya yüz tutan 7 aileden müteşekkil bir birleşik barış koruyucuları ordusu olan Gjallarhorn tarafından sürekli bir abluka altında tutulan Mars’dan nasıl çıkacağını düşünürken, CGS bir Gjallarhorn saldırısının hedefi olur. CGS’in çocuk asker biriminin başındaki Orga Itsuka, bunu kendi bağımsızlıklarını ilan etmek için bir fırsat olarak görür ve ortağı Mikazuki Augus’u göndererek üssün altında yıllardır bir enerji santrali olarak kullanılan Gundam Barbatos’u yeniden aktifleştirir. Bu olay ile bir grup yetimin onlara düşman bir dünyayı karşılarına alarak ait oldukları yeri bulma gayesi ile belirsiz bir geleceğe yaptıkları yolculuk da başlamış olur.

İnternette her ne kadar aksini duyacak olsanız da iki sezon oldukça farklı işlenişlere ve atmosferlere sahip. İlk sezon Gjallarhorn’u neredeyse zerre önemsemiyor ve onların bir barış koruyucusu ordusu olarak bile varlıklarının gereksiz olduğuna dek varan bir tepkisizlikle onlarla savaşan Mikazuki’nin giderek artan güç skalasına seyirci kalmayı tercih ediyor. İlk serideki Char ve Garma’nın birer karikatürü niteliğindeki Gaelio ve Mcgillis’in son birkaç bölümdeki twist’ine değin Gjallarhorn’u önemsemek için izleyiciye hiçbir neden sunulmuyor ve artık Tekkadan adını almış eski CGS mensubu çocuk askerlerin yaptığı her tür eylemi sadece izlememizle sonuçlanıyor. İlk sezon slice of life kullanımını oldukça ileri noktalara çıkartıyor ve bu da tempo sorununu da beraberinde getiriyor.

İkinci sezonda Dünya’da kendilerine bir kurumsal bir kimlik ve yasal birer hami bulmuş olmalarına karşın, Tekkadan’ın varlığı Dünya’daki kırılgan güç dengesini bozuyor. ve bizler de bu noktada onların varlığını da tartışmaya açıyor. Dünya’daki iç savaş başladığında Orga Mikazuki’yi Mars’dan Dünya’ya çağırıyor fakat Orga’nın Tekkadan için sürekli daha fazlasını talep etmesi, onların ait olduğu bir yer bulma arayışını da tehdit edecek birer noktaya ulaşıyor. İkinci sezonun en büyük takviyesi, tek bir karakter -Rustal Elion- üzerinden de olsa Gjallarhorn’un artık empati yapılabilecek bir grup haline gelmiş olması. Ayrıca seri yine eskisi gibi iki bölümde birer bölümlük aksiyon sekansları üzerinden ilerlese de ikinci sezondaki aksiyonlar konuyu gerçek anlamda şekillendiren ve somut sonuçları olan çatışmaların ağırlıkta olduğu bir biçimde gelişiyor. Ayrıca ilk sezon yıkım savaşının kökeni hakkında en ufak bir ima bile sunmaz iken ikinci sezon sadece iki bölümde buna gayet yeterli bir açıklama getiriyor. Final hakkında genel olarak internette sadece olumsuz şeyler okuyacak olduğunuz için bunun tartışmasına pek girmeyeceğim ama kişisel kanımca serinin olabilecek en hatırlanabilir şekilde bittiği ve bu noktada ilk sezonun eksilerini bile telafi ettiğini söyleyebilirim.

2022 yılında serinin özeti niteliğinde 9 bölümlük bir yeniden yayını de yapıldı fakat streamcast olarak yayınlanmadığından yeni sahnelerin oranı konusunda henüz bilgim yok. Öte yandan Iron-Blooded Orphans: Urdr Hunt adlı ve 1. sezondan sonra Venüs gezegenindeki bir kolonide geçen bir spinoff da bu bağlamda geliştirildi.

