Neden Yazıyorsunuz?

Bana ait olan bir yerin olmasını seviyorum. Karakterleri, yazdığım mekanları keşfetmeyi seviyorum. Zor durumlarda neler yapacaklarını görmeyi seviyorum. Okuyanların ne kadar fantastik olsa da kendilerinden bir şey bulmalarını seviyorum.

Sevdiğim için yazıyorum genel olarak.

3 Beğeni

Asıl ben teşekkür ederim . Sayın mrsblackbx :heart:

1 Beğeni

Yaşayamadığım için galiba. Bir de elimden en çok bu geldiği için. Aslında elimden gelen en iyi şeyin yazmak olduğunu da düşünmüyorum. Eğer öyle olsaydı, bu iş için bir şekilde daha çok emek verip daha da ünlenebilirdim. Ama nedense bunu yapamıyorum. Fakat klasik yaşamak-yazmak ayrımında hep yazmayı tercih ettiğimi görünce bazen üzülüyorum. Şunu geçenlerde acı bir şekilde farkettim. Karşımda bir insan oturuyor. Hatta konuşuyor. Benim onu dinlemem ve ona anlamlı cevaplar vermem gerekiyor. Ben otururken ya da onu dinlemeye çalışırken onun kafasındaki yerimi tahayyül etmeye çalışıyordum. Yani onla konuşmak yerine onun yanında onu düşünüyordum. Bu bana çok acı geldi sonradan düşündüğümde. Oysa karşımda kanlı canlı bir insan varken yapmam gereken yine yine yine hayal kurmak mı olmalıydı? Harfler, kelimeler, cümleler… Bazen onlardan vazgeçmeyi çok istiyorum. Bir de insanların beni yazılara hapsetmemesini. Gerçekten yaşamak istiyorum. Günümüzde bir çok yazarı gözlemliyorum. Yazmak onlar için bir ameliyatı gerçekleştirmek gibi bir şey. Matematiksel bir şey. Belki buradaki çoğu kişi için bile böyledir. Ama yazmak benim için böyle bir şey değil. Kendimi her seferinde kanatmak gibi bir şey. Belki de çok hüzünlü hikayeler anlattığım içindir…

Çok içten yazdım şuan. Ne zamandır bu kadar içten olmamıştım.

6 Beğeni

Dinlesinler diye yazdım dinlemediler, anlasınlar diye yazdım anlamadılar; ama hala yazıyorum demek ki asıl sebep bunlardan biri değilmiş. İçim dışımdan dar olacak ki taşırıyorum. Herkes farklı bir türle de olsa illa taşıyor dışarıya.Bizler de yazarak taşıyoruz. Ben asıl bu taşkınlıklarımız dünyayı kirletiyor mu, yoksa taştığı yerden can bulup toprağı yeşertiyor mu veya her şeye kayıtsız kalan bir hayat karşısında var olmamış gibi sürünüyor mu onu merak ediyorum. Ben bu aralar sürünüyorum. Yazdıklarıyla can verenlere selam olsun.

Summertime sadness mod

3 Beğeni

Bir şey daha ekleyeyim, yazmaya başlamadan önce kalbim kulağımda atar gibi gelir, heyecanlanırım. Bu duyguyu ancak yazarken hissediyorum artık.

2 Beğeni

Günümüz dünyasının sıkıcılığından, monotonluğundan kaçmak için… kendi hayal dünyamı yaratmak ve orada fink atmak, amansız bir serüvene atılmak için… her şeyden önemlisi de, sevdiğim için. Bu bir tutku :slight_smile:

Aslında tamamen kendim için yazıyorum. Hayal kurmayı severim. Yazmak kendine ait sihirli bir dünya inşa etmek demektir bana göre. Kendinden başka kimsenin müdahalede bulunamayacağı bir dünyada bir an olsun bulunmak, onu isteğine göre şekillendirmek harika değil de nedir? :slight_smile:
Bazen de bir şeylerden kaçmak, uzaklaşmak arzusu taşıdığım için yazarım. Duygularım büyür de büyür, bir zaman sonra içime sığmaz kağıtlara kalemlere taşar. Yazmayacak olursam şayet, onların içinde boğulacak gibi olurum. Ne kadar yazarsam
o kadar çok nefes alırım.

3 Beğeni

Benim için cevabı basit aslında. Bu dünyada yaşamak istemiyordum. (Öyle üzücü şekillerde değil.) Bir şekilde istediğim fantastik şeyleri bu dünyada gerçekleştiremeyeceğimi fark ettiğimde yazmak en iyi çözümmüş gibi geldi. Sonra her şey canlanmaya ve yaşamaya başladı.

4 Beğeni

Ölümün dışında bulunan ufkun karanlığı ardındaki şatafatlı düş parlaklıklarını, gözlerinizin içinde sonsuza dek seyretmek varken bundan niye bahsedilmesin?

3 Beğeni

“Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. İşte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (Ya da kendi kendine kanıtlamak için). Çünkü, insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar.” diyor Tezer Özlü

7 Beğeni

İçine doğduğumuz hayat tamamen bizim seçimlerimizden bağımsız şekillenmiş. Karakterimiz, fikirlerimiz ve seçimlerimiz bu hayata göre yol alıyor. Ama içimizde bi yerlerde çığlıklar atarak kıvranan bambaşka benlikler var. Ortaya çıkmaya öylesine meraklılar ki! Çoğu insan bunu görmezden gelebiliyor sanırım. Ya da bu küçük şeytanlar sadece benim içimde böyle kıvranıyor. Yine de ben onların var olma ihtiyacına yönelik bir çabayla yazıyorum. Başka şartlar altında var olsaydım yapacağım seçimleri yazıyorum.