BUILDER GENERATION

Resmi olarak bu şekilde adlandırılan bir Gundam evreni olmasa da isminde Gundam geçtiği için atlamadan geçemeyeceğim birkaç seriyi de burada saymak gerekiyor. Builder serileri diğer Gundam evrenlerinden farklı olarak ordular arası savaşlar yerine Gunpla (Gundam plastik modelleri) sahiplerinin kaçıştıkları müsabakaları işliyor ve haliyle trajediler ve ölümlere burada pek rastlanmıyor. İlk Builder yapımı teorik olarak 80’lerdeki Plamo Shiko-kyo Manga’sı olsa da ilk Builder Anime’si 2009’da külliyatın 30. yıl projelerinden birisi olan Gunpla Builders: Beginning of G adlı ONA miniserisi ile ortaya çıktı. Bu yapımdan iyi geri dönüşler alan Sunrise külliyatın 35. yıl projesi olan Gundam Build Fighters serisi ile bu miniseriyi retcon’ladı ve gördüğü büyük ilgi üzerine birçok halka daha eklenecek Builder külliyatı gerçek anlamda genişlemeye başladı. 25 bölümlük Gundam Build Fighters’ın ardından ertesi yıl 25 bölümlük devam serisi Gundam Build Fighters TRY ve 7 ek bölümlük Extra Battle Project (Build Fighters ve TRY’nin yan hikayeleri olan 5 bölümlük Build Fighters Battlogue ile serilerin TV özel bölümleri olan GM’s Counter Attack ve Island Wars) geldi. Builder konsepti 2016’da bu kez MMO elementleri üzerinden giden Gundam Build Divers ile bir kez retcon’landı ve bu serinin 26 + 1 bölümlük devamı niteliğindeki Gundam Build Divers Re:Rise ertesi yıl yayına girdi. 2020’de külliyatın ilk live action mini serisi Gundam Build Real ile konsept bir kez daha retcon’landı. 2021 sonu itibariyle ONA miniserisi olarak yayınlanacak ve bir mobil oyun uyarlaması olan (ve önceki Builder yapımlarıydan bağımsız olan) Gundam Breaker Battlogue ise şimdilik bu konseptin en güncel yapımı gibi görünüyor.

AD STELLA

-Mobile Suit Gundam: Witch from Mercury (2022)

2022 yılı Ekim ayında yayınlanacak bu yeni Gundam serisinin yönetmenliğini Hiroshi Kobayashi (Kimi no Iro Machi, Kiznaiver, Spriggan), senaristliği ise Ichiro Okouchi (Code Geass: Lelouch of the Rebellion, Devilman Crybaby, Guilty Crown, Kabaneri of the Iron Fortress, Lupin The Third Part 5, Negima, Overman King Gainer, Planet ES, Valvrave The Liberator, Seven Days War) üstleniyor.

9 Beğeni

Mobile Suit Gundam:The Iron Blooded Orphans ne arada duruyor acaba?Onu tam çözemedim.

Alternetif evrende geçen başka bir seri. Gundam U.C. ana evren. Geri kalanı, kabaca, Gundam temasının farklı yorumları.

2 Beğeni

2022’de yani Gundam SEED serisinin 20 . yıldönümünde Gundam SEED The Movie’nin geleceği kesinleşti. (Bu film ilk kez Mayıs 2006’da duyurulmuş fakat serinin şef senaristi ve aynı zamanda serinin yönetmeni Mitsuo Fukuda’nın eşi olan Chiaki Morosawa’nın ölümü üzerine çıkışı belirsiz bir hal almıştı) Bunun yanısıra Temmuz 2021’de başlayacak olan ve Gundam SEED ile Gundam SEED DESTINY serileri arasında geçecek yeni bir MSV Manga olan Gundam SEED Eclipse ile ayrıca yeni bir oyun ve Gundam SEED temelli yeni bir kit line’ı duyuruldu.