6 Beğeni

Neden olmasın?
Sorulur mu neden diye,
Kolunu kullanırsın?
Her yolcunun ayrıdır,
Seyahate çıkma sebebi.
Aynıdır yine de,
Kalpleri ateşleyen şey.
“Çünkü.”

1 Beğeni

Sadece eğlence için.

Uzun zamandır yazmaya ara vermiştim. (Bu kaçıncı ara, ben de bilmiyorum) Bugün yeniden öykü yazmaya başladım. Yazmayı özlemişim. Yazarken ne kadar eğlendiğimi anımsadım.

Yazıyorum çünkü hissetmeliyim,
Yazıyorum çünkü hissettirmeliyim.

Aklımdan hep bunları geçiriyorum. Uyumak ve okumaktan sonra, bir insanın yapabileceği en özel "iş"tir yazmak bana göre. Aklın gizli dehlizlerinde dolanmak, birbirini kovalayan kelimeleri birbirleriyle barıştırarak yepyeni bir aile kurmak ve diğer insanları da bu ailenin bir parçası yapmak…

Kelimelerle anlatamayacağım bir uğraş yazmak. Büyük yazarları okuduğunuzda karnınızda kelebekler uçar, “Nasıl da kaçırmışım?” dedirtir size onlar. O yeteneği ne kadar yakalamaya çalışsam da hep son anda kayıp gidiyor avuçlarımdan. “Anlamlı yazmak” hayaliyle tutuşarak kendimi avutmak zorunda kalıyorum.

Belki de böyle olması gerekiyor. Yazamamak. Yazmaktan korkmak. Fakat bu süreci yenen kişiler, işte o kişiler ki, kelimelere boyun eğdiriyor, içlerinden geçeni sayısız sayfalara aktarıyor, beğenmeyip siliyor ve tekrar deniyor, bunun sonucunda şaheserler ortaya koyuyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar, aklım almıyor.

Yaşamınız boyunca kurguladığınız o "hayali roman"ınızı ortaya koymak değil tüm mesele. O süreçte karşılaştığınız şeytanları dize getirmek hayati mesele.

Yazmak, benim için bundan ibarettir.

2 Beğeni

Yazamıyorum çünkü beceremiyorum.

2 Beğeni

Aklımı okuyup yazamama sebebimi özetlemişsin sende mi büyü yapıyorsun :astonished:

Onu da beceremezdim herhalde.

1 Beğeni

Bir insan sürekli düşünüp de kimseyle sohbet edemezse ne olur? Küçüklüğümden beri çok düşünüp çok konuşmaya alışmışım ancak kimsenin benle ilgilendiği yoktu. Biz de ufak yaşlardan itibaren fikirlerimizi kağıda geçirip anlatmaya alışmışız o yüzden. İnsanlar “Yazmak mı? Büyük birikim ister, ben yapamam” dedikleri zaman anlamakta hakikatten zorlanıyorum. Herkes konuşur. Kimisi iyi kimisi kötü konuşur ama illa ki herkes konuşmak zorundadır. Yazmak da aynı, herkes illa ki bir şeyler yazmalı ve bunda kendisini özgür hissetmeli. İlla ki bir yayınevi yayınlamaz belki ama en azından kişi kendi çevresine bir şeyler okutur. Kaldı ki benim iyi veya kötü dengem kayboldu sanırım, iyi/kötü yerine özenli/özenilmemiş, üzerinde uğraşılmış/ciddiyetsiz gibi kavramlar var. İyi bir yazı nasıl olmalı, hiçbir fikrim yok. Ha eğer kuralı varsa, bu kural bütün herkesi bir makine gibi tek tip yazılar yazmaya yönlendirecektir eminim.

3 Beğeni

Bütün yazarların elbet hayat hikayesinde bu özcümleye yer veriliyor sanırım. Sizce de öyle mi?

Düzeltme: “Özcümle” değil “Ezcümle” yazmak gerekiyormuş.

Özcümle değil ezcümle yazmak gerekir.

Ez- Farsçadır ve Türkçedeki -den ekinin karşılığıdır.

Ezcümle, “cümleden”, “hepsinin özeti” anlamına sahiptir. Birleşik yazılır.

1 Beğeni

Bilmem, yazarların hayatlarıyla pek öyle ilgilenmemişim demek ki. Hani ilgilendiklerim de varsa muhtemelen dikkatimi çekmiştir. Ama olabilir, yani bir insan yılmadan yazma hevesine sahipse en başında kendisini buna zorunlu hissediyor olabilir o yüzden pek garipsemedim. Ha tabii, bende böyle bir yönelim var öyleyse en baba yazarlardan birisi olacağım demek istemem. Zira kendisini yazmak zorunda hisseden birisi illa topluma hitap etmeyebilir, bir günlükle söylemek istediklerini kendi içinde tutabilir. Ama sonuçta bir şeyler yazmış olur, bizimki de o hesap.