Kaynak: Gematsu

1 Beğeni

Şu sıra izlemekteyim, Origin çok güzeldi, film üçlemesi de iyidi, 3. bir tık daha iyidi, izlemeye devam…

Minimalistlik yaparak kısa yoldan şu sırayla izlemeyi planlıyorum:

Gundam The Origin (2015-2018) 6 bölüm.
Mobile Suit Gundam Trilogy (1981-82)
The 08th MS Team (1996) 12 bölüm.
0080: War in the Pocket (1989) 6 bölüm.
Mobile Suit Zeta Gundam (1985) 50 bölüm.
Char’s Counterattack (1998) Film.
Gundam Unicorn (2010) 7 bölüm.

Hangilerinin izlemeye değer olduğuna dair ann’de bir yazı var, hem oraya hemde burdaki konuya bakarak karar verdim sıraya.

Zeta’nın film üçlemesi kötüymüş o yüzden dizisini izleyeceğim, Zeta’nın çevirisi henüz tam değil bu yüzden şurada anlattığım potplayer çeviri yöntemini kullanmak zorundayım, Originin 6.bölümünü bu şekilde izledim idare ediyor, Char Aznable affetsin.

Bu arada Char çok cool bir antikahraman gerçekten.

Char Aznable

Çeviriler için teşekkürler. @Akuma_Blade

2 Beğeni

Gundam 0083 konu olarak klasik seri ile Zeta Gundam arası geçişi gerçekleştiren bir ara seri olduğu ve yüksek prodüksiyon kalitesi açısından ( ki uzun yıllar boyunca o kulvara yaklaşılamadı kanımca) için izlenmesini şahsen öneririm. Zaten Gundam 0083 izlenmeden Zeta Gundam izlenirse plot tüm sürprizlerini, final de tüm vuruculuğunu kaybedecektir.

Double Zeta Gundam’ın yapılabilecek en direkt tabirle vasat bir seri olduğunu söylemek doğru olsa da Zeta Gundam’dan Char’s Counter Attack’a geçişi gerçekleştirdiği ve Fukui Harutoshi’nin Gundam Unicorn hikayesindeki en vurucu alt plot’lardan birisini Double Zeta Gundam izlemiş insanlar için hazırladığını söylemek gerekir. Atlanabilir mi, belki, zaten Tomino Zeta Gundam üçlemesi finalinde bu seriyi kendince retcon’lamıştı bile. Öte yandan Double Zeta Gundam izlememiş birisinin alacağı zihinsel zevk kesinlikle izlemiş birisiyle aynı olmayacaktır.

Narrative Gundam’a Gundam Unicorn’un 8. OVA’sı demek pek yanlış olmaz kanımca. Tamamen farklı bir konu ve karakter kadrosu üzerine kurulu gibi gözükse de son tahlilde -çıkış tarihi ve detayları henüz belli olmasa da- kesinleşmiş gibi denebilecek bir olası Unicorn sequel serisine geçiş serisi haline geliyor. Full Frontal mevzusu gibi kimi ayrıntıların açıklandığı yer zaten Unicorn finalinden ziyade burası.

Hathaway Üçlemesi ilk film itibariyle, gerek ta 1988-1990’da yazılmış olmasından, gerekse Sunrise’ın bu seriyi bir UC’ye stand alone giriş serisi olarak lanse etmesinden ötürü hikaye Gundam Unicorn’da meydana gelen olaylara zerre temas etmiyor ve bu da onu zaman çizgisinde CCA’nın devamı haline getiriyor. Öte yandan seneye gösterime girecek ikinci filmin romanda yeralmayan pek çok ekleme yapılacağı kesinleşmiş durumda.

İyi seyirler şimdiden.

2 Beğeni

edit: 83’den vazgeçtim, başka yerlerde kötü yorumlar okudum, zaten puanı da düşük ve ann’de izlemek şart değil diyordu.

O zaman Zetadan önce bunu da (0083: Stardust Memory) izleyeceğim.
ZZ’yi izleyeceğimi sanmıyorum, gerisini de Unicornu izledikten sonra düşünürüm, teşekkürler.

1 Beğeni

LOGH’dan birkaç sene sonra yapılan Gundam 0083’ün başrolünde Reinhard von Lohengramm’ı seslendiren Ryo Horikawa ve Trung Yu Chan’ı seslendiren Akio Ootsuka yeralıyor. Rudolf von Goldenbaum’u seslendiren Chikao Ootsuka gibi çok sayıda seslendirici var iki seride de yeralan. Bu açıdan bile seveceğinizi düşünüyorum.

2 Beğeni

Mobile Suit Gundam için 2022 projeleri duyuruldu.

242059972_4280501598729459_6967736166220300769_n

Uzun süredir TV serisi olarak Builder konsepti üzerinden giden Gundam, Iron-Blooded Orphans’dan bu yana köklerindeki savaş draması konseptine geri dönüyor gibi görünüyor. Bugün itibariyle teyit edilmiş yeni serinin adı Witch from Mercury. Yine IBO’nun ilk duyurulduğunda olduğu üzere elimizde sadece bir başlık olsa da Ekim’deki Kyoukai Senki yayını ile verilecek fragman ile daha net konuşmak mümkün olabilecek. Külliyat bugüne dek çok güçlü kadın karakterlere ev sahipliği yapmış olsa da direkt olarak başrolü kadın olan bir seri görememiştik, bu seride bunun denenecek olabileceği yönünde tahminler var.

Manga/Anime dünyasının yaşayan efsanelerinden Yoshikazu Yasuhiko’nun büyük ihtimalle veda işi olacak olan Cucurus Doan Island aynı zamanda ilk serinin remake söylentilerini hiç olmadığı kadar alevlendirecek gibi gözüküyor çünkü orijinal Cucurus Doan’s Island bölümü orijinal TV serisinin 15. bölümüydü. (Bu bölümde Amuro bir keşif görevi sırasında düşürülüyor ve kişisel sebeplerle savaşın bir parçası olmayı reddeden bir Zeon firarisi tarafından esir alınıyor) Animatör kadrosunun aşırı zorlanmasından kaynaklanan sebeplerle çok sayıda animasyon hatasına maruz kalan ve genel olarak TV serisinin genel senaryosu ile en bağlantısız kalan bölümlerden biri olması sebebi ile ne TV serisinin İngilizce dublajlı yayın akışına konmayan, ne de Movie Trilogy’ye yerleştirilmeyen bu bölüm 2022 imkanları ile film remake’i yapılarak orijinal TV serisinin remake’i için ivme yaratacak gibi görünüyor.

Hathaway’s Flash’ın 2. filminin başlığı “Son of Bright” olarak belirlenmiş. Zeta Gundam: A New Translation’ındaki rolünü kanser tedavisine rağmen tamamlayıp son filmin bitiminden sadece günler sonra aramızdan ayrılan Hirotaka Suzuoki’den boşalan Bright Noa rolü Gundam Unicorn’un ardından bir kez daha Ken Narita tarafından seslendirilecek. Roman üçlemesindeki en ince bölüm olduğu için önceki filme göre daha fazla ekleme sahne yapılacak ve bu bağlamda ilk filmde sadece bir yan karakter durumundaki Lane Aim karakterinin rolünün genişletilecek olduğu söyleniyor.

2015-2018 yılları arasında yayınlanan (ülkemizde Netflix üzerinden izlenebilen) Iron-Blooded Orphans’ı yeniden gündeme getirmek isteyen Sunrise hikayeyi yeni sahneler içeren 9 bölümlük bir ONA / OVA serisi olarak yeniden yayınlamayı düşünüyor. (Bu formül daha önce Gundam SEED, Gundam SEED DESTINY, Gundam 00 ve Gundam AGE’de uygulanmıştı) Ayrıca yeni bir başrol karakter üzerinden Iron-Blooded Orphans’ın Venüs’de geçecek yan hikayesini işleyen ve Anime sahneler de içerecek mobil oyunu olan Iron Blooded Orphans: Urdr Hunt da 2022’de Google Play üzerinden yayınlanacak.

Yoshiyuki Tomino’nun elinin değdiği son orijinal Gundam işi olan ve aslen 2014-2015 yılları arasında yayınlanan Reconguista in G’nin elden geçirilmiş film serisinin 2022’de vizyona girecek 4. filminin (gerçi isim henüz belli olmadı) en az yarısının TV serisinden farklı materyal işleyeceği teyit edilmiş durumda, dolayısıyla Zeta Gundam: A New Translation örneğindeki gibi alternatif bir final hazırlanıyor olabileceği söylentileri sözkonusu, tabii bunu film çıkana değin bilemeyeceğiz.

Gundam SEED DESTINY serisi için bir devam filmi hazırlıklarının sürdüğünü de ek olarak belirtelim. Bu şekilde 2022 içinde vizyona girecek tam 4 Gundam filmi olacak.

Shanghai’deki Freedom Gundam anıtının ardından Fukuoka’da RX-93 Nu Gundam için yeni bir Gundam anıtı duyuruldu. Tamamlanmış hali ise yukarıdaki gibi görünecek.

2022 sonrası dönemde ise Gundam Narrative ve Gundam Unicorn’un devam filmini görme imkanımız var. Sunrise yapımcısı Naohiro Ogata’ya göre bu projeler UC’nin sonraki 100 yılını şekillendirmek konusunda kritik rol oynayacaklar.

2 Beğeni

Bu aralar Gintama izliyorum. O kadar çok Gundam göndermesi var ki izlesem mi diye düşünmeye başladım ben de :slight_smile:

3 Beğeni

Sonlara doğru 4 bölümlük bir gundam arcı var.

1 Beğeni

2011’da Gundam’in 30. Yildonumu sonrasi yapılan arc’i kastediyorsun sanirim. Orijinal seri seslendiricileri Tohru Furuya ve Shiuchi Ikeda da yeralmisti hatta.

1 Beğeni

Evet bu. Bölümleri peş peşe izleyince… daha yakın bir tarihte çıktı sanıyordum.

Iron-Blooded Orphans: Urdr Hunt icin acilis segmenti, Cucurus Doan’s Island icin ise ilk fragman yayinlandi

2 Beğeni

Külliyatın ilk kadın başrollü* serisi Witch from Mercury için key visual yayınlandı. Episode 0 yaz aylarında, TV serisi ise Ekim’de yayına girecek.

Bunun yanısıra 1/144 ölçekli modelkitlerinin ilk 3 örneği de gösterildi.

Gundam Aerial

Gundam Lfrith & Beguir-Beu

Seri hakkında sinopsis, ekip bilgisi, seslendirme kadrosu ve bölüm sayısı bilgisi ise henüz belirtilmedi.

*not: Külliyatta daha önce kadın karakterlerin başrolde olduğu başka yapımlar da vardı (Gundam 0080: War in the Pocket, Gundam SEED C.E. 73 Stargazer yada Gundam: Twilight Axis gibi) fakat bu yapım ikili pratagonist değil tekil olarak kadın başrollü ilk yapım olacak.

2 Beğeni

Mobile Fighter G Gundam’ı izlemedim ama Gundam modellemesini oradakine benzettim. Bi alakası var mı iki serinin ? G Gundam, UC’de geçmediği için izleyesim gelmemişti. Bi bakarım alakaları varsa. Son dönemde yapılan Gundam serileri bayağı başarılıydı çünkü.

Dizaynlarda Naohiro Washio esintileri var, dolayisiyla bana Mobile Suit Gundam: Reconguista in G’yi andirdi ama muhtemelen yeni evren olacaktir. Uzun fragman ve sinopsis elimize ulastiginda daha ayrintili konusmak mumkun olabilir fakat G-Gundam ile herhangi bir sekilde alakali oldugunu sanmiyorum.

Evren tanıtımlarını tamamladım, yeniden gözatabilirsiniz.

1 Beğeni

Bugün itibariyle 43. yildonumunu geride biraktigimiz efsane.

3 Beğeni